* YALNIZ KUŞ *

By sezginesmaakca

26.8K 1.4K 67

Kader ağlarını bu kez acı ile örüyor. More

Açıklama
KADERİN CİLVESİ
Bi'KAHVE
KAPLAN
Aile mesleği
hatalarının üzerine git
Satılık
Playstation
Gülizar
Gelen gideni aratır
Yorum zamanı
göl
küçük yalan
kurtuluş yolu
bu durum başka
Atlas sahası
Öğrenilmiş bıkkınlık
Altın Kafes
dosyaların sırrı
yalanlar
beklenmedik an 178
Barış imzası
Zengin Evi
.
belki bir umut
rayına oturmuş cümleler
azim
sorumluluk
bar
Uyuşuk beden
ağırlaşmış dengeler
Ani gelişme
hayale adım adım
hastalık
kırılan umutlar
bazen
karanlık
aşkı sonunda
kırılmış kalpler
görmezden gelmek
kurumaya yönelik kalp
yeşil
bir deniz macerası
anka
Yakalanmak
senin gözünde neyim?
Okunmak
toz duman
Günün teklifi
kendini unuturken
Yeni biri
değişen şeyler
yeni düşman
özgür kuş
durağan
en güzel hediye
Sabah
İlanı aşk
...
Kitaptaki bir satır
Gideceksen bekleme
Deneme sürümü
altın kafes
yeni arkadaş
Günaydın
kurs
Tamir
gece olurken
yardım
Kıskançlık
Peki ya sonra?
laf sanatı
Düşüş
Kırmızı Elma
Heves Yıkımı
Bir küçük aksilik
Yuva
Uçan çekirdek
Bariz Belli Konular
Külleşmiş yürek
esinti
heyecan
ölümle burun buruna
yaralanma
Şok etkisi
gerilim hattı
tavsiye
marmara
yardımın yan etkisi
bir kurtuluş yolu
kaçış
Yanındayım
his
Alışveriş
İkram
Esinti
Sünger bob
Bungalov
Korku & Aşk
susmanın yararı
bir küçük dengesizlik
Çatı katı sohbeti
Denk gelme (71)
Bir geçmiş meselesi
Yiğit
Aşk karşılığı
Mor
Seçim
Cam ev
Karış karış aşk
Uçan top
karan
büyük af
dayanmak
son gün
son gece
Özel
Aile
Samimi ilişkiler
Yokluk (82)
hayalet hayatlar
Yeni bir hayata
Misafir
Sonu ne olur?
Islık
Emrivaki
Kemerli ev
Gün bitimi
Geçmiş üzerine itiraf
Gerçek Yüz
TESADÜF TEORİSİ
Tek çözümlü denklem
Altından çıkacak tozlar
İçerde 85
Sınırları Ölçmek
Nefes nefese 88
Hoş sohbet 73
GENLERDEKİ SUÇ
Asıl mesele
Kötüye gitme anı
Volkan
Zorluğun Derecesi
Bornoz
Örüntüsüz Güven
Boşta kalan el
Parçalanma anı
Hislere Veda
Ölüm meleği
Donör49
Oyalamak için
Gizli olan

Bira

82 4 0
By sezginesmaakca

Atlas , Yiğit ve ben kart oynuyorduk yere oturmuş, sehpanın başında. Bunların ikisinin de telefonuna bildirim sesi gelince gruba mesaj atıldığını anlıyordum.

Ama arada Atlas'a ayrı bir mesaj geliyordu.
Ve o da oyundan sık sık kopup telefona dalıyordu.

"Şu sırayı takip mi etsen artık" diye çıkıştı Yiğit, Atlas'a. Beklemekten ben de sıkılmıştım.

"Ne yapayım cevap vermem gerekiyor. Sana da yaranılmıyor. Sırf senin için oynuyorum işte" dedi Atlas çıkışıp. Orta yere kartını bırakınca sıra Yiğit'e geçti. Sıra bana geçince de elimdeki son kartı atıp oyunu kazandım. Atlas elindeki kartları masa üzerine bırakırken Yiğit ters ters Atlas'a bakıyordu.

"İş mi?" Diye sordu sessizce.

"Ne?" Dedi Atlas duyamayınca mesaj yazarken.

"İş mi abi?" Dedi tekrar Yiğit.

Atlas hayır anlamında cıkladı.
"E kim?" Diye sordu.

"Mısra" dedi dilinin ucuyla Atlas.

"O kim?" Diye sorunca Yiğit, "Hüzzam'ın sınıfından bir öğrencim" dedi Atlas.

"Bir şey mi soruyor? Cımbızla laf alıyoruz" dedi Yiğit.

"Buluşma yeri ayarlıyoruz" dedi oturduğu yerden kalkarken.

"Oyun boyunca mı?" Diye sordu Yiğit. Atlas mutfağa geçerken "aynen"  dedi. Yiğit ile o an göz göze gelince sinirle çektim gözlerimi ve sinirimi gizlemek adına kartları toplamaya başladım.

"Sen gitmiyor musun?" Diye sordu Yiğit.

"Hayır. İkisi buluşcaklarmış, benim ne işim var orda" dedim sessizce. Atlas duysun istememiştim ama Yiğit'e de yalnız buluşacaklarını bildirmek istemiştim.

"Siz neden yalnız buluşuyorsunuz ki?" Diye sordu Yiğit.

"Buluşamaz mıyım?" Diye sordu odaya geçerken.

"Uyuzluğu üzerinde bugün bunun" dedi elindeki kartları uzatırken Yiğit.

Ne zaman değil ki demek geçerken içimden "bilmem" dedim.

"Yiğit gelsene kanka bi" diye seslenince Atlas, Yiğit ayağa kalkıp odaya geçti. Ben de Ece'yle buluşmak istediğimi söyleyecektim. Canım sıkılıyordu. Ve yalnız kalmak istemiyordum.

İkisi odadan çıkar çıkmaz "ben de Ece'lere gitmek istiyorum. O tarafa gideceksen beni de bırakır mısın?" Dedim.

"Ece'lere mi?" Dedi ceplerini yoklarken. "Benim sigarayı getirsene içerden. Komidindeydi" dedi Yiğit'e bakıp. Yiğit odaya geçerken "evet Ece'ye" dedim.

"Hüzzam bir süre görüşmesen mi acaba?" Dedi.

"Ece benim en yakın arkadaşım Atlas" dedim.

"Yaptığı işin altındaki nedeni öğrenmeden onunla buluşmanı gerçekten istemiyorum. Sen de bu konuda lütfen biraz sabırlı ol" dedi.

"Tamam" dedim başımı eğerken. Bu konuda çok farklı düşünüyorduk. Ama riskli olduğu için onu bekleyecektim. En azından Fırat'ın gerçekten bir tehdit oluşturmadığına emin olana kadar.

"İstiyorsan gel benimle bak" dedi ben böyle morali bozuk bir cevap verince.

"Yok sağol. Da" dediğimde "da" dedi.

"En azından Oğuz'la buluşayım" dedim.

"Tamam hadi hazırlan" diyince içimde büyük bir sevinçle ayağa kalktım. Bir yandan instagram üzerinden  Oğuz'a acil buluşalım diye mesaj attım.

"Nerde ve ne zaman" diye yazınca daha da mutlu oldum. Kuzucuk hemen kabul etmişti. Yeni aldığımız kıyafetlerden yaptığım kombin ile hızlıca hazırlandım. Çantamı toparlayıp makyaj yaptım. Şu ölü ruhumu biraz olsun canlandırmak istiyordum.

"Hazırım" dedim odadan çıkarken. Atlas ıslığını öttürdü beni görünce oturduğu yerden kalkarken.

"Yine tarz olmuşuz" diyince "stil danışmanım sağ olsun" dedim. Mutlu görünmeye çalışıp kıskançlığımla bozduğum duygularımı toparlamaya çalışıyordum.

Üçümüz aşağıya indiğimizde Yiğit kendi arabasına, ben de Atlas ile motorla Oğuz ile buluşacağım yere ilerledim.

"Yine takipte olcak İlhan abi ama bir şey olursa mutlaka ara. Telefonun elinde ve seslide olsun genelde" dedi.

"Tamam" dediğimde Atlas motoru durdurdu.  Çoktan gelip beni bekleyen Oğuzhan'ı da gördük o sırada.

İkisi benden önce tokalaşmışlar, selamlaşmışlardı. Atlas motora geri binerken biz de selamlaştık.

"Haberleşiriz yine. İyi eğlenceler" diyerek yanımızdan ayrıldı.

"Nasılsın bakalım?" Der demez ağlamaya başladım.

"Hüzzam ne oldu?" Diye sordu şaşkınlıkla.

"Oğuz, sakin bir yere geçelim" dedim. Sahile indiğimizde zaten Ece anlattığı için hakim olduğu konular hakkında konuşmaya başladık. Ece'nin yaptığı, anne babamın yaptıkları da dahil olmak üzere her şeyi ama her şeyi anlattım. En çok aileme şaşırmıştı. Anlatınca da içim açılmıştı.

Son olarak Atlas'a olan duygularım hakkında konuşuyorduk. Ve Kerem hakkında.

"Bence sen artık beynine bu aşkı bitirme komutunu yavaştan yavaştan ver. Onca an geçmiş, bir yakınlaşma olmadıysa Atlas kesinlikle o gözle bakmıyordur. Özellikle aynı yatakta yatmak kolay değil. Yani Kerem bu noktada yüzde yüz haklıymış. Ayrıca adamın sevgilisi var diyemeyiz ama takıldığı var" diyince moralim bozuldu. Ama haklıydı.

"Çok zor. Acaba takıntı mı diye de düşünmüyor değilim" dedim.

"Bana hala onunla yakınlaştığında kalbinin atışlarının değiştiğinden, heyecanlandığından bahsettin. Bu kesinlikle aşk" dedi. Böyle demesi içime su serpmişti. Ona ulaşamadıkça hırs haline getirmek istemiyordum.

"Kerem de sana değer veren ve senin gülmen için elinden geleni yapan birisi belli ki. Ona şans ver. Belki de tek taraflı aşkını bitirecek bir fırsat. Değer vereni ve düşünceli birisini bulmak zor" dedi.

"Oğuz kalkalım mı ben üşümeye başladım" dedim Kerem'i övmeye başlayınca. Şuanlık Kerem ile birlikte olma düşüncem yoktu işte.

"Tabii" diyince ikimizde sahilden yola çıktık. İnstagramdan Mısra'nın attığı bir şey var mı diye kontrol ederken hikaye attığını gördüm. Tahmin ettiğim gibiydi.

"Al işte" dedim gördüğüm fotoğraf karşısında.

"Atlas bunun farkında değil mi de tek buluşuyor?" Dedi.

"Bilmiyorum artık." Dedim.

"Mısra mıdır nedir bu kızın bu şekilde giyinmesi bir öğretmen ile buluşacakken çok garip olmuş" dedi.

"Göğüsleriyle mi etkilemeye çalışıyor? Ne yani" dedim sinirle telefonu çantama atıp.

"beyniyle etkileyemiyorsa." Diyince elimin tersiyle vurdum.

"Tamam, tamam. Neyse. Kimin ne giydiği ne yaptığı bizi ilgilendirmez" dedi Oğuz.

"Konuşup sövelim sonra günah diyip susalım. Girmedik sanki günaha" dedim gülüp.

"Nereye gidecekleri belli miydi? Belki ona göre giyinmiştir" dedi.

"Bilmiyorum ki" dedim.

"Gel hadi birer bira içelim. Bugün Güneşin Bahçesi'nde konser var hatta. Oraya gidelim " dedi kolumdan çekip beni. İtiraz etmeden arkasından ilerledim.

"Keşke Ece de olsaydı" dedim dediği yere  girerken.

"Ece'ye yarın mesaj atıp uğrayım bakalım yanına. Ağzını aramada iyi değilimdir ama olur da bana bir şey anlatırsa sana da söylerim.  Mutlaka açıklaması vardır Ece'nin." Dedi.

"Ben de öyle düşünüyorum" dedim. "Ama bekleyip gerçeği öğrenmeliyim. Gerçekten tehlikeli çünkü. Bu konuda Atlas ne derse onu yapacağım" dedim.

"Bence de. Geç olsun güç olmasın. Aranızdaki arkadaşlığın da bozulmayacağı şekilde çözüme ulaşsın. Ne içersin bu arada?" Diye sordu.

"Bira" dedim.

"İki bira" diye işaret etti garsona. İçkilerimizi içerken bu sefer Oğuzhan'ın yeni yaptığı sevgilisi hakkında konuşmaya başlamıştık.

Oğuzhan tuvalete gittiğinde garsonun birisi masaya kağıt bırakınca ne olduğuna bakmak için uzandım.

"Bir bira yetmez mi?" Yazıyordu. Sadece bir yudum aldığım ikinci bira şişesine baktım. Sonra da etrafa bakındım.

"Bakar mısınız?" Diyip el kaldırdım az önceki garsona.

"Bunu kim gönderdi?" Diye sordum yanıma gelince.

"Şu beyefendi" diyince işaret ettiği yere, üst kattaki balkona doğru baktım. Atlas'ı Mısra ile konuşurken görünce gerildim. Bilerek buraya geldiğimi düşünsün istemiyordum. Ben böyle şansımın içine sıçayım diye geçirdim aklımdan. Telefonumu çantamdan çıkartınca aslında Atlas'ın beni beş kez kez aradığını ve iki tane de mesaj attığını gördüm dakikalar önce.
"Hüzzam yukarı bak" ve "şu telefona neden bakmaz ki bir insan. Önemli bir şey olsa delirirdim" yazmıştı.

"Senin buraya geleceğini bilmiyordum. Oğuzhan ile konser var diye geldik. Gelsin, kalkarız şimdi" yazdım.

"Aklım sendeydi, iyi oldu gözümün önünde olman" yazdığında Oğuzhan gelmişti yanıma.

"Çok sıra vardı. Kusura bakma beklettim" dedi.

"Önemli değil de bak ne diyeceğim. Sakın çaktırma. Hiçbir yere de bakma. Atlas burda. Tam arkamda yukarda. Mısra ile birlikte buraya gelmişler" dedim.

"Hayda. Kızım sen ciddi misin?" Diye sordu.

"Telefonumu alıp mesaja bak. Garsonlada şu kağıdı göndermiş. "Üzerinde bir bira yetmez mi yazıyor. Telefonuma bakmayınca göndertmiş" dedim.

Telefonumu alıp mesajları okudu.
"Ne kalkacağız? Rahatsız oluncak bir şey yok bunda. Ama sen rahat edemeyeceksen öyle kalkarız" dedi.

"Yok ya rahatım" dedim ve biradan bir yudum aldım.

"İşte benim kızım" diyip elini uzattı.

Yumruklarımızı birbirine değdirdik. Ve ardından biralarımızı tokuşturduk.

"Bakalım giderken ne yapcak? Gelip seni de mi alacak yoksa önce onu bırakıp sonra mı seni alcak?" Dedi.

"Bilmiyorum Oğuzhan ve hiç merak da etmiyorum. Lütfen sadece eğlenelim ve orda olduklarını unutalım olur mu?" Dedim.

"Unutmak için güzel bir başlangıç" diyip yine birasını uzattı.

Tokuşturunca inadıma hızlı hızlı dört büyük yudum aldım biradan. Çok az kalmıştı şişenin dibinde. Kısa bir aradan sonra iki yudumda dibindekini de bitirdim.

"Üçleyelim mi?" Diye sorunca "olur" dedim. Bunun üzerine Oğuzhan garsona seslendi.

Masa üzerindeki telefonumun ekranının ışığı yanınca "o mu?" Diye sordu.

Telefonumu elime alıp gelen mesaja baktım. Kimsenin telefon numarası yoktu ve bu saatte ondan başkası olamazdı.

"Üçüncüyü içmeyi aklından bile geçirme" yazmıştı.

"Üçüncüyü içmemem gerektiğini söylüyor" dedim. Konuşurken elimi yanağıma koyup konuşmuştum.

"Ne yapmaya çalışıyor ki bu? Korumaya kollamaya mı?" Dedi Oğuzhan ve ikimize de birer bira daha söyledi.

"İstersen içme seninkini de ben içerim" diyince "sorun değil. Onu dinlemek zorunda değilim" dedim.

"Biraz daha mesaj atarsa senden hoşlandığını düşüneceğim" dedi.

"Hoşlanıyor aynen." Diyip elimle yukarıyı gösteriyordum ki son anda elimi masaya bırakıp durumu kurtardım. Oğuz el sallayınca yukarıya bakarak beynimden aşağıya kaynar sular döküldü. Oğuzhan'dan ayırdığım gözümü yukarıya çektim.

Atlas ile selamlaşmışlardı. "Bakarken yakalandım" dedi Oğuzhan gülerek. Atlas bana üç işareti yapıp parmaklarıyla çarpı işareti yaptı. Ardından sigarasını içmeye devam etti. Ben de önüme döndüm.

"Üçüncüyü içmek yok anlaşılan" dedi hala gülerken.

"Kendisi ne içiyor acaba? O bana karışamaz" dedim.

"Ben onu soda içerken gördüm." Dediğinde "gerçekten mi?" Dedim. Kesin motor kullandığı içindi.

"Araba kullanacaksa bilerek içmiyordur" dedi.

"Motor" dedim. Sonradan Mısra'nın motora bindiğini hayal ettim de midem bulandı. Atlas'ı çok kıskanıyordum. Ben bu kadar kıskanç biri değildim ki.

"Motor daha tehlikeli tabii. Sevdim ben bu çocuğu Hüzzam be. Düşünceli birisi baksana" dedi.

"Çok düşünceli canım. Öğrencisiyle nerlere geliyor. Hem de tek" dedim sinirle.

"Atlas böyle bir kızla birlikte olacak tipte değil" dedi. Mısra'nın siyah pantolon üzerine giydiği askılı gerçekten çok fenaydı. Göğüslerinin yarısı ben burdayım diyerek el sallıyorlardı. Ve beline kadar inen dekolteyi burdan ben bile görüyordum. Demirler arasından. Belki de bu şekilde eleştirmemeliydim. Ne giyerse giyebilir, bunda özgürdü. Bu onun kararıydı ve yargılamak bana düşmezdi. Sırf kıskançlığım yüzünden yargılayıcı düşünüyordum.

"Böyle derken" dedim. O sırada garson biralarımızı getirdi.

"Cıvık. Baksana hareketlere. O daha oturaklı, bilgili, kültürlü ve gösterişli birisiyle birlikte olacak bir tip. İyi giyinen ve özellikle kaliteli insanla birlikte olur. Bu kız sürekli gülüyor ve merhaba benim göğüslerim burada diyor" dedi. Ve kurduğu son cümlede göğsüne iki elini koyarak sallandı sağa sola.

"Of Oğuzhan ya yapma şunu. Anlayacaklar" dedim.

"Bakmıyorlar ki buraya" dedi gülerek. Ardından çenemi sıktı. "Kanka Allah sana sabır versin" dedi tekrar telefonumun ışığı yanınca. Elini çekerken de "Ne gelmene izin veriyor ne de gitmene" dedi.

"İçmiyorsun onu" yazmıştı. Zaten Oğuz da okumuştu. Şişeyi alıp kafama diktim.

"Oha yavaş Hüzzam, abartma" dedi.

"Sinir ediyor insanı" dedim ve onu lavaboya giderken gördüm.

"İç benimkinden. Lavaboya gitti. Çabuk çabuk. Az bırak ama" dedim.

"Sen var ya sen... çok fenasın sen" diyip güldü Oğuzhan.

"Ne ya?" Dedim gülerek. Oğuzhan benim biradan içerken ben de tuvaletin olduğu yere bakıyordum.

"Bırak bırak" dedim onun çıktığını görünce. Atlas'ı merdivenlere yönelicek diye beklerken bize doğru gelince gülümsedim. Bunu Oğuzhan'ı susturmak için yapmıştım.

"Selam tekrardan" dedi Oğuzhan'ın sırtına dokunup.

"Selam" derken Oğuzhan, elini  bu sefer benim belime koymuştu. "İçme şunu artık" dedi kulağıma yaklaşıp.

"Neden? Sarhoş falan değilim. Olana kadar da içmem zaten ben" dedim kulağına. Parfüm kokusunu alınca bayılacak gibi olmuştum. Şimdi dudaklarımı boynuna bastıracaktım. Lacivert gömleğinin altındaki sıcak teni nasıl da güzeldi.

"Farkında bile olmazsın olurken. Sen çok içen birisi değilsin. Hem hızlı içiyorsun hem de bu sana fazla" dedi. Nefesini kulağımda hissedince ürpermiştim. 

"Buna sen mi karar veriyorsun" dedim. Kolumu sıvazlarken. İçimdeki ürpertiyi bastırmaya çalışmıştım aklımca.

"Evde görüşürüz Hüzzam. Bana sakın midem bulanıyor deme. Tamam mı?" Diyip Oğuzhan'a başıyla selam verip yanımızdan ayrıldı.

"Ne dedi?" Diyince Oğuzhan, "içme dedi ne dicek başka" diyip Oğuzhan'ın yarıladığı biramı kafama diktim. Lıkır lıkır içerken boğazım alkolden yanınca bıraktım.

"Yavaş ama Hüzzam gerçekten. Sen alışkın değilsin, bira diyip geçme. O da çarpar" dedi.

Şişenin dibindekini de içip "tamam" dedim.

"Ah şu inadın yok mu?" Dedi. Gerçekten başım dönmeye başlamıştı. Çok hızlı içtiğim için gerçekten etkilemişti. Neden inat yapıyordum ki harbiden? Kendime zarar veriyordum böyle yaparak.

Konseri artık bir şey içmeden ve sadece Oğuz'a odaklanarak izledim. Gülmeden duramıyordum. Ama kendimde ve bilinçli olduğumun da farkındaydım. Matematik testi bile çözecek kadar aklım yerindeydi. Sadece duygularım birbirine girmişti.

Continue Reading

You'll Also Like

2.1K 156 21
Tozun toprağın kirletmediği çocuklar... Tv izlemenin havanın insafına kaldığı, elektrik kesintisinin evleri sobanın etrafında anlatılan masallarla a...
Kalpten Öte By Ş.NilDemir

Historical Fiction

20.5K 1.6K 52
Bir mektupla başladı her şey... Bu öyle bir mektuptu ki, ne yazanın niyetine hizmet etti, ne de okuyanın isteksizliğine kulak verdi... Umursamaz b...
150K 12.4K 51
Dram/Romantizm Yanlışlıkla Aşk Serisi - 1 -Tamamlandı- Kör bir kadın ve sevdiginden başka her kadına kör bir adamın hikayesi... "Bu yükü tek başına...
3.4K 561 15
Instagram:azimet340 ( KISA HİKAYE ) Geçirdiği kalp krizi ile bütün rahatı bozulan hayatı değişen bir kız düşünün ve o na ihtiyacı olan bir hayalet ru...