HAZAN YÜREKLİM ( Düzenleniyor)

By Laviniaguz

1.1K 336 60

Hayat hep karanlık bir çıkmaz sokaktı bana Baksam göremeyeceğim, koşarsam düşeceğim bir karanlık Artık karanl... More

---1---
--2--
--3--
--4--
--5--
--6--
--7--
--8--
--9--
--10--
--11--
--12--
--13--
--14--
--15--
--17--
--18--
--19--
--20--
--21--
--22--
--23--
--25--
--26--
--27--
--24--
--33--
--28--
--34--
--35--
--29--
--30--
--31--
--32--

--16--

27 11 1
By Laviniaguz

Yazar'dan

Yusuf duyduklarına inanmak istemiyordu
Sonuçta dayısından bahsettiklerini düşünüp üzülürken Miraç duyduklarıyla ne yapacağını bilmiyordu,
Yiğit ayağa kalktı paketi Yusuf'a uzatarak

"Bunu kardeşin gönderdi" dedi Yusuf ikinci bir şoka girdi,
Neden ona hediye gönderdiğini anlamıyordu elinde çevirip

"Bu ne?" Diye sordu Yusuf

"Kendin bak! Ben gidiyorum" diyerek çıktı,

Yusuf merak ettiği paketi açtı içinde dosyalar vardı ve bir kutu
Önce dosyaya baktı gördükleri onu hem şaşırtmış hemde sevindirmişti,
Miraç kafasında ki soruları bir kenara itip
Yusuf'a baktı

"Bunlar ne?" Yusuf gülerek Miraç'a sarıldı

"Sonunda başaracağım hemen gidip bunu halletmem gerekiyor sonra görüşürüz" diyerek paketi alıp çıktı.

Miraç arkasından baka kalmıştı sonra oturup aklını ve kalbini karıştıran sorulara yöneldi

" Hayali bile imkansız" dedi seslice

" İmkansız diye bir şey yoktur, belki nasip değildir,
Yada seni harama yönlendirecektir
buna üzülmek yerine şükür etmelisin!" Duyduğu sesle kapıya baktı

"Hasan Baba" diyerek kalkıp yanına gitti

"Pek İyi gözükmüyorsun" Hasan bey oturdu
Miraç'ta karşısına geçti

"Biliyor musun? Babamın onun babasını öldürdüğünü?" Bu soruyu bekliyordu Hasan bey derin bir nefes aldı

"Biliyordum" Miraç başını eğip olanları düşününce gözleri doldu

"Üzülme! Bunların hiçbiri senin veya onların hatası değil!
Bu biz büyüklerin hatası, bu yüzden üzülme!" Dedi

"Ben bu acıya dayanabilir miyim?" Hasan bey gülümseyerek

"Rabbim sana buna sabretmek için güç verecektir"

"Neden böyle pis bir dünyaya girdiniz?
Eski arkadaşlar olduğunuzu duydum" Hasan bey'in mazisi gözlerinin önünden geçerken oda hüzünlenmişti

"Kim ister ki bu bataklığa batmayı ama içine itildik" dedi

"Anlat lütfen" dedi merak ederek

"Hepimiz zengin aile çocuklarıydık babalarımız bizi işlerine dahil edip daha fazla güç sahibi olmak istiyorlardı,
Onlar yüzünden bizimde aramız bozulmuştu ve hiç kavga etmeyen bizler kavgasız gün geçirmiyorduk,
Aramızdaki en hırslı ve kibirli olan senin baban'dı
Mert bundan hiç hoşlanmamıştı bizi ayırıp duruyordu,
Sarp yani baban bizden ayrıldı
Ben ve Mert bu pis işlere girmeyi istemediğimiz için başımıza silah dayadı babalarımız
" Ya ölüm! Yada karanlık" başka seçenek yoktu bizim için bu uzun süre devam etti,
Sonradan birilerini öldürmek için zorladılar sonra artık birilerini öldürmek kolaydı,
Bize öyle geliyordu, bir vampir gibi insanların kanını emerken ruhumuz çok yorgundu, Mert babası öldükten sonra çok sevdiği karısıyla evlendi ve bu İşleri bıraktı ama Mert Türkiye'nin en zenginleri arasındaydı,
Bu para kesilince deliye döndüler oğlunu öldürdüler!
Gitmedi kararlıydı bataklığa girmek istemiyordu bende ona yardım ediyordum bu vesileyle Hafizeyi de görmüş ve çok sevmiştim,
Sarp bizim yanımızda olduğunu gösterip onlara bilgi taşıyordu istediği oldu." Dedi biraz duraksayıp devam etti

"Onun ölümüne sebep olmuş kendisi öldürmedi!" Artık bazı şeylere şaşırmayı bırakmıştı

"Beni dinlemiyor! Hiç iyi değil" dedi Miraç

"Biliyorum dadısı bize anlatmıştı ve onu kolayca ikna edemezsin"

"Hafize anne konuşsa olmaz mı?"

"Yusuf konuşsun onu dinleyecektir" Miraç önce Yusuf'u ikna etmesi gerekiyordu

***
Yusuf aldığı dosyayı işleme koyarak tutuklama kararı çıkartıyordu

"Kim bu adam?" Diye sordu emniyet müdür

"Sarp bulut paralı katil, diğer adıyla gölge
Bu adam bir çok kişyi öldürmüş"

"Bu dosyayı kim gönderdi?" Yusuf başını dosyadan kaldırıp müdüre baktı

"Beni sorguya mı çekiyorsunuz?"

"Esteğfurullah ben sadece merak ettim"dedi

"Adresi burda yazıyor acele edin" diyerek belgeleri verdi
Müdür bey dosyaları alıp çıktı

Yusuf Ayşe'yi arayarak durumunu öğrenmek ve olanları ona anlatmak istiyordu telefonu alıp aradı

"Selamün aleyküm"

"Aleyküm selam" dedi Ayşe

"Nasılsın?"

"İyiyim çok şükür, bir şey mi oldu? Aramazdın bu saatte"

"Artık gölge için tutuklama emri çıkarttım artık için rahat olsun!" Dedi

"Buna çok sevindim"

"Bende" dedi

"Bu arada Hafize annelere toplanıyoruz bugün bizide çağırdılar hem Miraç abinin anneside gelecek hepimiz orada olacağız" dedi Yusuf onlara ne kadar kırgın olsada ailesiydi sonuçta

"Olur gelirim"

"Tamam hadi Allah'a emanet" diyerek kapattı.

Ama aklına takılan birşey vardı
Ona söylediğinde 'aptal' olduğunu söyledi,
Neden böyle bir şey dediğine bir anlam veremiyordu ama bir şeylerin döndüğünün farkındaydı ve bunu çözecekti

***

"Nasıl elinizden kaçırdınız! Ben size dikkatli olmanız için yüz kere uyardım!" Diyerek bağırıyordu Yusuf
Ellerinden kaçırmışlardı profesyonel bir katili kolayca yakalayamazdı

"Bulun onu!" Diyerek ayrıldı bugün bir araya geleceklerdi.

***
Lavinia ona bakıp

" Gitme! Gidersen pişman olursun" dedi Miraç'a bakarak

"Sen beni dinleyip hastaneye gideceksen bende seni dinleyip gitmem! Artık bundan sonra herşey karşılıklı kraliçem" dedi gülerek

"Vazgeçtim git pişman olduğunda görüşelim" dedi Sinem gelerek

"Gidiyor muyuz?" Diye sordu Lavinia ona dönüp

"Sen nereye?"

"Bizide davet ettiler, hale hanımda orada"

"Gitmeyeceksin! Yada sen git bu çocuk burada kalacak" dedi.

" Olmaz! ben onu bırakıp gitmem!"

" Gitme o zaman"

"Seni ilgilendirdiğini düşünmüyorum"

" Yiğit'in haberi var mı?"

"Ulaşamadık ama amcası olarak onu götürmem sorun olmaz!" Dedi Miraç

"İyi günler" diyerek odasına gitti

" Ömer" Sinem seslensede ses yoktu

"Sen dur ben bakarım" dedi Miraç mutfağa baktı ama yoktu geri çıkıp odasına yöneldi ki Lavinia nın odasından çıktı
Miraç yanına gidip

" İyi misin?"

" İyiyim amca" dedi gülerek

" Orada ne yapıyordun sen?"

"Yengem çağırdı bak bana saat hediye etti" Miraç buna çok şaşırmıştı doğru düzgün onunla konuşmuyordu bile,

"Hadi sen aşağı in ben geliyorum" diyerek onu gönderdi sonra Lavinia'nın kapısını tıklatıp girdi kapısını yaptırmıştı

Kendini hazırlayan Lavinia Miraç'a döndü

"Bir sorun mu var?" Miraç yanına gelip

"Sende gel"

"Neden?" Miraç arasında ki mesafeyi kapatıp gözlerine baktı bir süre

"Onların yanında daha iyi hissedersin" dedi
Lavinia burukça gülümsedi

"Anlayamazsın bende anlatamam
Ama beni düşünmeyi bırakıp kendi hayatına devam et!" Dedi

"Kalbimi kırıyorsun" Lavinia masanın üzerinde duran gümüş ve özel yapım olan saati eline alarak

"Kalbini kırmama izin verme!
İnsan kalp kırıklığından da ölüyor"

"Beni öldürmeye mi çalışıyorsun?
Kalbimi kırarak"

"Biraz daha hayatıma karışırsan oda olacak" dedi

"Ben gidiyorum " diyerek arkasını döndü Lavinia elini tuttu bunu beklemeyen Miraç şaşkınlıkla onun eline bakıyordu onun bayılmadığını görüp daha çok şaşırdı

"Sen... Sen bana dokunabiliyorsun" Lavinia elindeki saati Miraç' ın koluna taktı
Sessizce ne yaptığına bakıyordu,
Sonra elini bırakıp yüzünü kaldırdı

"Bu saati çıkartırsan buraya geri dönme!" Miraç onun çok ciddi olduğunu görünce

"Tamam"

"Abdest alırken de çıkarma!"

"Nasıl abdest almalıyım onu da söyle " dedi

"Gevşet"

"Bana dokundun ama bayılmadın,
Ben dokununca bayılıyorsun"

"Yani?" Dedi. Miraç gülerek

"Öğrendiğim iyi oldu, sen nereye gidiyorsun?"

"Misafirim var" dedi

"Kim bu misafir?"

"Sen gitsene artık!"

"Gidiyorum" diyerek kapıya ilerledi

"Miraç" diye seslendi Lavinia
durup ona döndü

"Olurda biri seni benimle başka biri arasında seçim yapmaya zorlarsa asla beni seçme!"

"Neden?"

"Çünkü kötülere bir şey olmaz!" Gülerek

"Bunu düşünürüm ama gönlüm el vermez! kalbim seni seçmişken aklımın başkasını seçmesine"

"Ben çok ciddiyim! Unutma!" Dedi

"Tamam"diyerek çıktı

Lavinia pencereden baktı arabaya binip gittiler

"Savaşımız yeni başlıyor"

*****

Akşam olduğunda hep birlikte sofraya oturdular, büyük bir mutluluk vardı hepside gülüp eğlendiler sonra yemekler kalktı ve çaylar indirildi.
Hasan bey Miraç'a döndü

"Onu getiremedin mi?"

"Biraz zamana ihtiyacı var eminim sonra gelecektir" dedi

"Gelmeyecek" dedi Hafize hanım

"Üzülme sultanım muhakkak gelir" dedi Yusuf ve devam etti

"Ben konuşmak istedim ama konuşacak gibi değil ki" Hafize hanım endişelenip

"Ne dedi?"

"Gerçeği öğrenmemi istedi, sanırım benim size verildiğimi düşünüyor" dedi gülerek hepsi öylece durup bakarken Yusuf onların bu hallerinden bir şey olduğunu anlamıştı
Sonra birden gülmeye başladılar

"Yakında aklı başına gelir" dedi Hale hanım

*****
Lavinia'dan

Üstümü giyinip salonun ortasında oturdum
Silahımı elime almış bakıyordum,
Hislerim beni yanıltmazdı şimdi olduğu gibi

"Kimse yok, seninle iyi bir düşmanlığımız oldu sana veda etmeliyim" dedim arkamda duran katile

"Haklısın ama bu hikayenin kaybedeni olacaksın" dedi gülerek

" Kötülere bir şey olmaz! Bende bir kötü olduğuma göre bana da bir şey olamaz" gelip karşımdaki koltuğa oturdu

"Belliki terk edildin hep terk edilmeye mahkumsun" gülerek

"Edebiyat mı yapıyorsun? Sen de gebermeye layıksın bunun üstünde de edebiyat yaparsın"

"Buraya gelmemin sebebini biliyorsun,
Bana o dosyaları ver!"

" Benim kayın pederim olman işe yaramadı mı?" Bu gururuna dokunmuştu

" Akıllı olduğunu kabul ediyorum ama benim kadar değil"

"Öyle mi? Kendin al o zaman! Bakalım aklın o dosyaları bulmaya yetecek mi?" Dedim
Öne doğru biraz eğilip

"Sen kendi isteğinle vereceksin" diyerek bir kahkaha attı

"Sanmıyorum" dedim telefonunu çıkartıp
Birini aradı sonra bana dönüp

"Sizinkilerin başı beladaymış, ne yapmamı istiyorsun?" Dedi alaycı gülüşüyle
Telefonu alıp Miraç'ı aradım
Bir süre sonra açtı

"Nerdesiniz?"

"Kocanı mı özledin?" bir kadın sesiydi

"Telefonu ona ver!" Dedim

"Konuşacak durumda değil kendisi ama baya yakışıklı bu adam benim yanıma yakışır" dedi beni sinirlendirmeye çalışıyordu

"Sanırım gölge aramızda bir şey olmadığını anlatmadı sana, ona ne yaptığın umrumda değil istersen öldür!" Dedim beni onunla tehdit edemezlerdi

"Peki abin içinde öyle düşünüyor musun?" Dedi. Derin bir nefes alıp

"Abim o olamaz! Eminim abim daha akıllıdır onun gibi aptal değildir" dedim

"Sana üç gün süre ya dosyaları ver yada onları öldürelim!" Dedi gülerek

"Üç gün çok uzun, sen bu işlerden anlamıyorsun! Yirmi dört saat demeliydin" dedim sinirlendirmiştim bağırarak

"Cesedini görünce bakalım şaka yapabilecek misin?"

"Her zaman" dedim telefonu kapattıktan sonra gölgeye baktım

"Bugün senin son günün gölge!"

"Dosyaları bana getir!" Telefonu alıp Halil'i aradım

"İşini hallet" diyerek kapattım

"Umarım bir daha görüşmeyiz" dedikten sonra içeri dolan polisler onu yakalamıştı,

"Ne yaptığını sanıyorsun sen! Hemen buna bir son ver aksi halde onlara acımam!" Diyerek bağırıyordu onu çıkartınca sessizlik oluştu

"Bizimle çalışarak çok doğru bir şey yaptınız,sayenizde bu katili yakaladık"

"İyi günler bir daha karşılaşmayalım" diyerek çıkmasını işaret ettim
Onlarda çıkınca derin bir nefes aldım

"Şimdi ne yapmayı düşünüyorsunuz?" Diye soran Halil'e baktım

"Bundan sonrası meçhul, bakalım zaman bize ne gösterecek"

"Dediğinizi yaptık ama savcı ve Miraç beyi bulamadık onları götürmüşler ve Kara nın oğlunu da götürmüşler" dedi

" Biliyorum"

"Merak ettiğim bir şey var,
Siz nasıl anladınız gölge nin böyle yapacağını?"

"Ben onun yerinde olsaydım aynısını yapardım ama daha akıllı davranırdım,
Bugün işimiz bitti diğerleri iyi mi?" Diye sordum

"İyiler"

"Gidebilirsin" diyerek odama çıktım
Uzun bir gece olmuştu, yatağa uzandım

"Sevgili kocam neredeler?" Diye sordum

"Bir evde tutuluyorlar adresi size gönderdim" dedi

"Bugün yorgunum yarın onları buluruz"

"İşinizi yarına bırakmayın iyi sonuçlar vermez!"

"Ah dostum ben onu uyardım ama dinlemedi karısını dinlememek neymiş görsün" dedim. Ama o kadın kimdi?

"Az önce konuştuğum kadının kim olduğunu bul" dedim bir süre sonra

" Sevgi Yaman kendisi Rusya'da yaşıyor
Bu hafta Türkiye'ye gelmiş
doktor olduktan sonra işini bırakmış"

"Belliki onlara doktorluk yapıyor"

"Aynı zamanda dövüşte bir çok ödül almış"

"Benden daha mı iyi?"

"Bunu karşılaşmayana kadar anlayamayız"

"Senin ağzın baya açılmış"

"Kocanız kadar mı?" Dediğinde güldüm

"Evet onun kadar olamazsın ama senin daha iyi olduğun şeyler var, sen değişmediğin için seni seviyorum" dedim

"Teşekkür ederim" dedi

****
Yazar'dan

"Nasıl oğlum yok! Beni delirtmek mi istiyorsun!" Diye bağırdı yiğit Sinem başını eğip onu dinliyordu onu getirmemeliydi

"Yenge! Yengee!"diye bağırınca Lavinia aşağı indi

"Ne bağırıyorsun lan benim evimde!bana da yenge demeyi kes" Yiğit yanına gidip

"Ben onu sana emanet ettim! Nasıl gönderirsin onu!"

"Kes şu sesini! Karına sor! Ben gitmemesini söyledim ama dinlemedi ve bu benim suçum değil!" Dedi Sinem'e dönerek

"Ben sana onu istemesen de dinle dedim,
Ama sen burnunun dikine gidiyorsun!"
Sinem ağlayarak

"Özür dilerim" dedi Yiğit daha çok sinirlenmişti

"Allah kahretsin! Eğer oğluma bir şey olursa-" devam edecekken Lavinia araya girdi

"Kes bağırmayı! Yerini biliyorum" dediğinde yanına gidip

"Söyle nerede?" Lavinia

"Geçin oturun konuşalım önce"

"Oğlum tehlikede"

"Şimdi oturmazsan onu zor görürsün!" dediğinde yiğit geçip oturdu Sinem de yanına oturunca Lavinia karşılarına geçip

"İsteseydim onu göndermezdim ama sana söylesem de onu göndermezdin" dedi

"Bu senin planın mıydı?" Dedi

"Bende onlardan kaçırmış olabilirim" dedi

"Nerede?" Diye sordu Sinem

"Yerini şimdilik söylemiyorum ama güvenli ve mutlu olacağı bir yerde" dedi

"Neden yaptın?"

"Nedenini biliyorsun, ayrıca baban yakalandı" dedi

"Hepsi bunun için miydi?"

"Evet birde abin ve abim şuan sevgi denilen kadının elinde"

"Nee! Sevgi nin elindelerse işleri biraz zor"

"Neden zor? onu nereden tanıyorsun?"

"Barda tanıştık ve tam bir erkek düşkünü" dedi Sinem Lavinia' yı rahatlatmak için

"Onlar kadınlara bakmazlar!" Dediğinde Yiğit bir kahkaha attı

"Yalnız uyuşturucu kullanıyor ve ayartmak istediği kişilere iğne kullanarak-" devam ediyordu ki Lavinia yanındaki yastığı kafasına fırlatmıştı bununla daha çok gülüyordu

"Kes gülmeyi seni gebertirim! Yarın gidip alacağız onları!" Dedi duydukları onu öfkelendirmişti

"Bence biraz daha geç gidelim" diyerek gülerken Lavinia kalkıp ona yaklaşınca ayağa fırlayıp kaçtı

"Tamam sakin ol! Sadece şaka yaptım" dedi.

"Böyle dediğine göre onunla iyi vakit geçirmiş olmalısın" dediğinde Sinem ona yaklaşarak

" Sen.. öyle-" devamını getirmedi sonra yanındaki yastığı alıp kafasına vurdu

"Allah senin belanı vermesin! Sen nasıl yaparsın bana bunu?" Diyerek bağırıyordu

"Olmadı bir şey"

"Yalan söyleme!" Lavinia onları orada bırakıp odasına çıktı
Sinem durmadan yastığı vuruyordu kafasına yiğit yastığı tutup çekti, Sinem' in gözleri kızarmıştı

"Gerçekten yapmadım!" Dedi onu kollarından tutmuştu yine vurmaması için

"Doğru söyle!" Yiğit gülerek

"Doğru söylüyorum hem olsa ne olacak ki
Seninle gerçekten evli değiliz!" Dedi onun ne tepki vereceğini merak ettiği için söylemişti,
Sinem in gözlerinden yaşlar akıyordu, hiçbir şey demeden arkasını dönüp yukarı çıkıp odasına girdi
Yiğit de ardından girdi yanına yaklaşıp ona sarıldı

"Öyle bir şey asla yapmam! Hemde senin gibi güzel bir karım varken" dedi

"Haklısın benim kızmaya hakkım yok" dedi

"Beni kıskanıyor musun? Tabi benim gibi yakışıklı bir eş kıskanılmaz mı?"

"Bırak beni gidiyorum ben" dedi

"Özür dilerim senin gibi birini haketmedim ama sen beni hakedecek ne günah işledin" dedi.

" Bilmiyorum"

____________________________________

Okuduğunuz için teşekkür ederim 🙂💐

Continue Reading

You'll Also Like

1M 40.4K 46
BERDEL. . . Hikayede cinsel ve yetişkin içerik, küfür, dövüş ve bol bol klişe sahneleri vardır. Bunu bilerek okuyun lütfen, sebebsiz linç yemek iste...
itiraz By .

General Fiction

35.6K 2.3K 28
Sıkı kurallara ve iyi bir disipline sahip olan Komutan'ın, kurallarına karşı gelerek düzenini işgal eden askerin hikayesi. * Gerçekte kurguda bulunan...
339K 10.1K 43
Çok istediği bölümü kazanmak için çok çalışmış ve sınav sonucunun açıklanmasını büyük bir sabırsızlıkla bekleyen genç bir kız. O çok beklediği sonuc...
498K 38.9K 43
Pusat Ali Şahoğlu, en yakın dostunun kız kardeşi Gökbeyaz Çakır'ı kurtarırken istemeden katil olur. Onun için hapse girer, dört sene yatar, elinden b...