~Çünkü bizi Allah biliyordu,kul bilmesede olurdu~
Geçen bölümde bu kısmı okuyanlar az biraz ileriye gidip sahnenin devamını okuya bilir okumayanlar ise baştan okusun lütfen. İyi okumalar. ❤️ (Bu bölümde 5000 kelime yazdım ve size uzun bir bölüm hazırladım, yorumlarınızı beklerim)
#fırtınanınlimanı
Hatice koşar adımlarla çivraya gelmişti. Onu buraya koşarak getirense sevdiği adam;Galip Kareldi..
-Garip!
-Haticem!
Bir-birilerini görür görmez sarıldılar. Garip sevdiği kadının kokusunu içine çekerek sımsıkı sarıldı ona, sanki son kez sarılacağını biliyor gibi..
Galip-Nasıl geldin buraya? Yoksa baban izin verdu mi?
-Vermedi..Ama anamı biliysin, Gariple bulaşacağum dediğim anda izin verdi. Seni çok seviyi.
Galip-Gülseren anada olmasa, nasıl buluşacağız biz? Çok düşündüm Hatice. Artık seni istemenin vakti geldi.
Garip'in bu sözleri Hatice'yi endişelendirir.
Garip-Hem zaten babanda artık bizi biliyi. Sadece gönlünü almamız gerek o kadar. Bence ben gelip seni istersem, niyetimin ciddi olduğunu anlar. Verir seni bana ha?
Ama Garip'in bilmediği birşey vardı. Hatice daha hiçbirşeyi babasına anlatmamıştı ki... Ama babasının öğrenmesi artık an meselesiydi. Çünki Garip'in kardeşi Galip herşeyi öğrenmiş ve Hatice'nin babasına söylemişti.
Hatice-Ben artık gitsem iyi olacak babamada zaten süt almaya gidiyrim diyerek çıktım. Daha süt almam gerek...
-Peki, ama gelecek sefer gelirken babanada söyle. Artık gizli saklı buluşmayalım. Hem sevdanın ayıpı olur mu hiç? Kim ne derse desin. Ben sana sevdalıyım be kızım.
Garip Hatice'nin yüzünü avuçları içine alarak alnından öper. Ve vedalaşırlar. Hatice eve gittiğinde babasının onu ondan yaşça büyük ve zengin olan Turhan Sayar'a vermek istediğini öğrendi.
Hatice-Baba ben Garip'i seviyorum! Asla o adama varmam!
-Bende bunun için seni o adama veriyorum ya. Sefalet içinde yaşama diye..
Hatice-Ben zaten yıllardır sefalet içinde yaşıyorum, alıştım!
Bu sözler Halil efendiyi çok sinirlendirir ve Hatice'ye tokat atar..
Halil-Eğer ona varırsan, andın olsun ki onu öldürürüm!
Hatice ağlayarak-
Hayır! Ben o adama varmam.. Hem o benden çok büyük olmaz ki!
-İyi ya aklı başında biri. En azından bunun gibi serseri değil!
Hatice odasına gider. Kapıyı kapatıp yatağına uzanıp höngür höngür ağlar.
-Anne... Keşke yanımda olsaydın.. Sana o kadar ihtiyacım var ki...Annem...
Şimdi-
Farklı zamanlarda benzer hikayeler... Nefes ve annesinin hikayesi aslında ne kadar çok benziyor değil mi? Nefes kardeşini sakladığı için annesine sinirli olsada bu hikayeyi dinleyince onunla empati kurup anlamaya çalışacaktır.Geçen bölüm nerede kalmıştık? Evet Nefes kapıyı açar ve karşısında ise beklemediği biri vardır! Tuncay Karel!
Nefes-Tuncay?
Nefes kapıyı direk yüzüne kapamaya çalışır ama Tuncay açar.
Tuncay-Nefes, hamilesin ağır işler yapmaman gerek. Hiç söylemediler mi sana? Ha bu arada Tahir yok galiba.
-Nereden biliyorsun? Sen yaptın değil mi? Eğer Tahir'e birşey yaptıysan seni öldürürüm!
Nefes bu sefer çok sert davranır. O sırada Mustafayla Yangazlar devreye girer
Mustafa-Bacım sen bi dur, biz konuşalım hele şu herifle.
Fatih-Biz aluruz fiyakasini evelallah.
Tuncay yine kahkaha atar.
Tuncay-Gerçekten bu kadar büyütmeye ne gerek var? Ben sadece kapıda arabasını görmedimde o yüzden.
Az sonra Mustafa ve yangazlar Tuncay'ı dışarı çıkarır. Asiyeyse hemen mutfağa girip Tahir'i arar...
Asiye-Alo yengen şerefsuz geldi.
-Alo yenge, ne Tuncay mı geldi?
Asiye-He çabuk ol yoksa Mıstafayla yangazlar çiy çiy yiyecekler adami.
-Ben hemen geliyorum yenge.
Asiye telefonu kapatıp hemen salona döner.
Tahir-Tuncay gelmiş hayde gidiyriz. Osman hocam selametle kal.
-Dikkatli ol oğlum. Allah yardımcin olsun
Tahir-Amin..
Ali ve Tahir Osman hoca'nın evinden çıkıp Kaleli konağa doğru yol alırlar. Kaleli konakta ise Tuncay Karel'e iyi bir ders veriliyordur!
Tuncay-Mustafa bey fazla asabi görünüyorsunuz. Bir zamanlar sizin gibi biriyle iş yapacağımızı düşündükte kendime hayret ediyorum.
-Vallah bende kendime hayret ediyrim. Şerefsizlerle iş yapmak adetim değildirde.
Tuncay alay eder gibi güler. Mustafa ise üzerine yürüyerek konuşur, o yürüdükçe Tuncay'da arkaya gider.
-Ben Mustafa Kaleli. İçerdekiler benum ailem. Senin uğraştığın kişilerde benum ailem. Nefes bacım, Tahirde kardeşum. Onların saçının bir teline zarar verecek olursan seni öldürmem.
Tuncay-Naparsın? Yoksa beni duvara mı çivilersin?
-Yok.. Seni öldürmem, çünki ölüm sana ödül olur. Canını acıtırım buda sana çok güzel bir ceza olur.
Mustafa'nın bu lafıyla qaza gelen Yangazlar-
Fatih-Mıstafa Kaleli vurdi
Murat-Gol oldi!
Yangazlar gülerken Mustafa eliyle gayet ciddi bir şekilde durun işaresi yapar. O sırada "hayde vira" müziği başlar.
Murat-İkizum benum gördüğü mi sende göriy misin?
-Senun gördüğün ne bilmiyrim ama, ben Tahir abimi göriyrim ikizum.
Tahir bahçeye girer.
-Selamun Aleykum ve Aleykum Selam. Sen bir gelsene benimle.
Tuncay'ın yakasından tuttuğu gibi ağzını burnunu kırar. Yere yatırarak yumruk atar.
Tahir-Bu karıma musallat olduğun için! Bu senin yüzünden karımı üzdüğüm içim. Bu senin yüzünden kızlarımı, buda oğullarımı üzdüğüm için!
-Devrem yeter artık. 4 hakkınıda kullandın.
Tahir-Buda devrem için!
Ali Tuncay'ı zorda olsa Tahir'in elinden alır..Tuncay'ın ağzı burnu kan içindedir. Polisler az sonra onu ayağa kaldırır.
Tuncay-Sizde kendinize polis diyorsunuz ha?
Ali-Hee diyoz. Sen kendine adam diye biliyon?
Alide vurur ve gol olur! Pencereden dışarıya bakan Nefes Tahir'i görür..
Nefes-Tahir!
Nefes'in Tahir deyişini duyan Saniye hanım'ın yüzü güler. Nefes hemen bahçeye iner.
Nefes-Tahir!
-Nefesim!
Tahir Nefes'in gelmesini beklemez koşarak ona sarılır. Bir-birilerinin kokusunu içlerine çekerler.
Tahir-Özür dilerim, sana tüm yaşaddıklarım için özür dilerim..
Tahir Nefes'in yüzünü avuçları içine alarak gözlerinin içine bakar.
Nefes-Sen neden özür diliyorsun ki?
-Herşeyi anlatacağım.
Bu manzara karşısında Tuncay gözyaşlarını tutamaz. Ağlar ama dinleyen kim? Onlar için suçludur, suçsuzluğu ise kendi içindedir. Birazdan akıl hastanesinin arabası gelir. O sırada Cem Adrian'ın "Ne ağlarsın benim zülfü siyahım" şarkının eşliğinde Tuncay'ın arabaya götürülüşünü görürüz. Arabaya binmeden önce son kez Nefesle göz-göze gelirler. Bir an Nefeste kötü hisseder. Gözlerini kaçırır Tuncaysa kolundan itilip götürülene kadar ona bakar. Sanki son kez bakar gibi. Şarkı eşliğinde arabaya binişini görürüz. Arabanın dışarıyş göstermeyen kapıları kapanana kadar Nefes'i izler.
Tuncay-Bu hikayenin sonu böyle bitmeyecek. Tüm güzel hikayeleri unutulmaz yapan unutulmaz bir ölümdür. Bu hikayeninde unutulmaz ölümü sen olacaksın Tahir! Nası desem? Adam ölür, kadın yaşar. Ama elbet onu yaşatan başka bir adam vardır. O adam ben olacağım. Ben!
Şarkının sonlarına doğru bir-birine sarılarak bahçede oturan NefTah görürüz.Tahir sevdiği kadının göğsüne yaslanmış saçlarını öper. Ve bu manzarayla birlikte şarkı biter. Şarkı bittikten sonra Nefes başını yastladığı Tahir'in göğsünden başını kaldırır.
Nefes-Unuttum sanma, herşeyi bana anlatacaksın.
Tahir tüm planını Nefes'e anlatır.
Nefes-Hepsi bu mu?
-Evet, yoksa inanmayi misun?
Nefes-Tahir ben ilk defa sana inandım. İlk defa sana güvendim. Çünki ben sende ilkleri gördüm. Ben belki çocuk olamadan kadın oldum ama sevdaluk ettim. Her şerde bir hayır vardır derler ya bu şerrin hayır'ıda sen oldun.
-Bu hikayede abartılacak tek kişi sensin Nefes Kaleli. Her hikayeninde bir kahramanı vardır bu hikayeninde kahramanı sen oldun.
Nefes-Onca yaptıklarından sonra sen ne oluyorsun?
-Ben şerdeki hayır, sen hikayedeki kahramansın. Çünki asıl kahraman pes etmeyen, ne olursa olsun umudunu kaybetmeyendir...
Bu sözün üzerine Tahir Nefes'in karnını okşayıp öper.
Tahir-Bundan sonra benim için sadece sen ve çocuklarımız var. İçerdeki yaramazlar nasıl?
-İyiler babası.
Tahir-Canın birşey istiyi mi? Bak eğer istiysen söyle ha.
-İstiyordu ama artık canımın istediği şey oldi.
Tahir-Neymiş canının istediği şey kız?
NefTah her zamanki gibi cilveleşir!
Nefes-Sen.. Canım seni istiyordu ama artık buradasın yanımdasın. Cana can katanımsın.
-Dema..
Nefes-Dedum bile..
Yaklaşırlar tam öpüşecekken Asiye reis gelir.
Asiye-Yengem e hayde çay içe...
Öpüştüklerini fark eden Asiye'nin lafı ağzında kalır. Hemen gözlerini kapatır.
Asiye-Ben kapattum, hayde siz devam edun.
Tahir-Hayde içeri geçelum..
Ve içeri geçerler. Çay içerken sohbet ederler...
Asiye-Murat yengem Nazarlari arada dönsünler artuk eve. Kız gebe birde 6 uşakla yorulurlar.
-Tamam arayrim yengem...
Murat Nazar'ı arar.
Murat-Alo karucuğum.
-Alo yangaz, noldi?
Murat-Yangaz mi? Ciddi misun? İnsan bir gocacum der yani.
-Oldi başka? Hem o günki meseleyide unutmadum.
Murat-Hala mı ya?
-Hala ya. Ne diyecektun? Tahir abiden haber mi var yoksa?
Murat-Abim döndi. Hayde sizde gelun artuk.
-Tamam kapat geliyriz.
Murat-Hayır sen kapa.
Ve Nazar kapatır.Murat ise mosmor olur.O sırada yanında ola Fatihse güler..
Murat-Kapatti..
-Ne bekliydin ikizum? Aşkım yok sen kapa demesinu mi? Nazar bu Nazar...
Murat-İyiki dedun bende yan komşu Tayyar abi sanaydum.Gerizekali.
Ve onlarda içeri gelir. Tahir onlarada herşeyi anlatır.
Mustafa-Herşeyi anladumda sen onun burada olduğunu nereden anladun?
-Tamamen tesadüf.
Mustafa-Ula tesadüf olsa bu Ali sana yolda niye 4 hakkınida kullandun dedi? De bakayum bağa.
-Şöyle ki..
Asiye-Yengem çay isteyen yok mi?
Asiye suçundan kaçmak için yol alır...
Mustafa-Asiyem sen bir baksana gözlerumin içine?
-Olmaz bakamam.
Mustafa-Niye?
-Yeru değul. Odaya mı geçsek?
Asiye cilve yaparak kurtulmaya çalışsada nafile.Mustafa Asiye'nin Tahir'in iş birlikçisi olduğunu anlar..
Mustafa-En başundan beri bu abisi hıyarın yaşadiğini biliydin değul mi?
-Vallah yapamam dedum ama yengem dedu, sen yapmazsan o adamdan kurtulamayız dedi, Nefes için dedi. Hem fena mi oldi? Kurtulduk. Vallah yine olsa yine yaparum Mıstafa efendi. Eğer şimdi bu planı yapmasayduk o kıl kuyruk yine türlü-türlü akil oyunları edecektu.Ama şimdi hiçbirşey yapamadan tıkıldi yine kafesine.
Nefes-Aslında haklısın Asiye abla ama benden niye sakladınız ki? Hamileyim üzülürüm diye mi?
Bu sorunun cevap'ı Tahirdedir..
Tahir-Sadece hamile olduğun için değil sen sen olduğun için söylemedim. Ben senin üzülmeni, heyecanlanmanı istemiyrim.Çünki seni çok seviyrım.
Bu sözlerin üzerine Nefes gülümsesede AsMus için işler kızışır!
Asiye-Görüy misin Mıstafa?
-Keşke kör olsaydum..
Mustafanın bu cümlesi herkesi güldürür. Az sonra Nazar, Berrak ve çocuklar gelir. Yiğit babasını görür görmez koşarak ona sarılır...
Yiğit-Seni çok özledim baba!
-Bende seni çok özledim oğlum!
Yiğit-Neredeydin?
-Biraz işim vardu ama geldum. Hazır misun?
Yiğit-Neye?
-Horon tepmeye.
Yiğit-Yaşasın yuppi horon tepeceğiz!
Tahir kızıylada hasret giderir ve tabi sırayla diğer çocuklarada sarılır. O sırada Nefes televizyonda tanıdık birini görür. Bu Hayattır!
Nefes-Asiye abla, kumanda nerede şunun sesini aç sana zahmet.
"Benim adım Hayat. Soyadım yok. Daha 17 yaşımdayken zorla tanımadığım bir adamla evlendirildim. Ondan bir çocuğum oldu. Ama yıllar sonra o adamdan kaçıp kurtuldum. Kurtuldum ama kızım hastalandığı için tekrar eve dönüp aşısını almak zorunda kaldım. Bana dokunmaya çalıştı. Yine tecavüz etmeye çalıştı.O sırada bir silah sesi duydum. Onu vuran kişi annemdi. Beni bırakıp giden annem.."
Sunucu-Evet sevgili izleyiciler,dün sunduğumuz Ahmet Süzgün'ü öldüren Hatice Zorlu Hayat hanım'ın annesiymiş.
Bu cümleden sonra Nefes şok olur...
Nefes-Kardeşim.... Gözleri dolar. Tahirde herşeyin farkına varıp yanına gidip kolundan tutup sandalyeye oturtur.
Tahir-Nefes iyi misin ha?
-Tahir, benim kardeşim. Hayat benim kardeşimmiş.
Tahir-Dur ben bir arayayım şu numarayı.
Tahir studyoyu arar ama o an program yayına girer...
Tahir-Anlayrum kardeşim ama bizim Hayatla konuşmamız lazım.
-Siz Hayat hanım'ın nesi oluyorsunuz?
Tahir-Ben Hayat'ın kardeşinin eşiyim. Kardeşi şuanda yanımda. Adres verin gelelim. Bak hayat memat meselesi bu.
Adam studyonun adresini verir Nefesle Tahir oraya doğru gider. Yolda Nefes Salih'i arayıp haber verir. Oda studyoya doğru gider. Tuncay Karel'in emin konuştuğu sözlerinin arkası ise boş değildi. Onun her zaman bir B planı vardır! Araba giderken bir anda önü kesilir. Ve arabanın tekerlekleri patlatılır! Araba durur ve az sonra Tuncay'ın adamları arabanın arkasını açar.
-Adam'ı bırakın.
Tuncay-Tam zamanında!
Tuncay arabadan iner.
Tuncay-Bunları taramayın. Ama bir insanın en etkisiz hali elinin kolunun bağlı olduğu andır. Bence siz ne yapacağınız anladınız.
Tuncay adamlarının arabasına biner. Adamlarıda çalışanları bağlarlar ve arabaya binerler.
-Efendim, nereye gidiyoruz?
Tuncay-Buradan uzaklaşalımda söyleyeceğim adreste birine bir sürpriz yapacağız.
Tuncay sürprizini bekleye dursun NefTah ise studyoya varmıştır. Orada Salihle karşılaşırlar.
Nefes-Salih..
-Nefes..Kardeşimiz gerçekten burada mı?
Nefes-Evet burada.
-Hadi ne duruyoruz içeri girelim.
Tam içeri girecekken Hayat dışarı çıkar. Kardeşini gören Nefes'in gözleri dolar.
Tahir-Sakin ol Nefes..
Tahir ise bir an bile elini bırakmaz Nefes'in...
Nefes-Hayat!
O sırada Hayat Nefes'e doğru döner....
Nefes kardeşine dikkatlice baktıktan sonra hızlıca kardeşine doğru yürür. Her adımda biraz daha heyecanı artar,gözleri dolar. Ve az sonra kardeşinin yanındadır. Sesi titreyerek "Sana sarıla bilir miyim?"
Hayat şaşkındır. Dili tutulur, birşey söyleyemez. Nefes ise dayanamaz ve kardeşine sarılır! Hiç dokunamadığı saçlarına dokunur. Hiç içine çekmediği kokusunu içine çeker. Hayat ise hala şaşkındır. O sırada Hayal-
Anne bize yardım eden teyze!
O sırada Nefes yavaşça Hayattan ayrılır. Ve bu seferde onun yüzüne bakar. Hiç bakamadığı yüzüne.
Nefes-Sana herşeyi anlatacağım. Ama önce eve gidelim.
Nefes Hayat'ın elinden tutar ama Hayat elini bırakır.
Hayat-Siz gidin, ben gelemem.
-Neden?
Hayat-Nedeni yok gelemem.
-Olmaz, bırakmam sizi, daha yeni bulmuşken bırakmam.Hadi gel gidiyoeruz.
Tahir kardeşlere müdahele etmek istemez, devreye Salih girer.
Salih-Hayat?
Hayal-Aa anne bu abiyi hatırladın mı?
Salih Hayal'e bakarak gülümser.
Hayat-Hadi kızım gidiyoruz.
-Niye? Onlar bize yardım etti, onlar babam gibi değil ki, niye kaçıyoruz onlardan?
Hayat-Hadi dedim kızım.
Arkalarını dönüp gideceklerken Nefes'in ağlama sesine durur Hayat. Oda ağlamaya başlar.
Nefes-Gitme ablam, kal!
Tahir Nefes'in yanına gelir.
Tahir-Nefesim bak köti oliysin. En iyisi siz gidin, bacımla birde ben konuşayum ha?
-Olmaz Tahir, şimdi gidemem. Kardeşimi bulmuşken bırakamam.
Tahir-Nefes, güzelum burada böyle kalman sana iyi gelmeyecek. Senin
canın bir kere yanarsa benim canım bin kere yanar... Etma ha?
Nefes arabada beklemeyi kabul eder. Tahir ve Salih Hayatla konuşmak isterlerken Hayat Hayalide alıp kaçar.
Salih-Dur, kaçma!
Salihte peşlerinden koşar.Biraz koştuktan sonra Hayat ve Hayal taksiye atlayıp gider. Salihde onları yakalayamayıp geri döner.Tabi herşeyi arabadan gören Nefes yanlarına gelir.
Nefes-Şimdi nasıl bulacağız onu?
Salih-Nefes, sana söz bulacağım kardeşimizi..
Der ve kardeşine sımsıkı sarılır..
Salih-Sen sakın üzme kendini.Umudunuda kaybetme..
Birazdan Hatice'nin duruşması vardır.Ve az sonra NefTah duruşmaya gider. Hayal ve Hayatsa oradan uzaklaştıktan sonra taksiden iner.Hayat son parasınıda taksiye verir.Arabadan inip yürürler.
Hayal-Anne biz niye onlardan kaçtık? Onlar iyi insanlar.Hem benim teyzemmiş o kadın bak.
-Evet anneciğim onlar çok iyi insanlar. Ama bazı kötü insanlar onlarl üzmek istiyor. Bizde bunun için kaçtık onlardan.
Flashback-
Hayat sıranın onlara gelmesini bekler. Hayal yorulduğu için koltukta uyuya kalmıştır.
Hayat-Herşey yoluna girsin, seni çok güzel yaşatacağım.
O sırada Tuncay içeri girer.
Tuncay-Herşeyin yoluna girmesini beklemeğe ne hacet?
Hayat ayağa kalkar-
Tuncay?
-Beni özledin mi canım kardeşim?
Hayat-Senin burada ne işin var?
-Uzun kalmayacağım. Sadece seni oraya çıktığında ablan hakkınta tek kelime etmemen için uyarmaya geldim.
Hayat-Ablamdan sana ne?
-Şöyle söyleyeyim zamanı geldiğinde sizi ben kavuşturacağım. Ha eğer vaktinden evvel karşılaşırsanızda ki böyle bir ihtimal olamaz ablanı bir daha göremezsin.
Hayat Tuncay'ın ablasını tanıdığını öğrenince gözyaşlarını tutamaz.
-Ablamı tanıyor musun?
Tuncay-Evet,hemde çok yakından. Onu yaşatmak istiyorsan ondan uzak duracaksın.
-Bunu neden yapıyorsun? Yetmedi mi amcanın bize yaptıkları? Ne istiyorsun bizden?
Tuncay-Birini istiyorum alacağımda..
Tuncay tam çıkarken Hayal'i görür.
Tuncay-Kızın mı?
-Evet..
Tuncay Hayal'in saçlarını okşamak için yaklaşır. O sırada Hayat görmeden çantasına para koyar. Hayat'ın kabul etmeyeceğini bildiği için böyle yapar. Ve numarasını Hayat'a verir.
Tuncay-Bana bu numaradan ulaşa bilirsin.Sende numaranı ver istersen.
-Bizim burada olduğumuzu nereden biliyordun?
Tuncay-Konu ben olunca buna şaşırmana şaşırdım açıkcası..Al yaz numaranı.
Telefonunu Hayat'a uzatır ve Hayat numarasını yazar.
Şimdi-
Hayatla Hayal nereye gideceğini bilmedikleri bir yolda ilerler. Ama bu yol çok güzeldir. Çünki bu yol aslında özgürlüğün yoludur!
Hayal-Anne bu gece nerede kalacağız?
-Biz seninle hiç kamp yaptık mı?
Hayal-Hayır..
-O zaman biz bugün ilk kampımızı yapacağız!
Herşeye rağmen çocuğunu güldürmek için çalışıyordur Hayat. Ve aslında çok yorgun olsada enerjik gibi davranmayıda ihmal etmez. Çünki o bir annedir... NefTah adliye salonuna gele dursun bir bakalım Kaleli konakta neler oluyor! Asiye yemekleri hazırlar, yemeklerini yerler ve sofrayı toplama zamanı gelir.
Mustafa-Afiyet olsun, sofrayı kuran kaldırsın.
Asiye-Sofrayu kuran değul sen kalduracaksun..
Mustafa-Nasul?
Asiye-Şöyle ki ben Eren'i yatırmaya gideceğum sende sofrayı kalduracaksun. Hayde hayurlu başarular.
Asiye tam yukarı çıkacakken Nazar'ın bağırmasıyla durur.
Asiye-Nazar?
Asiye ve Murat Nazar'ın yanına gider.
Asiye-Ablam iyi misun?
-Abla geliyi..
Murat heyecanlanır.
Murat-Ne geliyi mi? Gelmesun!
Nazar-Ne diysin sen ula kot kafali?
Murat-Daha hazurluk yapmaduk. Bekleyemez değil mi?
Nazar-Dur bir sorayum bakayum belki bekler.Tövbe estağfurullah..
Nazar sancı çekiyordur.
Asiye-Murat yengem, arabayı hazurla. Mıstafa sende gel yardum et kızı arabaya göturelum. Berrak ablam, sende evde kal çocuklara göz kulak ol.
Berrak-Peki abla..
Tam Nazar'ı götürecekken Asiyeyle Saniye göz-göze gelir..
Saniye(iç ses) - Allahım sen yardımcımız ol..
Az sonra arabaya binerler.. Ama bugün bir tek Nazar'ın doğumu olmayacaktır aynı zamanda Esma'nında sancısı tutar. Ve Aliyi arar. Ali o sırada çay içiyordur
-Söyle canım.
Çayından yudum alırken Esma doğurduğunu söyler ve çayı ağzından püskürdür.
Ali-Hemen geliyorum, beni bekle sakın doğurma ha! Bekle..
Ali'nin heyecandan eli ayağına dolanır. Hemen arabaya atlayıp eve gider. Az sonra eve varır.Esma koltukta sakince oturuyordur. (arkası dönükdür)
Ali-Yoksa doğurdun mu?
Ali bayılır.
Esma-Ali!
Esma onu ayıltmaya çalışır. Ali uyanınca Esma'nın şişik karnını görüp rahatlar.
Ali-Sen doğurmadın mı?
-Saçmalama Ali. Ne doğurması? Sadece ufaktan sancım geldi bende hemen seni aradım. Öyle hop diyince doğurulmuyo. Hadi kalk hastaneye gidelim. Doktoruda aradım zaten.
Ali-Gidelim değil mi? Gidelim..
Arabaya atlayıp hastaneye doğru giderler. Esma yol boyu güler.
Ali-Ya gülme. Ne bileyim ben filmlerde öyle gördüm. Bağırıp doğuruyodu kadın birden.
-Öylede oluyor tabi ani bir anda ama Şükür bizde yavaştan başladl.
Ali-Şükür..
Ali Esman'ın elini tutar ve birazdan Kalelilerle birlikte hastaneye varırlar.
Murat arabadan inerek hastaneye doğru koşar.
-Karım doğurıyi, sedye lütfen..
Asiyelerde arabadan iner o sırada Esmaları görürler.
Esma-Asiye abla?
-Esma? Sende mi doğurıysın?
Esma-Evet de, sende mi?
-He vallah 9 ay karnum şişmedi şimdide gizli doğurmaya geldum.. Nazar doğurıyi Nazar..
Nazar'ı sedyeye alırlar.Murat elini tutar.
Murat-Sakin ol hayatım..
-Ben sakinim, sen sakin ol bence.
Aliyle Esmada içeri girer.Mustafada arabayı parkedip içeri girer.
Ali-Senide mi sedyeye yatırsaydık?
-Gerek yok hayatım ben iyiyim. Bak dedin ya filmlerde doğuruyorlar diye Nazarda da ani olmuş.
Ali-Senin sancıların başlamadı mı?
Tam o sırada Esma'nın karnın sancı girer.
Esma-Başladı sanırım..
-Ne? Yardım edin karım doğuruyor!
Ali'nin bağırması sonucu hemşireler Esmayı odaya alırlar. Ve sancılarını kontrol ederler. Haticeninse duruşmasına az kala mahkeme koridorunda Nefesle karşılaşırlar.
Nefes-Anne!
Nefes annesine sarılır..
Nefes-Niye yaptın bunu? Niye bırakdın bizi?
-Sizin için yapmak zorundaydım annem.. Sizin için...
Haticeyi götürürler. Tahir Nefes'e doğru gelip sarılır.
Tahir-Buraya gelmemeliydin. Zaten sıkıntılı günler geçirdim birde üstüne bu olay...Şimdi diyeceksin hamileyim diye söylüyorsun ama ben sana kıyamıyorum..Her akan gözyaşında kahroluyrım be kızım...
Mahkeme olur..Hatice tutuklu yargılanır.. Bu olay Nefes'i kahreder.. Ama herzamanki gibi dayanmak zorundadır.. Çocukları için.. Mahkeme salonunda Haticeyi götürürken Nefes "anne" diye bağırır. Yıllardır içinde tuttuğu bu kelimeyi yine söyleyemeyeceğini anladığı an son kez haykırır "anne" diye. Hatice arkasını döner. Kelepçeli elleriyle kucak açar yavrusuna.Nefes koşar adımlarla annesine son kez sarılır.Hatice kızının saçlarını okşar, öper, koklar.
Hatice-Birgün kavuşacağız.. Ve o gün ben seni hiç bırakmayacağım.
-Şimdi bırakma. Şimdi yanımda ol nolur..
Hatice-Sen koca kız oldun, dayanabilirsin buna dayanmalısın.
-Dayanamam! Ben koca kız olamadım anne.. Ben hala senin arkanda bırakıp gittiğin o küçük kız çocuğuyum.. Ben senden sonra büyüyemedim ki.. Büyütmediler anne, büyütmediler.
Nefes'in bu sözleri Hatice'yi kahreder. Ve az sonra ayrılırlar. Hatice gider, ve yine arkasında küçük bir kız çocuğu bırakır. Nefes yere çöker. Tahir yanına gelir.Onu ayağa kaldırır.Salih Mercan'ın aramasıyla eve gitmeye mecbur kalır. Nefesle Tahir ise fırtınanın limanına gidecektir...
Tahir-Şimdi pes etme zamanı değil Nefes Kaleli.Güçlü olma zamanı!Ama gerçekten güçlü ol, güçlüymümüş gibi yapma.Kardeşini bulacağız daha. Onada nefes olacağız Nefes. Şimdi pes edersen kendinede herkesede haksızlık edersin.
-Çivraya gidelim mi?
Tahir-Gidelim..
Ve Tahir'in göğsünden sonra Nefes'i rahatlatan, dertlerine ortak olan yere;Çivraya giderler. Arabadan inerler.
Nefes-Sanki sana sarılınca geçecekmiş gibi.. Tüm acılarım son bulacak yaralarım sarılacakmış gibi geliyor.
-Gel sarıl desem?
O sırada Tahir Nefes'e sımsıkı sarılır. Ve o sırada Nefes "Ander Sevdaluk" şarkısını okumaya başlar... Tahirde ona eşlik eder. Şarkıyı okurken yaşadıkları anlarıda flashbacklerle görürüz.. Ara sıra Tahir susar, Nefes'in saçlarını koklar.. Öper.. Nefeste gülümser..
Şarkı sözleri-
Ha bu akan dereler
Denizlera dolacak
Söylesena güzelum
Sonumuz ne olacak
Ah duman kara duman
Sardi dört yanımızi
Ander kalsun sevdaluk oy
Alacak canımızi
Ha bu ander sevdaluk oy
Alacak canımızi
Dere akar taş ile
Gözüm doldi yaş ile
Nerelere gideyim
Ha bu garip baş ile
Gurbet mi gideyim
Bu sevdali baş ile
Oy gidi karadeniz
Sardi dört yanımızi
Ander kalsun sevdaluk oy
Alacak canımızi
Ha bu ander sevdaluk oy
Şarkı biter.. Bir-birilerinin gözlerine bakarlar.
Nefes-Bu şarkıyı sana ilk söylediğimde senin fırtınanı dindirecekdim.
-Şimdiyse bizim fırtınamızı dindirdin.
Nefes "benim fırtınam" diyecekti ama Tahir ondan çabuk davranıp "bizim fırtınamız" dedi.. Çünki sevda onların sevdasıydısa, dert onların derdiydise, fırtınada onların fırtınası olmalıydı..
Nefes-Sana sevdalıyım.. Ama bu ne elimi tuttuğun içindi nede arkamda durduğun içindi, bana inandığın için sevdalandım ben sana..
-Daha önce biri sana inanmamışmıydı?
Nefes'in gözleri dolar..
-Babam beni Vedat'a verdikten sonra ziyaret etmeğe geldiğinde baba beni dövüyor dedim.
Tahir-O ne dedi?
-"Kocana iftira atmaya utanmıyor musun?" deyip tokat attı.. O tokat değilde birinin sana inanmaması o kadar acıtıyor ki.. Hele o biri babansa..
Nefes ağlarken Tahir ona sarılıp sakinleştirir..
Tahir-Şşt inanmasın, isterse tüm cihan inanmasın. Ben inanıyrım sana kızım, yetmez mi?
-Yetti bile...
Tahir-Hadi eve gidelim, afacanlar bizi bekliyi.. Daha horon tepecez..
Ve az sonra konağa varırlar. Eve vardıklarında herşeyi öğrenirler. (Nazarla Esmanın doğum yaptığını)
Nefes-E o zaman gidelim.
Tahir Nefes'in elinden tutar.
-Hiçbir yere gitmiyrız.
Nefes-Neden?
-Çünki ben daha oğluma horon tepmeyi öğretecem.
Yiğit bu habere sevinir ve Tahir'e koşarak sarılır..
-Yaşasın heyyo!
Tahir-Nasıl tuta bildim mi baba sözümü?
-Tuttun, çünki sen sadece baba değilsim.
Tahir-Başka neyim ula?
-Denizden gelen çok iyi bir kaplansın!
Tahir-Hmm hadi o zaman ay ışığında uluyan kurt başlayalım..
Tahir Nefesle studyoya giderken Yiğit'e döndüklerinde horon tepmeyi öğreteceğine dair "baba sözü" verir ve sözünü tutar.
Nefes-Siz başlayın o zaman. Bizde Berrak ve kızlarımızla size atıştırmalık hazırlayalım değil mi?
Melek-Nefes abla ben kala bilir miyim? Bende horon tepmeyi öğrenmek istiyorum.
Nefes-Tabiki kala bilirsin.
Nefesle Berrak atıştırmalık hazırlamak için mutfağa gider. Fatihle Tahir ise horon tepme çalışmalarına başlarlar! O sırada eğlenceli anlara şahit oluruz.
Yiğit-Baba, bana yüzmeyi öğretecek misin?
-Tabi öğretecem oğlum. Hatta yarun denize gidelum havalarda ısındi.
Yiğit-Gerçekten mi?
-Gerçekten ya...
Yiğit Tahir'e sarılır.
Melek-Baba, bende yüzme bilmiyorum.
-Ama artuk bileceksun.
Melek-Bizde mi gideceğiz?
-Gidecez ya..
-Yuppi!
Melek Fatih'e sarılır.Bu mutlu tabloyu izleyen Saniye hanım sevinir. Ve birşeyler söylemeye başlar. Onun konuşmaya çalışan Tahirler susup onu dinlerler.
Saniye-Be-ni-de gö-tü-rün.
Saniye heceleyerek "Benide götürün" der. Onun yine konuşması herkesi çok sevindirir. Tahir yanına giderek elini tutup öper.
Tahir-Götürecez ya anam.. Seni yalnız bırakır mıyız hiç?
Tahir başını annesine yaslayıp sarılır. O sırada Nefes elinde tepsiyle içeri girer. Bu manzarayı görünce duygulanır. Fatih Nefes'e bakarak-
Yenge anam konuşti..
Nefes-Gerçekten mi?
-Gerçekten..
Yiğit Nefes'e denize gitme planlarını anlatır.
Nefes-Tahir gerçekten yarın mı gideceğiz?
-Yarın gideceğiz tabi.
Nefes-Ama bir sürü işimiz var. Nazarla Esmayıda ziyaret etmedik daha. Hem hazırlık da yapmamız gerek yetiştirmeyiz.
-Kızım burası Karadenis ne hazurluği? Biz her denize gittuğumuzde hazurluk etseyduk oho.. Hem artık hiçbirşeyi ertelemeyeceğiz. Her anı doya-doya yaşayacağız. Sanki hiç yaşamamışız gibi.
Tahir'in bu cümleleri Nefes'i gülümsetir. Nefes içecekleri verirken birini üzerine döker..
Nefes-Hay aksi, ben hemen üzerimi değişip geleyim. Berrak atıştırmalıkları sen getirir misin?
-Getiririm, sen git üzerini değiş..
Nefes üzerini değişmek için odaya gide dursun. Birazdan Tahirde birşey demek için yanına girer. Hastanede ise bekleyiş sürmektetir. Murat endişeyle karısını beklerken Mustafa ona destek olur.
Murat-Abi, çok uzun sürdü galiba.
-Dur goçum bir öyle hop deyince
Asiye öksürerek Mustafayı uyarır.
Asiye-Heyy Mıstafa heyy..
-Neyy Asiyem ney?
Asiye-Öyle denir mi? Ayup. Yengem, hadi gel otur ha. Böyle heyecan yapmakla birşey olmayacak ki, otur bir sakinleş. Allahın izniyle birazdan karında kızında oradan sağ salim çıkacak. Ben bir Esmalarada bakayum.
Esma'nın daha sancıları yeni başlamıştır. Az sonra Asiye odaya girer. Esma sancı çektiği için Aliyle konuşur.
Asiye-Durum ne?
-Sancıların artmasını bekliyoruz doğuma almak için eğer artmazsa
Asiye-Artmazsa, ameliyatla alacaklar herhalde?
-Evet ama biz ameliyatla istemiyorduk biz abla. Böyle kızımız doğunca kendimiz alalım kucağımıza ona güvende olduğunu hissettirelim istiyorduk.
Asiye-Merak etme ben dua ediyrim. Sağ salim kucağınıza alacaksınız kızınızı İnşAllah.
-İnşAllah abla.
Asiye Osman hocayı arayıp onada dua etmesini söyler.
Osman hoca Ayetü'l-Kürsi okur.
Ayetü'l-Kürsi-
"Allahü lâ ilâhe illâ hüvel hayyül kayyûm. Lâ te'huzühû sinetün ve lâ nevm. Lehû mâ fis-semâvâti vemâ fil erd. Menzellezî yeşfeu indehû illâ biiznihi. Ya'lemü mâ beyne eydîhim vemâ halfehüm velâ yühîtûne bişey'in min ilmihî illâ bimâ şâe vesia kürsiyyühüssemâvâti vel erd. Velâ yeûdühü hıfzuhumâ ve hüvel aliyyül azîm."
Asiyede doğum kolaylaştıran sure okur. Araf 54 suresini...
Araf 54-
" İnne rabbekümüllâhüllezî halekassemâvâti vel-arda fî sitteti eyyâmin sümmestevâ 'alel-'arşi yuğşil-leylen-nehâra yatlübühû hasîsev veş-şemse velkamera ven-nücûme müsehharâtin bi emrih. Elâ lehülhalku vel-emru. Tebârekellâhü Rabbül-'âlemîn."
Ve şüphesiz ki Nazarla Esman'ın doğumu kolaylaşır...
Tahir az sonra Nefes'in odasına girer. Nefes tamda giyinirken.
Tahir-Op pardon.
-Dur, gitme. Bu elbisenin arkası fermuarlı fermuarı kapar mısın?
O sırada ilk karşılaşma müziği çalar. Tahir Nefes'in fermuarını kaparken belindeki yaraların tamamen iyileştiğini görür. Gülümser. Ve fermuarı kapatmayı unutur.
Nefes-Tahir kapamayacak mısın?
-Neyi?
Nefes-Fermuarı.
-Ha..
Tahir hemen fermuarı kapar Nefes ona dönerek güldüğünü farkedip-
Neden gülüyorsun?
-Yaraların iyileşmiş.
Nefes-Evet iyileşti..
-Niye söylemedin kızım?
Nefes-Ne bileyim denk gelmedi.
-Öyle birden görünce..
Nefes Tahir'e yaklaşır.
Nefes-Benim yaralarım iyileşti, peki ya senin yaran iyileşti mi?
-Hangisi? Burada ki mi? (Eliyle vuruldiğu yeri gösterir) burada ki mi? (kalbini gösterir) Yüreğimdeki yarayı sorıysan o iyileşmedi, iyileşmesinde zaten.
Nefes-Allah, Allah.. Yürekde ki yaran neymiş?
-Sensin. Benim en güzel yaramsın. Dokunulduğu an kanayan hassas yaram..
O sırada Nefes Tahir'e sarılır...
Tahir-Bu arada bu söylediklerim romantiklik olsun diye değil. Gerçektrn dedim.
-Biliyorum. Zaten romantiklik olsun diye söylesen sarılmazdım ki..
Tahir-Uuh benim güzel karım.
-Canım kocam.
Nefes başını Tahir'in göğsüne yaslar.
Tahir-Hadi aşağı inelim ayıp olacak..
-Sonsuza kadar böyle dura bilirim.
Tahir-Bende ama sanırım sonsuza kadar böyle durursak Yiğit paşa bizi kesecek.
Ve o sırada Yiğit'in sesi duyulur-Anne, baba! Hadi gelin artık..
Ve Yiğit'in sesinin Tahir'in lafının üzerine gelmesiyle ikiside güler. Ve az sonra aşağıya inerler. Tahir Yiğit'e, Fatihte kızına horon tepmeyi öğretirken Berrak, Nefes, Saniye hanımsa onları izler.
Yiğit-Ya yine yalnış yaptım!
-Olsun oğlum, insan hata yaparak öğenir.
Yiğit-Nasıl yani? Sürekli hata yaparsak nasıl öğrene biliriz ki?
-Gel bakayım buraya.
Tahir bacağını işaret eder ve Yiğit bacağına oturur..
Tahir-Sen "yine yalnış yaptım" dedin bende anladım ki sen hatanı anladın ve bu sözü söyledim. Yani sen zaten hatanı anladın ve benim bu lafımın üzerine artık hatalarını düzeltmeye çalışacaksın.Önemli olan hata yapmak değil ki, önemli olan hatanın farkına vara bilmek. E sende bunun farkına vardın. Hadi şimdi bunu düzeltmek için çalış. Hata yaptığın yerden yine başla.
Tahir'in bu sözleri Nefes'i yıllar önceye;Babasının onu Vedat'a götürdüğü güne götürür.
Yıllar önce-Arabada-
Ünal-Bana bak bir hatanı görürsem yeminle seni Vedat'a bırakmam kendi ellerimle öldürürüm.
-Baba, bir yalnışım mı oldu? Neden böyle yapıyorsun? Neden beni o adama veriyorsun?
Ünal-Evet hata yaptın. Senin en büyük hatan benim kızım olman.Rezil!Senden kurtuluyorum, artık kafam rahat cebim dolu olacak. Hem sen benim gibi bir baban olduğu için yat kalk şükür et. Seni öyle birine veriyorum ki yediğin önünde yemediğin arkanda olacak.
-Ama ben daha çocuğum..
Ünal-Sus çocukmuş.. Eşşek kadar oldu çocuğum diyor.
Ve Nefes'in babası tarafından eve atılış sahnesini yine görürüz. Ve flashcack biter. Nefes mutfağa geçer bunu farkeden Tahir mutfağa Nefes'in yanına gider.
Tahir-Nefes iyi misun?
-İyiyim. Hemde çok iyiyim. Yiğit çok şanslı, çünki onun senin gibi bir babası var.
Nefes yine Tahir'e sarılır. Tahir birşey sormaz çünki şuan Nefes'in ihtiyacı olan tek şey sevdiğinin kollarıdır. Ve kızlarda doğurur. Bebeğinin sesini duyan Murat duygulanır ve Mustafaya sarılır. Esmayıda doğumhaneye alırlar ve onunda doğumu başlar..Sabah olur denize gidip eğlenirler daha sonra ise yeni bebekleri ziyaret ederler. Daha sonra Yiğit'in horon yarışı olur ve oraya katılırlar. O sırada Tuncay'ın yine kaçtığından habersizdirler ama kısa sürede herşeyden haberleri olur. Hayalle Hayattan ise haber alamazlar.Nefesinse çok güzel planı vardır. O artık kadınların sesi olmak için Tuncay'a rağmen herkese açık alanda "Kadınların Sesi" adı altında konuşma yapar. Konuşmanın iki maksatı vardır bu maksatları ve buraya kadar olanları gelecek bölüm geleceğiz. Bölümü ise Nefes'in konuşmasıyla bitirelim(Sahnenin devamınıda göreceğiz o yüzden dikkatli okuyun)-
1 AY SONRA
(BU SÜREÇTE YAŞANANLAR BU KONUŞMADAN 1 AY ÖNCE YAŞANMIŞTIR GEÇEN BÖLÜM VURGULADIĞIM GİBİ)
Ben bu yola Nefes Zorlu olarak başladım.. Hayatımda soyadım gibi
" zorlu" geçti.. Yıllarca annesiz büyüdüm.. Babam beni öz kızı olmadığım gerekçesiyle daha 16 yaşımdayken bir adama para karşılığı sattı.. Ne olursa olsun bu ne kadar doğru? Bir çocuğun ne olursa olsun para karşılığı satılması hangi vicdana sığar? Belki satıldığım adamın vicda ına sığdı bu, adamlarınında ama Karadeniz'in vicdanına sığmadı.. Tahir'in vicdanına sığmadı.. Elimden tuttu, çok konuşanlar oldu hiç birini dinlemedi.. Niye biliyor musunuz? "Çünki bizi Allah biliyordu, kul bilmesede olurdu" Bu yolda benim Tahir'e sığınmasam hiç bir şey başaramayacağımı söyleyenlerde çok oldu.. Söylesinler ben onları anlarım. Çünki onlar, 8 yıl böyunca yanağına tokat yedikten sonra birinin narince yanağına düşen gözyaşlarını silmesinin, saçlarının yolunduktan sonra, biri tarafından izin istenerek taranmasının ne demek olduğunu yaşamadan anlayamazlar.Zaten yaşamasınlarda. Çünki bu hikayede ne kadar merhamet olsada 8.yıllık acıda vardı.Bu benim hikayem ve benim hikayemi anlayanlar ya bir Deli Tahirdir, yada bir Nefes, ve bu hikayede merhametsizliğe yer yok, olmayacakta...
Herkes Nefes'i alkışlar.. Nefes önce sevdiği adam'a;Tahir'e sonra ise bu sahnede olmasına en büyük etken olan Müzeyyen Sarıhan'a seviçli bir şekilde bakar. Ve tabikide onu hiç bir zaman yalnız bırakmayan Kalelilerede bakar. Asiyede duygulanmıştır. Aynı zamabda Nefesle gurur duyuyordur.Ardından cümlesine devam eder.
-Geçenlerde bir haber gördüm. Bir adam, boşanmayı reddeten karısını çocuğunun önünde boğazını keserek öldürmüş... Ve en kötüsüde ne biliyor musunuz? Kadın'ın "ölmek istemiyorum" diyerek yardım çığlıkları atmasına rağmen orada bulunan insanların yaptığı tek şey tüm bu yaşananları telefona kaydetmesi... İnsanlık ne zamandan beri bu hal aldı? Peki ya o video kaydedenlerin o katilden farkı neydi? O kadının kanı her birinin üzerine bulaşmadı mı aslında?
Peki ya "Allah, ölüyü hayata yeniden döndüremez mi?" -
Kıyamet Suresi 40
Vicdanınızı nasıl susdurdunuz? Peki ya birgün susdurduğunuz o vicdanınız dile gelirse?
İnsan vicdanını kınadığın sesi tanıklığa çağırırım.
Kıyamet 2
Niye surelerden misal gösterdim derseniz. Bu sureler hepsi yaşanmış veya yaşanacak olan şeyler hakkınta yazıldı. Ve aslında hepsini Osman babamdan öğrendim. Evet, demek istediğim susçayın, göz yummayın. Bir yerde yardıma ihtiyaçı olan bir kadın gördüğünüzde ona sırtınızı çevirmeyin, elinizi uzatın. Ve son söyleyeceğim şeyse kadınlara tüm bu kötülükleri yapan zalimlere... Kadın karnına koca bir dünya sığdırdı, siz dünyanıza bir kadını sığdıramadınız ya, Yazıklar olsun!
Ve sahneden yine alkış sesleri yükselir. Nefes duygulanır. Çünki o artık başarmıştır. 8.yıllık mücadelesinin sonunda kazanan o olmuştu... Şimdi ise sıra hayatının eksik parçasını herkesle tanıştırmaktaydı..
Nefes-Şimdi ise sizi hayatımın eksik ama şimdi tamamlanan bir parçasıyla tanıştıracağım.
Nefes sahnenin arkasına bakarak "Gel" der. Ve topuk sesleri duyarız... Peki ya bu gelen kimdi?
O sırada Tahir Nefes'i çağırır.
Tahir-Nefes hemen inin.
-Tahir şimdi değil.
Tahir-Nefes hemen dedim, Tuncay burada.
-Olsun, ben ne Tuncaydan nede bir başkasından korkmuyorum. Ya şimdi, yada hiç..
Ve o sırada silah sesi gelir.. Arkası Nefes'e dönük olan Tahir "Nefes" haykırışları içinde Nefes'e doğru döner. Herkes paniğe kapılır. Vurulan Nefes miydi? Yoksa yanındaki gizemli kadın mı? Gizemli kadın kimdi? En önemliside vurulan kişiyi vuran kişi Tuncay Karel miydi? Yoksa geçmişten gelen yeni bir belamı?Geçmişle bugünde yaşananların bağdaştığı bölümlerde Nefes'in hikayesi yavaş-yavaş çözülüyor...
96.Bölüm Sonu
#fırtınanınlimanı