Bol yorumu bir bölüm olsun istiyorum size de uyar mııı?? Bence uyar... Hadi çıtır okuyucularım küçük yıldızı doyuralım ve yorumlarda kendimizi espri, küfür veya hayal dünyamızda geliştirelim. Olur muuuu?? 🧡💛🌼✨🤍😝
°
"Fıstık uyan bakalım. Bak 15 dakikalık Yatı durdurdum hadi sen de gel." sanki kırk yıl dayak yemişim gibi bir yorgunluk üzerimdeyken gözlerimi kırpıştırarak açtım. " Hadi kalk ama artık off 5 saattir uyuyorsun zaten.. Kendimi ev hanımı gibi hissetmeye başladım. Mercan kahvaltı hazır uyan, mercan gidiyoruz uyan mercan uyan uyan.. " güldüm ve yastık iziyle kızarmış yanağımı boynuna koyarak sarıldım.
O güzel kokunun ana noktasına sarılırken gülümseyerek gözlerimi kapattım." Bak yanağın ateş ediyor hadi gel denize girelim diğerleri girdi bile. "gözlerimi açarak ayağa kalktım." Hadi girelim abiciğim." dalga geçerek söylediğim şeyden dolayı kendi kendime gülerken deniz belime attığı elini sıkarak yanıt verdi. "Ben nasıl tutacağım kendimi yaa abi nedir. Bak mesela.."
Ben uykulu uykulu esneyerek yürürken birden önüme geçti ve kalçalarıma ellerini koyup beni kucağına aldı. Ben onun suratına şaşkın şaşkın bakıyorken o baş döndürücü kokusu bedeninde iki zıt ruhu taşıdığını belli edercesine bana hem ölümü hem yaşamı koklattı. Parfümü mis gibi yaşam kokuyorken kendisi ölüm kokuyordu. Ölüm kokusundan bahsettiğim kötü bir koku değil. İnsanı içten içe zehirleyen ama bir o kadar da, o zehire kendi isteğiyle gitmesini sağlayacak kadar güzel bir koku..
Dudakları arafta kalmış ruhumu cennetine alır gibi dudaklarımı bulduğunda gözlerimi kapattım. O yürümeye devam etti ve merdivenlerden yukarıya çıktı. Dudakları hala dudaklarımda, teni tenimde, elleri bedenimdeyken gözlerimi açtığımda o da açtı ve alınını alnıma bastırarak gözlerimin içine içine baktı. "Güzel gelinim." iltifat etmek istediğini anladığım halde "Kaynanam mı oldun hayırdır?" güldü ve beni yere bırakırken tekrar dudaklarıma kapandı.
"Kardeşim ama burada aile var ayıp oluyor." akın cupbur cupbur suda yüzüyorken bize seslendi. Lan ordan nasıl gördün insafsız.
Deniz bir iki saniye dudaklarını dudaklarımdan ayırıp "O aileyi de seni de sikerim akın. " elleri şortumun düğmesini ve fermuarını açarken değdiği yerlere elektrik vermiş gibi bir his yarattı. Elleri şorttan içine kayarken tişörtü çıkarıp eteğinden tutarak yukarı sıyırdı. Nefes nefese güldüm ve o beni öpmeye devam ederken bende yardımcı olmak adına kollarımı kaldırdım. "Kardeşim alt katta sizin odanız yokmu gidin orda öpüşün, koklaşın." hakan da akına destek verdiğinde utanıp kendimi geri çekerek komple yere yatmış oldum.
Ne utanmaz arlanmaz bir kız olmuştum ben ya.
Deniz de gülerek bana bakarken alt dudağını dişlerinin arasına aldı ve o da tişörtünü çıkardı. Sanki denize girmicez de... Neyse...
Ayağa kalkıp şortumu çıkarırken düşer gibi olup denizin koluna tutundum. "Pardon." güldü ve o da altındaki şortunu çıkarıp nerden bulduğunu bilmediğim deniz şortunu hemen boxerından geçirdi. O bana ben ona bakarken bir iki üç yapmayı ve beraber atlamayı planlamıştım.
Gözleri üzerimde gezinerek "Gel bakayım sen." elini belime koyup çektiğinde yeniden beni kucağına aldı. "Kızım sen çok kilo verdin haa. Delirtme beni, sağlığını koru. " bacaklarımı beline dolarken kollarımı da boynuna sardım. "Ben sağlıklı bir insanım! Mental sağlığımı da bozan sensin. " kaşlarımı çatarken gülümsedi.
Gözlerimi devirdiğimde o da kollarını belime sararak "Bak bak bak, laflara bak sen. Neyse balım, hazır mısın?" güldüm ve başımı yukarı aşağıya salladım.
Geri geri gitti ve suya atlarken uçuşan saçlarım onun yüzüne dağıldı. Bizimkilerin çığlığını suyun altından bile duyarken burnumdan baloncuklar çıktı ve suyun altında gülmeye başladım. Gozlerimi yanmasına rağmen suyun altında açarken Denizle göz temasımızın arasındaki tek şey suyun içinde uçuşan saçlarımdı. Ona rağmen elini belimden boynuma çıkararak daha da kendine çekti ve dudaklarımdan öperek suyun yüzeyine çıkmaya başladı.
"Yiaaa." ecemin bize olan eriyişini duyarken herkesin bizi izlediğine emin olarak dudaklarımı çekmeye çalıştım ama deniz dilini de kullanmaya başlayıp beni kendine bastırdı. Lan ağzıma tuzlu tat geliyor!
Hobaaaa delikanlı tamam hoş ama bu kadarı da milletin içinde fazla.
Sanki insanları unutmuş gibi ısrarla beni öperken aslında ikimiz de insanları unutmuştuk. Dudaklarımızla ruhumuzu bütün çıplaklığıyla sadece ikimizin görebileceği kadar ortaya sermiştik.
Sonunda deniz nefes nefese kalmasa da yeterli olduğunu düşünerek kendini benden ayırıp alnıma yaslandı. "Sikeyim." diye benim duyabileceğim kadar fısıldadığında kendimi kötü hissetmemiştim. "Ne oldu?!" ağzım falan mı kokuyordu? Hiç zannetmiyordum!
"Seni istiyorum." diye sessizce fısıldadığında parmak uçlarıma kadar kızarıp japon balığına dönüşme evrelerim başlamaya başladı. "Mercan.." gözlerini açmasından bana bakmasından utanırken sanki aklımı okumuş gibi gözlerini açtı.
İçinde istikrarlı ve gerçekten istekli gibi gözüken bir şeyler vardı. Kısık ve derin bakıyordu. "Kokun, tenin başımı döndürüyor. Heleki şuan o kadar yoğun geliyor ki bunlar... Se- sen? " gözlerine bakmaya devam ederken arkadaki insanlar umarım duymuyordur diye düşündüm. "Te- teşekkür ederim." dedim, adem elması belirginleşerek gülmüştü. "Ne teşekkürü kızım? Biz iki yabancı değiliz niye çekiniyorsun benden bu kadar?"
Bunu sesli söylediği için herkesin duyduğuna yemin ederim. "Çekinmiyorum ama buna ne cevap verebilirdim ki?" gülümserken yüzüme yapışmış saçlarımı parmaklarıyla geriye ittirdi. "Umarım cevap vermediğin içindir. Umarım çekinmiyorsundur mercan. Yoksa aramızdaki bazı şeyleri aşamamışız demektir bu." gözlerim dolarken neden dolduğunu anlamamıştım bile.
"Güzelim neye üzüldün ki şimdi?" gözlerimi yukarıya bakarak kırpıştırdığımda birkaç damla süzülerek yüzümde sallandı. "Bir şeye üzülmedim." denizin sağ eli yüzüme geldiğinde parmakları sanki onlara ihtiyacı varmış gibi gözyaşlarımı emdi. "Neden ağlıyorsun o zaman fıstığım?" Gözlerine baktığımda çaresiz bir bakışı vardı. "Bilmiyorum öylesine doldu. Adamım ben duygusal biriyim beni böyle aldın yapacak bir şey yok. Bir an kahkahayla gülüyorken birkaç dakika sonra ağlayabilirim. Bir an ejderha gibi sinirliyken birkaç dakika sonra dünyanın en sakin insanı olabilirim huyum kurusun." gülümseyerek bana bakarken dişlerini göstererek güldü.
"Deve güreşine kimler var?" diye gözlerimin içine bakarak konu değiştirdiğinde Deniz, herkes yeyy vuhuu evet diye bağırmaya başladı. "Valla ben çok yorgunum içeriye uyumaya gideceğim. " diye Merve yatın merdivenlerine yüzdüğünde Akın omuz silkerek bize eliyle su fışkırttı "Hadi çifte kumrular sizde öpüşmeyi kesin de gelin." Denizle aynı anda akına baktığımızda gamzeleri belirginleşerek sırıttı ve ağzının fermuarını çekti.
Deniz bir anda suya dalarken kollarım ve bacaklarım boşta kalmıştı. Bacak aramda bir şey hissetmemle istemsizce küçük çocuk gibi kıkırdadım. Su seviyesinden çok daha yukarı çıkarken de ellerimi tutunma ihtiyacı hissederek kafasına koydum.
Kafasını sallayarak saçlarını salladığında güldüm ve yüzüne dökülen saçlarını alnından parmak uçlarımla geriye attım. "İşte benim kadınım." güldüm ve eğilip saçlarına öpücük bıraktım. Deniz ellerini bacaklarıma dolarken benim dudaklarım da onun saçındaydı. "İşte benim adamım."
***
"Valla hiç kusura bakma deniz hile yaptın." akın kaybetmeyi kendine yakıştıramazken benim aklım hala akınla ecemin deve güreşindeki hallerindeydi. Çok tatlılardı yaa bayağı da yakışıyorlardı bence. Karakterleri de az buçuk birbirlerine benziyordu işte mis gibi...
Ayı akın sudan çıkarken benim kıyafetlerimi de islattigi için alt kattan üzerime denizin uzun gri tişörtünü giydim. O güzel kokunun içinde boğulmayı sevmişim farkında değilim. Eskiden daha aramızda bir şey yokken kıyafetim olmadığı için mecburdum giymeye ama şuan isteyerek giyiyordum.. Ne kadar da değişik.
Yukarı çıktım ve yatın başına aslının karşısına oturdum. Güzel koku eşliğinde manzaraya bakarken Aslı ayaklandı ve yanıma deniz geldi. "Mercan görüyor musun?" güldüm ve aslının işaret ettiği yere baktım. "Aslı görebiliyorum ama daha 1 saat var karaya ulaşmamıza." deniz kucağıma şapka atarak "Ufaklık güneş geçecek başına.." ufaklık ne yaa.
Sırıttım ve attığı şapkayı kafama taktım. Kolunu omzumun üzerine atarak beni kendine çektiğinde üzerimdeki tişörtü çekiştirip ona daha da sokuldum. Aslı gülümseyerek bizi baş başa bıraktı ve yatın kenarından bize doğru gelen hakanı da kolundan çekiştirerek uzaklaştı.
Midemden ağzıma doğru çıkan bir şey hissettim, ekşi ve iğrenç bir tat. Anında denizin belime koyduğu elini ittirerek ayağa kalktım ve yatın arkasına doğru koşmaya başladım. Merdivenlerden inerken ayağım takıldı ve düştüm. Bu ne ya, buraya çıkarıcam şimdi.
Denizle kaldığımız odaya girip tuvaletin kapağını açarak önünde diz çöküp kusmaya başladım. "Lan noluyor?" diye akının bağırışına ve merdivenlerden gelen eşşek kadar yüksek ayak sesine cevap veremeyecek haldeyken tuvaletin kapısından bir sürü kafa bana bakmaya başlamıştı. "Gi- gidin." diye boğuk bir sesin ardından ikinci dalgaya kusarken Deniz arkamdan saçlarımı kaldırdı.
Ben çok fazla kusuyordum neden?
"Mercan ne oldu sana? Kızım ödümü kopardın." denizin bedeni de bana yaslanırken kenardan ayağımı uzatarak kapıyı ittirdim. Kim kusan bir insanı izlemeyi ister ki? "Çıtırım niye kusuyorsun." aklımda seçenekler geçerken regli yaklaşmıştı ama daha 2 hafta vardı. Reglimin semptomları son bir iki günde ortaya çıkıyordu.
Ben neler yemiştim ki? Fazla bir şey de yemiyordum. Birazdan hep beraber kahvaltı edicek- Hasiktir. Ben dün gece süt içmiştim. "De- deniz." sesim titrerken tekrar ağzımdakileri kustum. "Efendim canım?" ellerimi klozete dayarken daha da midem bulanmaya başlamıştı. "Zehirlendim.." kapı tekrar ayakla açılırken kendimi geriye bırakarak denize yaslandım. "Lan şu minnacık miden yüzünden hiçbir şey yemiyorsun ne zehirlenmesi?"
Elleriyle enseme yapışan saçları geriye çekiştirirken burnuma dolan kokusuyla gülümsedim. Bu durumda bile içimi rahatlatıyordu ya pes.. "Dün... dün gece süt içmiştim." akın ve arkasından herkes bana bakıyorken gözlerimi onlara çevirdim. "Ne yapacağız peki? Neyseki karaya çıkmaya az kaldı hemen hastahaneye gideriz." gözlerimi devirdim.
"Daha önce de midemi yıkadılar lütfen gitmeyelim hastahaneye." diye inlerken deniz ellerini kollarımın altından geçirerek beni göğsüne yatırdı. "Hakan buraya gel." akının arkasından hareketlilik olup hakan yanımıza geldiğinde sanki hakan denizin aklını okumuş gibi "Ya midesi yıkanacak yada bir iki kere daha kusması gerek." gözlerimi devirerek alnımda ki teri elimin tersiyle sildim. "Nasıl kusarım?" Deniz güldüğünde ona baktım.
"Pardon fıstığım sinirlerim bozuldu. Neyse hakan bunun için ilacın falan var mı? " hakan ikimize de bakıp "İlaç var ama gerek görmüyorum. Gereksiz yere ilaç almasın. " dedi ve arkasını dönüp kapıdan çıktı. "Bekleyin geliyorum. Siz de başında beklemeyin gidin işte amınakoyayım. " diye hakan kapıdakilere çıkışınca herkes sessizce uzaklaştı.
"Ah işte bir bebekle evlendiğimin kanıtı. Mızmız, süt seven, mis kokulu, bakım isteyen.. " Ya Deniz dur bir ya canımla uğraşıyorum... "O bebekle öpüşen ve evlenen de sensin ama." güldüğünde beni de salladı. "Öpüşmek ne alaka ki şimdi?" tekrar midemden bir şeyler gelmeden önce "Sen herhangi bir bebekle öpüşüyor musun?"
Eliyle sırtımı sıvazlarken safra kusuyordum. Çünkü midem boştu.
"Haklısın.. Ama var ya çok güzel ve akıllı bir bebek seçmişim." gözlerimi devirerek sonunda midemde başka bir şey kalmamıştı, hakan ne getiriyorsa boşunaydı. "Boş yapma bana ordan giyecek kıyafet." dediğimde güldü ve başıma vurdu. "Şu laflara bak. Yalnız bunun bir cezası olur var ya offf. benden söylemesi dikkat et laflarına." ben gözlerimi zorla açıp göğsünden kalktım ve duşakabine ilerledim. "İç çamaşırı da ayarla ben duşa giriyorum. "
" Bekle bensiz girme bayılırsın falan." Ya mal mısın amk." Deniz ilk zamanlardaki gibi oldu bu ama bu sefer sal beni artık. "diye üstümdeki tişörtü çıkarıp kenara attım. Mayonun tek kolunu da çıkarırken ciddi ciddi deniz içeriye girdi. "Cık, izin vermiyorum. Bak başka bir şeyden değil, çok kustun iyi değilsin." Ay uğraşmayacağım. "Ay tamam sus. Yeterki suss."
Üzerimdeki mayoyu çıkarırken çekinsemde yapacak bir şey yoktu, eninde sonunda görecekti zaten. Banyonun içine girip yere oturdum ve mayoyu tamamen altımdan sıyırıp kenara koydum. Sessizce yanıma geldi ve üzerindeki tişörtü çıkararak suyu açtı.
Telefonu duvara tutarken bana bakmıyordu. Utanacağımı bildiği için bakmıyordu şapşik şey. Ayağa kalktı ve sadece 1 tane olan şeyi, şampuanı alıp yanıma diz çöktü. "Bıcı Bıcı mı yapıyoruz biz?" diye dalga geçtiğinde sonunda bana bakıp gözlerime odaklandı. "Senden de iyi bir baba olur haa." dediğimde gözlerini benden çekip bir iki dakika boşluğa baktı. Saçlarımı ıslatıp şampuan sıktığında telefonu kucağıma bıraktı. "Bilmem olur mu?" niye böyle olmuştu ki? Oy benim minnoşum duygusal mı oldu yoksa?
"Kesinlikle olur." gözleri gözlerime kaydığında elleriyle saçımı köpürtmeye başladı. "Sen diyorsan.." niye böyle davranıyordu? Normalde olsa böbürlenip kendini övmesi gerekiyordu. "Sen iyi misin?" gözlerimin içine baktığında "Evet niye böyle dedin?" diye sorarken arkadan Hakanın sesi gelmişti. "Hakan girme. Tekrar kustu gerek kalmadı içmesine. Ben de şuan duş aldırıyorum." bir iki saniye sessizlik olduğunda "Tamam ama otomatik sürüşten çıkarsan iyi olur fazla ilerledi."
Deniz bana baktığında "Sen devam edebilir misin?" diye sordu. "Tamam sen git." gözleri emin olmamış gibi bakarken "İyisin değil mi? Aslıyı göndereyim mi? Aslıyı göndereyim ben. " ayağa kalkıp tişörtünü geçirirken ilk defa gözleri bedenime kaydı. Anında arkasını dönüp tuvaletten çıkınca kalakaldım. Bir tuhaflık vardı ama ne?
Kendi kendime vücudumu da yıkayıp saçlarımı durularken içeriye Aslı geldi." Minik kuşum iyi misin? " güldüm ve" İyiyim Aslı iyiyim. Bir havlu versene oradan. " anında bir havluyu açarak yanıma geldi." Ödüm koptu mercan. Merdivenlerden patır kütür sesler de gelince iyice korktum. İyi olduğuna emin misin? Bence bir has-" havluya sarınarak lafını böldüm" Gerek yok dediğimi hatırlıyorum Aslı. "
Kızdığım için susarak yardım etti ve yatağa oturttu." Ben bir banyoya bakayım sen de iç çamaşırlarını giy. "kafamı sallayıp yatağın üzerindeki leri elime aldım. Hemen iç çamaşırları giyerken bunları denizin görmüş olması beni çıldırtıyordu." Aslı bir şey sorucam benim valizimi sen hazırladın değil mi? " bir iki saniye sessizlik oluştu ve" Evet. Bir eksik mi var? "
Bir yandan Aslıyla konuşup bir yandan da giyinirken elimdeki askılı elbiseye baktım. Daha kapalı bir şey çıkarır diye düşünmüştüm." Hayır ama neden iç çamaşırlarım sanki victoria secret mankeninin iç çamaşırları gibi? " kahkaha saçını duyduğumda söylenerek elbiseyi giydim. "Çünkü.." yanıma gelirken bana boydan baktı. "Yeni evlenen başkası da benim mi haberim yok." saçlarımın suyunu havluyla aldım. "Ne alaka? Böyle dantelli mantelli. Sayende kendimi egzotik bir meyve gibi hissediyorum." yine güldü ama sessiz kalmayı tercih etti.
Ayağa kalktım ve yatakta başka bir şey var mı diye baktım topuklu görünce şaşırdım. Ayyy hemen giymeliyim. Benim gibi şıkır şıkır olmayı seven bir giymesin de kim giysin?
Arkamdan Aslı ve ben merdivenlerden çıkarken tak tak siyah bantlı topuklu ses çıkarıyordu. "Düşüceksin dikkat et." gözlerimi devirerek sonunda karşımda birilerini görünce sevindim. "Çıtırımm, ben seni bayat bir şekilde beklerken sen daha da çıtır olmuşsun bu ne güzellik?" akına gülüp omzuna vurdum. "Ben her durumda her şekilde hep çıtırım tamam mı karpuz surat?"
Suratını ekşittiğinde merdivenlerden deniz indi. Allahım bu ne yakışıklılık kalbime inecek ama. Altında gri renkte kumaş pantolon üzerine de siyah bir tişört vardı.
Gözlerimi ellerinin güzelliğinden alamazken deniz yanıma gelip ellerini belime sararak"Limana çekiyorum herkes üzerini değiştirsin. Aslı hala bikiniyle mi geziyorsun?" denizin gülüşü üzerine Aslı bir iki dakika denize dik dik baktı. "Sizin gibi sanki balo bu akşam gibiymiş gibi giyineyim mi?" diyip merdivenlerden inmeye başladığında deniz boynuma bir öpücük kondurdu.
"İyi misin?" gülümsedim ve gözlerimi açıp denize doğru baktım. "Bomba gibiyim. Asıl sen iyi misin?" güldü ve alnını alnıma yaslayarak "Bomba gibiyim." diyerek göz kırptı. "Bu akşam dışarıda yemeğe ne dersiniz?" yanağımı denizin göğsüne bastırarak kokusunu içime çektim. "Deniz şuan kimse yok. Herkesi üzerinizi değiştirin diye kovdun." kulakları rahatlatıcı sesiyle güldü ve "Açıkçası onların ne diyeceği zaten sikimde değildi. Bana senin isteğin önemli." canımı da al da kurtul be adam..
"Bir şeyler içer miyiz?" diye gözlerim parlarken yüzüne bakmak için kendimi geriye çektim. Eliyle yüzüme düşen saçımı geriye ittirdi ve elmacık kemiğimi okşayarak "Hakan izin verirse içebilirsin." gözlerimi devirdim. Kesin izin vermezdi ki.. Yada onla aslıyı sarhoş edip sormasına gerek bile bırakmazdım? Mükemmel fikir..
"Teşekkür ederim.." diye gözlerine baktığımda dudağını dişlerinin arasına almış dudaklarıma bakıyordu. Gülümseyip büyüsünden kendimi çekerek içeriye doğru ilerledim ve musluğu açarak elimi yıkadım. Enseme elimi sürterek soğumaya çalıştım. "Ben neden böyle oluyorum?" sessizce fısıldarken duyacağını düşünmemiştim "Nasıl oluyorsun?" tezgahın üzerinde ağzımı birkaç dakika meşgulmüş gibi gösterecek üzümü görünce avuçla elime aldım. "Acıkıyorum." ben durumu kurtaramaya çalışırken o şerefsizce gülümsedi ve avucumdaki üzümden bir iki tane koparıp ağzına attı.
"Çantanı alıp gelsen iyi olur çünkü şimdi pasaportunla kimliğine falan bakacaklar. Adamı bekletip zaman kaybetmek istemezsin değil mi? "ben dalmış bir şekilde onun yüzüne bakarak üzüm yerken son cümlesinin üzerine bana yaklaşmasıyla" Haa tamam. O zaman ben şey yapayım. " gülerek bana baktı" Ney yap? " oflayarak arkamı döndüm." Şeyimi getireyim yani çantamı." Resmen bilerek beni büyüsüne kaptırıyordu. Ki bende kapılmaya pek müsait bir şekilde ona zaten aşıktım.
«𑁍︎»
"Ben de bir çipura alayım o zaman." sırasıyla yemek istediklerimizi söylediğimizde yandan bana sırnaşan denize gülmemek için kendimi zor tuttum. "Ee keyifler gıcırında galiba herkes gülümsüyor." Burak konuştuğunda deniz sandalyesini biraz daha bana kaydırdı ve ellerini belime sararak "Benim gayet yerinde. Hatun senin?" diye sordu. Beni kendine doğru çektiğinde göğsüne doğru yattım. "Burası gayet rahat.." millet ooo diye bize gaz verirken garson masaya rakı getirdi.
Gözlerim anında ışıl ışıl parlarken kendimi tuttum. Önce bir iki kişiyi sarhoş etmeliydim. Eyvah... Ama etmemem gerekliydi de. Gece yarın için plan yapacaktık. Hallederizzz.
Aklıma gelen şeylerle buruk bir şekilde gülümsedim. "Deniz seninle en son başkasıyla yemek yediğimiz zamanı hatırlıyor musun?" elini belimde yukarı aşağıya hareket ettirerek ovaladı. "Başkasıyla.. Aslıyla bir şeyler yemiştik ama o tatlıydı. Ha sen şeyi diyorsun.. Şeyi.." karşımızda yan yana oturan kişiler ise akın ve ecem olduğu için onlara baktım. Alalh Allah acaba nasıl denk geldiler???!!! "Babanla tanıştığım akşam." Hasan bardaklara doldurduğu rakıdan bir yudum alırken sağa dönüp püskürttü. "Sen mercanın babasıyla mı tanıştın."
Kafamı kaldırdım. "Hasan şaşırınca ağzından bir şeyler püskürtme işine bir son mu versen? Düğünde de yaptın zaten. Hem bunda şaşırılacak ne var ben mi göremiyorum?" masaya doğru eğilerek hasana bakarken deniz güldü. "İşte benim-" lafını kızdığım için böldüm. "Kadınım dimi? Ay of anladık senin kadınınım ama biz bıktık sen bıkmadın aynısını söylemekten." niye çıkıştım onu ben bile bilmiyordum ama neyse.
"Mercan atasoy vurdu ve gol oldu." Deniz Akın'ın üzerine atlamadan önce ben topukluyu uzatarak ayağına bastırdım ve parmaklarını ezdim. "Akın kapa çeneni." Acı içinde inlediginde Hasan'a döndüm. "Cevabını bekliyorum Hasan?" ortamı germekten nefret ederim ama BENİ DELİRTMEYİN O ZAMAN...
"Bebeğim sakin olur musun?" derken deniz ona hiç bakmadan hasana bakmaya devam ettim. "Çünkü ne bileyim deniz öyle biri değildir. Adet- törenleri sikine takmaz." güldüm ve arkama yaslanıp ortamın gerginliğin den faydalanarak denizin bardağındaki rakıyı kafama diktim." İşte benim diye demiyorum ama ben yani. Bak bu dağ ayısını bile yola getirdim. " kendi kendime gülerek yolda aslının zorla sürdürdüğü kırmızı rujun dudaklarımdan bardağa bıraktığı ize baktım.
Tabaklar yavaş yavaş masalara konurken deniz kulağıma yaklaştı. "Dağ ayısı ha? " burnumu burusturarak şirin bir gülümseme attım. "Beğenemedin mi canım?" kaşını kaldırarak bana bakarken yaklaştı ve dudaklarımdan bir öpücük aldı. "Eh işte..." diyerek elini hafifçe sağa sola oynatırken tekrar nefesini boynuma vererek ve dudaklarını kulağıma değdirerek "İş arasında bardağımı yuttuğunun da farkında değilim sanma."
Yanaklarım kızarırken geriye çekildim ve "Fail.. Yakalandım ama bence seni susturabilirim. Bu yetenek bende var.. " dedim, öyle mi der gibi bana baktığında tabaklardan bıçak sesi gelmeye başlamıştı. Gözlerimi bir iki saniyeliğine ondan çekip çaktırmadan çatalımı aldım ve balıktan bir parça aldım. "Bence de sende bu yetenek var." diyerek gözlerimin içine bakarak dudaklarıma yaklaşırken çatalı gözünün seviyesine çıkardım. Yanaklarım bile bu duruma utanırken dneiz güldü ve dişlerini çatala sürterek balığı aldı. "İkimiz de doğru biliyormuşuz bak."
Gülerek önüme döndüm ve kendi yemeğimi yemeğe başladım. Herkes mutlu mutlu yemeğini yerken ufaktan ufaktan sohbet ediyorlardı. Ay valla tam şuanda masanın üzerine çıkıp Aslı ve hakan, ecem ve akın birbirinizden hoşlandığınızı biliyoruz lütfen artık bir bok yapın diyesim geldi.
Aslında neden olmasın ki??
Buldum mükemmel bir fikir..
"Ben bir lavaboya gideyim." Deniz bana bakarken öpücük attım ve lavaboya gittim. Bir iki dakika boş boş bekleyip planım tıkırında gidiyor diye sevinirken hazır gelmişim diye rujumu tazeledim. Otomatik peçeteliğin üzerinde anahtarı görünce sevindim ve kapıyı kitlemeyi denedim. Evet oluyordu.
Kadınlar tuvaletinden ruju bilerek orada bırakıp anahtarı da terleyen avucuma gömmek ister gibi bastırarak çıktım. Yandaki erkekler tuvaletinin kapısındaki asılı on yazısını tam tersi off şekilde çevirdim ve buraya doğru gelen bir adama doğru "Üzgünüm lavaboda arıza oluştu." diyerek gülümsedim. Adam Türk tü ki herhalde hemen anlayarak bir iki saniye bana baktı ve kafasını sallayarak geri döndü. Ohh bunu da atlattıysak şimdi sıra daha da zoruna geldi.
Masaya geri döndüğümde portföy çantamı kucağıma koyarak oturdum ve oyunculuk yeteneğimi göstererek "Ay. Aslı senin gözün gibi baktığın kırmızı mac ruj lavaboda kaldı. Gidip alsanaaa." Aslı bana tuhaf tuhaf bakarken deniz "Sorun değil ben alayım kaldırma kızı yemek yiyor." dediğinde ani bir refleksle durdurmak için elimi bacağına atıp gülümsedim "Deniz saçmalama kadınlar tuvaleti orası." dedim. Deniz kaşını kaldırarak güldü ve bana bakarak gözleriyle elimi işaret etti.
Hasiktir.
Bacak arasından elimi anında çektim ve Hakana gitmek için ayağa kalktım. Aslı farkında olmadan planıma uyarak çok yavaş bir şekilde tuvalete doğru giderken Deniz bileğimden tutup kendine çekerek kucağına oturttu ve saçlarımı geriye atarak bana bakmaya başladı. Boynumu öperken gıdıklandım. Hem onca insan var biraz utan be adam.
Kıkırdayarak tekrar ayağa kalktım. "Ya deniiiz bıraksana, hakana bir şey sorucam." Ya Deniz bırak amınakoyayım Aslı gelecek.
Masanın etrafından panikle ama belli etmemeye çalışarak hakanın yanına gittim ve kalçamı masaya koyarak ona baktım. Nasıl girecektim ki? "Buyur yenge ne soracaksın?" hakanın gözlerine bakarken "Şey.. Ben bir şeyler içmek istiyorum..." elimle tabağı çaktırmadan masanın ucuna doğru sürükledim. "De bence sorun olmaz ama..." tabak kucağına düştüğünde şokla ayağa kalktı. "Ay çok özür dilerim bir lavaboya git sen." Herkes gülerken hakan gözleriyle tuhaf bir bakış atıp tuvalete yönelirken peşinden gittim ve kadın işaretine elimi koyarak kapıyı açtım. Hakanı ittirdim ve arkasından kapıyı kitleyerek kendi kendime gülüp konuştum. "Dediğim gibi bence sorun olmaz. Yani en azından artık olmaz..."
İçeriden gelen sesleri umursamadan gülümseyerek önümden geçen garsona baktım. "Ee şey arkadaşım biraz ishal olmuş da." adam mal mal bana baktığında türkiyede olmadığımızı hatırladım.
Sıçtım ...
İngilizce biliyor mudur bu acaba? "Can you speak english?" adam kafasını sallayarak Yunanca bir şeyler dedi. Belime dolanan ellerle olduğum gibi kaldım. Gözlerimi refleksle kaparken burnuma dolan kokuyla gülümseyerek geri açtım. Deniz bana bakarken ne yapmaya çalıştığımı anlamış olacak ki "Yalan yok şeytana papucunu ters giydirirsin ama karşında da deniz atasoy var.. Seni küçük şeytan. " diyerek bana baktığında hiçbir şeyden haberim yokmuş gibi ellerimi havaya kaldırıp dudaklarımı büzdüm.
Adama dönüp Yunanca bir şeyler dediğinde az kalsın planımın tahtalı köyü boylayacağını hatırladım. Kahramanım yakışıklı delikanlım deniz. Çok güzel bir ödülü hakettin o zamannnn.
Garson denizle konuşup kadınlar tuvaletini de off yaptıktan sonra gitti. "Allahını kurban be." denize baktığımda parmakları dudağında bayağı da keyfi yerinde bana bakıyordu. "E ta-" Cümlesini bitirmesine izin vermeden dudaklarına yapışıp üzerine giderek duvara ittirdim.
İyiki yemek alanından uzaktayız haa.
Ellerini belime bastırıp beni kucağına alırken bacaklarımı beline doladım. Elbiseyi bir an yırtacak gibi hissederken sağdan yırtmaçlı olduğunu hatırlayıp daha da ona kendimi ittim. Dudaklarına minik ısırıklar bırakırken gülümsedi ve bir elini sanki kucağında bebek tutar gibi popoma koyarak destek oldu. Diğer elini de boynuma çıkarıp dilini dişlerimin üzerine gezdirdi ve dudaklarımızı ayırdı.
"Eğer böyle öpeceksen ömrüm boyunca seni kurtarırım." ben kahkahayla güldüğümde yüzünü boynuma gömdü ve öpmeye başladı. "Ah , ola- olabilir. Neden olmasın..."ben zorla konuşurken omzumda duran eli hareket etti ve elbisenin askısını çekmeye başladı.
"Neden olmasın. Bencede." dudakları askının iz bıraktığı yerlere değerken biraz daha sola kayıp gerdanıma geldi. Tehlikeli bölge tehlikeli bölge... Göğüs çatalıma geldiğinde nefes nefese "De - deniz şey.. Immmm masaya gitsek iyi olabilir.." ben cümleyi zorla toparlayıp söylediğimde durup alttan bana baktı. "Asıl bence otele erken gidebiliriz." gözlerimi devirerek güldüm.
Dudakları ince elbisenin ve aslının aldığı lanet olası dantelden oluşan sütyenin üzerinden göğüs ucuma değdiğinde irkildim. İşte normal sütyen olsa hissetmezdim bile... "Deniz.. A a arkadaş ortamı zaten zor toplanıyor hadi.. Gidelim. Yani gidelim mi? " gözlerinin yeşili koyu hale bürünürken ve çenesi göğüsümdeyken gözleri zor da olsa gözüme tırmandı.
"Of mercan. Eşeğin aklına karpuz kabuğunu düşürüyorsun hatta gösteriyorsun ama sonra çekip saklıyorsun." göğüs ucum uyarılmış gibi sızlarken bacaklarımı belinden çözdüm. "Bak sonra.. Tamam mı? Söz sonra yapalım.. Burada değil.. " yüzünü yüz hizama çıkararak gözlerini devirdi. "Hatırlatırım ama.."
Elbiseyi düzelterek nefesimi sakinleştirmeye çalıştım. Kasıklarım niye sızlamaya başlamıştı ki. Bir sen yoktun amına koyayım. Acaba regli mi olacağım? Heh regli takvimdeki günü gününe olan kadın bir de bu akşam regli olsun da tam yerinde. Oha bir dakika mükemmel bir fikir... Sözümü ertelemem için mükemmel bir bahane olur...
Ama onun için yapabileceğim bir şey yok ki hakanla aslıya dışarıdan müdahale edebilirim ama oraya... Cık..
Denizle masaya giderken tam insanlar görecekken önüne geçip durdurdum. "Dudakların." diyerek avuç içlerimi dudaklarına bastırarak silmeye başladım. Gözleri yüzümde ve dekoltemde gezerken gözlerimi pörtlettim. "Şu fıldır fıldır dönen gözlerine hakim ol." güldü ve avuç içimi öperek geri çekildi. "Şuan o kadar zor duruyorum ki.. O yüzden o kırmızı dudaklarınla pek konuşma bence, yoksa masada bile o tek darbeye bakan elbiseni üzerinde yırtarak seni soyabilirim." gözlerim duyduklarımla aynı anda açılırken cık cık cık yaptım.
" Ayıp ayıp. Hiç terbiye denen bir şey yok mu sizde beyefendi. Üstüme iyilik sağlık. " güldüğünde gözlerinin içinde sarımsı parıltılar geçti gibi gördüm ama bu imkansız değil miydi." Bizde böyle hanımefendi. Üstünüze gelirse.." yürümeye devam ederken "O ne be?" eliyle sandalyeyi çekerek "İşinize gelirse demek istedim."
Herkes tuhaf tuhaf bize bakarken yasemin "Aslı nerede?" Hasan da ona hak vererek "Hakana arabadan yeni pantolon falan getirelim mi?" gözlerimi devirdim. "Aslının biraz midesi bulanıyor ondan lavaboda.. Hakan da üzerine dökülen şeyi temizlemeye-" arkadan ayak sesi gelirken lafım kesildi "Temizledim mercancım temizledim..." gözlerim inanmaz gibi kocaman açılırken denizin elini bacağımda hissettim.
Arkama dönüp baktığımda bir adım arkamda hakan yanında da sinir küpü olduğu belli olan Aslı vardı. "Benim de bulantım geçti mercan..." diye ikisi de bana bakarken aslının ifadesi yavaş yavaş yumuşama ya başladı.
Lan siz nasıl dışarıya çıktınız ki?