}DÜZENLENMİŞTİR {
================================
Ben: Hey! Nerdeyim ben? Burası da neresi böyle?
Adam: Çok az kaldı Miray Doğan. Çok az kaldı!...
Ben: Hey sen kimsin? Ve ben neredeyim?
Adam: Çok yakında benide tanıyacaksın, dostunuda düşmanınıda. Dostum dediğin vuracak sırtından. Düşmanım dediğin uzatacak elini...Dikkat et Miray Doğan yanında dost olarak tuttuğun insanlara dikkat et. Onlar senin sonun olacak. BEN SENİN SONUN OLCAĞIM...
Ben: Hey sen kimsin? Nereye gidiyorsun? Hayır! Bekle!!!
================================
Güneşin etkisiyle gözlerimi yavaşça açtım. Neydi bu şimdi? Bu normal bir rüyamıydı?
Yoksa rüya aracılığı ile bana gönderilen bir mesajmı?
O adam kimdi?
Neden bahsediyordu?
Gerçekten onu tanıyacakmıydım?
Aklımda o kadar çok soru vardı ki ne yapacağımı bilemiyordum. Hazırlanıp aşağı indim. Teyzem işe erken gitmiş olmalı. Bende geç kalmamak için hemen çantamı alıp ayakkabılarımı giydim.
Yolda müzik dinlerken aklımda sadece o vardı. O adam ve söyledikleri ya ben abartıyordum. Ya da belamı bekliyordum. Bilmiyorum...
Okulun bahçe kapısına geldiğimde kapıda beni bekleyen Masal'ı gördüm. Bu kıza harbi kanım kaynamıştı. İyi biriydi. Masal beni fark edince gülümsedi. Onun yanına gittiğimde birbirimize günaydın dedik ve birlikte kantine indik. Okulun başlamasına daha 15 dakika vardı.
Masal ile birlikte kahve aldık. Sessizce kahvelerimizi yudumluyorduk. O 15 dakika gerçektende çok sakin ve sessiz geçmişti.
Şimdide ne mi yapıyoruz. Tarih dersindeyiz ve ben dersi dinliyorum. Ya da en azından dinlemiş gibi yapıyorum. Aklım hala o adamın dedikledri Ve o kurtdayı ve-ve o garip sesteydi.
Bir süre daha dersi dinledikten sonra nihayet ders bitmişti. Ve ben Masal ile bahçede yürüyorduk. O birşeyler anlatıyordu ama dinlemiyordum bile. En son bana seslenmesiyle kendime geldim;
Masal: Hey! Dünyadan Miray'a. İyimisin sen ne oldu? Canın sıkkın gibi.
Ben: Dün bir rüya gördümde hâlâ etkisindeyim. Gerkçekten de çok tuhaftı. Sanki gerçwk gibiydi.
Masal: Öylemi? Anlat hadi çok merak ettim!
Ben: Karanlık bir yerdeydim. Etrafta hep tozlar uçuşuyordu. Ben ne olduğunu anlamaya çalışırken bir ses duydum 'Çok az kaldı Miray Doğan. Çok az kaldı!...'. Dedi sonra bende 'Hey sen kimsin? Ve ben neredeyim?' dedim ve onun tek söylediği 'Çok yakında benide tanıyacaksın, dostunuda düşmanınıda. Dostum dediğin vuracak sırtından. Düşmanım dediğin uzatacak elini...Dikkat et Miray Doğan yanında dost olarak tuttuğun insanlara dikkat et. Onlar senin sonun olacak. BEN SENİN SONUN OLCAĞIM...'Değişiydi. Ne kadar arkasından bağırsamda karanlığın ve tozun arasında kaybolup gitti.
Masal: Vayy be! Ben böyle rüya görsem okula gelmezdim açıkcası. Ama... Üstüme alınmam gerekiyormu?
Ben: Hayır! Tabiki de hayır. Senin bununla bir ilgin yok. Ama anlamıyorum bu öylesine bir rüya olamaz ki annem ve babamın mezarının yanında gördüğüm kurt, duyduğum o sesler, şimdiyse de bu rüya. Gerçekten bunlar çok garip! Bence tesadüf olamaz.
Masal: Bencede olamaz. Ama dur bir dakika kurt ve ses mi? Bunları hemen bana anlatmanı istiyorum Miray lütfen herşeyi bilmek istiyorum!
Başımı onu onaylar bir biçimde salladım ve bir yere oturduk. Ben ona baştan sona her şeyi anlattım. Kurtun kırmızı gözlerini duyduğum o sesi baştan sona her şeyi en ayrıntılarıyla anlattım.
*
Şu anda sıkıcı geometri dersini dinliyoruz. Yani dinliyorum. Offf bilmiyorum çoook sıkıcı. Yanımdaki Masal'a baktığımda uyumaka uğraştığını görüyordum. Hiç korkmuyordu hoca kızardı diye? Şahsen hoca bana bu yüzden kızsa yerin dibine girerdim.
O sırada beynimde ve kulağında bir uğultu ve çınlama hissetdim. Ve bir ses
Adam: Sınıftan çık Miray. Sınıftan çık...
Tedirgince etrafıma baktım. Ama herkes uyumakla meşguldü. Masal'ın telefonuna sınıftan çıktığıma ve o sesi yeniden duyduğuma dair bir mesaj attım. Ve öğretmenden lavaboya gitmek için izin aldım.
Koridorlar çok karanlıktı. Ve herkes derste olduğu içinde koridorlar sessizdi.
Uzun koridorlarda yavaş yavaş ilerliyordum ve birden bir ses duydum. Bağırış sesleriydi. Kapının ağzına kadar gelip görünmeden dinlemeye devam ettim.
Aslında bu yaptığım iyi bir şey değildi. O yüzden tam gidicekken babamın adının geçtiğini duydum. Ve yerimde dondum kaldım.
1. Kişi: O kızın hiç bir suçu yoktu! Anlıyormusun! bunu ona yapmamalıydın!
Neler oluyor böyle?! Ne-neden gözleri kıpkırmızı!? Hey... Tamam Miray belki sen yanlış görmüşsündür. Ama... Bu onun tırnaklarını açıklamaz. Resmen pençeleri var.
2. Kişi: Oğuz Doğan bunu çoktan haketmişti!
Bedelini canıyla ödedi. En azında ona bir iyilik yaptım ve karısyla gitmesine izin verdim. Hadi ama. O kadar da vicdansız sayılmam öyle değilmi?
Bu...
Burda neler oluyor böyle? Babam neden neyi haketmişti. Ölmeyi nasıl hak eder?!
1. Kişi: Yinede Miray'ın canını yakman gerekmiyordu. Ona acı çektirmeye hakkın yoktu.
2. Kişi: Hala anlamıyormusun! Oğuz benim ailemi, annemi babamı öldürdü. Bende buna karşın Miray'ın anne ve babasını öldürdüm. Hem o bir avcı geninden. Napıcağı belli olmaz. Önceden acı çektirmeininde bir zararı olmaz!
Aklıma o gün mezarlıkta karşılaştığım kurt aklıma geldi. Hayır... Hayır kurt adamlar gerçek olamazdı değilmi?
1. Kişi: Sen delirmişsin! Eğer o kıza dokunursan seni buna pişman ederim anlıyor musun!
Buda nedemek böyle? Babam birinimi öldürmüştü? Ben avcı genindenmyim? Banada zarar verecekmi acaba? Ve...ve o kurt adammı? Allah'ım hayır lütfen bunlar bir kabus olsun lütfen...
Ayak sesleri duyunca hemen olabildiğince sessiz adımlarala koşmaya çalıştım. Sınıfın kapısına geldiğimde soluk soluğaydım.
Kapıyı çaldım. Sınıfa geçip yerime oturdum. Ondan hemen sonra zil çaldı. Masal'a bize gelmesini söyledim. Ona anlatacak çok şeyim vardı. Yol boyunca ikimizde hiç konuşmadık.
Bu gün o kadar garip geçmiştiki. Hatta son iki günüm çok garip geçiyordu. Bildiğim bir şey varsa o da artık hiç bir şey eskisi gibi olmayacaktı. Ben Miray Doğan bu işin sırrını bulacaktım!
******
Voteleriniz ve yorumlarınız için teşekkür ederim.