Namjoon en yakın arkadaşının ölümünden sonra eve kapanmış ve dışarı çıkmayı kesin bir şekilde reddetmişti. Gerçi ...
En yakın arkadaşı yaşarken de bir ölüden farksızdı. Neler yaşadığına bizzat şahit olmuştu. Ve Namjoon o zamana kadar saçma bulduğu aşkı, başkası üzerinden, iliklerine kadar hissetmişti. Kara sevdaydı onlarınki.
Hoseok Yoongi'nin ölümünün üzerine yaşamaya çalışmıştı. Başaramamıştı orası ayrı.
------------------------------------------
Yağmur yağıyordu Hoseok'un gömüleceği gün. O siyah bulutlar birkaç insanla beraber ağlıyordu. Namjoon'un elinde ise Yoongi'nin ve Hoseok'un defterleri vardı. Biri simsiyah, diğeri ise bembeyazdı. Beyazı açtı. Gözyaşlarının izin verdiği kadar okumaya çalıştı.
"Ah, merhaba sevgili günlük.
Bugün Hoseok'la beraber lunaparka gittik. Tanrım... O kadar çok özlemişim ki sevgilimle dışarı çıkmayı. Beni bir bebek gibi seven sevgilim bana şekerler, çikolatalar ve dondurmalar aldı. Ve yüksekten korkan ben dönme dolaba bindim. Hoseok öyle bir baktı ki. İstese kendimi yükseklikten bile atabilirdim.
Ve sana bir şey söyleyeyim mi sevgili günlük? O dönme dolapta öpüldüm. Hem de 5 dakika 23 saniye 99 salise kadar. Ellerimi, gözlerimi, yanaklarımı, dudaklarımı öpen sevgilim sağ olsun ki zamanın nasıl geçtiğini anlamadım. Ah, keşke bir daha o dakikalara gelsem."
Namjoon buruk bir gülümseme eşliğinde başka bir sayfa açtı.
" HOSEOK'TAN NEFRET EDİYORUM. NEFRET. N E F R E T. LANET OLSUN ONA. BANA SEVDİĞİNİ SÖYLEDİĞİ MİLYONLARCA YALAN KADAR LANET OLSUN. İNANMIŞTIM. BU KADAR SALAK BİRİ OLDUĞUMA İNANAMIYORUM. BEN HOSEOK'A İNANMIŞTIM. "
Namjoon kağıdın kenarındaki kan izlerini fark etti.
"LANET OLSUN. SİNİRDEN BURNUM KANIYOR. BİR DAHA SENİ SEVMEYECEĞİM HOSEOK."
Namjoon hafifçe sırıttı. Mutluluktan yoksun bu sırıtma Yoongi'nin yalanınaydı. Hoseok'u hala deliler gibi sevdiğini biliyordu.
Beyaz olan defteri kapattı ve elindeki siyah, içler karartan defteri açtı. Bu defteri Yoongi öldükten sonra kullanmaya başlamıştı. O bir yıllık cehennemi içeriyordu.
"Her satırım özür içeriyor biliyorsun.
Ama ne yapabilirim ki sevgilim?
Seni çok özledim.
Kendimi unutacak kadar.
Gerçi sen gittiğinde ben diye bir şey kalmamıştı ki meleğim."
Hoseok'un neler yaşadığını az çok tahmin ediyordu. Bir deri bir kemik kaldığını, halüsinasyonlar gördüğünü, delirme eşiğinde olduğunu. Hepsini biliyordu. Dünyadan tamamen kendini soyutladığını da. Yaşayan ölüydü o. Kalbi atsa da yoktu, mezardaydı.
Elindeki defterleri mezar taşının üstüne koydu. Ve yan yana yatan iki sevgilinin topraklarını biraz açtı. Yoongi'nin mezarına siyah defteri, Hoseok'un mezarına ise beyaz defteri gömdü. O defterler öbür dünyada da onlarla olmalıydı.
Birbirlerine ruhen bağlanmış iki sevgilinin mezar taşlarına baktı.
Min Yoongi ----------- Jung Hoseok
09.03.1993 ----------- 18.02.1994
24.05.2015 ----------- 09.03.2017
-------------------------------
Namjoon bir iki gündür rüyalarında iki sevgilinin öpüştüğünü, birbirlerine sevgi sözcükleri söylediklerini görüyordu. Aklına Yoongi ve Hoseok geldi. 1- 2 aydır mezarlarını ziyaret etmiyordu. İş yoğunluğu her şeyi unutturuyordu. Çiçekler solmuştur dedi kendi kendine.
Mezarlarına gittiğinde ise çiçeklerin her zamankinden daha canlı olduğunu gördü. Hafifçe gülümsedi. Toprağın ise yaş olduğunu fark etti. Namjoon'dan başka kimsesi olmayan bu çiftin güzel çiçekleri, aşklarıyla canlı kalıyordu.