Emre koşarcasına gitti Birce'nin yanına, omuzlarından tutup onu sarsarken kendisine gelip gözlerine bakması için seslendi.
"Birce, güzelim bak bana." Dedi.
Kız başını sağa sola sallıyor, onun isteğine olumsuz anlamda karşılık veriyordu.
"Yapma böyle be güzelim kaldır kafanı, göster o güzelim gözlerini."
Birce ona bakmadan fısıltı halinde "Gitmem lazım." dedi.
Emre onun sarsıldığını hissettiği için "Tamam hadi gidelim." diyerek onunla gitmek için omuzlarından tutup yönlendirmeye çalıştı. Adamın bu hareketine karşılık ansızın başını kaldıran kız yalvarır gibi kıpkırmızı gözler ile ona baktı. "Benim yalnız gitmem gerek Emre." Dedi. Adam duyduğu cümle karşısında bir anda kulaklarının uğuldadığını hissetti. "Bu ne demek oluyor Birce?" dedi kaşları çatık bir halde. Birce tekrar tane tane "Benim yalnız gitmem gerek Emre." Dedi sesi korkulu bir rüyada sayıklar gibiydi. "Anlamıyorum." Dedi adam yüreği endişe ile kavrulmaya başlamıştı. Birce elleriyle omuzlarındaki elleri tuttu. Yavaşça aşağıya doğru indirirken Emre onun ne yapmaya çalıştığını çözmeye çalışıyordu. "Affet, yapamam Emre." Dedi gözlerini kaçırarak. "Neyi?" diye karşılık verdi adam. Ama cevap bile alamadan Birce ellerinin arasından bir kuş misali uçup gitti. Herkes onların bu haline seyirciyken Bertan "Yapma be kızım." Diye fısıltı halinde kederle konuştu. Emre yaşadıklarının idrakine vardığında salondan uçup giden Birce'nin arkasından koşarak çıktı. Birce arabasına binmek üzereydi ki kolu Emre tarafından tutularak gitmesi engellendi.
"Neyi affedeceğim Birce? Nereye gidiyorsun? Neler oluyor?" dedi öfkeyle. Birce başını önünden kaldırıp ona bakamıyordu. "Ben özür dilerim." Dedi gözleri kaldırıp onun aşkıyla tutuşup yanmaya gücü yok gibiydi.
"Kafayı yemek üzereyim Birce, neden özür diliyorsun?" diye bağırdı adam gecenin zifiri karanlığında. Birce onun kolunu geriye sertçe ittirip "Her şey için özür dilerim anladın mı? Her şey için." Dedi gözleri aşk ateşini etrafa saçarken içinde dolup taşan her şeyin meydana dökülme zamanıydı. Gözleri hasretliğine kavuşmuşken haykırmaya başladı.
"Sevmediğim halde âşık olduğumu zannedip Barkın'ı hayatıma aldığım için, senin duygularını görmeyip kendi yüreğime kör olduğum için, seni böylesi güzel ve özel bir gece de bu duruma soktuğum için, en önemlisi de..." dedi boğazından bir hıçkırık firar ederken başı yine önüne düştü.
"En önemlisi de ne Birce?" dedi ona doğru bir adım attı adam, çenesinden tutup bakışlarını buluşturmak adına başını yukarıya usulca şefkatle kaldırdı. "Söyle güzel bakışlım en önemlisi de ne?"
"En önemlisi de senin canını tehlikeye attığım için özür dilerim. Ben yapamam Emre, geçmişim kara bir gölge gibi peşimde dolanırken ben senin hayatını tehlikeye atamam. Göz göre göre seni bu cehenneme sürükleyemem."
"Sen ne diyorsun be Birce? Senin ağzından çıkanı kulağın duyuyor mu? Sen yokken ben gözyaşımda geceyi demledim. Yaşama tutunmak için senden geri kalanlara sahip çıktım, sensiz gecelerde ben aşkıma sığındım. Sen şimdi varsın ve gitmek istiyorsun öyle mi Birce?"
"Yüreğimin karanlık ıssız sokakları aşkın masum gülüşüne aldandı. Oysaki bilmediydim kara bir lanet gibi peşimden gelen geçmişimin can yakacağını. Vakit kaybetme benimle ömrüne zarar ziyandan daha fazlasını veremeyecek bu yürek sana, baştan belli."
"Söz konusu sen isen zaman israf değil ki be güzelim. Bırak elini tutayım, sana cehennemi yaşatan o adamdan seni sonsuza kadar koruyup kollayayım. "
"Yapamam Emre affet."
"Bilsem ki yüreğindeki kişi ben değilim, inan olsun sen mutlu ol diye çeker giderim. Daha önce de yaptım yine yaparım. Ama beni sevmesen, istemesen, değer vermesen böyle içten gülmezdin. Ben o sahici gülüşü bu gece senin gözlerinde yakalayamazdım. Ben görmüşken, fark etmişken, hissetmişken söylesene bana nasıl beklersin vazgeçmemi senden?"
"İmkânsız bir şarkıyı dile döker gibisin Emre ama seni böylesine büyük bir tehlikeye atamam gitmem lazım, senden, hayatından, ömründen temelli gitmem lazım."
"Dörtnala seviyor seni bu yürek, öylesine soluksuz. Beni kimsesiz bırakıp gitme be Birce."
"Yapma bunu Emre, boğazıma düğümleniyor tüm kelimeler, daha fazla zorlaştırma."
"Benim bütün cümlelerim senin için kuruldu. Bütün kelimelerim sana dair can buldu. Yıllarca yüreğim sevişine, gözlerim bakışına hasret kaldı. Görmediğim her Allah'ın günü yüzün gözümün önünde tüttü be can nurum. En özel hayalimdin sen benim, gerçekleşmesini ümit ettiğim. Yüreğimin başköşesine buyur ettim ben seni. Sonumu bile bile, yanacağımı bile bile ben senden o günlerde vazgeçmemişim bugün mü vazgeçeceğim. Ben seni tek bir gülüşünle sol tarafıma yerleştirdim. Bu saatten sonra yokluğuna dokunmaya gücüm yok. Yüreğimin aydınlık gündüzlerinin üzerine korkularını karanlık bir gece gibi çöktürme. Ben hayatımın her anında, seni istiyorum yanımda. Geri çevirme ellerimi, tut sevdamın yüreğinden, bırakma boynu bükük geleceğimizi."
"Yapamam." Diye haykırdı kız. "Yapamam." Diye yalvararak baktı adamın gözlerine. "Seni o herifin önüne düşüncesizce atamam."
"Boş tehditlerdi onlar, korkuların yüzünden kaybedemem ben seni. Olmaz, her şey bu kadar güzel giderken olmaz."
"Senin o boş tehdit dediğin benim bu gece orada can vermeme sebep oluyordu. Onun o son sözleri mahvetti beni Emre, korktum. Kaybedecek hiçbir şeyi olmayan Barkın'dan korktum. Sana zarar vermesinden, seni kaybetme ihtimalinden, buna sebep olmaktan korktum. Benim senin yanında aldığım her soluk senin ömrüne zarar. Ben buna katlanamam, her an sana benim yüzümden bir şey olacak olma ihtimali ile yaşayamam. Anlasana be adam senin başına benim yüzümden bir şey gelirse buna dayanamam, ölürüm anlıyor musun? Ölürüm." Dedi ve tek bir söz daha etmeden arabasına bindi.
Emre onu durdurmaya çalışsa da kız arabasının kapılarını kilitlediğinde bitmiş, tükenmiş bakışıyla ona bakarken gözleri "Elveda." Der gibiydi. Emre arabanın camına vuruyor, kapıyı açmaya çalışıyor "Hayır Birce, hayır, gitme, bizden vazgeçme." diyerek acı acı haykırıyor ama Birce'ye sesini ulaştıramıyordu. Genç kız öylesine dehşetli bir korkunun içinde kaybolmuştu ki adeta transta gibiydi. Duymuyordu. Onun zihninde sadece kendi yüzünden Emre'ye bir şey olma düşüncesi takılı kalmıştı. Buna katlanamazdı. Kendi geçmişindeki adamın açmaya çalıştığı yeni beyaz sayfayı karalama çabasını es geçemezdi. Söz konusu Emre'ydi. Ona bir şey olursa bunu asla kaldırmazdı. Yüreğinin önüne set çeken aklı o an mantıklı bir karar gibi görünen düşünceye delicesine sarıldı. Arabayı çalıştırıp gaza bastığında Emre'nin haykırışlarına kendi gözyaşı ve hıçkırıkları eşlik ediyordu. Ardında hayal kırıklığı içinde kalan adam dizleri üzerine çökerken çaresizlikle haykırıyordu.
"Attığım her adımda senin yokluğun karşıladı beni, sensizliğin nasıl can boğduğunu bilmiyorsun be güzelim. Gitme. Bizden bu kadar kolay vazgeçme." Dedi ama bir türlü duyurmadı sesini.