• Again • √

By Irusu-mood

50.1K 4K 1.4K

"Geri dönmek bu kadar kolaysa neden hiç denemedin?" Kris bakışlarını yere indirdi.Elleri sürekli hareket ediy... More

Tanıtım
1.
2.
3.
4.
5.
6.
7.
8.
9.
10.
11.
12.
13.
14.
15.
16.
17.
18.
19.
20.
[Finale Bir Kala]
Teşekkür ve Hikayeye Dair
ÖZEL BÖLÜM [LUHAN]

FİNAL

2K 147 80
By Irusu-mood

Not :Merhaba :) Finali bu kadar erken beklemiyordunuz değil mi? Bir an önce yazayım dedim ama bir finale göre bence vasat oldu.Daha doğrusu wattpadde ilk kez böyle bir şey yazdığım için elim ayağıma dolaştı.Her neyse teşekkürümü ve bazı açıklamaları başka bir bölüme bıraktım.'Özel Bölüm' başlığı altında üyelerin ilerki hayatları ve bazı şeyleri orada açıklayacağım.

Fazla konuştum.İyi okumalar :)

Multimedya bölüm sonundaki kişi *-*
---------------------------------------

Kalbi kulaklarında atarken bir insanın, mantıklı düşünmesi mümkün müydü? Ya da gerçekleşmesi mümkün kötü ihtimalleri düşünürken ne kadar bayılmadan dayanabilirdi ?

Arabanın çevresinde dolanıp şirkete koştuğumda bacaklarımın beni taşımasına şaşıyordum.

Kaslarım içeri girdiğimde durmak için izin ister gibi yanıyordu, göğsüm hızla inip kalkıyordu ve ben teras katına zamanında ulaşamayacağımı biliyordum.Birileri hiçlikte kaybolacaktı, birileri boşluğa düşecekti, birileri işini bitirdikten sonra yeniden karanlığa karışacaktı.Ve birileri benim aptalca planlarım, egoist ruhum yüzünden yine acı çekecekti.

Bitkince merdivenlere baktım, bakışlarım her an odağını kaybedebilir gibi, heyecandan bulanıktı.Soluklandığım iki saniyelik sürede bu kadar şey düşünmüş olmamı göz ardı edip uzun merdivenleri tırmanmaya başladım.Arkamda, hiçbir şeyden habersiz olan görevlinin "Parti alt kata taşındı Bayan," demesini duymama rağmen ikinci kata çıktım.

Herkes alt katta toplanmış eğlenirken teras katında biri daha öldürülecekti. Kimse müzik dışında bir ses duymayacaktı. Duysalar bile ölmek üzere olan kişiyi kurtarmak için zamanında yetişemeyeceklerdi.Bu seferki zamanlama hepsinden de iyiydi.

3.kat.

4.kat.

5.kat.

Basamakları ikişer üçer çıkarken Luhan'ın nerede olduğunu merak ettim.Umarım oradadır.Umarım kardeşini kurtarmadan önce polisi aramak gibi hepimize zaman kaybettirecek bir hata yapmamıştır.

6.kat.

7.kat.

8.kat.
.
.
.

Her basamağı aştığımda ölecek gibi hissediyordum.Eğer üst kattaki görüntüyü yanlış anlamışsam gerçekten de kahrolacaktım.

Sessiz koridorda ayak seslerim yankılanırken köşeyi döndüm ve son basamakları tırmandım.Teras katının temiz havası suratıma çarparken devasa kapıyı ittirip parti salonuna baktım.Bir kişi bile yoktu etrafta. Masalar ve sandalyeler aniden terk edildiklerini belli edercesine dağınıklardı.Yemekler ve içecekler etrafa yayılmıştı.

Bu kadar acele....neden?

Yavaş adımlarla terasa açılan kapıya ilerlerken vücudum titremeye başlamıştı.Sakin ol dedim kendi kendime.Şimdiye kadar hiç silah sesi duydun mu?
Hayır.

Kapıyı açıp beklediğim görüntüye kendimi hazırladım.Chen elinde silah, başını iki yana sallıyor, gözlerinden yaşlar boşanmış.Kızarık suratından pişmanlığı okunuyor ve bir yerlerde elinde aynı silahı taşıyan bir Shin Ji Min var.Kurşunları hazır, tek yapması gereken içeri girdiğim anda tetiğe basmak.Bu tören şahitsiz olmuyor çünkü.

Derin bir nefes alıp terastaki un ufak sesleri dinledim ve o tarafa doğru ilerledim.Gözlerimi kapatırsam bu sahnenin gerçekleşmemesi mümkün olur muydu? Eğer öyleyse, sonsuza kadar gözlerimi kapatabilirdim.

Geniş saksının etrafından hiçbir sorun yokmuşçasına, sanki hava almak için gelmiş gibi sakince döndüm ve görmek istemediğim sahneye şahit oldum.

Ve istemsizce kanım buz kesti.

Beklediğim hiçbir şey yoktu ortada.

Ne Chen, ne pişmanlık kokan hava, ne ölüm atmosferi...

Elinde  silahı tutan Chanyeol ve Jae Sun sakince duruyorlardı.Yüzleri kızarıp ıslanmıştı evet, ama sadece bu kadardı.Anlam veremiyordum... Yanlış bir olaya mı gelmiştim?

"Junes..." diye soludu Chanyeol.Ses tonundaki korkuyu ve şaşkınlığı sezdim. Aklım hala ermiyordu.

Jae Sun bana bakarken bir hıçkırık kopardı.Vücudu bir yaprak gibi titrediği için elindeki silah sallanıyordu."Buradaydı !!" diye haykırdı Jae Sun. "Lanet kadın buradaydı!!"

Lanet kadın.

O buradaysa neden onlara zarar vermemişti ?

Chanyeol kafasını iki yana sallayıp silahı yere atmak istedi ama Jae Sun ona yapışarak engel oldu. "Chanyeol, silahı bırakırsak öleceğimizi söylemişti..hatırlamıyor musun ?.." Jae Sun titrek sesiyle konuşurken gözlerimle etrafta saklanılabilecek kadar gizli bir yer bulmaya  çalıştım.Shin Ji Min'i görebileceğimi sanmıyordum ama vücudum onu bulabilirmişim gibi teras katında sürüklenmeye başlamıştı.

Kalbim delicesine atarken dışa yansıttığım metanete küfrediyordum.Bu sefer iki kişi ölmek üzereydi, ben ne yapıyordum böyle ?

"Junes...Git.." diye başladı Chanyeol.Kalın sesi zayıf bir perdenin altına saklanmış gibi boğuktu.

Chanyeol'ün gereksiz uyarısını kulak ardı ettim.

"SHIN JI MIN ÇIK ORTAYA !!" diye bağırdım şehrin ışıklarına doğru. "Onlar hiçbir şey yapmadılar !!!"

Anlam veremediğim bir nokta da buydu işte. Skandal çıkaranlar ben ve Chen'di. Onun koyduğu kurallara göre ikimizin -en azından Chen'in- ölmesi gerekiyordu. Bu sefer neden Chanyeol ve Jae Sun'a göz koymuştu ki ?

Ellerimi iki yana açtım ve korkusuzca arkamı döndüm."Shin Ji Min çık orta-"

Aniden arkamdan bir kahkaha sesi geldi ve Chanyeol'ün küfrettiğini duydum. Chanyeol "Junes kenara çekil !" diye bağırdığında dediğini yapamadan havayı yaran jilet gibi bir ses işittim ve kolumdaki acıyı hissettim.

Şok vücudumu sarıp sinsice bacaklarıma kadar yayıldı.Kendimi taşıyamayıp yere çöktüğümde elim istemsizce acının kaynağı olan koluma gitti.O uğursuz sıvıyı göreceğimi bildiğim halde ona bakarken gözlerimin bir süreliğine kararmasına engel olamamıştım.

"Sana git demiştim." diye fısıldadı Chanyeol bana. "O tam bir manyak!"

"Ama bu sadece uyarıydı Channie," Jae Sun kıkırdayınca zorlukla onlara döndüm. Chanyeol'ün suratı yeniden parlamaya başlamıştı, Jae Sun elindeki silahı dalga geçercesine sallıyordu."Daha oyun oynamaya başlamadık bile...Durun. Ortada bir oyun yok ama hep bu lafı hep söylemek istemiştim."

Jae Sun gülümseyerek suratındaki gamzeleri sergilerken inleyip kendimi duvara ittim. Chanyeol için bir şeyler yapmak istiyordum ama ikinci kez vurulacak kadar kahraman değildim.

Bu saatten sonra etraftan Shin Ji Min denen kadının çıkmayacağını da anlamıştım.

Shin Ji Min başından beri olmamıştı zaten.

Hata yapmıştım. Jae Sun gözümün önünde insanları öldürürken nasıl sadece Shin Ji Min'e odaklanabilmiştim?Luhan'ın da dediği gibi,nasıl sadece Shin Ji Min üzerinden teoriler yürütebilmiştim?

"İyi rol yaptım değil mi Junes ? Az önceki feryat figan oldukça gerçekçiydi değil mi ?"Jae Sun gülerek kendini sallanan koltuklardan birine attığında tısladım.Chanyeol elindeki silahı indirecekken Jae Sun bacağını Chanyeol'ün uyluklarına doğru salladı.

Dehşetle Chanyeol'ün iki büklüm olmasını izlerken Jae Sun tekrar kıkırdayıp silahıyla başını kaşıdı. "Yerlerde sürünsen bile o silahı elinden bırakmamalısın hayatım."

"Chanyeol...iyi misin?"diye sordum umutsuzca.Tamamen çökmüş, parkeye eğilerek derin nefesler alıyordu. Elimi yaralı olan çıplak koluma bastırıp ona doğru ilerlemek için dizlerimin üzerinde doğrulmuştum ki Jae Sun'un silahının duvara sürtünme sesini duydum.

"Beynini saniyesinde dağıtmamı istiyorsan git yanına.Hadi." Jae Sun konuşurken ağzım açık bir şekilde ona bakıyordum.

Gerçek olamayacak kadar saçmaydı.Onca kafa patlatışımda herkesin katil olma potansiyellerini defalarca gözden geçirmiştim.Herkesin bir nedeni olabilirdi.Shin Ji Min'in, Luhan'ın hatta Chen'in bile. Ama asla Jae Sun'un katil olabileceğini düşünmemiştim.Sorunu neydi? Neden onları öldürüp duruyordu ki?

Baekhyun onunla çıkarken Taeyeon'la da çıktığı için mi?

Kris ona..bir şey mi yapmıştı yoksa?

"Her şey göründüğünden de öte, benim sevimli oyuncaklarım."

Jae Sun bir filmin içindeymiş gibi konuşup mutlulukla sırıttı.Güzel yüzündeki ifade artık sevimli olmaktan çok, psikopatlığını yansıtan bir korkunçlukta görünüyordu.

"Jae Sun, bunları neden yaptın?" diye sordum o an elimden gelen en yumuşak sesle. "Neden onları öldürmek istiyorsun ?"

Jae Sun suratıma baktı, terasa geldiğimden beri gördüğümü sandığım ilk samimi ifadeydi bu.

Neden şaşırmıştı?

"Jae Sun da kim ?" diye sordu yüz ifadesini ses tonuna yansıtarak. "Neden bana Jae Sun diye seslendin?"

Boğazıma oturan yumruyu yutkunup gidermeye çalıştım.Yan gözle Chanyeol'e baktım.Biraz daha iyi görünüyordu.En azından içinde bulunduğumuz durumu göz önünde bulundurup üstünkörü bir açıklama yapacak kadar.

"O...Bu.. sanırım psikolojik bir rahatsızlık." dedi Chanyeol bir süre sonra.Gözlerini benden kaçırıp parkeye baktı. "Ve ben bunu bir süredir biliyor olabilirim."

"Ne?!" İçimde patlamayı bekleyen şiddet duygusuyla Chanyeol'e baktım. "Kris'in katili olan bu kızı, zaten biliyor muydun?" Yerimden doğrulmak için bir hamle yaptım ama hem kolum hem de ikinci bir kurşun beni durdurdu.Neyseki sadece duvara saplanmıştı.

"Tanrım..." diye mırıldandı Chanyeol. "Şunu yapmayı kes Aerin !!"

"Ateş etmek eğlenceli." Jae Sun omuz silkti. "Ama kız sıkıcı."

Konuşmaları Chanyeol söylediğinden olsa gerek oldukça garip gelmeye başlamıştı.Hareketleri de öyle. Elinde bir silah da olsa, diğerlerini öldürmüş de olsa gözümde küçük bir kız çocuğu gibiydi. Ona ne Kris'i öldürdüğü ne de Baekhyun'u vurduğu için kızasım gelmiyordu.Davranış bozukluğu olabilirdi, ya da başka bir hastalık. Suçlu olsa bile hapishaneye değil hastaneye tıkılmalıydı.

Bütün bu davranışları öfkemi dışa vurmamı ya da ona sinirlenmemi engelliyordu engellemesine ama, burada bir katille sebepsizce beklemek hala ürkütücü geliyordu.

"O çift karakterli," dedi Chanyeol başını kaldırdığında. "Baekhyun da bunu biliyordu. Ama yemin ederim, katilin o olduğundan ne Baekhyun'un ne de benim haberim vardı ! Şu an kendini tanımıyor.Kafasında kurguladığı Aerin denen 16 yaşında bir sasaeng fangirl var ve kendini o zannediyor.Muhtemelen diğerlerini de Aerin karakterindeyken öldürdü.Eğer onun bu krizinin geçmesini beklersek, eski haline dönebilirse-"

"Park Chanyeol, nerenden uyduruyorsun bunları acaba?" Aerin silahını sallayıp eğildi ve yüreğimin ağzıma gelmesini sağlayacak şekilde elindekini birkaç kez Chanyeol'ün kafasına vurdu.

Chanyeol kısık bir şekilde inlerken elimi yaralı koluma daha da bastırdım.Dişlerimi birbirine bastırıp ayaklarımla ritim tutmaya başladım.Nefesim daralmaya başlamıştı ve daha önce vurulmamış biri olmama rağmen az sonra başıma gelecekleri az çok tahmin edebiliyordum.Nefesim gittikçe daralmaya devam edecek ve görüşüm bulanıklaşmaya başlayacaktı.Kurşun hala vücudumda olduğu için kolum alev alıyormuş gibi yanacak ve bu alev beni kendimden geçirecek kadar ağırlaşacaktı.Kanı durduracak bir bez parçam bile olmadığı için kanım zeminde yayılırken başımı o kızıllığa dayayacak ve kendini  sasaeng fan sanan Jae Sun'la zavallı Chanyeol'ü uzun bir süreliğine kendi başlarına bırakacaktım.

Kimse kolumdaki kanamaya müdahale etmezse belki de sonsuza kadar.

"Ben sadece Aerin'im, Aerin ! Jae Sun gibi aptalca bir isme sahip değilim! Herkesin intikamını alan bir meleğim ben!! Sizin yüzünüzden acı çeken ne kadar çok insan var bundan haberiniz var mı? " Aerin ayağa kalkıp terasta dolaşmaya başlamıştı. "Kris gruptan ayrılıp bir yönetmenle takılıyor! Ne bu ?

Ya Baekhyun'un yaptığı? O ucuz kadınla nasıl birlikte olabilir? Şu an yattığı yerden memnun mu ha? Bu sonu kendi elleriyle hazırlamadılar mı?!"

Yanımda durduğunda nefesimi tutup suratına baktım.Gözlerinde eski Jae Sun'da olmayan delice bir parıltı vardı.Bu gözler her şeyi yapabilirdi.Adam öldürebilirdi, intihar edebilirdi... bana zarar verebilirdi.

"Sonra bir de Chen var tabi ! Aptal Chanyeol Chen'den önce buraya gelmeseydi belki de o da layıkını bulacaktı."

Silahlı eliyle çenemi tuttuğunda irkildim."Belki de onun hakkını sana vermeliyim? Hm?" Boşta kalan elini yaralı koluma bastırınca inledim."Kurşun tam burada değil mi?Acıyor mu?" Kurşunun olduğu yere parmağını sokar gibi dayayınca ağzımı açtım.Terasta yankılanan çığlık bana ait değildi sanki.

Jae Sun gülümseyip silahını ikimizin arasına soktu.Tamamen çömelmişti, onu tekmeleyebilir ya da itebilirdim ama bunu yapamıyordum.Beni delip geçen gözlerden kendimi alamıyordum bir türlü."Daha önce hep uzaktan birilerini vurdum.Baekhyun'u uzaktan, Kris'i uzaktan. Kris aptaldı, biliyor musun? Beni gördüğünde sadece ' gel 'dedi.'Gel ve benim ol ' Tabi ki, küçük bir kızdan ne zarar gelebilirdi ki?"

Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım.Güçlü görünmeye çalışmak anlamsızdı.Güçlü olmak bile anlamsızdı. Görüşüm hızla bulanıklaşmaya devam ederken sonumun geldiğini biliyordum.Ya kan kaybından ölecektim ya da Jae Sun vücudumda bir delik daha açarak bu süreci hızlandıracaktı.

Chanyeol'ün sesi çıkmıyordu.Teras katında sadece Jae Sun ve ben vardık şimdi.Bitmiş bir şekilde ona baktım.Silahı karnımı dürtüyordu.Ağzı sadece canımı acıtmak için açılıp kapanırken vücudum alev almaya başlamıştı bile.

"Sakın bayılma.Sana silahlar hakkında öğrendiklerimi anlatacağım." diye fısıldadı Jae Sun.

Canın cehenneme.

"İlk silahlar kim tarafında üretildi biliyor-"

Birden Jae Sun'un arkasında beliren silüet irkilmeme neden oldu.Uzun bir uzantı önümdeki ruh hastasının ensesine inerken kurtarıcıma gülümseyip gözlerimi huzurla kapattım.

Eğer şimdi ölürsem son gördüğüm şey  Baekhyun hayranı olan sevimli fanın ay ışığında parlayan güzel suratı olacaktı.

Lütfen şimdi ölmeyeyim.

---------

Son not : Umarım o kızı hatırlamışsınızdır.

Özel Bölümü bekleyin  #.#

Continue Reading

You'll Also Like

77.3K 10K 36
seninle aramızdaki çok başka. bambaşka.
3.6M 202K 36
Kız kardeşinin hatası yüzüden ceza alan ve ailesinden veto yiyen Rojbin, parasız pulsuz bilmediği bir şehre sürgün edilir. Tabi bu sürgüne ek deli do...
338K 33.6K 38
2022 WATTYS KAZANANI Lale lise son sınıfa geçtiğinde düşünmesi gereken tek şey üniversite sınavı değildi. Uğraşması gereken, yeni bir cici annesi ve...
61.1K 4.4K 33
Fenerbahçenin liberosu, fenerbahçenin kızıydı o. Hayatını bu renklere aşık olarak geçirmişti. Onun aksine Barış Alper, galatasarayın jokeriydi. Bir...