ZENGİN KIZ FAKİR OĞLAN

By BayanOkuyan1907

24.1K 613 233

Zengin bir aileden gelen Buğlem, yaşadığı hayattan ve etrafındaki yapmacık insanlardan fazlasıyla sıkılmıştır... More

İlk Gün - Bölüm 1
Çilli Sıra Arkadaşı - Bölüm 2
Taş, Kağıt, Makas - Bölüm 3
1 Miyon mu? - Bölüm 4
Pişmanlık Ve Özür-Bölüm 5
Davetsiz Misafir-Bölüm 6
Kavga - Bölüm 7
Farkındalık - Bölüm 8
Görkem Hakkında Bilinmeyen - Bölüm 9
Komik Tesadüf -Bölüm 10
Görkem - Bölüm 11
Kaza - Bölüm 12
Farklı hisler - Bölüm 13
Berbat Başlayan Gün Sonu - Bölüm 14
Emre - Bölüm 15
Gerçek - Bölüm 16
İtiraf - Bölüm 18
KOPAN BAĞLAR - Bölüm 19
DÜŞMAN-Bölüm 20
GERÇEKLER - Bölüm 21
Oyun- Bölüm 22

Çisem - Bölüm 17

673 27 9
By BayanOkuyan1907

Kendini taşımaktan, kendin olmaktan korkma. Ne zaman büyük sözü dinlersin? Kendine ait bir cümlen olmadığı zaman. Her zaman umudun olsun. Hiçbir şey hayatın sonu değil. Hayat sandığından daha uzun. Yeni yollar açılacak önünde. Duvara dayandım sandığın zamanlarda yeni kapılar açılacak. Yeniden, yeniden başlayacak hayat. Kendini fark et. Kendi değerini kendin ver. İnsanların seni nereye koyduğunu umursama. Aslında kim olduğunu yalnızca sen bilebilirsin. Biriciksin sen, sevilmeye değersin. Bunu anla. #AŞK101

HEPİMİZİN KENDİ DEĞERİMİZİ BİLMEMİZ DİLEĞİYLE.. KEYİFLİ OKUMALAR

ZENGİN KIZ FAKİR OĞLAN 17

ÇİSEM

'' neden eve geldik ki şimdi? ''

'' Annemler evde yoklar ve bu gece gelmeyecekler '' dedim içeri girerken. Buğlem şu sıralar hiç iyi görünmüyordu ve bu durum sürekli dikkatimi çekiyordu. Bir derdi vardı. Ama ne olduğunu bilmiyordum. Henüz çözememiştim. Belki bugün birlikte zaman geçirirsek ağzından laf alabilirdim.

'' yine de evde takılmak sıkıcı olmayacak mı?'' diye sordu Deniz.

'' hoş geldiniz Çisem Hanım" dedi Sevda montlarımızı alırken bende Deniz'e sokuldum.

'' Buğlem şu sıralar pekiyi değil. Yalnız kalsın istemiyorum. ''

Deniz beni kolunun altına alıp salona doğru yürüdü.

'' demek bugün ablalık yapasın geldi? '' gülümsedim.

'' şaşırdın mı?''

'' hayır '' dedi kendisi ile birlikte beni de koltuğa atarken.

'' içecek bir şeyler ister misiniz Çisem Hanım?''

'' sıcak ne varsa alırız. Dışarısı buz gibi ''

'' tabi, hemen getiriyorum ''

'' e, eve Buğlem için geldik onu göremiyorum nerede o? ''

'' odasındadır. Hemen alıp geliyorum deyip ayağa fırladım. Benim ayağa

Kalkmamla yukarıdan son ses müzik açılması eş zamanlıydı. İkimizde aynı anda birbirimize baktık Deniz ile.

'' odalardan birini kiraya falan mı verdiniz aşkım?'' Deniz şaşkınlığını atmıştı bile.

'' Buğlem'in odasından mı geliyor o ses? '' deyip merdivenlere yöneldim.

'' bu kadar eğlenceli biri olduğunu bilmiyordum. Keşke daha erken gelseydik '' diyen Deniz arkamdan geliyordu.

'' aslında eğlencelidir. Ama işi bu raddeye getirecek kadar değil '' merdivenleri tırmanıp Buğlem'in odasının önüne geldiğimizde ses biraz daha arttı. Bir kez daha Deniz ile göz göze geldik. Ben tam kapıyı açacağım sırada Deniz elini elimin üzerine koydu.

'' ben aşağı ineyim. Belki müsait değildir.'' dedi.

'' önce ben bakıyım sonra müsait değilse inersin. ''

'' yok. İneyim ben. Buğlem'i birazcık olsa tanıdıysam bir derdi olmasa kesinlikle böyle bir şey yapmaz. Ebru teyzenin gazabına uğrayacağını bilir. Hem zayıflığını başkasının görmesini isteyecek birisi de değil. Gitsem daha iyi''

Söylediklerinden sonra içim sıcacık oldu. Ailemi ve beni bu kadar kısa sürede bu kadar iyi tanıması beni ona daha fazla bağlıyordu. Sanırım onu diğerlerinden farklı kılan buydu. Kalbimin böyle çarpmasına neden olan, gözümün başkasını görmemesinin nedeni. Bir kez daha gerçek aşkı bulduğumu anlamıştım. O benim ilk ve tek gerçek aşkımdı ve ben bunu tüm hücrelerimde hissediyordum.

'' birazdan aşağıda görüşürüz ''

Gülümseyip yanağımı okşadı ve merdivenlerden aşağı indi. O inince bende ne ile karşılaşacağımı bilmeden kapının kolunu indirdim ve içeri daldım. Buğlem elinde bir şişe içki ile çalan şarkıya deli gibi bağırarak eşlik ediyordu(Şarkı yukarıda. Dinlemek isteyenler okurken dinleyebilirler)

Buğlem evin küçük şımarık kızıydı. Yani etrafında bıraktığı izlenim buydu. Çünkü kendini öyle göstermeyi seviyordu. Nedenini hiçbir zaman tam olarak anlamasam da hep şımarıkmış gibi davranırdı. Bu kendince oynadığı aptal bir oyundu bence. Annem bile onun bu oyununu gerçek sanır çoğu zaman onu eleştirdi. Oynadığı oyunun farkında olan yalnızca babam ve bendik. Bu yüzden babam Buğlem'e karşı farklı bir sevgi beslerdi. Ama bu sevgi onu hiçbir zaman şımartmamıştı.

Diğerlerinin- özellikle benim- aksine ona verilen sevgiyle ne yapacağını şaşırmamış, eli ayağına dolaşmamıştı. Gösterilen her ilgiyi büyük bir olgunlukla karşılamış çizgisini hiç bozmamıştı. O, küçükken bile evin en büyük kızıydı. Konuşmaları ve davranışları her zaman benden daha büyük olmuştu. Annem bunları yine onun şımarıklığına vurmuş, altında yatan gerçek kişiyi hiç görememişti.

O zamanlar onu çok kıskanırdım. Çünkü evdeki bütün ilgi benim üzerimdeyken bir anda ortaya çıkmış, her şeyi mahvetmişti. Yani o zaman öyle düşünüyordum. Çünkü daha 4 yaşındaydım. Büyüdükçe çevre ve ailemin ona olan sevgisini umursamamaya başladım. Kendime odaklandım. Ailemin ve Buğlem'in ne yaptığını, neler söylediklerini onu ne kadar sevdiklerini unutmaya çalıştım. Zamanla her şey kolaylaştı ve gerçekten umursamamaya başladım. Ya da ben öyle olduğunu varsayıyordum.

" abla! Gelsene ne duruyorsun kapıda "

Buğlem'in sesiyle üzeri açılan yaralarımı tekrar örttüm ve gülümsedim. Şu an önemli olan geçmişte yaşadıklarım değil, küçük kardeşimdi. Sanırım abla gibi davranmamın zamanı gelmişti. Kapıyı kapatıp Buğlem'in iki tane kocaman ses sistemi taktığı laptopuna ilerledim. Bunları ne zaman almıştı?

"hadi abla. Katıl bana"

Buğlem ellerimden tutup beni de dansına katmaya çalıştı. Ben onun bu garip haline endişe ile bakarken o, elindeki içki şişesinin verdiği etkiyle aptal bir gülümseme ile bakıyordu bana.

" ne oldu Buğlem?" dedim. Sorduğum soruya önce gülümsedi-Aslında odaya girdiğim andan beri gülümsüyordu- sonra kahkaha attı.

" hiçbir şey ablacım, hiçbir şey olmadı" deyip ellerini havaya kaldırıp şarkıyla ritim tutmaya başladı. Tabi benim elimi de tuttuğu için bende isteksizce onunla birlikte ritim tutuyordum. Rock şarkı türünde ne kadar ritim tutulabilirse tabi.

'' İstedim Hep istedim Bu hislerim Karabatak Derinlere batmış taştan kalp Sesi çıkmaz... " şarkı tekrar başa sardığında Buğlem tekrar bağırarak eşlik etmeye başladı. Ne yapacağımı bilemeyerek bir süre beni yönlendirmesine izin verdim. Bu gibi durumlarda bir abla ne yapardı? Yıllardır böyle bir görevim olmasına rağmen ben hep yok gibi davranmıştım. Şimdi ise ne söylemem gerektiğini bile bilmiyordum. Acınası durumdaydım.

" Acının ilacı acının ilacııı"

Ne yaptığımı bildiğimden emin olamayarak Buğlem'in elindeki şişeyi aldım.

" abla verir misin lütfen?"

" hayır. Lütfen oturalım mı? Konuşalım biraz ne dersin?"

" hayır abla. Konuşmak istemiyorum ben. " elimden şişeyi tekrar alıp şarkıya tekrar eşlik etmeye başladı.

" Buğlem lütfen? Verir misin şunu?" elindeki şişeyi almak için tekrar atak yaptım. Ama küçük kardeşimin refleksleri yaptığı sporlardan dolayı fazlasıyla geliştiği için boşa hamle yapmış oldum ve az kalsın düşüyordum. Kendimi düşmekten son anda kurtarıp toparlandım. Ve başka bir şey yapmaya karar verdim.

Sakin adımlarla bilgisayara yaklaşıp duvarları titretecek kadar yüksek sesle çalan müziği durdurdum.

" acının... " şarkısı yarıda kesilen Buğlem kendi sesini duyunca duraklayıp bana baktı. Hiçbir şey söylemeden yanıma gelip müziği tekrar açtı. Ve kulakları sağır eden müzik tekrar duyuldu. Ama sadece 5 saniye kadar. Çünkü ben, Buğlem arkasını döner dönmez tekrar kapatmıştım.

" abla!"

Sinirli bir şekilde bana doğru gelen Buğlem, tekrar bilgisayara uzandığı sırada kıvrak bir hareketle bilgisayarı aldım ve ondan birkaç adım uzaklaştım. Bu sefer hızlı davranmıştım. Ya da Buğlem fazla içtiği için refleksleri zayıflamıştı.

" sadece iki dakika konuşalım olur mu?"

" olmaz! Ver bilgisayarı. "

Buğlem böyle söyleyince birkaç adım daha uzaklaştım.

"abla! Tekrar istemeyeceğim. Ver şunu" deyip birkaç adımda yanıma geldi. Bilgisayarı iyice kendime çekip geri çekildim.

" sadece iki dakika " deyip şansımı tekrar denedim. Elini beline koyup alayla yüzüme baktı.

" ne o? Şimdi mi ablalık yapacağın tuttu? Yıllardır neredeydin? Benim bir arkadaşa, sırdaşa ihtiyacım olduğunda neredeydin Çisem? Dur ben söyleyeyim, kendinden ve benden nefret etmekle meşguldün değil mi?" tekrar gülümseyip gözlerimin içine bakarak konuşmaya devam etti. " benden nefret ettin çünkü beni daha çok sevdiler. Senden daha fazla olgun ve zekiydim. Ve kendinden nefret ettin. Çünkü küçük kardeşini kıskanıyordun. Nedensiz anlamsız kıskançlığından dolayı kendinden hep nefret ettin Çisem. Her zaman. "

Söylediği şeyler her ne kadar doğru olsa da bunları söyleyen Buğlem değildi. Sadece sarhoştu ve sinirliydi. Bu yüzden kalbimi kırmaya çalışıyordu. Kalbimi kıracak ve ben onu yalnız bırakacaktım. Soru sormayacaktım. O da cevaplamak zorunda kalmayacaktı. Tek istediği beni odasından gönderebilmekti. Ben cevap vermeyince gülümseyip birkaç adım daha yaklaştı. Bu sefer istediği gibi geri çekilmedim ve gözlerinin içine baktım. O da bakışlarıma karşılık vererek dikenden farkı olmayan sözlerini üzerime doğru fırlattı.

" söylesene abla, bütün hayatını kendinden nefret ederek geçirmek nasıl bir duygu? Ya da küçük kardeşini kıskanmak? Her an onun ölmesini dilemek nasıl bir duygu? Vicdanın rahat mıydı bütün bunları düşünürken?"

" ben hiçbir zaman senin ölmeni dilemedim"

" hadi ama abla, birbirimizi kandırmayalım. İkimizde biliyoruz ki bunu her zaman diledin. Ya da dilemesen bile düşündün. Düşündün değil mi?" sorusuna cevap alamayınca haklı olduğunu düşünmüş olacak ki daha fazla yaklaştı.

" içten içe hep ölmemi diledin. Hatta bunu bazen sesli bile yaptın." Söylediği şeyden sonra bir an afalladım. " evet, abla seni duydum. Her gece sen benim ölmem için tanrıya yalvarırken ben kapının ardında, kucağımda en sevdiğim ayıcığımla senin sözlerinden dolayı gözyaşı döküyordum"

Buğlem gözleri dolunca başını başka tarafa çevirdi. Ağlamayacaktı. Ağlamayacak kadar gururluydu. Ama ben değildim. Son söylediklerinden sonra ben farkında olmadan kucağımda bilgisayarı tutan elime bir damla düştü. Meğer içinde ne çok şey tutuyormuş.

O duaları ederken küçük bir çocuktum sadece. Ama bunları duyan benden daha küçük bir çocuktu. Ve o çocuk şimdi tam karşımda durmuş bana hesap soruyordu. Sözleri değildi hesap soran. Gözlerinde gördüğüm küçük çocuktu. Gözlerinde gördüğüm çığlık çığlığa bağıran küçük çocuktu.

" Buğlem ben... "

" sen ne abla? Çok mu pişmansın? Yoksa çocuk olduğun mazeretinin arkasına mı sığınacaksın? Söylesene abla sen ne?"

Söyleyecek bir şey bulamadığım için yalnızca susup gözlerine baktım. Belki gözlerimde pişmanlığımı görür diye. Belki beni affeder diye.

"ben de öyle tahmin etmiştim" deyip tekrar bilgisayara uzandı. Bu sefer almasına izin verdim. Gözlerimde ne görmüştü bilmiyordum ama kesinlikle pişmanlığımı görmediğini biliyordum. Arkasını dönüp yatağına oturdu. Bilgisayarın kapağını açıp tekrar müzik listesine tıkladı. Şarkı çalmaya başlamadan önce dudaklarımdan bir fısıltı döküldü.

" özür dilerim"

Ama söylediğim şeyi ben bile zor duymuşken Buğlem'in duyması imkânsızdı. Odayı tekrar yüksek sesli müzik doldururken ben hala yerimden kıpırdamamıştım. Buğlem yeniden eline içki şişesini alıp ayağa kalktı. Bugün her ne olduysa yıllardır içinde tuttuğu şeylerin dışarı çıkmasına sebep olmuştu. Bir süre olduğum yerden küçük kardeşimi izledim. Şarkıya eşlik ediyor, dans etmeye çalışıyor bazen de anlamsızca gülüyordu.

Daha fazla dayanamayıp gidip bilgisayarı kapattım. Buğlem bana tekrar sinirle baktı.

" ne yaptığını sanıyorsun sen!"

" konuşacağız dedim"

" hayır" deyip bilgisayara atıldı. Ama ben bir kez daha ondan önce davranıp bilgisayarı aldım. Bu sefer işimi garantiye almak için bilgisayarı son gücümle yere fırlattım. Büyük bir gürültüyle yerde parçalara ayrılan bilgisayara değil de bana bakan Buğlem öfke doluydu. Hızla üzerime gelip beni duvarla arasına sıkıştırdı. Aslında aynı boyda sayılırdık sadece ben birkaç santim daha kısaydım o kadar. Ama şu an sinirli olmasından dolayı gözüme oldukça uzun gelmişti.

" nasıl böyle bir şey yaparsın abla! Delirdin mi sen?" dedi. Bunu yüzüme bağırarak söylemesi hiç hoşuma gitmemişti. Kavgadan her zaman nefret etmişimdir. Huzurumu kaçıracak her şeyden nefret ederdim.

" sana defalarca konuşmak istediğimi söyledim!" daha fazla dayanamayarak ben de bağırmıştım. Birbirimize sinirli bir şekilde bakarken birden odanın kapısı açıldı. İkimizde aynı anda kafamızı kapıya çevirdik. Gelen Deniz idi. Çıkan gürültüye gelmiş olmalıydı.

" her şey yolunda mı?" diye endişe ile sordu.

" değil. Aptal sevgilini de al ve beni yalnız bırak" deyip benden uzaklaştı. Deniz'e dönüp hayır anlamında başımı salladım. Gözlerime kararsızlıkla bir süre baktı. Gitmek istemediğini biliyordum. Ama gitmesi gerekiyordu. Bu benim ve Buğlem arasındaydı. Başımla tekrar gitmesi için işaret ettim. Tekrar gitmesini söylememe gerek kalmadan çıktı ve kapıyı kapattı. Buğlem sinirle kapanan kapıya baktı.

" neden seni de götürmedi?"

" çünkü gitmek istemiyorum"

"ısrarlardan nefret ettiğimi biliyorsun!"

" kesinlikle çok iyi biliyorum"

" o zaman neden hala buradasın Çisem!" cevap vermek yerine göstermeye karar verdim. Kelimeler anlamsızdı artık. Hızla Buğlem'e yaklaşıp sımsıkı sarıldım ona. İhtiyacı vardı çünkü. Tıpkı benim de olduğu gibi.

Bir dakika kadar öylece durup ona sarılmama izin verdi. Ya da üzerindeki şoku atmaya çalışıyordu emin değildim. Tek emin olduğum şey doğru olanı yaptığımdı. O da bunun farkına yavaş yavaş varıyordu çünkü gevşemeye başlamıştı. O gevşeyip rahatladıkça ben de rahatladım. En sonunda onunda bana sımsıkı sarılmasıyla tutmakta zorlandığım gözyaşları akmaya başladı. Sanırım ilk defa abla kardeş olmayı başarmıştık. 

 MERHABALAR ARKADAŞLAR. ÖNCELİKLE NASILSINIZ? UMARIM HEPİNİZİN SAĞLIĞI ÇOK İYİDİR. SİZDEN BİR RİCAM VAR. LÜTFEN OKUYAN HERKES YILDIZA BASSIN. EN AZ 30 OY OLMADAN YENİ BÖLÜM YAZMAYA BAŞLAMAYACAĞIM MAALESEF. BUNUN İÇİN ÜZGÜNÜM. MOTİVASYONA İHTİYACIM VAR. KENDİNİZE ÇOK DİKKAT EDİN. SAĞLIKLI GÜNLER..

Continue Reading

You'll Also Like

Kayıp Ceset By ege

Teen Fiction

370K 18.1K 40
Ben Eylül Akçay, sevdiğim adamın katili olmakla suçlanıyordum.
241K 6.3K 14
Kapıya doğru adımlarken Baran sarsıla sarsıla kalkmıştı ayağı."kendini toparlayınca konuşacağız bunları orman göz işte o zaman bana hak vereceksin"Ar...
36.4K 3.7K 42
"Yani dudaklarımız çarpıştı diye şansım sana geçti?" dedi sorarcasına. "Evet öyle oldu." Birazdan siktir ibne deyip yumruğunu indirecek diye beklerke...
57.7K 5.3K 35
Annesini kaybetmiş Erkin Özgün , babası ve abisiyle yaşamaktadır. Ama İnterseksüel bir birey olduğu için babası tarafından lanetlenmiş ve sevilmeyen...