"Hoşbuldum,demek Dilem sensin."
Dedikten sonra sesini duymamla irkildim, bana döndü bende en sonunda ona baktım.
Ah hadi ama kim hayatın tesadüflerine inanmazdı,ama bu biraz fazla gelmişti bana.Bu sanırsam üçüncü karşılaşmamızdı.Ve sonunda adını öğrenmiştim.Evet sizin de tahmin ettiğiniz gibi motorlu çocuktu bu.Açıkçası onu ikinci gördüğümde daha fazla izlenim yaratma şansım olmuştu fakat hiç zeki izlenimi yaratmamıştı.Her şey benim düşündüğüme göre gitmezdi tabi ama şaşırtıcıydı.
Bir süre sessizce birbirimize bakarken,en sonunda sesimi bulmak ister gibi öksürdüm ve konuşmaya çalıştım.
"Evet benim."
"Çağan."
Anlamamış gibi ona bakmaya devam ederken nefes aldı ve konuştu.
"Adım diyorum,Çağan."
"Ha,evet şey...memnun oldum."
Bir şey demeden doktora döndü kabaca,bende gözlerimi daha fazla onda oyalamadım ve doktoruma döndüm.Gülümseyerek bize bakıyordu.
"İyi anlaşacağınıza eminim,Çağanı geçen seneden de tanırım,güvendiğim bir öğrenci umarım sende güvenirsin."
Kafamı sallarken doktorun kalıp odadan çıkmasını izledim herhalde bizi yalnız bırakıp,konuşup kaynaşmamızı istemişti.Fakat Çağan denen çocuk hiç öyle arkadaş canlısı birine benzemiyordu.Zaten bu düşündüklerim üzerine hiç bir şey demeden odayı terk etti.İçim sıkıntıyla dolmuştu doktorun anlattıkları üzerine,derin bir nefes alma ihtiyacı hissettim ve ardından aldım da.Derhal buradan çıkıp ruhumu rahatlatmalıydım. Kapıda Aleynanın beni beklediğini hatırlayınca daha fazla zaman kaybetmeden ayağa kalktım ve odadan çıktım.Tahlil sonuçları telefonuma mesaj olarak geleceği için çıkmasını beklememe gerek yoktu.
Kapıya çıkmamla beraber Aleyna da ayağa kalktı ve hemen yanıma geldi.Koluna girerek yürümeye başladım.Soru soran gözlerle bana bakıyordu,ne olduğunu açık açık soramıyordu çünkü bundan hoşlanmadığımı biliyordu.Kendimi toparladım ve konuşmaya başladım.
"Tahlil yaptılar işte her zaman ki gibi.Eğer kötü çıkarsa okuldan sonra her gün buraya gelip tedavi olmam gerek,onun dışında haftsonları da burada yatılı kalıcam anlaşılan."
Bir süre sustu ve diyecek bir şey ararmış gibi etrafa bakındı.Ama biliyordum,benim teselli cümlelerini sevmediğimi bildiğini biliyordum.Zaten daha ne diyebilirdi ki? Diğer insanlar gibi üzülme bu da geçer falan mı? Üzgünüm ama ben bu cümlelere toktum artık.Hiç bir şey demeyip bana omuzlarını verseler yeterdi.Ağlayacak bir omuz...
"Boşver bir şey demek zorunda değilsin üzüldüğünü biliyorum bu yeter bana ama üzülme bile,ben o kadar da takmıyorum.Hem de evde oturmaktan daha iyidir belkide ha ne dersin."
"Sen gördüğüm en güçlü insansın Dilem,hem zaten ben hep seni ziyarete gelirim merak etme."
Gülümsedim,işte ilaç buydu asıl bana. "Geleceğine şüphem yok zaten."
Beraber gülerken hastaneden çıktık.Kolunu bırakarak ona döndüm.
"Arkadaşlarınla planın yok mu senin?"
"Şey...aslında vardı ama seninle takılmaya karar verdim bugün."
"Buraya benimle gelmen yetti bana zaten,arkadaşlarının yanına git sen hadi,bende biraz dolaşıp eve giderim."
"Eminsin dimi? Sonra vicdan azabı çekmek istemiyorum senin yüzünden."
Elimle onu iteklerken bir yandan da konuştum. "Hadi hadi yalnız bırak beni artık."
"Tamam be gidiyorum evde görüşürüz."
Ellerimle bir yandan gitmesini işaret ederken bir yandan da yürümeye başladım.Sanırım geçen gittiğim sahile gitsem iyi olacaktı.Yavaş yavaş yürüdüm ve sahile geldim.Bir banka oturdum ve gözlerimi kapatarak aradığım huzuru bulmaya çalıştım.Aklıma birden Elifin beni hiç aramadığı gelirken yüzümü buruşturarak gözlerimi açtım.Gözlerimi kapatınca her seferinde düşünceler beynime akın ediyor ve güzel şeyler düşünmeye vaktim bile olmuyor.Ne olurdu yani bir günde bütün dertlerimiz yokmuş gibi yaşasaydık,ne olurdu yani yarın yokmuşuz gibi yaşasaydık.Böyle düşünenin bir tek ben olmadığımı biliyorum.Fakat kimse uygulayamıyordu bunu da biliyordum.
Derin bir nefes aldım.Yanımda bir gölge belirirken kafamı ne olduğuna bakmak için kaldırdım.Furkan tam olarak yanımda dikelmiş bana bakıyordu.Açıkçası şaşırmıştım,onu yanımda görmeyi beklemiyordum.Birbirimize bakarken konuştu.
"Oturabilir miyim?"
"Neden?"
Hayır kabaca falan olduğunu düşünmüyorum,çünkü ilk olarak konuşmuşluğumuz yoktu ve ayrıca ne niyetle geldiğini öğrenmeden yanıma oturmasına izin veremezdim,sonuçta Elif onu seviyordu ve ikisi konuşuyordu.Onu hayal kırıklığına uğratmak istemiyordum.Hem boş bank vardı ne diye gelmişti be!
"Sence de biraz kaba olmadı mı?"
Söylediği şeyi es geçerek "Neden gelmiştin,neden o kadar yer varken buraya oturacaksın?"
"Seninle bir şey konuşmak istemiştim."
"Ne gibi bir şey?"
"Elif hakkında."
Pekala Elif hakkındaysa buna izin verebilirdim.Oturması için bankın en ucuna kaydım ve ona yer açtım.
"Peki,uzun sürmezse sevinirim,seni dinliyorum."
"Şey...Elifle küs müsünüz?"
"Hayır, bu da nereden çıktı şimdi?"
"O gece onu bırakıp eve gittin bende aranızın bozulduğunu düşündüm,Elifin de yüzü düşmüştü konuşmaya çalıştım ama konuyu kapattı,yanılmışım herhalde."
"Bir dakika bir dakika,ben mi onu bırakıp gitmişim,o öyle mi düşünüyor?"
"Şey...sanırım öyle."
"Hah cidden inanamıyorum ya,ilk olarak ben gitmedim o kalmayı seçti ayrıca hiç bir arama bile yapmadı,merak etmedi beni.Neyse ya ne anlatıyorum ben,şimdi git bunları ona söyle,bay."
Acayip sinirlendiğim için daha fazla beklemeden ayağa kalktım ve oradan uzaklaştım.Bu zamana kadar her şeye ve herkese gerektiğinden fazla tolerans gösterdim ve alttan aldım.Ama bu sefer aptal olmak istemiyordum daha fazla.Haklı olduğumda bile ilk özür dileyen taraf ben oldum.Bu sefer olmayacaktı.Başkaları çabalamazken ben neden çabalayacaktım? Artık başkalarının bir şeyleri anlaması gerekiyordu.
Kalktığım gibi eve doğru yola koyuldum saate baktığımda 15.35 di.Muhtemelen annemler gelmiş olmalıydı.Eve gidip birde onlara neler olduğunu anlatmalıydım.Üniversite öğrencisinin gözetiminde olacağım için biraz endişe duyacaklarını biliyorum.Ama bence çok büyük bir sorun değildi nasıl olsa doktorum da bir yerden sonra benimle ilgilenecektir.
Yaklaşık yarım saat sonra evdeydim ve tahmin ettiğim gibi annemler gelmişti.Onlarla oturup sohbet ettim ve neler olduğunu anlattım.
"Sen emin misin bunu istediğine,yani açıkçası pek iç açıcı bir fikir değil."
Babam kaşlarını çatmış,huzursuz olduğunu belli edercesine benimle konuşuyordu.Ama dediğim gibi benim için önemli değildi bu tür şeyler.
"Önemli değil baba, gerçekten,hem onlara şans vermezsem kendimi kötü hissederim bize hizmet vermek için çalışıyorlar."
"Peki güzel kızım sen nasıl istersen."
Gülümseyerek kafamı salladım.Yorulmuştum ve sanırım biraz kestirsem iyi olacaktı.Tam odaya gidecekken aklıma ilaçlarımın bittiği geldi,oysa ben hâlâ söylememiştim ama söylemem gerekiyordu.
"Şey...Baba benim ilaçlarım bitti de."
"Tamam kızım birazdan dışarı çıkıcam alırım."
"Peki, teşekkürler."
Bir şey demesini beklemeden odama gittim, böyle şeylerde acayip çekingen biriyim ve kendimi kötü hissederim.Daha fazla düşünmek istemeden,üzerimi değiştirdim ve yatağıma girdim.Bekleyin beni güzel uykular.
Sağ tarafıma dönerken gözlerimi kırpıştırarak açmaya çalıştım.İyice ayıldığımda ayağa kalktım ve esmerim.Saatin kaç olduğuna bakmak için telefonu elime aldığımda saat 9 u geçiyordu.Baya uyumuştum anlaşılan.Gözlerimi ovuşturarak ekrana tekrar baktığımda yabancı bir numaranın mesaj attığını gördüm.Mesaja girdiğimde
'Kaydet numaramı.
Çağan.'
Yazıyordu. Ne sebeple olduğunu anlamasamda gerekli olabilceğini düşünüp kaydettim.Tam ayağa kalktım odadan çıkıyordum ki bir mesaj daha geldi.Yine Çağandandı.
'Yarın hastaneye gelmen gerekiyor yine.Tedaviyi uygulamaya başlamamız gerek.Saat 1 de orada ol.'
Neden bu kadar erken başlıyorduk ki kahretsin.O kadar mı kötüydü acaba durumum.Merak ederek ona mesaj atmaya karar verdim.Tahlil sonuçlarımı da görmemiştim henüz.
Gönderilen: Çağan
'Tahlillerimde kötü bir şey mi çıktı? Neden yarın gelmem gerekiyor?'
Moralim bozulmuştu.Ve aslında korkuyorum.Ya tedavi işe yaramazsa diye.Aklımda ve ruhumda yapacağım o kadar şey var ki.Yaşamadan ölmek istemiyorum.Kendime koyduğum sınırları aşmadan ölmek istemiyorum.
Bir kaç dakika sonra mesaj geldi.Hızlıca açtım.
'Hastane dışında beni oyalama, yarın konuşuruz.'
Maşallah pek de açık sözlüydü.ve biraz da kaba.Takmadan telefonun tuş kilidini kapattım ve mutfağa gittim.Gece atıştırmak her ne kadar sağlıklı olmasa da şuan açtım ve yemek istiyordum.
En sevdiğim şey olan yaprak sarma vardı.Tencereyi kaptığım gibi gizlice odama geçtim.Annem yatakta yemek yediğimi görmemeliydi. Çünkü benim yüzümden çoğu çarşafta lekeler vardı ve annem de haliyle kızıyordu.Bu sefer yere oturdum ve bilgisayarımdan bir film açtım.Adı 'Five Feet Apart' dı. Ve ben bu filmi çok severdim. O yüzden bıkmadan bir kere daha salya sümük olarak bunu izleyecektim.
(Fragmanını izleyebilirsiniz,ben gerçekten çok beğendim.)
Filmin sonunda göz yaşlarımı silerken ağzıma bir tane daha sarma attım.Sanırım artık yemesem daha iyi olacaktı.Tencereyi tekrar mutfağa götürüp elimi yüzümü yıkadım ve dişlerimi fırçaladım.Saat 1 i geçiyordu ve uyusam fena olmazdı.Tekrardan yatağıma girdim ve kendimi birkez daha uykunun kollarına bıraktım.
______________________________________
Bu sabah gözlerimi gıdıklayan uyanma isteğiyle uyanmıştım.Fakat bilin bakalım ne olmuştu?
Evet,ben geç kaldım tabi ki de.Ve şuan metrobüsten inmiş hastaneye doğru hızlı adımlarla ilerliyordum.Sabah geç kalmam yetmezmiş gibi bir de annem ve babamı ikna etmeyle uğraşmıştım.Bir sonraki gelişimde benimle birlikte gelme sözüyle bana izin vermişlerdi.Bir kez daha kolumdaki gümüş renkli saate baktım.1 de hastanede olmam gerekiyordu fakat saat şuan 1.14 idi.
Umarım suratsız motorlu çocuk sorun çıkarmazdı.
Sonunda hastanenin kapısını gördüğümde derin bir nefes aldım ve adımlarıma biraz daha hız katarak kapıdan içeri girdim.Açıkçası hangi odada tedavi göreceğimi bilmiyordum.Doktorum artık Çağan olduğu için muhtemelen farklı bir odaya alacaklardı beni.Hastanenin sekreterlerine sormayı akıl etmiştim fakat ortalıkta kimse gözükmüyordu ve kimileri de telefonla meşguldü.Kafamı çevirerek bir sağa bir sola bakıyordum.Belki stajyerlerin bulunduğu odayı bulabilirdim.Fakat dolaşırken aklıma birden neden onu aramadığım geldi.Ah kafayı daha erken çalıştırsaydım iyi olacaktı.Telefonu çantamın içinde aramaya başladım.Bir yandan da hızlıca ilerlerken aniden bir şey kolumdan tuttuğu gibi beni kendine çekti.Kafamı kolumdaki elin sahibini görmek için kaldırdım ve Çağan'ı gördüm.Sorgulayan bakışlarla bana bakıyordu.
"Geç kaldın Dilem."
"Şey ben aslında yetişmiştim ama senin odanı bir türlü bulamadım."
"Öyle olduğunu sanmıyorum ama bu seferlik bir şey demiyorum."
Daha fazla bir şey demekle uğraşamazdım.Kolumdan tuttuğu gibi bedenimi geldiğim yönün tersine çevirdi ve kolumu bıraktı.İlerlemeye başladığında zaman kaybetmeden onu takip ettim.Bana karşı fazla utanmaz ve umursamazlık seziyordum hareketlerinde.Beni rahatsız etmediği sürece umursamama gerek yoktu.Sonunda bir odaya girmiştik.
"Üstündekileri çıkart."
"Ne?"
Pişkince sırıttı.Sanırım tepkim hoşuna gitmişti ve gülüyordu.
"Hani tedavi falan uygulayacağız ya kollarının ve boynunun biraz açık olması gerek.Bunu kastetmiştim."
"Anladım ben zaten."
Utangaç bir tavırla etrafıma bakıyordum ve üstümü nasıl çıkaracağımı düşünüyordum.Kahretsin! Masasına oturmuş dosyalara göz atıyordu fakat hâlâ gergindim.Gözleri bir kaç saniyeliğine bana dönerken,tekrar elindekilerle ilgilendi.Ellerim kazağımın ucuna doğru giderken konuştu.
"Tamam kazağın v yaka ise durabilir ama kollarını sıyır."
Sanırım nasıl hissettiğimi anlamıştı.Sevinmiştim.Kafamı sallayarak dediğini yaptım.Ve odadaki sedyeye oturdum.O da masasından kalkıp yanıma geldi.Sedyeye uzanmamı sağladı ve ayakkabılarımı çıkarıp yere koydu.Eline serum iğnesini aldı.
"Elin ağır mıdır?"
"Adamına göre."
"Hoşnut olmadığın insanlara tedaviyi kötü bir şekilde mi uyguluyorsun yani?"
"Ne anladıysan o."
Gerçekten değişik bir insan olduğu belliydi.Aklıma birden neden bugün hastaneye gelmek zorunda olduğum geldi.Tam ağzımı açıp onu soracaktım ki iğneyi koluma batırdı.Ağzımdan küçük bir ah dışında bir şey çıkmadı.Ben koluma bakarken yüzüme baktığını hissetmiştim.Tepkimi ölçüyor gibiydi.Kafamı ona çevirince elinde yapışkan küçük kablolu yuvarlak şeyleri gördüm sanırım onları boynuma takacaktı.
Elleri boynuma doğru geldiğinde nedensizce nefesimi tuttum. Çünkü nedensizce geriliyordum bu durumlarda. V yaka kazağımın yanlarını düzelterek açtı ve birer birer yapıştırmaya başladı.
"Neden bugün geldim.Neden bu kadar erken tedaviye başlandı?"
"Buna sevinmen gerekirken soruyor musun?"
"Bir yandan güzel ama bu kadar erken başlandıysa kötü bir durumda olmalıyım."
Ellerini üzerimden çekerken konuştu.
"Kafan çalışıyormuş."
Dediği cümleyle tahminlerimin doğru çıktığını tam olarak anlamıştım.Kötüydüm işte,ne zaman iyileşeceği belli olmayan bir hastalık yiyip bitiriyordu beni.İnsanlar hiç beni düşünmeden dürüstçe ve kolayca söylüyorlardı.Fakat ben bile kendime dürüst olamıyordum bu konuda.Belki hemen şuan ölmeyecektim ama ya günün birinde sonsuzluğa karışır giderim diye korkuyordum.Bu zamana kadar düşünmek istememiştim ama şimdi karşıma geçmiş başka bir kişi daha bana ne durumda olduğumu hatırlatıyordu.Gözlerime dolmaya hazırlanan tuzlu suyu zorla geriye çektim.Başkasının önünde ağlamaktan nefret ederdim.Gözlerim tavanı incelerken ne kadar süreceğini düşünmeye başladım.
"Serumun bitene kadar kalkamazsın,bittikten sonra farklı bir ilaç vereceğiz yani tüm günün burada geçecek diyebiliriz."
Şaşırmıştım.Sanki aklımı okumuştu birden.Açıkçası çok da sıkılmıştım. Aleyna yada Elif'in yanımda olmasını isterdim.Ama kendim tek başıma geleceğim diye tutturmuştum.Ve Elif'le de ne zamandır konuşmuyorduk.Gerçi konuşsak da bir şey değişmezdi çünkü hastalığımı bilmiyordu bile. Oflarken kafamı masasına oturmuş elindeki kağıtlarla ilgilenen Çağan'a çevirdim.
Kahveye yakın saçları özgürce alnına doğru uzanıyordu.Dudağının sol altında duran küçücük beni onda çok hoş duruyordu.Dürüst olmak gerekirse insanların benlerine karşı bir zaafım vardı.Çağanın da çekici bir yakışıklılığı vardı.Ölmeden önce böyle birini sevebilecek miyim diye düşündüm.Hem böyle zeki.Tam benim tarzım.Böyle düşününce komikti.Sessizce kıkırdayarak tekrar gözlerimi tavana çevirdim.Yavaştan mayışmıştım.
_____________________&&____________________
Yorgun olan gözlerimi ağır ağır açmaya çalıştım.Gözlerimi açtığımda anladığım şeyse uyuduğum olmuştu.Yine hastane odasında yatıyordum ve kolumda hâlâ serum,boynuma bağlı bir cihaz vardı.Gözlerimi odanın içinde dolaştırdığımda Çağan yoktu.Ayağa kalkmaya çalıştım ama her yerime ağrı saplanıyordu.Hastalığımın en kötü şeylerinden biri buydu işte.Tekrar denerken kapı açıldı ve Çağan hızlı adımlarla yanıma gelerek,bir eliyle belimden destek verirken diğer eliyle elimi tuttu ve beni kaldırdı.
"Nereye kalkıyorsun böyle minik?"
"Taktın sende şu minik kelimesine."
"Öylesin çünkü."
"Ben ne diyim sana peki.Doktor Bey? Çağan abi? Hangisini tercih edersin?"
"Çağan,sadece Çağan."
Kafamı sallamakla yetinerek kolumdaki serumlara baktım.Birden kafamı odanın camına çevirdim çünkü hava kararmıştı.Sahi saat kaçtı onu bile bilmiyordum.Kim bilir kaç saattir burdaydım.
"Saat kaç?"
Kolundaki pahalı ve güzel saate bakarak bal kahvesi gözlerini bana çevirdi.
"11.32"
"Ne! Neden beni uyandırmadın.Ailem şimdi meraktan çıldırmıştır."
Hızlıca yerimden fırlayarak boynumdakileri sökmeye çalışırken Çağan boynumdaki elimi tutarak yere indirdi.
"Merak etme onların haberi var,seni bırakacağımı söyledim."
Derin bir nefes alarak oh çektim.Ailem zaten pimpirikli insanlardı ve saatlerdir benden haber alamasalar doğal olarak ortalığı ayağa kaldırırlardı.Ben rahatlarken Çağan elini boynuma getirdi ve boynumun kabloları söktüğüm yerini okşadı.
"Na-napıyosun?"
"Az önce o kadar hırçın davrandın ki boynunu tahriş ettin."
"Önemli değil."
Ellerini bedenimden çekerek ceketini astığı yerden aldı ve üzerindeki önlüğü çıkararak ceketini giydi.Anladığım üzere gidecektik.Yanıma doğru geldi ve yavaşça kolumdaki serumu çıkardı.Montumu koyduğum yerden alırken kapıyı açtı ve çıkmamı bekledi.Üstümü giyerek çıktım ve o da ardımdan kapıyı kilitledi.Yan yana çıkışa doğru gidiyorduk.Adımlarına yetişmek zordu ama bu yorgun halimle bir şekilde yetişiyordum.Sonunda hastaneden çıkıp siyah bir arabaya bindik.
"Kemerini tak."
O ve onun emir içeren cümleleri... kemerimi taktıktan sonra sonunda arabayı çalıştırdı ve yola koyulduk.Bizimkiler uyudu mu diye merak ettiğimden Aleynaya mesaj atmaya karar verdim.Çünkü en geç uyuyan o ve bendim.Onun da uyumadığına emindim.
'pişt,napıyosun?'
'dizi izliyorum sen?gelmeyeceksin herhalde bu gece,doktorun o kadar mı yakışıklı :D ?'
'dalga geçme eve geliyorum görürsün gününü.Bizimkiler uyudu mu?'
'bekliyorum bebek ayrıca onlar uyudu.'
Dediği lafa gülümserken birden arabanın durduğunu hissederken kafamı telefondan kaldırarak Çağana baktım.O da bana bakıyordu anlaşılan gelmiştik.Emniyet kemerimi çözdüm ve tam inecekken aklıma takılan soruyla ona döndüm.
"Sen benim evimin adresini nereden biliyosun?"
"Hastalarım hakkında bilgi sahibi olmalıyım değil mi?"
Mantıklı bularak kafamı salladım ve arabanın kapısını açtım.Sanırım inmeden önce söylemem gereken bir şey daha vardı.
"Teşekkür ederim.İyi geceler."
"İyi geceler minik."
Arabadan indim ve hızlı adımlarla apartmana girdim.O kadar yorgundum ki üstümü çıkarıp direk yatağa girdim.Rüyamda tekrar eden şey onun iyi geceler demesiydi.