Merhaba tatlı okuyucum! Bu benim ilk hikayem. Hikayenin devamında Biriciğin hayallerinden de bahsedeceğim oy verirsen ve hatalarımı düzeltmeme uygun bir dilde yardım edersen çok sevinirim. İyi okumalar!
Multi-Biricik
"Çok güzel biz olurduk, sevseydin"
Gecemin gündüzüme karıştığı bir gün daha son bulmuştu. Sabaha kadar gene hayal dünyamda oradan oraya koşuşturdum.
Pişman mıyım?
Hayır pişman değilim.
Sabaha kadar ne mi düşündüm?
Aşık olmak istiyorum ama olmuyor. Bu narin ama güçlü kız kırılmaktan korkuyor, sevip sevilmemekten korkuyor. 'O duyguyu tatmadan ölmek istemiyorum' diye iç geçirdim.
Turuncumsu saçlarımı at kuyruğu yaptım, bi' tutam perçemi de alnıma düşürdüm. Bugün makyaj yapmayacaktım, çünkü yüzümü ve çillerimi seviyordum.
Okulun gözdelerindendim ama yalnız iki arkadaşımla takılırdım. Ulaşılmaz olduğumu düşünürlerdi ama cana yakın biriydim.
İki tane dostum, can yoldaşım vardı. Onlar ikizdi zaten, Hilal ve Hazal.
İlk tanıştığımızda hep beni kandırırlardı. Hazal yerine Hilal, Hilal yerine Hazal geçerdi, çünkü çok benziyorlardı.
Ama artık kandıramıyorlar, çünkü Hazal'ın boynunda bir ben var ve ben bunu keşfettim.
Onları düşünürken ne çok özlediğimi fark ettim ne de olsa üç aydır görüşemiyorduk ve bugün okulun ilk günüydü.
Sanırım biraz süslenmek kötü olmazdı. Okulumuz özel bir liseydi ve serbest kıyafet giyiniyorduk, isteyenler makyaj da yapıyordu.
Dolabın önünde yaklaşık on dakika geçirdikten sonra güzel parçalar bulduğuma karar kıldım ve dudağım mutlulukla kıvrıldı.
Üzerime siyah beyaz ince çizgileri olan bol ve salaş bir gömleği, altıma ise gri siyah karışımı dar bir kot pantolonu giydim. Küçük de bir çanta aldım ne de olsa bu gün okulun ilk günüydü.
Ayakkabı olarak da siyah spor bir ayakkabı giydim. Çok güzel olduğumdan emin olduktan sonra kokusunda huzur bulduğum yaseminli parfümü de sıktım.
Bu parfüm sayesinde prensimi bulacağıma inanırdım hep.
Annem "Biriciğim hazır mısın?"diye bir soru yönelttiğinde
"Hazırım sultanım" diye yanıtladım.
Halime ablanın hazırladığı kahvaltıyı da yapıp Halime ablanın oğlu ve benim en yakın arkadaşım olan Caner ile şöförün arabasına doğru yürüdük ve bindik.
Onu özlememiştim çünkü bizim villanın yanında evleri vardı, annesi ve babası bizim yardımcımızdı. Onları ailecek çok severdik, bu yüzden Caner de benim okulumda okuyordu ama kimse onların bizimle yaşadığını bilmiyordu.
Caner iyi çocuktu, çoğu kızın hayran olduğu kadar da yakışıklıydı. Tabiki kibar da... ama onun hiç sevgilisi olmamıştı. Birini sevdiğini söylüyordu, onu hep bana anlatırdı. Çok şanslı bir kız olduğuna eminim. Kim onun yerinde olmak istemezdi ki? Ben isterdim ama onların kavuşmasını daha çok isterim. Caner'in ellerini sallayarak bana geldiğimizi söylemesiyle kendime geldim.
Okula girer girmez Hazal ve Hilal boynuma dolandı."Çok özledik!" diye bağıran ikizlere "Bendee!" diye cevap verdim.
Yaşadıklarını bir çırpıda anlattılar ben de dalga amaçlı "Ama her şeyi bir çırpıda anlattınız bütün sene ne konuşcaz?"diye sordum. Biraz düşindükten sonra Hilal "Yha ama Biricik şimdi mi söylenir? Başta söylesene." diye çıkıştı. Gülüştük.
Kızlarla birlikte sınıfa çıktık gözler bizi süzüyordu, dedikoduları da duyuyordum. Beni güzel olduğum için seven erkeklerin hepsini reddetmiştim, reddedilmeyi gururlarına yediremedikleri için kudurup duruyorlardı.
Sınıfa girdiğimde yeni bir kızın geldiğini gördüm, yanına gittim
"Merhaba!"dediğimde
"Merhaba sen Biriciksin sanırım, gelmeden önce adını çok duydum"dedi bende merak edercesine
"Beni nasıl tanıttılar sana?"diye sordum
"Çok egolu olduğunu, tüm yakışıklı erkekleri reddettiğinden bah-" derken sözünü kestim
"O erkekleri egolu olduğum için değil beni sevmeyip sadece güzel olduğum için istediklerinden reddettim, kusura bakma. Sözünü kestiğim için de özür dilerim. Bu arada adın ne?"deyip yumuşadım.
"Adım" dedi "Neslihan ama siz kısaca Nesli diyebilirsiniz" dedi ben de
"Tamam kendine dikkat et kimseye tanımadan güvenme özellikle de kızlara, onlar çok tehlikeliler" dedim hızlıca ve ikizlerin yanına gittim.
En güzel yeri bulmakla meşgullerdi ben de Neslihan'ı düşündüm iyi bir kıza benziyordu baya da güzeldi. Aklım Caner'e kaydı sonra hayır hayır bunu yapamam, o birini seviyor diye düşündüm.
Kızlar en uygun yeri bulmuşlardı ben hep Caner'le otururdum onu yanıma çağırdım ve "Bu sene değişiklik olsun Caner kızların önüne oturalım" dedim o da "Çok iyi fikir" dedi hep fikirlerimi beğenirdi, gene öyle oldu ve oraya oturduk.
Parfümü çok güzel kokuyordu. En çok da o bergamotun kokusuna bayılıyordum, kokuyu her hücremde hissettikten sonra dünyaya döndüm.
Kulaklığımı alıp telefonumdan en sevdiğim şarkıyı dinlemeye başladım. Her zaman olur ya, şarkı dinlerken sevdiğini düşünürsün bende orası çok büyük bir boşluktu , yoktu çünkü tanıdığım erkeklerin hiçbirinin aşkına inanmıyordum. Sadece, sadece Caner gerçekten o tanımadığım kızı çok seviyordu.
Ders başladı. Derslerim iyiydi bu da popülerliğimi artırıyordu. İlk ders biyolojiydi Caner'in ve benim en sevdiğimiz derslerden biri, diğeri ise matematik. Hep birlikte ders çalıştığımız için genelde yakın notlar alırdık.
Ders bitti. Tenefüste sınıfın kapısının önünde Aleyna cadısı belirdi benim Caner'i sevdiğimi onun da beni sevdiğini idda ediyordu ve beni aşırı derecede kıskanıyordu ben de kıskancından gebersin diye bozuntuya vermiyordum çünkü o Caner'i seviyordu. Ama ben asla Caneri ona yar etmem. Benim Caner'im sana mı kaldı be.
Hazal'ı sağ koluma Hilal'i sol koluma alıp kapıdan Aleyna cadısını ezerek geçtik. Kantine indiğimizde öküz gibi güldüğümüz için birden sesler kesildi ve yüzler bize döndü. O anda kendimi yere düşmüş bozuk para gibi hissettim.
Dağılmış olan sıranın arasına girdim, tost ve ayran alıp çıktım. Uzun boy bazen işe yarıyordu, o sırada herkes eski haline döndü ve bizde bir masaya oturup tıkınmaya başladık.
"Kanka popüler olmak da zor be" diye sitem ettim
Hilal"Aynen kanka bi' güldürmediler adam akıllı"
Hazal"Yani bizim de adam akıllı güldüğümüz söylenemez"dedi biraz gülüştükten sonra Aleyna cadısının kankası Simge cadısı tepemizde belirdi
"Arkadaşımı niye tepelediniz Biricik?"diye sinirle sordu, ben de alaycı bir ifade takınarak "Görmedik aa ondan mı çıkmış o viyaklama sesi ben de böceğe falan bastım diye üzülmüştüm" diye yanıtladım ve gülmeye başladık lafın altında kalan Simge cadısı gitti, biz de öğle arasının bitmesiyle sınıfa çıktık.
Caner "Kızı çok güzel ezdiniz Biriciğim" dedi ben de zafer kazanmış edasıyla
"O kim köpek benim kankamı benden kıskanıyo' yolarım valla ezdiğime şükretsin." dedim ve hoca geldi ders resimdi. Tabikisine de resim falan çizmedik. Dersin boş geçeceğini anlayınca D,C oynama fikrini ortaya attım, kurultay tarafından kabul edildi.
Şişeyi çevirdim "Biricik soruyo' Caner cevaplıyo'" dedi Hazal.Caner "Doğruluk" dedi ben de biraz düşündükten sonra soracağım soruyu buldum.
"Sevdiğin kızı tanıyor muyum?" Caner biraz afalladıktan sonra
"Onu benden çok kimse tanıyamaz onu ondan çok tanıyorum siz tanımıyorsunuz." dedi istediğim cevabı alamamıştım ama kimliğini sormak yoktu bunu yapmamalıydım 'her şeyi mahvedebilirim' diye sayıkladım sessizce.
Hilal şişeyi çevirdi. Hazal ve Hilal'e denk geldi.
"Hilal sor Hazal cevapla" dedim
Hilal"Doğruluk mu cesaret mi?"diye sordu
Hazal "doğruluk" dedi "Ama ben senin her şeyini biliyorum ne sorayım?"diye haklı bi sitem etti ve biraz düşündü daha sonra
"Küçükken sakladığım çikolataları sen mi yerdin?"diye cevabını bildiği bir soru sordu Hilal. Hazal ise
"Evet" diye cevap verdi ve zil çaldı.
Son iki ders kalmıştı Hazal Hilal'in çikolatalarını yediğini itiraf ettiği için Hilal Hazal'a çikolata ısmarlattı tabi bana da diğer iki ders boyunca kavga ettiler çıkış zili çaldığında Caner'le eve geldik ve ayrıldık.