Kehanetin onu öldürmesine izin veremezdi. Hayvanı, kaderini kabul etmeyi reddettiğini kabul edene kadar Kurt'tan ayrı kalmayı sürdürmüştü. Onunla birlikte ölmeyecekti. Kehaneti yerine getirmeyecekti. Onu yeniden yazacaktı. Bir araya gelmeleri için bir yol bulacaktı.
////****////
" Ve ne biliyor musun, seni Chanyeol ile tam olarak birleşmekten alıkoyan şeyin ne olduğunu bildiğimi hissediyorum. Alfaya tam olarak teslim olursan, kimliğini kaybedeceğini düşünüyorsun."
////****////
Ve birden bire nereden geldiği belli olmayan vampirler tarafından saldırıya uğradılar. Her şey o kadar hızlı olup bitmişti ki Chanyeol takip etmekte zorlanmıştı. Vampirlerin hepsi vahşice katledildiler. Hatta bir tanesinin başı, dört vampir tarafından tutulurken başka bir vampir tarafından gövdesinden ayrılmıştı. Videoda ses yoktu ama sanki tıslamaları ve acı inlemeleri duymuş gibi olmuştu. Saldırganlar sayıca çok üstündü ve gardiyanların hiçbir şansı yoktu.
Odanın içindeki herkes şok olmuştu.
Chanyeol Luhan'ın yüzünün solduğunu ve eliyle ağzını kapattığını gördü. Büyük ihtimalle nazik kurdunun böyle bir vahşeti izlemesi çok zordu. Koruma Lordu ve Baekhyun aynı anda kalkarak ekrana doğru yaklaşmaya başladılar. Eşinin yüzüne dehşet ifadesi yayılmıştı. Video hala oynamaya devam ediyordu. Siyah balıkçı yakalı kazak giymiş bir vampir monitöre doğru döndü, eli geriye gitti ve bir nesneyi, büyük olasılıkla bir bıçak, fırlatıp attı, anında kamerayı yok etti.
Başka bir video da ilk sahneye benzer bir sahneyle oynamaya başladı. Yine bir dizi vampir, son derece disiplinli bir şekilde ağır demir takviyeli bir giriş yolunun dışında nöbet tutuyorlardı. Gardiyanlar beklenmedik bir şekilde, daha büyük bir isyancı grubunun saldırısına uğramadan önce sessiz birkaç dakika geçmişti. Aynı siyah balıkçı yakalı vampir her şeyi izlemişti. Baekhyun kumandayı alıp ekranı kapattıktan sonra Taehyung'a döndü.
" Özgürce konuşmak istiyorum. "
Taehyung başını salladı. " Tabii ki Baek. Lütfen aklında ne olduğunu söyle. "
" Tamam o zaman, " diye tısladı Baekhyun. " Bütün bunlar da ne!!? Bu saldırılar ne zaman oldu ve nasıl derhal haberdar edilmedim? "
Sehun hemen yerinde dikleşerek Yüksek Lord'unun sorusunu cevapladı. " Dün gece oldu Lord'um. Her iki saldırı da birkaç saat aralıkla gerçekleştirildi. Takviye gönderdiğimiz zaman çoktan olay yerinden kaçıp gitmişlerdi. İstihbarat ekibim ve ben görüntüleri taramak ve tanıklardan geri bildirim almak için sadece birkaç saatimiz vardı. Bu toplantı için her şeyi toplamaya çalıştık. "
" Bu... Bu yıkıcı bir şey..."
Bir anlığına eşiyle gözleri buluştu. Eşinin gözlerinde pişmanlığı ve hayal kırıklığını gördüğüne yemin edebilirdi. Baekhyun onunla birlikte tenha kabinine gelmeyecekti. Kahretsin... Chanyeol nefes almaya çalıştı ama midesine saplanan ani acıyla çok zorlanmıştı.
" Lütfen bana almadıklarını söyle! " diye bağırdı Baekhyun.
" Maalesef yaptılar efendim. Bazıları türümüzün en tanınmış suçluları. " Yaşlı görünümlü bir vampir elindeki tablete kaşlarını çatmış halde bakıyordu. " Dales'e (İngitere'de kırsal bir bölge) yöneldiklerine inanıyoruz. "
Bütün vampirlerden dramatik bir tepki geldi. Sıralarının dışına çıkmadılar ama Kurt kokularını alabiliyordu, korkunun kokusunu.
" Biri lütfen bize neler olduğunu söyleyebilir mi? Taehyung, bu video da neydi? " diye sordu Hoseok.
Taehyung ciddi bir yüzle ayağa kalktı. " Bunlar, asiler tarafından basılmış ve soyulmuş gibi görünen iki mezarımız. "
" Mezarlar? " Namjoon kaşlarını çatmıştı. " Ölülerinizi tuttuğunuz yerler mi? "
" Onlara mezar diyoruz ancak sakinleri ölmedi. Uyuyorlar. Hapsedildiler. Değiştiricileriniz disipline edildiğinde, onlar için özel olarak oluşturulan tesislere gönderilirler, değil mi? "
Namjoon başıyla onayladı.
" Bizim de türümüzü disipline etmemiz gerekebiliyor. Sadece vampirler, değişkenler gibi yalnızlıktan veya dokunma eksikliğinden etkilenmiyorlar. Bunun yerine derin bir uykuya dalana kadar beslenmelerine izin verilmiyor. Koma gibi. İşledikleri suçun şiddetine göre, bazen yüzlerce yıl komada kalabiliyorlar. Cezalarını doldurduktan sonra uyandırılıyorlar ve topluma yeniden ayak uydurduklarından emin olana kadar onları yakından izliyoruz. "
" Yani vampirler için hapishane gibi mi? " diyerek homurdandı Hoseok. " Kaba olmak istemiyorum ama bunun bizimle ne ilgisi var? Bu olay bir vampir sorunu gibi görünüyor. "
Jungkook sesini alçak tuttu ancak Chanyeol ses tonundaki öfkeyi duyabiliyordu. " Vampirlerin sorunları şimdi bizim de sorunlarımız. Taehyung benim eşim. Bir sorun varsa, bundan sonra bunu hep birlikte çözeceğiz. Ruby Dome sürüsünün isyanı olduğunda, bu durumla kimin ilgilendiğini unutma. Taehyung bizi korudu ve gerekirse tekrar korumaktan da çekinmeyecek. Sürümün yardım için gönüllü olan ilk kişiler olacaklarını ummuştum. "
Hoseok azarlanmış ve biraz da suçlu görünüyordu. " Katılıyorum. Ama nasıl yardımcı olabiliriz Jungkook? Kuşkusuz uçamıyoruz ve deniz yoluyla seyahat etmek çok uzun sürecek. "
Taehyung hemen araya girdi. " Elbette Jungkook'dan sürüsünü o kadar uzağa göndermesini isteyemem. Kurtlarının ortaya çıkmasını istemediklerinden dolayı İngiltere'de yaşayan yalnız kurtlardan bile yardım istemeyeceğiz. Bu nedenle, durum halka açıklanmadan önce müdahale etmeleri için elit askerlerimizi Baekhyun ve Sehun ile birlikte İngiltere'ye göndereceğim. "
" Bir insan polis memurunun, değiştirenlerle vampirler arasındaki anlamsız kavga yüzünden hayatını kaybettiği son olaydan sonra çıkan tartışmalardan zar zor kurtulabildik. Birleşmiş cephelerimizi sergilemeye devam etmek istiyoruz. " diyerek devam etti Jungkook. " Sürüm ve komşu sürüler bu bölgedeki vampir yuvalarını koruyacaklar ve kopya saldırıların olmasına engel olacaklar. "
" Daha fazla ayaklanma olacağını sanmıyorum Jungkook. Herkes artık eşleşmenizin gerçek olduğunu ve her iki türün de sizi takip etmeyi seçtiğini biliyor. Ve hepimiz Taehyung'un neler yapabileceğini gördük. Bir kurttan farklı bir hayvana dönüşebilen yapabilen tek vampir. Size karşı kim isyan edebilir? Bu tür bir riski kim alabilir? " Luhan kaşlarını çatmıştı.
" Emin değiliz. " Masanın ön sıralarında oturan bir vampir cevapladı. Otuz yaşından büyük görünmüyordu ama gözlerindeki bakışlar deneyimli olduğunu gösteriyordu. " Ben Kralımızın baş istihbarat subayı Orwin Charles. Gösterdiğiniz misafirperverlik için teşekkür ederiz alfalar. Güvenliğimizi sağlama konusunda çok dikkatli davrandınız. "
Chanyeol bütün pencerelerin güneşliklerinin kapatılmış, ağır ve kalın perdelerle hiçbir ışığın içeri sızmamasını sağlayacak şekilde örtüldüklerini fark etmişti. Jungkook vampire kibarca gülümsedi.
" Güvenliğiniz her zaman önceliğim olacak. Geldiğiniz için teşekkür ederim. Çabuk bir çözüme varmamız gerekiyor. Taehyung ve benim türlerimizi yönetebilmek için sizin gibi güçlü danışmanlara ihtiyacımız var. Ve emin olun, " Kardeşi hala duvar boyunca duran vampirlere işaret etti. " Bundan sonra akşam saatlerinde daha fazla toplantı yapacağız. "
Baekhyun " Bunu gerçekten takdir ederiz. " diyerek cevapladı Alfaların Alfasını.
Orwin bilgi vermeye devam etti. " Bu isyanın nedenini tam olarak bilmiyoruz. Kralımız ve Alfaların Alfası arasındaki eşleşme tüm vampir dünyasında ve kurulumuzda ilgiyle, olumlu bir şekilde karşılandı. Eski ve yeni nesil, yeni kralın neler yapabileceğini görmeye istekliler. Vampirler de tıpkı değişkenler gibi topluma kabul edilmek istiyorlar. Bizim türümüze özgü hale gelen şeytani damgaları istemiyoruz. Bu yüzden bu son hareket büyük bir sürpriz oldu. Ne olursa olsun, biz bu konuyu ele almaya hazırız. "
" En iyi eylem yolumuz nedir? "
Baekhyun Chanyeol'un iç savaşından habersiz, işine devam ediyordu. Eşleşmeleri tamamlanmadığı için Baekhyun da onu hissedemiyordu.
" İsyancı ekibi 15 kişilik iki ekipten oluşuyor gibi görünüyor. Bu yüzden Koruma Lordu, Yüksek Lord ve altmış kişilik bir ekiple birlikte Dales'e gidip planlarını bozmak, yapmak istediklerine engel olarak onları yakalamayı amaçlıyoruz. "
Kurt, Chanyeol'un içinde göğsüne o kadar hızlı bir şekilde vurdu ki, sandalyesinde öne doğru kaykıldı. Başlar ona doğru döndü ve Chanyeol tükürüğü boğazına kaçmış gibi birkaç kez öksürerek göğsüne doğru vurmak zorunda kaldı. Ama eşini kandıramadığını biliyordu.
" Ordumuzun çoğunluğunu burada bırakmalıyız. Amerika Birleşik Devletleri'ndeki yuvalar toplam nüfusumuzun yüzde seksen beşini oluşturuyor ve onları ağır bir şekilde korumamız gerekecek. Londra'da bulunan ordu ve rezervler, gerektiğinde Yüksek Lord'a destek sağlamak için beklemede kalacak. Ancak bunun olacağını tahmin etmiyoruz. Seçkin askerlerimiz türümüzün en iyisidir ve Yüksek Lord en büyük savaşçılarımızdan biridir. "
Chanyeol eşiyle ilgili böyle bir iltifat duyduğu için gururlanmalıydı ama gurur duymak yerine, tek hissettiği şey dehşetti. Baekhyun gidemezdi, gidemezdi. Ondan başka herkes gidebilirdi.
" Chanyeol neler olduğunu bilmiyorum ama bundan hoşlanmıyor ve yüzeye çıkmaya başladı. Baekhyun'u al ve git. "
Ne? Bunu yapamazdı. Hayvanı bir mağara adamı gibi eşini omzuna atıp kaçmasını istiyordu. Ama bir şeyler yapması gerekiyordu. Göğsünde keskin bir ağrı hissedince ayağa fırladı.
" Muhteşem bir örneksin Chan. " Jungkook gururla ona gülümsüyordu. " İlk gönüllü olanın sen olacağını biliyordum. "
Gönüllü falan olmamıştı, sadece başka çözümler arıyordu. Gerçek eşini içermeyen çözümler. " Bu mezarlar neden hedef alındı? Bunun amacının ne olduğuna inanıyorsunuz? "
" Bu isyana öncülük eden kişi açıkça kralın dikkatini istiyor. Oysa vampir toplumu içinden ona destek gelmeyeceğini biliyor olmalı. Ancak mezarlara girmek, en yüksek liderlerimiz tarafından ele alınması gereken son derece ciddi bir suçtur. Buradaki suçlulardan kendine destekçi de bulabilir. "
" Anlaşıldı. " Hoseok başını sallayarak doğruldu. " Yani kıdemli sürüleri ziyaret etmeye ve onları uyarmaya başlayacağız. "
" Evet ama bu durum son derece gizli tutulacak. " diyerek onları uyardı Jungkook. " Sadece sürülerin alfaları ve betaları bilgilendirilecek. "
" Bekle! " Chanyeol'un görüşü bulanıklaşmaya başlamıştı. " Sürülere hemen mesaj göndermeye başlayabilirim, ama- "
" Bu işe yaramaz. " Jungkook araya girince Kurt içinde hırladı, ama Chanyeol onu sıkıca tuttu. Alfasına herkesin önünde saygısızlık edemezdi. " Bilgileri iletmek için şahsen gitmeniz gerekecek. Gizli bilgilerin herhangi bir şekilde ele geçirilmesini riske atamayız. "
Chanyeol onun bu konuda haklı olduğunu biliyordu. Ama umurunda değildi. " İlk beta olarak, bu görevin yirmi dört saat ertelenmesini istiyorum. "
" Kesinlikle olmaz Chanyeol. Gardiyanlarıma saldırıp acımasızca öldüren ve mezarları kim bilir neden basarak talan eden isyankarlar var. Dikkatimi çekmek istediler ve başardılar. Bunu dün kontrol altına almak zorundaydım, yarın değil. Umarım anlıyorsundur. " dedi Taehyung keskin bir ses tonuyla.
Kahretsin, kahretsin, kahretsin. Chanyeol eşinin o yoğun bakışlarını üzerinde hissediyor olsa da, eşinin yönüne neredeyse hiç bakamıyordu. Bir anlığına Baekhyun'un ruh halini hissetmediği için mutlu olmuştu.
" Kardeşim, beklemekten başka bir önerin var mı? " diye sordu Jungkook.
" Evet. Baekhyun ve ben hazır değiliz. " diye aptalca yumurtlayıverdi.
" Seninle dışarıda konuşabilir miyim? " Jungkook cevap veremeden önce Baekhyun sakince araya girmişti.
Chanyeol hızlıca başını salladı ve Baekhyun'u izledi. Bütün gözler sırtlarındaydı ve Chanyeol hem vampirlerden, hem de ailesinden gelen hoşnutsuzluk kokusunu alabiliyordu. Yapmak istediği son şey, Baekhyhun'un ekibini tekrar kızdırmaktı. Ancak, bu tam olarak yaptığı şeymiş gibi görünüyordu. Chanyeol sefalet içinde inlemek istedi. Kurt neden böyle davranmasına neden oluyordu?
Dışarı çıkıp kapı kapandığı an eşi üzerine binmişti. Dişleri dudaklarının arasından fırlamış, öfkeli gözleri tehlikeli bir kırmızılıkla parlıyordu.
" Aklını mı kaçırdın sen? Sadece kralımın ve kıdemli askerlerimin önünde değil, seninkilerin önünde de beni böyle küçümsemeye nasıl cüret edersin? " Baekhyun çılgına dönmüştü ve Chanyeol sonuna dek hakkı olduğunu biliyordu. " Bu ne anlama geliyor? Bana ve konumuma birazcık bile saygı duymuyor musun? "
Chanyeol canavarlarının içinde savaştığını hissedebiliyordu, Kurt umutsuzca ona açıklama yapabilmesi için daha fazla zaman yaratabilme umuduyla bütün gücüyle savaşıyordu. Mücadelenin ateşini zapt edebilmek için dişlerini sıkmak zorunda kaldı.
" Düşmanlarla yüzleşmeden önce eşleşmemizin tamamlanmış olması gerekiyor. Hazır değiliz derken demek istediğim buydu. "
" Her zaman birlikte olmamız mümkün değil. Bunu biliyorsun, değil mi? Benim işim de seninki kadar önemli. Ayağa kalkıp ailene hazırlıklı olmadığını söyledim mi? "
" Ağzımdan böyle çıktığı için üzgünüm ama demek istediğim bu değildi. Gerçekten bir araya geldiğimizde en güçlüsü olacağımızı biliyorum. Seninle eşleşmem gerek yoksa-"
" Kahretsin! " Baekhyun etrafında döndü, uzun, parlak saçları bir omzunun üzerinden diğerine uçuştu. " Anlamıyorsun! Sanki ben orada değilmişim gibi benim hakkımda konuştun Chanyeol! Seninle henüz seks yapmadığım için bana böyle saygısızlık ettiğini mi söylüyorsun? "
" Sadece seks değil! " diye bağırdı Chanyeol. Koridordaki kapıların açıldığını duydu ama dönmedi. " Özür dilerim. "
Baekhyun kaşlarını çatmıştı. " Beni iyi dinle. Kahrolası işimi her zamanki gibi yapacağım. Senin de alfanın talimatlarını yerine getirmeni öneririm, aksi halde bazı ciddi problemler yaşayacağız ama eşleşmemizle ilgisi olmayacak. "
Chanyeol Baekhyun'un son sözü bir lanetmiş gibi söylemesinden nefret ediyordu. " Baekhyun... Seni hissedemezsem, seni koruyamam. " Çok uğraşıyordu ama eşinin kurt adamların yönetim kadrosundaki en güçlü ikinci kişi olan onu öldürmenin tek yolunun eşini mahvetmek olduğunu anlamasını nasıl sağlayabileceğini bilmiyordu.
Baekhyun'un dudakları bir tıslamayla geriye çekildi ve etkileyici dişlerini gösterdi. Kurt, eşinin ona meydan okuduğunu düşünerek hırladı. Chanyeol sakin bir nefes almaya çalıştı ama işe yaramadı. Şimdi Kurt dışarı çıkmak istiyordu. Chanyeol olduğu yerde titremeye başladı.
" Chanyeol? İyi misin? " Hoseok ona doğru yavaşça yaklaşmaya başladı.
Chanyeol gözlerini eşinden ayırmadan " Jungkook'a söyle ben söyleyene kadar görev askıya alınmıştır. " dedi öfkeyle.
Kardeşleri önce birbirlerine, sonra ona baktılar. Kafalarının karıştığı belliydi. Ancak Hoseok hemen söyleneni yaptı ve otuz saniye sonra Jungkook Taehyung'la birlikte koridora çıktı. Baekhyun göğüsleri birbirine değecek kadar yaklaştı. Gözleri birazdan söyleyecekleri onu çok üzüyormuş gibi kararmıştı.
" Türüne yardım edip etmemen veya görevlerini yerine getirip getirmemen umrumda değil. Ben, benimkileri yerine getirmek için İngiltere'ye gidiyorum. Senden farklı olarak, vampirlerim öldürülürken tenha bir kabinde sevişmek için onları terk etmeyeceğim. Böyle bir soydan gelen alfanın Sevgili'm olabileceğini düşünmek aptallıktı galiba. Özellikle benim için mi yaratılmış? HAH! Ben öyle düşünmüyorum. Belli ki bir hata olmuş. Beni zayıf ve çaresiz gören bir adamla eşleşmiş olamam. "
Chanyeol hızla başını iki yana sallıyordu. " Baek, asla öyle düşün-"
" Lord Oh, gardiyanlara üsse kadar eşlik et ve dinlenmelerine izin ver. " Baekhyun gözlerini gözlerinden ayırmadan konuşuyordu. " Jetleri hazırlayın. Bu gece ayrılıyoruz. "
" Baekhyun yapma! " diye bağırdı Chanyeol.
Baekhyun onu umursamadan Taehyung'a dönerek saygıyla kralını selamladı. " Rahatsızlık verdiğim için beni bağışlayın. Yedide ayrılacağım. "
" Duydum ama belki-"
" Belki diye bir şey yok. Eşim yetersiz olduğumu düşünüyor. Zayıf ve korumasına muhtaç. Nasıl olduysa yüzlerce yıl onsuz hayatta kalmayı başarmışım. Sadece tanrılar karşıdan karşıya nasıl güvenli bir şekilde geçmeyi başardığımı biliyor sanırım. "
" Ben bizi korumaya çalışırken sen benimle alay ediyorsun! " diye öfkeyle tısladı Chanyeol.
" Dünyadaki en büyük beyinlerden bazılarıyla çalıştım. Ülkenin gördüğü en disiplinli vampir ordularına komuta ettim. Halkımın saygınlığını ve onurunu bir kıyıdan diğerine kazandım. Ama şimdi bir Jeon kurduyla eşleştiğim için, lanet olası hiçbir şeye layık değilim... Tabii ki, onunla yatana kadar. "
" Bunu kast ettiğini sanmıyorum. " dedi Taehyung yumuşak bir şekilde. " Eğer ona izin verirsen-"
" Bunun dışında kal! Kendim adına konuşabilirim. " diye öfkeyle bağırdı Chanyeol.
" Hey! " Baekhyun'un gözlerinde bir öfke pırıltısı yandı. " Kralımla. ASLA. Bu şekilde konuşma! "
Chanyeol bir eliyle başını tutarken titreyen diğer elini göğsüne koydu. Gözlerinin rengi kararıp yoğunlaşıyor, sonra yeniden eski halini alıyordu. Baekhyun onun kontrolü kaybetmek üzere olduğunu görebiliyordu. Hayvanı kontrolü almaya çalışıyordu. Eşine yardım etmek istiyordu, onunla ilgilenme isteği çok yoğundu ama dayandı, yükümlülükleri her şeyden önce geliyordu. İnsanlarını asla terk etmeyecekti. Vampirler vahşice öldürülürken nasıl keyif çatmaya gidebilirdi? Her an başka bir saldırı olabilirdi. Eğer eşine boyun eğerse yüzyıllar boyunca yaşasa bile onaramayacağı bir şekilde saygınlığına zarar vererek vampirlerin tüm saygısını kaybedecekti.
" Hayır dedim. " dedi Chanyeol. Ses tonu birkaç oktav düşmüştü. Daha baskın, hükmeden bir tondaydı. " Son sözümü söyledim. Gözümün önünden ayrılmayacaksın. "
Baekhyun koridora toplanmış insanlardan yükselen şaşkınlık seslerini duyabiliyordu. Bağrışmaları bütün kalabalığı üzerlerine çekmişti. Bunu asla yapmazdı, kişisel meselelerini orta yerde tartışmazdı. Değişkenlerin yüzlerine göz attığında hepsinin çok endişeli göründüklerini fark etti. İlk başta dışarıdan gelen güneş ışığı yüzünden olduğunu sanmıştı ama yanılıyordu. Sürü onun yüzünden veya tartışmaları yüzünden endişeli değildi. Chanyeol yüzünden endişeliydiler. Genç kurt adamın gözleri artık insan gözleri değildi.
Jungkook yavaşça elbiselerini çıkarmaya başlarken " Chan... Sakin ol. " diye emretti. Baekhyun kaşlarını çattı. Neler oluyordu?
" Baek, geride kal. " dediler Hoseok ve Namjoon aynı anda. Luhan kalabalığı uzaklaştırmaya çalışıyordu.
Onu neden uyardıklarını bilmiyordu. Korkmuyordu çünkü eşinin veya hayvanının ona zarar vereceğine inanmıyordu. Sorun bu değildi.
Kurt ona bakarak emredici bir tonda " Şimdi benimle gel. " dedi.
Baekhyun geri çekilmedi. Gözlerini indirerek ona teslim olmadı. Henüz değil. Bunu kazanması gerekiyordu. Chanyeol, Kurt ve sevgili bedeninin içinde gizlenen diğer şey ona saygı duyacaklardı. Chanyeol ona doğru yaklaşırken sabahın sıcaklığına rakip olan bir sıcaklık dalgası üzerinden akıp geçti.
" Sen olduğunu görebiliyorum Kurt. Chanyeol kalmamı sağlayamaz, sen de yapamazsın. Kırk sekiz saat içinde geri döneceğim. Bu yeterince iyi değilse, bana iki lanet gün verecek kadar saygı duyamıyorsan, o zaman öyle olsun. "
Baekhyun gitmek için döndüğünde Kurt bileklerinden birini kavradı. Kavradığı yer anında yanarak parmaklarının izi çıkmıştı.
" Hayır! Chanyeol yapma! " diye bağırdı Jungkook.
" Ne halt ediyorsun? Bırak onu! Bırak gitsin Kurt! "
Chanyeol çığlıklar atsa bile hayvanı onu dinlemedi. Kardeşlerini ve eşini uyaramadan önce Kurt yüzeye çıkmıştı. Önceden canavarla dövüşüyordu ama şimdi, içindeki karanlıkla eşlerinin gidemeyeceği konusunda fikir birliğine varmış gibi görünüyordu.
Baekhyun kolunu hızla geri çekti ve şokla açılmış gözlerle cildinde hızla kaybolan kırmızı yanık izlerine baktı. Chanyeol bütün gücüyle, daha önce hiç olmadığı gibi savaşarak yüzeyin kontrolünü almaya çalışıyordu. Canavarlarını uzaklaştırmak ve içine gömmek, eşine bunu birlikte çözebileceklerini göstermek istiyordu. Ne kadar çılgınca davranırsa davransın Baekhyun'a çok fazla saygı duyuyordu. Asla onun aciz biri olduğunu düşünmemişti.
" Chanyeol, Kurt'la savaş. Ona komuta edersen seni dinler kardeşim. " Jungkook bir elini ona uzatmış yaklaşıyordu.
" Eğer onun kardeşiysen, eşini uzağa gönderme. " diye cevapladı Kurt.
" Kurt çıkmama izin ver! Çıkmama izin ver, kahretsin! "
" Seninle konuşmuyorum. " diye hırıldadı Jungkook. " Şimdi kardeşimle konuşmama izin ver. " Gücünün bir kısmını Kurt'a itmişti.
Chanyeol kardeşinin gücünün üzerine nüfuz ettiğini hissetti, ancak Kurt enerjinin çoğunu bir silaha dönüştürerek emdi, sonra gücü alfaya iki kat güçlenmiş şekilde iterek Jungkook'un ayaklarını yerden kesip geriye düşmesine neden oldu.
" Bana meydan okuma! " diye hırladı Kurt.
Ardından Chanyeol'un vücudunu büyük, beyaz bir kurda dönüştürdü. Kalın kürkünü şöyle bir silkeledikten sonra etraflarındaki sürü üyelerine doğru tehditkar bir şekilde hırladı. Chanyeol Kurt vücudunu değişime zorlarken büyük acı çekmişti. Artık sadece bir seyirciydi ama yine de Kurt'un duygularını hissedebiliyordu. Öfkeliydi, kardeşlerinin ve sürüsünün omurgasız hainler olduğuna inanıyordu. Gençken ve en çok ihtiyaç duydukları sırada Chanyeol'a sırtlarını dönmüşlerdi. Toprakları saldırıya uğradıktan ve anneleri öldürüldükten sonra, hiç kimse Chanyeol'u teselli etmemiş veya yas tutarken onu tutmamıştı. Canavarlarından çok korkuyorlardı. Sürüsü onu terk etmişti ve Kurt bundan nefret ediyordu. Yaşadıkları travma sonrası bu kadar yalnız bırakılmasaydı, Kurt ve Chanyeol tekrar bağlanabilirdi. Onların bu tek şanslarını yok etmişlerdi.
" Jungkook! " Hoseok şok içinde kardeşinin yanına koşmuştu.
Alfaların Alfası'nın geri kalan betaları ve görevli kurtları arkasında toplanmışlardı, onu savunmaya hazırlardı. Jungkook hızla ayağa fırladı. Çıplak göğsü Kurt'un onu yere yıkmak için kullandığı güç yüzünden hızla inip kalkıyordu. Ama uzun sürmeyecekti. O Alfaların Alfası'ydı, bu kez kendini tutmayacaktı.
" Bunu yapmak istemezsin. Onu senden ayırmam gerekse bile kardeşimle konuşacağım. "
Ama Jungkook ilerleyemeden önce Baekhyun bir anda Kurt ile onun arasına girerek kollarını iki yana açtı.
" Böyle bir şey yapmayacaksın! Burada neler oluyor? " Baekhyun eşine baktığında orada kimin olduğundan emin değildi. Kurt tıpkı onu ilk ısırdığında yaptığı gibi yine kendi başına hareket ediyor olmalıydı.
" Çıkmama izin ver! Çıkmama izin ver! "
Hiç kimse onu duyamazdı, hatta kardeşleri bile. Kurt hepsini bloke edecek kadar güçlüydü. Chanyeol tek kelimeyle harap olmuştu. Çünkü şu an sürüsünden, arkadaşlarından, kardeşlerinden ve alfasından kopmuştu, aynı zamanda eşiyle de iletişim kuramıyordu. Eğer eşleşmeleri tamamlanmış olsaydı hiçbir güç aralarındaki zihinsel bağı koparamazdı.
Kurt, her zaman onun çıkarları için en iyisi neyse onu yaptığına inanıyordu. Çoğu zaman hayvansal içgüdüleri haklı çıkıyordu ve onları çok tehlikeli durumlardan kurtarmıştı. Ama şu anda Kurt'a kendisi için en iyi olanı bildiğine inanması ve ona güvenmesi için yalvarıyordu. Kurt eşiyle birlikte uzaklaşmaya çalışan herhangi birisine saldırmaya hazırdı, kulaklarını yatırmış, sıçramaya hazır bir şekilde bacaklarını germiş haldeydi.
Aniden içlerinde bir sarsıntı olduğunu hissetti. Kurt dengesini kaybederek sağa doğru sendeledi. Altlarındaki toprak sarsılırken dengesini yeniden bularak doğruldu. Vücudunun ısısı rahatsız edici bir sıcaklığa yükselirken alarma geçmiş gibi geriye doğru yürümeye başlamıştı. Etraflarındaki hava garip bir şekilde parlamaya başlamıştı.
" Oh hayır! " Chanyeol panik içindeydi. " Kurt? "
Isı dalgaları her tarafa yayılarak kimsenin ona yaklaşmasına izin vermedi. Kurt yüzeyin kontrolünü orada bulunanlardan çok daha tehlikeli bir şeye kaybediyordu ve bunu ilk fark eden kişi Taehyung oldu. Hem Chanyeol'u hem de Kurt'u adeta çarpan bir elektrik dalgası gibi ısı dalgası vücudundan fırlamadan hemen önce flash hızını kullanarak Baekhyun'u kaptığı gibi onu uzağa taşımıştı.
" Herkes siper alsın! " diye bağırdı Hoseok. Ardından diğer kardeşleri gibi hemen değişti.
Chanyeol çaresizce sürü üyelerinin kaçışmalarını, ailelerin yavrularını kaparak kabinlerine koşmalarını izledi.
" Oh hayır... Kurt! Çıkmasına izin verme! "
Chanyeol canavarın geldiğini hissedebiliyordu ve yapabileceği hiçbir şey yoktu. Kurt, onu geride tutabilecek tek kişiydi ama o da şu anda etrafa hırlayıp sallanıp duruyordu. Chanyeol bu sefer kazanamayacaklarını biliyordu.
" Koşmam gerekecek Chanyeol. Tutabileceğimi sanmıyorum. "
" Yapman gerek! Ya da çıkmama izin ver ki Baekhyun'a dokunabileyim. Bunu durdurabilir. "
" Eğer eşimize dokunursa... Onu öldürebilir. "
" O zaman kaç, kahretsin! "
Baekhyun kralı hala sıkıca belinden kavramış onu tutarken kurtulmak için çırpınıyor, etraftakilere neler olduğunu söylemeleri için yalvarıyordu. Chanyeol dışarıdan bakan biri için sahnenin nasıl göründüğünü tahmin edebiliyordu. Jungkook ve betaları saldırı düzenindeydi, Kurt ise sanki kuduz bir köpeğe benziyordu. " Sadece koş! " Bu Kurt için yeterliydi, hızla açılmış olan ön kapıdan fırlayıp soğuk zemine atladı, yaprakları savurarak ormanın derinliklerine doğru koşmaya başladı.
" Kimse ona dokunmasın! " diye emretti Jungkook.
Chanyeol kardeşinin gözlerindeki acıyı görebildiği ama hissedemediği için bir anlığına rahatladı. Şu anda Kurt ve ateş dışında hiçbir şey hissedebilecek durumda değildi. Ve öfke. Çok fazla öfke.
" Koş! " diye bağırdı Chanyeol.
Kurt büyük bir hızla ormana dalmadan önce Baekhyun " Chanyeol! " diye çığlık atmıştı. Kurt kimsenin onu takip edememesi için maksimum hızı hedeflemişti. Kokularını gizlemek için kalkanlarını kaldırdığını da hissetti. Kardeşleri onu takip ederse onlar için tehlikeli olabilirdi. Çok geç olmadan dağın tepesine çıkmaları gerekiyordu. Chanyeol hala eşinin ismini bağırdığını duyabiliyordu. Ne kadar uzağa giderse çektiği acı da o kadar büyüyordu ama kendini zorlamaya devam etti. Bu acı daha önce yaşadığı acıların hiçbirine benzemiyordu.
Gözyaşları içine akarken " Baekhyun..." diye inledi.
Hayatta kalacaksa eşine ihtiyacı vardı. Ama şimdi sanki hayatı boyunca çekeceği azabı mühürlemiş gibi hissediyordu. Chanyeol'un bütün mücadele gücü, ruhu adeta batıyordu.
" Chanyeol, benimle kal! " diye bağırdı Kurt.
Harap olmuş haldeydi. Eşi onun arkasında durmasını beklerken herkesin içinde otoritesini baltalamıştı. Ciddi bir görev verildiğinde sorumluluğu üstlenmesi gerekirken bunun yerine her şeyi alt üst etmiş, sonra da kuyruğunu bacaklarının arasına kıstırıp kaçmıştı. Onların yeraltı dünyasının alevleri tarafından yakılmalarını engellemeye çalıştığı kimin umurundaydı ki? Ailesine ve eşine sırtını dönmüştü. Nasıl bir alfaydı böyle?
" Yapma! Chanyeol benimle kalmalısın! "
Kurt birden neredeyse beş değişkenin gücünde bir güçle ileri atıldı, önce bir ağacın gövdesine çarptı, sonra toparlanarak yeniden koşmaya başladı.
" Çok güçlü Chanyeol. Benimle birlikte olmana ihtiyacım var. "
Chanyeol zihinsel bağlarını olabildiğinde güçlendirmek için bütün gücünü kullanıyordu. Böylece Kurt'la birlikte canavarı geride tutabileceklerdi. Ama içindeki canavarların hiçbiri onu dinlemiyordu. Kurt yüzeyi devralmış, eşini kontrol etmeye çalışarak onu karar dışında bırakmıştı. Diğeri zaten asla yüzeye çıkmamalıydı. Onlarla uyumlu değildi, olabileceğini de sanmıyordu. Çoklu kişilik bozukluğundan kafayı yiyen kaç tane alfa vardı ki? Belki de artık ölmesinin zamanı gelmişti.
" Hayır! Hadi Chanyeol... Dövüş! İtmeye çalış! Sana ihtiyacım var! "
Canavar onları tekrar yere düşürdü, ikisine karşı dövüşmek için ekstra çaba harcıyordu. Kurt tekrar havaya atıldı, soğuk toprağa çarptığında sağ kaburgalarında hissettiği çatlama hissiyle acı içinde inledi. Chanyeol acının hepsini alabilmeyi dilerdi. Belki böylece ruhu ve kalbi uyuşurdu. Bu sefer Kurt'tan daha fazla çaba harcıyordu. Devam etmek istemiyordu, yerin altındaki o zindana hapsolmak istemiyordu ama en azından orada sefaleti içinde tek başına ölebilirdi.
Chanyeol derin bir nefes aldı ve gözlerini kapadı, Kurt ile bağlantı kurmaya çalıştı. Hayvanının zihni onun gösterdiği çaba için duyduğu gururla ve vahşilikle doluydu. Chanyeol'un zihniyse doğal olarak sevgi, anlayış ve empati ile doluydu. Bu yüzden çoğu zaman aynı fikirde olmazlardı. İkisi için de önemli olan tek şey Cehennemin öfkesini uzak tutmaktı. Zihnini Kurt'la bağlı tutmaya ve onun dayanmasını sağlayamaya çalışarak yıllarca düşen yaprakların, solmuş dalların ve kirlerin altına gömülmüş tuzak kapısına gelene kadar son birkaç yüz metreyi adeta süründü.
" Değişmeye hazır ol Chanyeol. "
" Hazırım. "
Kurt'un ruh halindeki hoşnutsuzluğunu hissedebiliyordu ama umrunda değildi. Chanyeol yapması gerekeni biliyordu. Kapıları tekrar açıp, Cehennem yaratığı serbest kalmadan önce onları içeri sokmalıydı. Kurt bu kez zihinleri bağlı olduğu için bir ceylanın kolaylığı ve zarafetiyle değişti, bir an sonra Chanyeol'un çıplak vücudu soğuk toprağın üzerine düşmüştü. Chanyeol insan olduğu an ilk olarak acilen eşine geri dönmek istemişti. Neredeyse dönerek geri koşacaktı. Ama hala iyileşmekte olan kırılmış iki kaburgasının getirdiği acı ona yapması gerekenleri hatırlattı.
Titreyen parmaklarla hızla şifreli asma kilidi döküp kendini içeri attı. Hapishaneleri toprak, bayat hava ve çürümüş yaprak kokularıyla onu karşılamıştı. Çabucak kapağı kapattı ve ilk engeli geçti ama kilidini takamadan önce parmaklıklara yapıştırıldı. Demir çubuklar adeta tenine gömülmüştü. Ağrı vücudunun her yerine dağılırken gözleri yaşardı. O şey onu parçalara ayırmaya çalışıyordu, ne pahasına olursa olsun çıkmak istiyordu. Yüzeyi ele geçirmek için her şeyi yapmaya hazırdı.
Chanyeol büyük bir zorlukla ilk bariyerin arkasına geçip büyük demir kilidi yerine geçirdi. İkinci seti de geçtikten sonra son sete gelirken Kurt'un enerjisinin yardımına koştuğunu hissetti. Kurt hırladı ve canavarla kavga etti, ona son kapıyı açmak ve kapatabilmek için gereken zamanı verebilmek için canavarı itmeye çalıştı. Sonunda son kilidi de taktıktan sonra değişebilmek için Kurt'u çağırdı. Ama artık çok geçti. Geliyordu...
Karanlığa doğru acı dolu bir bağırış kopardı. Tek tesellisi artık yerin 10 metre altında olmasıydı. Kimse çığlıklarını duyamıyordu.
" HEPİMİZİ LANETLEDİN!"
Sonunda Kurt ve Chanyeol, ısı ve alevlerin kendilerine ulaşamadığı akıllarının derinliklerine çekildiler.
*********************************
Baekhyun kapının önünde boğazı yırtılıncaya kadar eşinin ismini bağırmıştı ama Sevgili'si çağrılarının hiçbirine cevap vermemişti. Asla arkasını dönüp ona bakmamıştı. Kurt'un koşarken arkasında bıraktığı yanmış ağaç gövdelerine ve yapraklara bakarak ne kadar süre boyunca orada durduğunu bilmiyordu. Yanan bir patika gibi gittiği yolu aydınlatıyordu ama ısı o kadar fazlaydı ki hiç kimse takip edemezdi. Bütün bunlar da neydi tanrı aşkına? Az önce ne olmuştu?
" Baekhyun içeri gel. Güneşe çok fazla maruz kalmamalısın. " dedi Taehyung yumuşak bir şekilde. " Ve Jungkook'la konuşmak isteyebileceğini düşünüyorum. "
Alfaların Alfasının ismini duymasıyla birlikte Baekhyun girdiği transtan çıkarak alfaya döndü. Neden kardeşini bu şekilde kovmuştu? Neden hiçbiri, özellikle de Jungkook, öne çıkarak durumu kontrol altına almaya çalışmamıştı? Seyircilerin varlığı da durumu daha da kötüleştirmişti. Kurt'un kontrolü devralmasına neden olmuştu ve şimdi kaybolup gitmişlerdi.
Aslında hiçbiriyle görüşmek istemiyordu ama cevaplara ihtiyacı vardı. Eşinin ailesi cevap alabileceği tek kaynaktı. Jungkook uzunca bir süre endişeli sürü üyelerini teselli etmişti. Sonunda büyük odada sadece Baekhyun ve kardeşleriyle birlikte kaldılar. Baekhyun sabırla açıklama yapmalarını beklerken zihninde birbirinden anlamsız teoriler kurup duruyordu.
" Bence peşinden gitmeliyiz. Bize ihtiyacı var. Rahatlığımıza ihtiyacı var. " dedi Luhan. " Bütün bu karışıklığı başlatan şey de buydu. "
" Buna izin veremem. Chanyeol veya Kurt olup olmadığına dair hiçbir fikrim yok... veya..." Jungkook içini çekti. " Bu riski alamam Luhan. Bunu söylemek seni üzdüğü kadar beni de üzüyor ama kimse onun peşinden koşmayacak. Chanyeol yapabildiği zaman geri gelecektir. "
" Hayır. " diyerek dişlerini sıktı Luhan. " Kurdum huzur getirici, bırak görevini yapsın. Ona ulaşabilirim, başarabilirim. Bunu biliyorum. "
Jungkook gözlerini kapattı, stresli ve yorgun görünüyordu. " Kimse onu takip etmeyecek. "
" Jungkook eğer mümkünse... " Hoseok başını eğdi. " Luhan'la gidebilirim. Sadece ikimiz. Belki de çok fazla kişi olursa tehdit olarak algılanacaktır, ama sadece ikimiz olursak farklı davranabilir. Eğer kontrol hala Kurt'taysa, o zaman benim kurdumun doğruluğunu hissedebilecek ve ona izin verecektir. "
" Chanyeol'un kurdu hiçbirimize karşı lanet olası bir şey hissetmiyor. Rahatlığın ya da sahip olduğumuz diğer hediyeler umurunda değil. Chanyeol'un kalbini bile hissetmedim, sadece Kurt'un savunuculuğunu ve öfkesini. Bu canavar bize dayanamıyor ve bunun kanıtlayabilecek çürüklerim var. "
" Başka bir şey hissettim. " Taehyung elini eşininkinin üzerine koydu ve parmaklarını birbirine geçirdi. " Kötülüğü hissettim. "
" Durun artık. " dedi Baekhyun sıktığı dişlerinin arasından. Sanki orada değilmiş gibi Chanyeol hakkında tartışmalarından bıkmıştı. " Biri bana neden olduğunu açıklasın. "
Hepsi birbirlerine göz attılar. Sanki hiçbiri açıklamak zorunda oldukları şeyi açıklamak istemiyormuş gibiydi. Hoseok içlerinde en üzgün görünendi. " Chanyeol, sanırım um... kurdu hakkında... veya ne olduğu... um... ile ilgili fazla detaylara girmedi diye tahmin ediyorum. " Hoseok kısa bir anlığına durup dudaklarını ısırdı. " O... Farklı. O... um..." Hoseok'un incindiğini anlayabiliyordu. Aralarında belki sadece iki yaş vardı ama yine de Chanyeol'un küçük kardeşiydi.
" Tam cümle kurabilecek birine ihtiyacım var. " Kulağa nasıl geldiği umurunda değildi, artık cevap istiyordu.
" Bütün kurtlarımız özlerimizle tamamlayıcı olan özelliklere sahiptir. Böyle doğduk. " diye açıklamaya başladı Luhan. Ayağa kalkıp Jungkook'un sandalyesinin arkasına geçmiş omuzlarına masaj yapmaya başlamıştı. " Gördüğün gibi. Kurdum sakin bir ruha sahiptir ve genellikle sadece bir dokunuşla veya sarılarak insanları yatıştırır ve iyileştirir. Jungkook'un kurdu en güçlümüzdür ya da olması gerekir, ama Kurt onunla kapışabilecek güçteymiş gibi görünüyor. Jungkook adil olandır. Önyargılı olması neredeyse imkansızdır. "
Luhan bu kez Hoseok'un sandalyesinin arkasına geçti. " Hoseok'un kurdunun özü doğruluktur. Asil ve özünde iyilik vardır. Hayvanının ruhunun Chanyeol'unkine en yakın olduğuna inanıyorum, belki de bu yüzden Kurt genellikle ona zarar vermez. "
" Luhan, belki de kardeşimizin hikayesinin bu bölümünü anlatmak bizim işimiz değildir. Baekhyun onun gerçek eşi. Bunu ondan duyması gerekiyor. " dedi Hoseok.
" Birkaç saat içinde ülkeyi terk etmeliyim ve eşimin beni bilgilendirmek için daha önce döneceğini pek sanmıyorum. Bu yüzden lütfen, bana bilmem gerekenleri söyleyin ki ona yardım edebileyim. Chanyeol'un içinde Kurt dışında başka bir şey daha hissedebiliyordum. Bu onun hayvanının ruhu mu yoksa...? "
" Hayır. Kurt'un ruhu her zaman Chanyeol'la birlikte olacaktır. Onu biraz önce gördük." diye cevapladı Jungkook. " Chanyeol'un kurdu savunucudur. Sürüleri... Veya Chanyeol'u korumak için yaratılmış hayal edilemez bir güce sahip bir şampiyon. "
PS : Böylelikle bütün Jeon ailesinin kurtlarının özelliklerini öğrenmiş bulunuyoruz. Kafaların karışmaması için,
Jungkook : Adil olan, Adalet getirici
Namjoon : Bilge, Bilgi arayıcı
Hoseok : Mutlak Doğruluk ve dürüstlük
Luhan : Sakinlik, Huzur getirici
Chanyeol : Koruyucu, Şampiyon
" Ve Kurt asla onu yarı yolda bırakmadı. Her zaman Chanyeol'un ihtiyacı olduğu anda ona geldi. " diye ekledi Hoseok gururla.
" Chanyeol'un kurdunun kaderi-"
Hosoek anında Luhan'a döndü ve öfkeyle " Yapma! " diye bağırdı. Ama Luhan devam etmeye kararlıydı.
" Fetih yapan insanları ya da yönetenleri yok eden olmak. " dedi.
Baekhyun aslında çok daha kötüsünü bekliyordu. Yok eden kulağa o kadar da kötü gelmiyordu. Aksine, güçlü geliyordu.
" Atalarımız, ilk Şafak Kurtları fatihler olarak kabul ediliyor. İlk toprakları ele geçirip kurt adamlara yaşam alanları kazanan güçlü bir sürüymüş. Bu yüzden soyumuz her zaman " feth edenler " olarak anılmıştır. Çünkü bizler, türümüzün yöneticileri ve bir yerde fatihleri de sayılıyoruz. "
Baekhyun Jungkook'a döndü. " Kehanet bu mu? Chanyeol'un seni ve sürünü yok edeceğini mi söylüyorsun? "
Duyduklarına inanamıyordu. Belki Chanyeol'la tanışalı uzun bir süre olmamıştı ama böyle bir şey yapabilecek kapasitede biri olmadığından emindi. Eşinin kanını tatmıştı ve orada hiç kötülük yoktu. Yaptığı her şey sadece onları korumak içindi.
" Yapacağını söylemiyoruz, zaten yaptığını söylüyoruz. " dedi Jungkook üzüntü dolu bir ses tonuyla.
Hoseok birden ayağa fırladı ve öfkeyle alfasına baktı. " Neden böyle söyledin? Hiçbiriniz o gün olanları görmediniz! " Genç kurt adam büyük yumruklarını sıkmıştı. Jungkook onun gözlerini kaçırarak sandalyesine geri oturana kadar gözlerinin içine bakmaya devam etti.
" Kurdu yapması gerekeni yaptı. " diye sessizce ekledi Namjoon.
" Bekleyin... Yani kurdu yıkım mı getiriyor? " diye sordu Baekhyun tereddütle.
" Hayır. "
" Öyleyse ne? Ölüm mü? "
" Gazap..." diye fısıldadı Luhan, sanki kötü bir kelime söylemiş gibiydi.
" Ne...? Gazap mı getiriyor? " Baekhyun öne doğru eğildi, her birinin yüzüne dikkatle bakıyordu.
" Hayır. O Wrath, Gazab'ın ta kendisi. " diye cevapladı Jungkook.
SÖZCÜK : 4.783
HADİ BAKALIM PAMUK ELLER KLAVYELERE~