lumos.
*******
bölüm şarkısı: my chemical romance: i don't love you.
it's all lies, darling.
*******
Günler su misali hızla akıp gidiyorken, James ile Genesis'in konuşması üzerinden iki hafta geçmişti. İlk turnuvaya tam bir ay dört gün kalmıştı, iki Hogwarts şampiyonu heyecanlarına hakim olamıyorlardı.
Bu iki hafta içerisinde ikili derslerine yoğunlaşmış, onlara özel yapılan sınavlara girmiş ve önceki Üç Büyücü Turnuvası süresince olan bütün etapları iyice araştırmışlardı. Tabii ki bunu yapmak için kütüphaneye gitmemiş, James'in babası Harry Potter'a mektup yazmışlardı. Harry Potter, turnuvaya seçildiği için oğlu ile genç kızı kutlamış ve çok dikkatli olmalarını tembihlemişti. İçten içe endişeleniyor, hatta sinirleniyor olsa bile mektubunda bunu belli etmemeyi başarmıştı.
Aslında önceki turnuvanın etaplarını her ikisi de biliyordu fakat nasıl önlem aldığını iyice öğrenmek istemişlerdi. İpuçlarını nasıl takip ettiğini, hangi yolları izlediğini.
Elinde babasından mektubu tutarken İhtiyaç Odası'nda bir sağa bir sola adımlıyordu genç Gryffindorlu. "Pekâlâ, babamın dediğine göre ilk etapta ejderhalar olduğunu Ron amcam ve Hagrid sayesinde öğrenmiş. Bir türlü hile yapılmış fakat diğer yarışmacılar da bunu bildiği için çok sıkıntı olmamış. Ejderhanın karşısındayken süpürgesini çağırmış ve onun yardımı ile etabı geçmiş. Harika! Eğer böyle bir şey olursa, süpürgemizi kullanabiliriz!" dedi James heyecanla. Genesis, kafasını iki yana sallarken iyice arkasına yaslandı ve utangaç bir şekilde konuştu. "Süpürgeye binme konusunda pek iyi olmadığımı biliyorsun, Sirius."
Gerçekten de öyleydi. Geçen sene dördüncü sınıfta iken, sene başında Albus'un ısrarları sonucu Quidditch seçmelerine katılmıştı. İşte o gün, süpürgeye binmedeki yeteneksizliğini öğrenmişti. Çünkü havaya yükselirken dâhi hareketlerini engelleyemediği süpürgesi, onu yarıyolda bırakmış ve at misali atmıştı kızı üzerinden. Neyse ki fazla yükselmeden olmuştu düşüşü, hastane kanadını ziyaret etmesi gerekmemişti. James ve diğer Gryffindor takımı orada olduğu için ayrıntılı bir şekilde görmüşlerdi kızın başına geleni. Tabii ki ilk yardıma koşan da kendisi olmuştu. Israrla kızı hastane kanadına götürmeyi teklif etse de, bu ısrarı sonuçsuz kalmış, kızdan güzel bir azar yemişti.
James, bunu hatırlayınca kafasını salladı. Bir süre düşünüp yeniden kıza döndü. "O zaman sen de benim süpürgeme binersin." diye bir teklifte bulundu. Kız, dik dik çocuğa baktı ve, "Süpürge olayını rafa kaldır." dedi.
Çocuk kafasını sallayarak durumu kabullendikten sonra devam etti. "İkinci etapta suyun altında nefes almak için Galsam Otu kullanmış. Profesör Neville ve Dobby sayesinde."
"Öyleyse bizim de kütüphanede iyice bir araştırma yapmamız gerekecek." diye onayladı genç kız. James, uzun süre ofladı ve saçlarını karıştırdı. "Kütüphaneden hoşlanmıyorum." dedi isyan edercesine. Genesis omuz silkti yalnızca. "Okuma yazma bildiğinden bile şüphem vardı, şaşırmadım," dedi ve devam etti. "İpucunu nasıl bulmuş?" diye yöneltti sorusunu. James, elindeki mektuba bie bakış attıktan sonra sırıttı. "Cedric Diggory, ona beşinci kattaki başkanlar banyosunda yıkanmasını ve ipucunu da yanında götürmesini söylemiş. Belki beraber duş alırız, ne dersin Leydim?"
Genesis, bu teklifle beraber sağında duran yastığı tuttuğu gibi çocuğun üzerine fırlattı. "BUNU DA ÇIKAR AKLINDAN!"
Genç çocuk kıkırdadı. Dudaklarını sakince ıslattı ve kıza dikti gözlerini. "Bence kötü bir fikir değil." dedi muzipçe. Kız kötü kötü bakmaya devam ettiğinde ise ellerini teslim olurcasına kaldırdı. "Pekâlâ Leydim, zorlama yok."
Genesis ayağa kalkıp çocuğun elindeki mektubu aldı ve şömine karşısında durup okumaya devam etti. "Üçüncü ve son etapta ise labirent görevi varmış. Kupaya ilk ulaşan ve tabii dokunan kişi şampiyon olacakmış. Baban ve Cedric Diggory, beraber dokunmuşlar."
Devamını bildiği için okumadı Genesis. Bu hikaye onu her zaman üzüyordu. Cedric Diggory'e büyük bir hayranlık duyuyordu ve böyle alçak bir şekilde kurban edilmesi sinirlerini bozuyordu. Kafasını iki yana sallayıp arkasını döndü ve tekrar uzattı çocuğa kağıdı. "Bildiğimiz şeylerin yeniden üzerinden geçmiş olduk. İyi yanından bakalım." dedi.
İhtiyaç Odası'ndan çıkmadan önce son kez çocuğa baktı. "Kendini hazırla, Sirius. Bir kayıp daha yaşamak istemeyiz."
İki saat sonra, Biçim Değiştirme dersinden çıkmış, Karanlık Sanatlara Karşı Savunma dersi için eşyalarını almaya yatakhaneye gidiyordu genç kız. Hufflepuff'ın tatlı ritmi ile vurdu varillere, onun için açılan kapıdan içeri girdi ve kızlar yatakhanesine yöneldi. Sonunda ulaştığında, önce Sofia'nın kitaplarını masasının üzerine bıraktı, ardından kendininkileri de alıp odayı terk etti.
Karanlık Sanatlara Karşı Savunma sınıfının önüne gelince içeri geçti. Profesör henüz gelmemişti, hızla yerine otururken bir yandan da mızmızlanıyordu. "Çok yoruldum!"
Sofia, uyku dolu gözlerle arkadaşına baktı. "Alt tarafı yatakhaneye gittin, Genee." dedi. Genesis omuz silkti, "Sen onu da yapmadın, hanımefendi." diyerek karşılık verdi. Çünkü çok uykum var." dedi ve esnedi sarışın kız. Kafasını yeniden masaya koyduğunda, Genesis kıkırdadı ve etrafa bakındı. Bu ders Ravenclaw ile ortaktı. Önünde oturan mavi kravatlı arkadaşı ona döndüğünde, kısa bir sohbete tutuldular. Derslerden ve turnuvadan bahsettiler. Ardından Profesör sınıfa girdiğinde ise sonra devam etmek için sözleştiler.
Ders bitiminde Genesis, Sofia'yı zorla kaldırdı. "Dersler bitti, yatağına uçma vakti bebeğim." diyerek kendini toparlamasını sağladı. Sarışın kız, yatak lafı ile beraber hızla kalkıp kitaplarını aldı ve kapıya doğru koştu. "Akşam yemeğinde görüşürüz, Genee. Beni merak eden olursa, söyle etmesin!"
Genesis, arkadaşının arkasından gülerken bir yandan da masadan eşyalarını topluyordu. Bir geniz temizleme sesi duyduğunda arkasına baktı. Ravenclawlu Josh, elini ensesine atmış çekingen bir tavırla duruyordu. Gülümsedi genç kız, "Bir şey mi oldu, Josh?" diye sordu nazik bir şekilde. Çocuk, kızın bu nezaketinden güç aldı ve yüzüne bakıp konuştu. "Şey demek- aslında sormak istiyordum," dedi ve derin bir nefes aldı. "Üç Büyücü Turnuvası balosuna benimle gelmek ister misin? Duyurusu henüz yapılmadı ancak olacağını herkes biliyor." dedi heyecanla.
Genesis bu teklifle beraber duraksadı. Kabul etmek isterdi elbet, çocuğun kalbini kırmak istemiyordu fakat çoktan söz vermişti birine. "Josh, çok özür dilerim fakat birisi teklif etti." dedi ve çekingen bir şekilde kitabına sarıldı. "Ve ben de kabul ettim."
Çocuk, iyice kırmızıya dönüşürken kafasını salladı. "Pekâlâ, sorun değil. Teşekkür ederim yine de." dedi. Genesis üzülmüştü. Çocuğu kırdığını farkındaydı ve bu onu fazlasıyla üzüyordu. "Özür dilerim, belki başka bir sefere, daha eğlenceli bir baloda. Ne dersin?" dedi. Ravenclawlunun gözlerinden bir parlaklık geçti ve hızla salladı kafasını. "Harika olur derim. Sonra görüşürüz o halde?"
"Görüşürüz." dedi genç kız ve kitaplarına iyice sarılarak sınıftan çıktı. İşte şimdi içi rahatlamıştı.
Uykucu arkadaşına bakmak için yatakhaneye doğru giderken derin bir nefes alıp gülümsedi. Sonuçta o her ne kadar kızarsa kızsın, bir Hufflepuff nezaketine sahipti.
*******
ilham perilerim öldü sanırım, y a z a m ı y o r u m. naptim bölümde, ne yazdım ben de bilmiyorum... aman boş verin.
artı olarak, galsam otunu kimden öğrendiğini söylemek konusunda bir çelişki yaşadım. filmde neville bebeğim, kitapta ise dobby minik tırtılım olduğu için ikisini de bir arada söyledim. evet evet, beynimin %100'ünü kullandım bunu yaparken. djdjskdjsodjwodjaldheislwjdehwo
bir de ksks profesörü kıtlığı çekiyorum bulamadım kimseleri...
yorum ve oylarınızı bekliyorum, kendinize güzel bakın. 🤍
nox.