Selam, öylesine eğlenelim diye başlıyorum. İşte şuraya da belķi tarih bırakırsınız hani ben diyim sonra niye demedin, keşke bıraksaydım diye bana ağlamayın. Byeee.
🦋
Bozukplak:GLU GLU
05**:Ne?
Bozukplak:Bir de bayıl istersen.
05**:Utku sen misin lan?
Bozukplak:YA NE ALAKA NE ALAKA
05**:NE DİYPRSUN
Bozukplak:DÜZGÜN YAZ CNM.
05**:Kimsin ve ne istiyorsun? Hani Utku diyeceğim ama arkadaşım bu kadar boş olamaz amınakoyyim.
Bozukplak:Arkadaş olmak için yazdım ya.
05**:Akıllısı bizi bulmaz zaten.
(Engellendi)
🦋
Asosyalliğimi yıkmak için annemin zorla beni tanıştırdığı Su benimle uğraşamayacağını anlayınca farklı yollar bulmuştu.
Bulduğu yolu söylüyorum. Hazır mısınız? Daha önce takıldığı çocuklardan birinin arkadaşının numarasını bana vermişti. Neymiş efendim çocuğa yazacakmışım da, konuşacakmışız.
Düpedüz sapıklık bu biliyorum. Birinin numarasını habersizce birine vermek ne yani? Az önceki başarısız sosyalleşme deneyimimden de anlayacağınız üzere işler pek de istediğim gibi gitmedi.
Engellemişti pislik. Engellemekte haklı olabilir ama biz şuan iç sesimle çocuk haklı değilmiş gibi yapacağız.
Gül gibi çocuktan engeli yedin.
İç sesim yine benden yana değildi. Konuşacak bir arkadaşınız olmayınca kendi kendinize böyle akıl almaz konuşmalar yapabiliyordunuz.
-"Deniz bir buraya bak kızım," annemin sadece eve komşular geldiğinde kullandığı yumuşak sesi ile dudaklarımı büzdüm.
Bu komşuların evi yoktu galiba sürekli bizdelerdi. Ayağa kalkıp aynanın karşısına geçtim. Tipim hiç yoktan halliceydi. Pijamalarımdan kurtulsam daha iyi olurdu galiba.
Annemi daha fazla içten içe sinirlendirmemek için hızlıca pijamalarımdan kurtuldum ve bir eşofman altı ile tişört giydim.
İnşallah kollarıma sinekler dadanmaz rabbim. Kan emiciler salmıyordu beni. Çok sevgili odamdan çıkıp oturma odasına doğru ilerledim.
Ay hayır yani nasıl bu kadar enerjik olabilirler anlamıyorum. Saat akşamın kaçı bas bas bağırarak konuşuyorlar.
Aysel teyze, Emel teyze, Şebnem teyze ve annem Songül sultan. Tam kadro önlerinde çekirdek ellerinde bir bardak çay ve dizlerinin önünde kızları ile bizim evdeler.
Su, Elif, Yeşim annemin övmelere doyamadığı altın kızlar. Aslında ne fingirdektiler de işte analarımızın önünde masum melektiler.
-"Hoşgeldiniz," dedim suratsız bir ifadeyle. O kadar surat yapıyoruz hala bizim evdeler şaka gibi.
-"Hoşbulduk kız," dedi Aysel teyze tüm neşesiyle. Bazen vicdan azabı çekiyordum. Hani bizim eve gelmeseler, bir de çok konuşmasalar iyi insanlardı.
-"Ay şu yakışıklılığa bak," Emel teyzenin ekranda oynayan çocuğa bu kadar tutkulu bir biçimde cümle kurması oldukça tuhaftı. 20 yıllık eşine kurmamıştı bu cümleyi böyle tutkuyla yahu.
-"Ben de ilk defa anneme katılıyor ve kızları alıp Deniz ile mutfağa geçiyorum. Siz burada takılın biz gençler başka yerde," derken Su ve Elif'i ayağa kaldırdı Yeşim.
Bir an Emel teyze ile başrole yürümek daha mantıklı geldi onlar ile mutfağa geçmek yerine. Yine de el mahkum annemin dik dik bakışları ile mutfağa ilerledim ben de.
Mutfağa geçer geçmez hemen yayıldılar sandalyelere. Eh tabi benden daha çok bizim evdelerdi.
-"Eee Deniz sana verdiğim numaraya yazdın mı?" İmalı sesi ile mutfaktaki tüm bakışları bana döndüren Su'ya döndüm. Yazdığımı tabiki söylemeyecektim, engel yemiştim bir de zaten. Hani çocuğa glu glu yazınca pek de normal bir cevap beklememek gerekti. İnsanlar ile iletişim kurma konusunda çok sıkıntı çekiyordum. Cümleye nasıl girilir, biri ile nasıl tanışılır bu tarz kavramlar bana oldukça uzaktı.
İç sesim ile oldukça uzun zamandır dosttuk, okuduğum kitaplar, izlediğim dizi ve filmler bana yetiyordu. Sorun şuydu ki bu anne ve babama yetmiyordu. Onların gözünde çok sessizdim, yalnızdım. Bu büyük bir sorundu. Bu yüzden sürekli annemin gün arkadaşlarının kızları ile sosyalleşmek bekleniyordu.
-"Yazmadım ve yazmayı düşünmüyorum da," dedim sakince. Elif ile Yeşim konuya fransız kaldıkları için merakla Su'ya baktılar.
-"Deniz kime yazacak ve niye yazacak lan?" dedi Yeşim. Su ayağa kalkıp çay bardaklarını çıkardı aheste aheste. Amacı Yeşim ve Elif'i daha da meraklandırmaktı.
-"Kızım çatlatmasana insanı," Elif meraklı Melahat olarak konuya bu kadar geç atlamayı nasıl başarmıştı acaba.
Hani ben de buradayım, keşke bana sorsaydınız. "Mine teyzenin oğlu var ya hani Gurur abi. Utkudan onun numarasını alıp verdim. Belki bir iki flört eder kendine gelir diye," Ellerini iki yana açtı ve dudaklarına fingirdek gülümsemesini taktı. "Flört kim Deniz kim tabi," dedi.
Yeşim ile Elif ise bön bön bir bana bir de Su'ya bakıyorlardı. Ya beyinlerinde bir sıkıntı vardı ya da bu olaylarda onlara göre ters gidem bir durum vardı. Sonra aniden kahkaha atmaya başladılar. Yeşim kendini sandalyeden atıp ıkınarak gülüyordu. Kim bu kıza deniz anası taklidi yaparak gülmeyi öğretmişti acaba?
-"Hani şu bizim asker olan Gurur abi hani," cümlesini tamamlayamadan yeni bir kahkaha krizine girmişti. Sinirlenmeye başlamıştım ama ne vardı yani bu olay da.
-'Ne gülüyorsunuz açık da bir şey mi var," dedim hırsla çünkü Su'da son cümleden sonra gülmeye başlamıştı. "Allah canını almasın Su," dedi Elif.
-"Ya salak mısınız? Ben neyi kaçırdım acaba?" dedim. Tahminen ne zaman söylerlerdi de ben de onlara katılırdım. "Ay dur bir dakika," dedi Elif. Ellerini çırpıp kendini sakinleştirmeye çalıştı. "Şimdi bebeğim sen Gurur abiye yazsanda o sana bakmaz," kulaklarım az önce kurulan cümleyi umarım yanlış duymuştur rabbim.
-"Niye evli mi?" dedim anlamamazlığa vererek cümlem üzerine Yeşim bir kez daha anırdı. "Ay hayır hayatım Gurur abi bize de bakmaz, biz onun kulvarında değiliz."
Pardon ama bu Gurur denen gerizekalı kimdi de kulvarına giremiyorduk biz. Bir girerdim o kulvara aklını başından alırdım.
Az at sen de salak.
İç sesimin olaya dahil olmasına takılmadan tek kaşımı kaldırdım sorgular biçimde. "O kim de biz onun kulvarında olmuyoruz ya?" sesim ne kadar sakinse içim o kadar fokur fokurdu sinirden.
-"Canım adam hem yakışıklı, hem ahlaklı, hem asker, mahallenin bir tanesi. Kızı bekar olan annelerin gözdesi. Bir içim su Deniz. Gördüğün an aklın başından uçar. Bizim mahalledeki kızlar onun için nası süsleniyor görsen," dedi ballandıra ballandıra anlatmaya doyamıyordu ve ben bir yerden sonrasını dinlememiştim. "Lafın kısası onun bize bakma ihtimali senin uzaya çıkman ile eş değer. Şu da galiba eğlenmek için sana numarasını vermiş," diye lafını tamamladı.
Eğlenmek mi? Benimle eğlenmek? Ben şimdi bu Su'yun o dibi gelmiş saçlarını eline verip yediremez miyim?
Yedirmezsin.
Yediremezdim annem de bana yedirirdi. Sakin olmaya çalıştım. "Komik miydi bari Su? Gerçi amacına ulaşamadın yazmadım ama arkadaşların ne de olsa eğlendi," kahkahaları kurduğum cümle işe yarıda kesilirken Su avel avel bakmıştı.
-"Bakma öyle mal mal. Yazsaydım ve rezil olsaydım bu seni mutlu mu ederdi? Kaldı ki bir erkek için kendinizi bu kadar aşağılamayın. Yok biz o kulvarda değiliz falan o kim ki onun kulvarında olalım. Toplumun yarattığı güzellik algılarına kanan aptal bir erkek ise zaten bizden uzak dursun. Ben beyni uçkurunda olan bir erkeğe asla sizin gibi hayranlık beslemem," dedim bir solukta. Gurur denen herife niye bu kadar yükselmiştim bilmiyordum. Sonuç olarak onu bu kadar arşa çıkartan da yine kızlardı.
-"Gerçi Gurur'un da suçu yok. Onun götünü arşa çıkaran sizsiniz. O bize bakmazmış falan filan. Onun bize bakmasına ihtiyacımız yok zaten. Ayrıca yıl olmuş kaç hala bir erkek için süslenen, bir erkek onu beğenmedi diye kendini aşağılayan, kendi seviyesini küçük gören kadınlar hala var mı ya? Biz olduğumuz gibi güzeliz, süsleniyorsak kendimizi sevdiğimizden." Ağızları bir karış açık bana bakıyorlardı. Normalde pek konuşmazdım ama aynı cinsi taşıdığım kadınların kendini aşağılamasına katlanamıyordum. Erkekleri bu kadar yükselten de yine biz kadınlardık. Bizim yaptığımız bu gereksiz yüceltme ve kendini aşağılama söylemleri sayesinde götleri bir karış havadaydı çoğu erkeğin.
-"Tatlım yani biz eğleniriz diye vermiştim numarayı," dedi Su sesi mahcuptu. Az önce kurduğum cümlelerin etkisinde kalmış olmalı ki hala şaşkındı.
Tabi kapasitesi az olunca zorlamaya gelmiyordu. "Hem yani biz niye kendimizi aşağılayalım canım," diye olayı kurtarmaya çalıştı.
-"Yalan mı sanki? Gurur bize ya da Deniz'e bakar mi? Göz var nizam var. Bu aşağılama değil gerçek," dedi Yeşim.
Çıldıracaktım. Bu tarz insanlara katlanamıyordum. Neden sürekli bir aşağılama hali içindeydiler ki kendilerini. Hepimiz insandık ve bana göre bizi üstün kılan şey içimizdeki iyilikti. Çevreme, kendime ne kadar yararlı olabilirim diye düşünmek yerine ne giysem beni beğenir diye düşünüyorduk. Olmadığımız biri gibi davranıyor kendimizi kandırıyorduk. Gerçek yüzümüze çarpıtılınca ise üzülüyorduk.
-"Anlıyorum Yeşimcim bu saatten sonra sana ne kadar dil döksem sen yine de beni anlamazsın. Umarım bir gün kendini seversin. Su sana gelince de lütfen kendine daha güzel eğlenceler bul," dedim ve mutfaktan çıkmak için arkamı döndüm.
-"Deniz haklı bence söylediklerinde," dedi Elif. Bana hak vermesini beklemiyordum açıkçası ama yine de birinin akıllı çıkması beni sevindirmişti. Sohbetin geri kalanını dinlememek için odama koştum. Annem de kızarsa kızsındı valla. Beyim hücrelerimi harcayamazdım onlara.
Bu Gurur denen adamı iyice merak etmiştim ama yediğim engel aklıma geldikçe sinirleniyordum.
Mahallede namı olmasına rağmen hiç görmemiştim de. Aslında bilmemem doğaldı çünkü mahallede kimseyi tanımıyordum resmen.
Dudaklarımı birbirine bastırdım. En azından Gurur denen salak engellemişti de başlamadan kapanmıştı bu defter.
Şimdi biraz uyuyacaktım ve canım beynimi, güzel bedenimi dinlendirecektim.
🦋
Sevdiğim diziyi bitirmem gerekirken şuan bakkala gidiyordum. Hayır yani bari beni yapıyorsunuz bir tane de köle niyetine küçük kardeş ekleyin. Çok mu şey istiyorum sanki? En azından bakkala ekmek almaya giderdi.
Kardeşim olunca da eminim niye bu veledi yaptınız diye ağlardım. Çizgilere basmadan yürümeye çalışarak bakkalın olduğu sokağa saptım. Bakkalın önünü benden bir kaç yaş büyük üç dört erkek kapatmıştı. İçlerinden biri diğerlerine oranla daha çok göze çarpıyordu. Uzun boyu, yakışıklı yüzü ve güçlü bedeni kendini uzaktan bile belli ediyordu.
Noldu kız? Az röntgenle.
İç sesim ve şakaları. Önlerinden eşofmanlarımla geçmeme beş adım kalmıştı. Aman ne güzel.
-"Lan Gurur belki dizilerdeki gibi olurdu aşkınız," duyduğum isim ile olduğum yerde kalırken bakışlarım sertçe Gurur ismini telaffuz eden kumral çocuğa kaymıştı. Benden yana hiçbiri bakmıyordu bu yüzden fark etmemişlerdi.
-"Aynen Utku. Glu glu yazan deli bir kız ile nikah masasına otururum ben de," dedi uzun boylu adam.
Gurur bu muydu? Mahalle de başka glu glu yazdığım Gurur olmadığına göre oydu.
Hadi yine iyisin. Taş gibi çocuğa glu glu yazdın.
Bir de benim ile dalga geçiyordu. Ne demişti o? Glu glu yazan deli bir kız mi demişti? Aynen öyle demişti.
Hiç belli olmaz canım yorulursa nikah masasına alırız biz onu senle.
Deli senin anandır Gurur bey. Ben bu lafı o mala yedirirdim. Ama nasıl?
-"Ne var oğlum anonim birine aşık olursun belki. Glu glu diyen bir yenge mi? Bayıldım bu fikre," dedi kumral adını Utku diye duyduğum çocuk. Ardından hepsi güldü.
Gurur hariç.
Ben de kendime bayılıyordum bu arada. "Anonim olma işi biraz sıkardı yalnız kim olduğunu bulmam iki saniyemi almazdı," dedi alay ile Gurur.
Bok sıkar. Ben birazdan senin kafanı ısıracağım gerizekalı.
-"Zaten delinin teki belli. Belasını bende arıyordu galiba neyse ki iyi anıma denk geldi," dedi beyefendi.
Ay yok beni bu saatten sonra kimse tutamazdı. Ya salağa bak. Sen kimsin lan şerefsiz?
-"Ne arayacağım senden belamı lan ben," dudaklarımdan benden bağımsız cümlelerin dökülürken hepsinin bakışları bana dönmüştü. Artık o kadar demiştim bu cümleyi. Geri kaçmam da imkansızdı. Zamanı geri sarması için dudu periyi mi çağırsaydım?
-"Bana mı dedin kızım sen?" dedi. Ay yok canım demedim desem kurtulur muydum? Sakin olmalıydım. O lafları ona yedirecektim.
-"Evet sana dedim." sesim gayet kendinden emin çıkmıştı. İşte buna hayret edebilirdim. "Çekirdek getir lan Arda," dedi Utku. Tüm gözler heyecan ile bize dönmüştü.
Şu saatten sonra karizmamı çizdirmemek için bile burada kalırdım.
-"Yoksa sen?" şaşkın ses tonu ile cümlesini tamamlamasına izin vermedim.
-"Evet sana glu glu yazan o kız benim. Arkadaşlar ile eğlenmek için seni işletmek istedik. Sanırım sen de kendini çok önemli sandığından özel muamele sandın. Ama değil. Hani anlarsın ya alaya almak, dalga geçmek. Ha işte onu senin üzerinde uygulayalım dedik," cümlem bir solukta biterken yüzüme de sinir bozucu bir gülümseme kondurmuştum. Söylediğim her cümle de beton gibi olan yüzünde duran kaşları çatılmıştı. Arkadan arkadaşları ooo çekerken sabır çektim.
Kendisi gibi arkadaşları da ilkokulda kalmıştı galiba.
-"Sen benimle nasıl konuşacağını bilmiyorsun galiba," dedi. Sabır dilenir gibiydi. Karşımda bir askerin olduğunu unutup çok mu sert çıkmıştım acaba. Geçip gitse miydim? Adam beni hapse atsa ne bok yerdim lan ben.
Dik dur kızım.
-"Pardon da sen kimsin? Düzgün konuşmamı gerektirecek biri misin yani? Aa doğru sen şu çocuktun. Götü arşa çıkmış Gurur. Üzgünüm Gururcum ben diğer kızlar gibi egonu beslemeyeceğim," dedim.
Kızım götü başı dağıttın gidiyorsun. Sakin ol. Bitirmen gereken bir dizi var. Mapus damlarında kendi dram dolu dizini çekersin artık.
-"Bacım bence sen toz ol," dedi Utku. Aslında toz olabilirdim ben ya şu aptal gururum olmasa. Keza karşımda ki adam beton gibiydi. Öfkeli miydi anlamıyordum bile.
-"Adın ne senin?" dedi dümdüz bir ses ile. Kesin beni tutuklayacaktı. O yüzden adımı soruyordu. Aptal deniz bir susamadın.
Medeni medeni konuşmak varken neden adamın götünü lafa katıyordum ki.
-"Sanane," soğukkanlı bir şekilde cümleyi kurmaya büyük bir çaba sarf ettim.
-"Söyleme ismini nasılsa ben öğrenirim. Bu arada bücür laflarının arkasında duracak cesaretin yoksa eğer gözlerinde en baştan hiç o yola girme. Hele o yolda ben varsam aklına bile getirme. Bu sefer küçüklüğüne veriyorum ve seni sen özür dilemeden affediyorum. İkincisinin olmayacağını biliyorum. Dilin ne kadar cesur olsa da gözlerin ve bedenin o kadar cesur değil," sesindeki alaylı ton ile cümlesini bitirmişti.
Beni affetmişmiş. Ya bu herif cidden yürüyen egoydu. Saç diplerim sinirden yanarken dudaklarımı ıslattım.
Beden dilimi bu kadar iyi okuması ise şaşırtmıştı. Gözlerime ve bedenime korkuyu yansıttığını düşünmüyordum. Sadece ne zaman korksam sağ elimi sürekli açıp kapardım.
Bunu anlaması için de beni tanıması gerekiyordu. Gerçi adam askerdi ve gözlem yeteneğinin üst düzey olması şaşırtmamalıydı beni. Yine de müneccim değildi.
-"Yaa beni affettin mi ya ne kadar mutlu oldum bilemezsin," dedim tüm yapmacıklığımla. Uslanmaz bir çocuk gibiydim. Gitmem gerekirken duruyordum. Gerçi beni ezmişti ve bunun hesabını da sormalıydım.
Bir bitmedi hesabın adam ile.
En başta bu kadar sert gitmeyip sadece özür dilemesini isteseydim bunlar başıma gelmezdi. Gerçi bu öküz pek özür dileyecek gibi durmuyordu.
Adamı yola getirirler. Sen merak etme canım.
-"Glu glu diye söze başlayan bir kızdan bu kadar cümleyi sarf edecek zeka beklemezdim. Kızım bak asabımı bozma hadi ikile. Evinin yolunu unuttuysan karakol biraz ilerde. Polis amcalara dersin velin gelir alır seni," dedi.
Çok komik gerizekalı.
Benim canım zekana laf etmişti mal. Bir de bana çocuk muamelesi yapıyordu.
-"Gitmeden önce bana deli dedin onun özrünü dile. Sonra bana gerizekalı iması yaptın onun da özrünü dile. Ha bir de çocuk iması yaptın ek olarak. Dilemen gereken çok özür var kısaca ama sana bir kıyağım olsun ben de seni affedeyim," dedim. Kurduğum cümleleri umursamadan iki adımda dibime geldi. Arkadaşları, mahalledeki bazı teyzeler, bakkalcı Nuri amca, çocukların bizi izlediğini daha yeni fark ediyordum.
Ve dibimdeydi aptal.
Aramızda sadece bir adımın olduğunu fark edince yüzümün kızarmaya başladığını hissetmiştim. İki metrelik boyu yüzünden ben onun göğsüne bakıyordum. Başımı kaldırdım ve yakışıklı yüzünü gördüm.
-"Küçüklüğüne verdik sustuk ama biraz daha kalırsan sikerler küçüklüğünü," kaba sesi ile kurduğu cümle olduğum yerde çakılı kalmama sebep olmuştu.
Sikerler mi? Terbiyesiz herif. Alfabedeki harfleri tüketmişti de küfre mi başvurmuştu bu şimdi?
Göğsünü itelemek için elimi kaldırdığımda elimi tuttu. Tüylerimin diken diken olduğunu hissediyordum. Niye kimse bir şey demiyordu ki? Herkes put gibi izliyordu.
-"Hadi ikile şimdi," dedi. Elimi hırsla ondan kurtardım.
Gidecektim. Bu yine de bu işin burada kaldığını göstermiyordu. Adımlarımı ters istikamete çevirdim. Arkamdan hala fısır fısır konuşan insanları duyuyordum.
Büyük ihtimal Gurur beyin hayranları gelmişti. Aman şimdi Gurur'u dövsem fan kitlesi de beni döverdi.
Kesin 2 metrelik adamı döversin zaten sen.
Yine de benim adım Denizdi ve kimse kendimi ezdirmeyeceğimi bilmeliydi.
Arkamı döndüm. Aramızda yeterince mesafe vardı zaten.
-"Gurur," diye bağırdım. Sarışın arkadaşına dönük olan başını kaldırdı. Tüm mahallelinin gözleri üstümüzdeydi.
-"Özrünü artık telefondan dilersin," dedim.
Yüzüne bile bakmadan arkamı döndüm ve ilerledim. Koşup kaçmak istiyordum ama kendime yediremiyordum. Beni yakalasa yakalardı.
-"Mesajımı bekle," gür sesi kulaklarıma doldu.
Önüme döndüm ve arkama bir daha asla bakmadım.
Gurur'un olduğu sokağa sapalı çok oluyordu.
🦋
Bazen bazı bölümler sadece mesajlaşmalarından ibaret olacak. Bazen de böyle kısa bölümler yazacağım. Kısa derim uzun yazarım hiç şaşmaz✍ Sizi çok seviyorum. Tamamen yaz aylarımız da sizi eğlendirmek için yazıyorum. Oylarınızı ve yorumlarını esirgemezseniz sevinirim.