Geçen gün kafamda kurguyu oturtturduğumu söylemiştim ya, unutun onu. Tekrar değiştirdim ve nasıl bağlayacağım hakkında hiçbir fikrim yok doxöepdöeğslsğsls
Ellerimi önümde bağlamış, kafamı önüme eğmiş bir şekilde salonda oturuyordum. İzmir'e geleli 3 saat, küçük kardeşim Alp'i uyutalı ise 10 dakika olmuştu. O zamandan beridir ailemle salonda oturuyorduk. Tuhaf bir sessizlik vardı, kimse konuşmuyordu. Benim de konuşmaya yüzüm yoktu.
Nasıl konuşacaktım ki? Bundan tam üç yıl önce, birdenbire Fransa'da babaannem ile yaşacağımı söylemiş ve bir daha Türkiye'ye gelmemiştim. Her şey çok ani gelişmişti. Hem benim için hem de ailem için. Hem de...
Derin bir iç çektim. Yol boyu kendi kendime tekrarladığım şeyleri düşündüm. Burada kalırsam tehlikeye atacağım insanları, sevdiğim her şeyi. Gözlerim dolmaya başlamıştı. Kafamı yerden kaldırmadım ve bir damlanın yere düşmesine izin verdim.
"Anneciğim," dedim üzgün bir sesimle. Sonra ise babama döndüm. "Babacığım."
İkisi de endişeli bir şekilde suratıma bakıyorlardı. Son birkaç yılda olanlar herkes için ağırdı ama ben... Ben kendim ölürken birinin ölümünü daha izlemiştim. Daha fazlasını kaldıramazdım.
"Ben"
Derin bir nefes. İçinden 3'e kadar tekrar et.
1 2 3.
Söyleyebilirsin.
1 2 3.
Söylemelisin, gittikçe endişeleniyorlar.
1 2 3.
"Ben Fransa'ya geri dönme kararı aldım."
Nefesimi tuttum. Kafamı ellerime çevirdim. Salonda çıt çıkmıyordu. İkisinin de yüzüne bakamıyordum, bakamazdım da zaten. Dakikalar saatlermiş gibi geldi. Zaman durdu.
İlk tepkiyi babam verdi. Kendini kaybetmiş gibi bağırdı.
"Sen ne dediğini zannediyorsun? Bir daha Fransa'ya gitmek mi? Kimin yanına? Nereye? Sen bizimle dalga mı geçiyorsun artık, çok oyuncağı değil bu iş. Senin bir ailen var, neredeyse seni görmeden büyümüş küçük bir kardeşin var. Bu yaptığın bencillik, gitmiyorsun hiçbir yere! İstanbul'a bile gitmiyorsun. Artık dizimin dibinde olucaksın."
Annem babamın koluna tutunmuş onu sakinleştirmeye çalışıyordu ama asıl sakinleşemesi gereken kendisiydi. Dediklerini dinlemedim. Dinlersem ağlardım.
Kafamı yerden kaldırdım, güçlü durmaya çalıştım.
"Burada bir gelecek kurabileceğimi düşünmüyorum, baba." dedim dümdüz bir ses tonu ile. Babam bu cümlem ile daha da sinirlenmiş olacak ki;
"Hiç kimseyi tanımadığın Fransa'da mı gelecek kurabileceğini düşünüyorsun. Seni seven insanların yanında değil, yapayalnız olduğun bir ülke mi senin gelecek hayalin, ha? Söylesene!"
"Baba üstüme gelme. Böyle olması gerek, beni buraya bağlayan bir şey yok."
Yalan,vardı. Sevdiğim her şey burası. Sevdiğim herkes burada.
Annem ağlar bir şekilde "Seni oraya bağlayan bir şey de yok, tatlım. Biliyorsun babaann-"
"Öldü."
Fısıldamıştım ama herkesin duyduğundan eminim. Çığırmak istiyor gibi fısıldamıştım ama gücüm yetmiyordu Nana'mın öldüğünü demeye.
"Benim yanımda. Elleri avucumun içinde öldü."
Babam suratını sıvazladı. "Odana çık. Pazartesi nakil işlemlerin için 9 Eylül'e başvuracağız."
"Böyle bir şey olmayacak. 3 gün içinde Fransa'ya dönüyorum. Burada bana yer yok." dedim.
Bu sırada merdivenlerden gelen sesle hepimiz oraya döndük. Alp korkuluklardan şaşkın bir şekilde bize bakıyordu. Annem koltuktan kalktı ve onu kucağına aldı.
"Bir şey yok oğlum, gel seni tekrar uyutalım."
"İyi geceler abla!" diye minik bir ses yükseldi onlar merdivenden çıkarken. Hemen odasına koştum. Ellerini, yüzünü, saçlarını öptüm ve kokusunu içime çektim.
"İyi geceler ablacığım, seni çok seviyorum." diyerek annemle onu başbaşa bıraktım. Merdivenlerden gözüken, alt kattaki valizime baktım. Boşlatmama bile gerek kalmamıştı, birazdan gidecektim. Buruk şekilde gülümsedim. Duvardaki fotoğrafları inceleyerek alt kata indim.
Babam başına masaj yapıyordu. Çok sinirlendiğinde bunu hep yapardı. Bazı şeyler değişmiyordu demek ki. Fakat ben değişmiştim. Karşısına oturdum ve konuşmaya başladım.
"Şu an beni anlamadığını biliyorum ama böyle olması gerek. Burası beni istemiyormuş gibi hissediyorum baba. Hem Fransa'da daha iyi bir eğitim alabilirim. Kızma bana."
Dediklerime ben bile inanmıyordum. Bana cevap vermedi. Birkaç saniyeliğine kafasına masaj yapmayı durdurdu fakat bana cevap vermedi. Sessizce salonda otururken annem geldi.
"Zor oldu ama uyuttum. Hadi sen de uyu, yatağını hazırladım."
"Ben geri döneceğim anne, gece uçağım var."
Babamın yeni yeni sönmeye başlayan siniri tekrar alevlenmişti. Ayağa kalktı ve tam karşımda durdu, ateş saçan gözleri ile. Parmağını bana doğrulttu. "Hiçbir yere gitmiyorsun." dedi üstüne basa basa. "Hiçbir yere."
Ayağa kalktım. "Gideceğim." dedim direterek.
Gitmeme izin verme baba.
"Sana hiçbir yere gitmiyorsun dedim."
Gözlerimdeki o korkuyu gör lütfen. Ben diyemem ama sen gitmek istemediğimi bil.
"Sana gideceğimi söyledim! 20 yaşına geldim neredeyse. Senin iznine ihtiyacım yok."
Lütfen beni gönderme. Lütfen. Çok korkuyorum baba. Küçük kızın çok korkuyor.
"Eğer." dedi. "Eğer bu evden dışarı adımını atarsan, seni affetmem."
Özür dilerim baba.
Çok özür dilerim anne.
Çok özür dilerim Alp'im.
"Kardeşinin yüzünü bile göstermem sana."
"Neden beni anlamıyorsun!" diye haykırdım. "Neden işleri zorlaştırıyorsun? Neden gitmeme izin vermiyorsun? Boğuluyorum burada, ölüyorum!"
"Çünkü kızım gözlerimin önünde avcumun içinden kayıp gidiyor. Eğer Fransa'ya gidersen bir daha hiç gelmeyeceksin." dedi bağırarak. Annem koltuğa oturmuş, kafasını ise koltuğun koluna yaslamış ağlıyordu. Gözlerimden akan yaşları sildim.
"İster kabul et, ister etme. Ben gideceğim." dedim.
"Bu evden çıkarsan eğer, artık benim kızım olmazsın."
Gitmek istemiyorum.
Yalvarırım, beni zorla burada tut.
Babacığım saçlarımı öp, her şey geçecek de.
"Tamam o zaman." dedim.
Arkamı döndüm.
Annemin ağlamasını duydum.
Duvarlardaki fotoğraflarımın bir bir yere düştüğünü hissettim.
Babamı mahvettiğimi hissettim.
Küçük kardeşimi yatağında uyurken terk ettiğimi fark ettim.
Çocukluğumu geçirdiğim eve baktım.
İlk kez aşık olduğumu anladığımda yattığım parkeye baktım.
İlk kez aşk acısı çektiğimi düşündüğümde izlediğim tavana baktım.
Hepsine tek tek veda ettim.
En çok kendime veda ettim.
Durmadım.
Valizimi elime aldım. Göz yaşlarımı silmedim ve evin kapısını açtım. Kapatmadan önce fısıldadım.
"N'olur beni affedin."
"Beni affetmezseniz, yaşayamam."