Vampir Hayatı

By 1lovely1

1.4K 78 15

More

Kırmızı Ejderha
İyi ve Kötü Vampir Irkı
Benim Kızım Pes Etmez
Kaba Saba Yontulmamış Odun !
Hoşlantıdan Fazlası Doğrumuyum ?
Kurtarabilirlerse Kurtarırlar
Ben Bir Canavarım
Final
Okuyun lütfen

Yeni Doğan

487 10 2
By 1lovely1

Gözlerimi kapatmış kendimi en huzurlu uykularımdan birine çok kısık denebilecek kadar az bir müzikle birlikte uykuya bırakmışken gözlerimin önünden bir karaltı geçtiğini hissedip anında göz kapaklarımı biribirinden ayırıp yerimde doğrulmadan tavana baktım. Bir süre tavana baktıktan sonra birşey olmadığı gerçeğine kanaat getirip tekrardan gözlerimi kapattım. Yaklaşık 30saniye sonra tekrar bir karaltının geçtiğini hissedip gözlerimi bu sefer korkuyla açtım.

-Kim var orda?

Evde homurtu sesleri yankılanırken yatağımdan kalktım ama odadan çıkmak için kapıyı açtığımda kapının gıcırdama sesleri kulağımı tırmalarcasına rahatsız etti beni. O sesin verdiği ürpertiyle hemen yatağıma oturup kulaklarıma sesi kesmek için baskı yaptım. Sesin giderek artmasıyla birlikte büyük bir yardım çığlığı attım. Ve daha sonra kan ter içinde kalkmış bir vaziyette kabusumdan uyanıp yatağımdan kalktım. Kabusum beni fazlasıyla etkilemiş olacaktı ki yüzümdeki ter zerrecikleri sıyrılıp düşüyorlardı.Banyoya girip aynada yüzüme baktığımda t-shirtimün neredeyse yarısı sırılsıklamdı. Hemen banyoya girip soğuk suyla duş alarak kendime gelme ve gördüğüm kabusu unutmaya çalıştım. Sanki gerçek gibiydi korkular , endişeşer,çığlık.

Banyodan çıkıp üzerime birşeyler giydikten sonra odama gidip saate baktım. Saat sabahın 10:23'üydü. Dalgın dalgın saate bakarken telefonumun çalmasıyla birden bire irkildim. "Sakin ol Molly sadece telefon". Diyip kendimi biraz olsun rahatlattıktan sonra telefonu açtım.

-Alo, efendim.

-Aha uyandırdım diye çok korkmuştum. Günaydın Molly naber?

-Hayır uyanıktım Luna iyiyim sen?

-Ben iyiyim ama senin sesin çok durgun geliyor noldu sana?

-Hiç birşey.

-Peki o halde sen ötle diyorsan öyledir. Bak ne diyeceğim ben seni birşeyler yapalım mı diye aramıştım.

-Olabilir. Nerede.?

-Jack'in mekanı uygun olur mu?

- Tamam kaçta?

-Ben şimdi evden çıkıyorum sende hazırlanıp gel işte.

-Tamam görüşürüz.

Telefonu kapattıktan yaklaşık 15 dakika sonra hazırlanıp evden çıkmış bir taksiye binmiştim. Mekana vardığımda ücreti ödeyip taksiden indim. Cafenin kapısından içeri girdiğimde birkaç masa doluydu. Gözlerim Luna'yı arıyordu. Cam kenarında bir masada oturduğunu gördüğümde hızlı adımlarla yanına ulaştım.

-Hoşgeldiin.

Dedi keyifli bir ses tonuyla sinrada ayağa kalkıp bana sarıldı.

-Selam naber

-Iyilik senden

-Bende iyi.

-Ya kızım bu sendeki durgunluk ne böyle sabah telefonda da sesin çok garip geliyordu, hafi anlat bakalım.

-Ya anlatılacak bir şey yok ki. Sadece sabah kabus görmüştüm. Ondan öyleydi sesim.

-Hadi ya kötü bir sabah yaşamışsın.Ee ne içersin ?

-Mocha olabilir.

Luna benim siparişimi verdikten sonra

-Hadi bana rüyayı anlat bende tarot falına bakayım.

-Öf inanıyor musun sen hala o kartlara.

-Elbette inanıyorum, istet inan ister inanma kartlar bizim geleceğimizi bize anlatıyor. Şimdi ben sinirlenmeden bana şu rüyayı anlat canım arkadaşım.

Hemen rüyayı anlatmaya başlamıştım ki hemen dibimizde bulunan yan masaya bir adam oturdu. Adam yakışıklı bir tipti. Ama biraz garipti, demek istediğim baştan aşağı siyah giyinmişti.Siyah botlar siyah, siyah pantolon, siyah t-shirt ve siyah deri ceket.

-Heey kime diyorum anlat şu rüyayı.

-Ya bak çok tuhaftı. Rüyada kendimi görebiliyordum. Odamda yatağımda yatıyor uyumak için gözlerimi kapatmıştım. Önümden iki defa birşeyin geçtiğini hissedip böyle korkuyla yataktan kalkıyorum. Evde birileri varmışçasına böyle homurtular yükseliyor kimin olduğuna bakmak için kapımı açıyorum. Ama kapımın gıcırdama sesi sanki kulağımı tırmalıyor.Ses gittikçe artıyor ve ben çığlıkla uykumdan uyanıyorum.

Rüyamı anlatıp Luna' ya baktığında şok olmuş gibi bana bakıyordu.

-Söylemiştim, çok garip ve saçma bir kabus.

-Hayır saçma değil. Sadece dediğin gibi fazlasıyla garip tıpkı dizilerdeki ve filmlerdeki gibi. Neyse şimdi burdan 3adet kart seç bakalım.

Deyip önüme bir seri tarot kartları serdi.Dediğini yaparak 3tane seçtim. Diğer kartları çamtasına özenle koyup seçtiğim kartlardan ilkine döndü.Bir süre baktıktan sonra

-Şu aralar sürekli birşeylere kafa yoruyorsun. bu yüzden dokunsak ağlıyacak bir moddasın. Ve sanırım doğru düzgün uyuyamıyorsun. Huzursuzluk var içinde.

-Kismen doğru.

-Bakalım ikinci kartın neler gösterecek?

Dedikten sonra uzman bir falcı edasıyla kartı çevirdi ve karta odaklandı. Bu sırada kahve mi getiren garsona teşekkür edip içmeye başladım.

-Ee ne görüyorsun Luna çatlatmasana.

-Bu tuhaf burda çok alakasızken bir ejderha görüyorum. Alevini sana doğru üflüyor. Eğilmişsin acı çeker gibi.

-Bu çok tuhaf, son kartıma bakarmısın?

Ürpertiyle Lunaya baktığımda son kartım yüzünü güldürmüştü.

-Aşk görüyorum. Seni mutlu edecek ama bir sorun var sen..

-Ben?

-Bilmiyorum yani kartta aşık gibisin ama sana sarılan kişi ile ilgili sarsıntılar var.Biliyor musun sanırım saçmalıyorum yani fazla film izliyorum galiba sen bana aldırma.

Dedikten sonra sözlerine devam etti.

-Kahven bittiyse sinemaya falan gidelim mi?

-Olur

Dedikten sonra mochamdan son bir yudum aldım ve kasaya yöneldik. Israrları üzerine Lunanın hesabı ödemesine izin verirken bir yandanda kafede bulunan kişilere bakıyordum ki hemen dibimize oturan adamı bana bakarken yakaladım. Adam bir süre daha umursamasızca bana bakmaya devam ederken Lunanın hadi gitmiyormuyuz sesi ile irkildim. Kapıdan çıkarken kapıya buran güneş tenimi asit yakar gibi çok feci yakınca aniden içeri girdim. Bu halimi farkeden Luna ne olduğunu sorduğunda bende hiçbirşey olmamış gibi gözüken tenime bakıyordum.

-Hey iyimisin ne oldu.?

Eğer güneş tenimi çok acıttı dersem kafayı sıyırmış olabileceğimi düşüneceği için

-Çok üzgünüm Luna senle sinemaya gelemem unutmuşum bir başka arkadaşıma söz vermiştim.

-Kimmiş bu arkadaş ?

Dedi sırıtarak.

-Tanımazsın çocukluk arkadaşım.

-Tamam önemi yok ama burada buluşucaksınız sanırım.

-Evet.

Dedim hiç bu kadar tedirgin olmamıştım.

-Pekala görüşürüz molly.

-Hoşçakal.

Luna uzaklaştıktan sonra emin olmak için kapının önüne vuran güneşe tekrardan kolumu uzattığımda güneşin tenimi kavururcasına acı vererek ateş yakıyormuş gibi yaktığını hissettim.Kolumu güneşten uzaklaştırıp yüzümü buruşturarak koluma baktığımda kolumda kızarmalar olumuş olduğunu ve o kızarıklıkların gözlerimin önünde geçtiğini gördüm. Delirdiğimi düşünerek hemen kafenin lavabosuna ilerleyip elimi ve yüzümü yıkadım. Koluma baktığımda tek bir iz bile yoktu. Belkide göz yanılması görmüştüm. Belkisi yok kesinlikle göz yanılmasıydı. Öyle olmalıydı. Aklımdan deliriyormuyum diye geçirirken lavonun kapısı açıldı ve göz göze geldiğim adam içeri daldı.

-Beyefendi burası bayanlar için olan kısım yan tarafa gidin lütfen.

-Delirmedin az önce kolun gerçekten acıdı.

-Ne ben sesli düşünmüş olamam.

-Seslide düşünmedin.

-Siz kimsiniz gerçekten benim kolum falanda yanmadı mantıklı olum lütfen kolum yansa bir iz olurdu.

-Ben az önce kolunun yandığını söylemedim.

Doğru söylememişti.Sinirlenip

-Lütfen çıkarmısınız.

Dedim bana bir adım yaklaştığında bense bir adım geriye adım attım. Bana doğru ilerledikçe bende geri ilerliyordum. Sonunda duvara yapıştığımda hemen önümdeydi.

-Eğer beni rahat bırakmazsanız sapık var diye çığlık atarım.

-Evet tabi sapık.

Deyip güldü ve sözlerine devam etti.

-Sorabilirmiyim hangi hareketimden sapık olduğum kanaatine vardın. Ve ayrıca ben burdan gidersem buradan çıkamazsın. Şimdi sana bir soru soracağım ve bana doğru cevap vereceksin.

-Seni tanımıyorum ve ne sana nede bir başkasına karşı cevap verme zorunluluğum gibi birşey yok.

-Çok doğru ama yaşamak istiyorsan bana cevap vereceksin.

Deyip beni iyice duvara yasladı. Gözleri dahada ciddileşmişti ve ben korkmaya başlamıştım. Yutkunduktan sonra

-Sorduktan sonra beni rahat bırakacakmısın?

-Doğru cevap ver yeter.Vücudunun herhangi bir yerinde dövme varmı geçici yada kalıcı şu zamana kadar hiç yaptırdın mı?

-Yok artık vücudum seni ilgilendirmez.

Diyip çıkıştım ve onu tuvalette beni duvara sıkıştırmış adını bile bilmediğim bir yabancıyı ittim. Ama bu hareketime karşı verdiği tek tepki daha sert bir biçimde beni duvara yapıştırmak oldu.

-Zorluk çıkartmada gözlerimin içine bakıp cevap ver. Doğru cebap tabi.

-Hayır asla dövmeyi vücudumda bulundurmam ve nefret ederim.

-Peki.

- Rahat bırakacakmısın artık.

-Yapacağım için çok üzgünüm.

-Neyi

Dediğimde seri hareketlerle üzerimdeki t-shirti kıvırmaya kalkıştı. Pis sapık tabi ben izin verir miyim.Asla!

- Sen ne yaptığını sanıyorsun be pisapık bırak çek ellerini üzerimden.

Diye şiddetlice bağırınca elleriyle ağzımı kapattı ve bastırdı.

-Çığlık atmaya devam eder herkesi buraya toplayarak beni buradan attırırsan bir hafta bile dayanamayıp öleceksin.

-Ne dayanması ne diyorsun sen ya?

Sesim sonlarına doğru cılız çıkmıştı ve artık korkudan ve sinirden kendimi ağlamaya vurmuştum.

-Şimdi beni tanımadığını ve korktuğunu biliyorum ama işi daha fazla zorlaştırma. Korkma demicem çünkü ben söyleyince geçmicek sadece şimdi göbek kısmına bakmama izin ver.

-Niye? Amacın ne ? Benden ne istiyorsun?

-Sus ve sadece izin ver.

Sessiz kaldığımda onay aldığı düşümcesiyle yavaşca t -shirtimü göbeğimi görebileceği şekilde birazcık sıyırdı ve tiz bir sesle derin bir küfür söyledi.Ne olduğunu anlamaya çalışırken o ise seri hareketlerle telefondan birisini aradı.

-Alo.

-Evet benim soru sormayı bırakta beni dinle. Londra Mall alışveriş merkezinin arka sokağındaki Jack adımda bir kafeye gel. Acele et ve yüzüklerden birini getir.

-Ne bileyim nasıl olsun defile yapmıcam heralde. Bir kzda ilgiyi çok çekmeyecek bir yüzük olsun.

-Sanırım öyle. Lafa tutma beni acele et.

Adını bile bilmediğim ama yinede korkudan sözünü dinlediğim bu adam konuşmaların sonuna doğru sinirlenirken bense kullandığı cümlelerden tek bir kelime bile anlamamış olarak ona bakıyordum.Telefonu kapattıktan sonra

-Hiç dövme yaptırmadıüını söylemiştin öyle değil mi?

-Evet.

-Beline bak.

Anında başımı belime çevirmemle gözlerimin yuvalarından fırlayavak kadar büyümesi bir oldu.

-Bu.... Bu imkansız ben hiç böyle birşey yaptırmadım.

-Biliyorum.

-Sen nasıl ben hiç... Hiç birşey anlamadım.

-Bak eğer sorun yaratmayacaksan senle oturup konuşur olanları anlatırım.

Başımı olumlu anlamında sallayınca yarıya kıvırdığı t-shirtimü indirip peşinden gittim.

Az önce Luna ile birlikte oturduğum masaya ilerleyip oturdu ve tabi bende arkasından.

-Aslında daha iyi bir şekilde karşına çıkmam isterdim ama...

-Adın ne?

-Elijah.

-Elijah bu olanların açıklamalarını bana seri bir biçimde yapmazsan birazdan kafayı yediğime inanacağım.

-Bak bir gece önce kabus görerek uyandın öyle değil mi?

-Ee.... E. Evet

-Çığlık, karanlık, homurtu ve kulak parçalayıcı o minik ses.

-Hey bunları sen nereden bilebilirsin ki.

-Çünkü bunları bende yaşadım.

-Şuanda tamamen saçmalıyorsun az önce bunları kız arkadaşıma da anlattım. Bizi dinlediğin çok açık.

-Peki madem böyle inanmak istiyorsun. O zaman belindeki ejderha dövmesinin orada olduğunu nereden bildim yada elinin yandığını kimse görmezlen ben nasıl görebildim.

Sözlerine karşılık verilebilecek bir cevabım yoktu ama çokta mantıklı değildi. Delirip delirmediğimi kontrol etmek için 5-6 kez gözlerimi yumup tekrardan açtım.

-Pekala o zaman söyle madem bunalrı bildin bana neler olduğunuda biliyorsundur.

-Bu.. Söylemesi biraz zor.

-Söyle artık hem sürekli öleceksin dedin. Beni iliklerime kadar korku kaplamış seni dinliyorken cevapsız bırakamazsın. Böyle bir hakkın yok.

-Bak kesinlikle başta inanmayacağını biliyorum ama enimde sonunda farkedeceksin nasıl olsa. Molly bak sen bir yeni doğansın.

-Yeni ney?

-Bir yeni doğan yani bir vampir.

-Bİ.. Bi vampir ha sen gerçekten delirmiş olmalısın. Farkındamısın 21.yüzyıldayız yıl 2014. Böyle birşeye nasıl inanabiliyorsun.

-Bak bende bir vampirim.

-Biliyor musun asıl delice olan şey şuanda oturup burada seni dinliyor olmam.

Masadan kalkmıştım ki kolumu tuttu ve

-Sana kanıtlamamı ister misin?

-Pekala hadi kanıtla.

Deyip tekrardan oturdum.

-Elini bana uzat lütfen

Elimi uzattıktan sonra biraz acıyabilir.deyip cebinden çıkarttığı bir minik bıçakla avucumda derin bir yara açmaya kalkıştı.Bu hareketine karşılık hemen elimi çekmek için çırpındım. Ama elimi sımsıkı tulttuğu için çekemedim. Elimdeki yaranın verdiği acı ile gözlerimden akan yaşları engelleyemedim.

-Sen nasıl bir psikopatsın

-şşşht eline bak sadece.

Elime baktığımda elimdeki yaranın anında kapandığını gördüm. Yaklaşık 5 saniye sonunda iz bile kalmamıştı. Şaşkınca bakarken

-Şimdi inandın mı?

-Bu... Bu nasıl olur ben nasıl bir ucubeyim ben buna nasıl katlanırım.

-Yaşamayı istiyor musun?

Sorduğu soruyla afallayıp biraz duraksadıktan sonra

-Elbette yaşamak istiyorum ama bir ucube olarak değil bir insan olarak.

-Öncelikle şunu söylemeliyim ki kendini bir ucube olarak görür kendinden nedret edersen kafayı yer ve bir günde kendini yer bitirirsin.

-Buna dayanabilecek miyim.?

Sorumun cevabı milyonda bir sorulan bir soruymuş gibi davranarak yüzüme bakmakla yetindi.

Ağzını açmaya yeltenmişti ki masanın önüne nefes nefese gelip oturan biri cümlesini yutmasına neden olmuştu.

-Mason iyimisin niye koştun.?

-Acele et dediğini sanıyordum. Bu arada getirdim.

-Ver o zaman.

-İnsan bir teşekkür eder.

-Adı üstünde insan eder bizse vampiriz.

-Lafın gelişi söylemiştim yüzüme vurmasan olmazdı.

-Oda mı vampir?

Sorumun üzerine ikisininde başı bana döndü.

-O değil benim adım mason ayrıca sende bu yüzüğün sahibi yeni doğan olmalısın.

Bana söylediklerinden sonra Elijah'a dönüp

-Çok sakin gözüküyor sorun çıkartmadı mı?

-Şaka mı yapıyorsun en zorlularından dı ?

-Hey bende burdayım. Şimdi eğer kendimi bir ucube gibi hissetmemi istemiyorsanız bana yapmam ve yapmamam gereken şeyleri anlatın.

Sözlerimden sonra Mason

-Akşam onu konseye getir ve olanları hazmetmesi için yavaş yavaş anlat.

Dedikten sonra koşar adımlarla tekrar kafeden uzaklaştı.

-Bak sen vir yeni doğansın buyüzden herşeye önce yavaş olarka alışmalısın çünkü fazlası seni vahşi yapar.

Kafamı sallayınca memnun bir biçimde konuşmasına devam etti.

-Öncelikle seni bir akademiye üye yapıcam. Tamamen içinde vampirlerin olduğu bir akademi. Ama ilk kural bu durumundan ailenin bile haberi olmayacak.

-O sorun değil bir ailem yok.

-Üzgünüm bunu anlayabilrim benimde yok.

-Devam et

-Peki. Dediğim gibi hiç ama hiç kimsenin haberi olmayacak. İkinci olarak rüyada gördüğün gibi en ufak ses zerrelerini bile duyacaksın bunun seni çıldırtmasına izin verme.Üçüncü olarak bugünden itibaren asla yemek yiyemezsin ki zaten miden kabul etmeyecek. bir yemek yemeye kalkışırsan anında kusman için vücudun tetikte olacak.

-Bir dakika nasıl yani birşey yemeden nasıl yaşarım.Beslenme kaynağım ne olacak peki.

-İşte en büyük sorun burada başlıyor. Filmlerdede görmüşsündür tıpkı onlar gibi kanla besleneceksin. Şimdi anlattığımda çok tiksindirici geliyor olabilir ama inan kan kokusu bile duyunca kendini tutamayıp kan isteyeceksin.

-Na... Nasıl yani bi.. Birini öldürmem mi gerekecek.

-Asla.

-Peki o zaman nasıl.

-Kan bankalarından içeceksin. Ki bankaya senin bizzat gitmen gerekmeyecek içmek için canın çok fazla istediğimde akademiye gelip içebilirsin. En önemlisi ve son olarak elimde ki bu yüzüğün şimdi parmağına takıyorum. Bu seni gün ışığında yanarak ölmekten kurtaracak. Eğer bunu çıkartırsan tenin yanmaya başlıyacak ve gün ışığında kaldıktan yaklaşık 2 dakika sonra yanrak öleceksin. Bu yüzden asla uyurken bile çıkartma.

Deyip yüzüğü parmağıma geçiridi.

-Bu arada mason az önce söyledi seni konseye götürmeliyim yanş en azından emirler böyle bu yüzden sana ulaşmam için bana tüm iletişim bilgilerini verip evini bana göstereceksin.

-Elijah sana birşey sorabilirmiyim.?

-Sor

- Sen ne zaman bampir oldun.

-İki sene önce.

-Peki acı çekmişmiydin?

-Evet

-Ben çekecek miyim?

-Sana galan söylemek istemiyorum. Malesef ki yeni doğanlıktan çıkana kadar çekeceksin.

-Yeni doğan olmaktan nasıl çıkacağım peki.

-Bunları akşam konseyde sana başkan anlatsa daha iyi olur ama senin için şunu diliyorum ki umar m sen ben gibi olmazsın.

-Tanrım şuanda tüm bunların kötü bir kabus olmasını öyle içten dilerdim ki.

.

Continue Reading