''Hey geri zekalı o koca kıçını kaldır da biraz yardım et!'' diye tepemde bağıran bir karga seslinin sesiyle uyandım. Mine. Ne yapmaya çalışıyordu bu salak kız? Ne yapmaya çalışacak! Sadece beni uyandırmak istiyor.
Yerimde sersem bir biçimde doğrulmaya çalışırken ''Ne var başımın belası?'' diyecek oldum ki, ayağımla ezdiğim bir şeyden '' çıtırt '' diye bir ses gelmesiyle irkildim. Bu da neydi, lanet olsun? Ayağımın altındaki şeyi alıp baktığımda dün geceden kalkma Turuncu Paketli Doritos tanesinden başka bir şey olmadığını gördüm!
''Dikkat et mal oranı buranı kesecek bir sürü şey dolu yerlerde, dün gece fena dağıtmışız!'' dedi Mine. ''Çok sarhoştum, hiçbir şey hatırlamıyorum deyip bu işten sıyrılma gibi bir şansım yok mu ya?'' dedim yalvaran gözlerle. Mine'nin ''YOK!'' diye öküz gibi bağırmasına 3 ses daha eşlik etti. Koridordan çıkıp gelen Dilara, Defne ve Melis de aynı anda ''İM-KAN-SIZ!'' diye bağırmışlardı. Ah, anlaşılan en öküzümsü uyuyan bendim. Diğerleri çoktan kalkıp temizliğe başlamışlardı bile. Yine olan bana olacaktı.
''Ne yapacağım şimdi?'' diye sordum umutsuzca.
''Kıçını kaldırıp şuraları temizlememize yardım edeceksin bayan üşengeç. Dün gece gerçekten iğrençleşmişiz.'' dedi Melis etrafa umutsuz gözlerle bakarak.
''Hatta iğrençleşmenin sınırlarını zorlamışız.'' dedi Dilara.
''İğrençleşmenin sınırlarını zorlamayı da aşmışız.'' diye ekledi Defne.
''Gençler, yirmi beş tane gorili bu eve soksak anca bu kadar dağıtabilirlerdi.'' dedi Mine.
Daha sonra hep beraber gülüştük fakat bu gülüşümüz uzun sürmedi. Hani son gülen iyi gülerdi ya? Bunlar hep yalan. Hiç iyi gülmedik, gülüşümüzün yerini leş gibi kokan evi temizlemeye girişen 5 cadı kız manzarası aldı.
Bir oraya bir buraya koşturan, koca evi temizlemeye çalışan 5 kız. Hepsi de birbirinden mal. Evet evet biz maldık. Maldık; çünkü gece o kadar dağıtmıştık ki, yarınını düşünmemiştik. Bu yüzden şuan malın sözlük anlamı bile olabilirdik hani, o derece.
***
Yaklaşık iki saatin sonunda bütün evi ''pırıl pırıl'' denecek şekilde temizlemiş, rahatlamış ve bir o kadar da bitmiş bir durumda kendimizi koltuklara atacaktık ki, birden ev telefonu çaldı. Mine telaşla, ''Kızlar ses çıkaranı pıçaklarım.'' diyerek telefonun yanına koştu.
- ''Alo annecim?''
- Öyle mi annecim.
- Tamam, dün gece kızlar bizde kalacak demiştim ya. Evi biraz dağıtmıştık, şimdi her şeyi topladık. Dinleniyoruz. Televizyon falan izleyeceğiz. Ne zaman dönüyorsunuz?
- Aooaooahhaoo, ayy annecim ya özledim ama. *Burda arkadaşımız sevincini üzüntüye döndürmeye çalışıyor, başaramıyor*
-Tamam annee, siz keyfinize bakın. Biz başımızın çaresine bakıyoruz. Hadi öptüüüüm! diyerek telefonu kapattı Mine.
Hepimiz ''Ne olduuu?'' diye yığıldık kızın kafasına.
''Annemler haftaya dönüyorlarmış! Yani anlayacağınız 1 hafta boyunca EV Bİ-ZİM!'' dedi Mine sevinçle. Bunu duyan biz, az önce temizleyip derli toplu topladığımız koltukların tepesine çıkıp zıplamaya, yastıkları birbirimize atmaya başladık. Mine öylece bizi uzaktan izleyip; ''Kızlar, burasını birazdan siz toplayacaksınız. Biliyorsunuz di-mi?'' diye sordu mal mal bakarak.
Hevesimiz kursağımızda kalmıştı. Kalkıp dağıttığımız koltuk minderlerini ve yastıkları toparlayıp geri oturduk. Kıçımızla, düzelttiğimizi bozma korkusundan itinayla oturmuştuk.
Defne ''Eee kızlar bu gece ne yapıyoruz?'' diye sordu merakla.
Dilara, ''Bu gece bir şey yapmadan önce evlerimize gidip 1 haftalık kıyafet falan alıyoruz. Dün ki kıyafetlerimiz batmış zaten.'' dedi her zamanki bilgin tavrıyla. Hepimiz onu başımızı sallayarak onayladık.
***
Tek tek evlerimize gidip kıyafetlerimizi ve bize 1 hafta boyunca lazım olacak herhangi şeyleri aldıktan sonra Mine'lere geri döndük. Şimdi plan yapma zamanıydı! Saat öğleni geçtiğinden çok zamanımız yoktu. Koltuklara yayılıp götü başı dağıtmış vaziyette oturduk. ''Hadi biri fikir versin, o üç gramlık beyinlerinizi biraz yormaya çalışın kızlaaaar'' dedi Mine cırtlaklıkla kargalığın arasında sıkışıp kalmış sesiyle. ''Sen bul kolaysa geri zekalı, insanın özgürce ailesinden uzak yaşayacağı 1 haftası olunca ne bok yiyeceğini şaşırıyor!'' dedim. ''Aynen ya'' dedi Dilara ve Defne. ''Bence evde oturup film falan izleyelim. Cips, kola, patlamış mısır. Sevdiğimiz her şeyi alırız. Pizza falan da söyleriz. Bütün geceyi böyle geçirelim, sabahlayalım. Nasıl olsa daha geriye kalan 6 günümüz var ve bu gün evde yayılıp yatacak kadar çok yorulduk!'' diye bilginlikle ortaya bir fikir attı Melis.
Bu fikire kimse karşı gelmedi ve sonra evden çıkıp markete gitmeye karar verdik. Markette aşırıya kaçmamak için belli bir miktar para aldık ve evden çıktık.
Aslında normalde ben evde tek olsaydım ve özgürce takılacağım boş 1 haftam olsaydı, Bim'e gider karlı çıkıp bir sürü şey alırdım. Fakat söz konusu beş kişilik bir arkadaş ortamı ve fazladan maniler olduğu zaman Bim'e değil Kipa'ya falan gidesi geliyor insanın. Ki öyle de oldu. Kipa yolu düz gider, bizim kızlar bayram eder.
Elimiz kolumuz dolu bir şekilde poşetlerle Kipa'dan çıktık. 50 liranın üzeri alışverişte bir 50 liralık daha alışveriş hakkımız olduğundan, *Mine'nin anneciği sağolsun* aldıkça almıştık. Siz çeşit çeşit çikolata deyin, biz çeşit çeşit cipsler diyelim. Sevdiğimiz her türden aburcuburu alıp bir gecede 10 kilo almayı göze almış bir şekilde alışverişimizi tamamladık. Eve geldiğimizde parmaklarımızı hissetmiyorduk. Siz tabi şimdi böyle 1 hafta free free takılmak, şehir dışına çıkan anneler babalar, geceden götü başı dağıtıp sabah evi toplamak zorunda kalmaları duyunca ''Bunlar heralde zengin'' dediniz. Ama yok öyle bir şey. Şahsen ben yaşamadan inanmam öyle şeylerin filmlerin dışında da olduğuna. Ne özel şoförümüz var, ne de arabamız. Biz bir dolu Kipa poşediyle elleri parmakları kopa kopa eve varan 5 masum genciz. Hepsi bu. Ortada bir zenginlik olsaydı zaten Kipa'ya gitmezdik mutlaka evde her istediğimiz olurdu, o ayrı konu. Anladınız siz.
Poşetlerde ne varsa ne yoksa salonun ortasına döktük. Her zaman böyle yaparız biz. Önemli olan gözümüzün doyması sonuçta. Aslında gözün doymasından çok sürekli mutfağa gidip getir götür yapmaya üşeniyoruz ama orası ayrı konu, çaktırmayın. Aldıklarımıza tepeden şöyle bir bakıp ''Ne almışız bee! 1 haftada biteceğinden şüpheliyim!'' dedi dün gece 5 paket cipsi mideye indiren manda yavrusu Dilara. Öylece aldıklarımıza baktık, oturup onları izleyebilirdik bütün gece. Tabi başka ne yapmamızı bekliyodunuz? Birinin son model telefonuyla aldıklarımızın hepsini tepeden çekip instagrama falan atmasını mı? Ah, saçmalamayın lütfen. Tamam biz de sosyal medyayla içli dışlı insan taneleriydik fakat bunu yapmadık. Ya üşendik, ya da canımız istemedi. Bilemiyorum.
''Ee ne izliyoruz?'' dedi Mine, televizyonun altında duran DVD kutusunu getirip. Filmleri karıştırırken komedi filmlerini bir kenara ayırdık ve ilk elimize geleni açıp izlemeye başladık. Bir yandan götü başı dağıtmış, yayılıp yatmıştık, bir yandan da elimize ne gelirse tıkınıp film izliyorduk.