Neden yaşıyorsun bu hayatı diktatör eminim zorlanıyorsundur.Kimse seni sevmiyor herkez çıkarları doğrultusunda seninle yakınlık kuruyor ve hiç kimse sana saygısızlık yapamayacağı için korkuyla yaklaşıyor?
Deniz kızı sen neden ondan korkmuyorsun?
Beni hiç öfkelendirmedi karanlık karanlıktan hiç nefret etmedim.
Beni sıkıca tutup saran şeyden korkmam sence ne kadar normal olur ki?
Ben senin için karanlık mıyım deniz kızı?
Karanlıktan hiç korkmadım aksine karanlık beni sıkıca sardı ve sevdi.
O zaman beni yani karanlığı seviyor musun deniz kızı...?
Beni sarıp seven birinden korkulur mı dersin diktatör...çünkü bence sevginin olduğu yerde korkunun esamesi bile okunmaz...!
Sen o karanlığa sığınıp,sisli yolları aşıp, bir canavarın yuvasına adım attın...
Korkmadın çünkü sen karanlığa sığınıp o sisli yolları aşmayı ve yuvasına sığındığı canavarı seviyordun...!
Korku karanlık tarafa giden yoldur.
Korku öfkeye; öfke nefrete; nefret ise acıya yol açar.
18.BÖLÜM : BEKLENMEYEN SON
Bir süredir odadaydım.
1 saat önce gördüğüm ceset hala aklımdan çıkmıyordu ve bi süredir evde tuhaf bi polis kalabalığı vardı.Bazı polislerin bana yönelttiği soruları yanıtlayınca odaya çıkmıştım ve gitmelerini beklerken neredeyse 1 saattir bacaklarımı göğsüme çekmiş yatakta oturuyordum.
Bu 2 olmuştu bu ceseti de ilk gören bendim.Acaba katil kasıtlı olarak mı benim olduğum yerlere ceset bırakıyordu bilmiyordum belkide beni suçlu falan göstermekti amacı fakat bunu yapınca eline benim hapise gitmem dışında ne gelebilirdi ki beni öldürmek değil mi onun istediği?
Gerçekten kafam patlamak üzere şu 17 senelik hayatım boyunca tamı tamına 3 ceset gördüm ve 1 tane daha görmek istemiyordum.Panik atak evet panik atak krizim azmamalı kesinlikle şimdi olmaz sakin ol...!
Güzel şeyler düşün korku yok,titreme yok,acı yok,O zaten hiç olmaz...tek boynuzlu atlar var,pamuk şeker ve ölene kadar içebileceğim hiç bitmeyen elma suyu...
Elma suyunu çok severim..!
Sanırım sadece elma suyunu severim.
Vişne dişlerimi kamaştırıyor,kola ise çok asitli,sarı elma çok güzel oluyor ve suyunu içmeyi de severim.
Vişne suyundan da nefret ediyorum...!
Vişne diyince bile zorla yutkunuyorum sanki...!
"Alya..!"
Hem elma suyu öylemi ağzımda tadı bitiyor hemen tatlı tatlı.
Rengi de çok güzel en azından kan rengi değil...!
Kan yok...kırmızı renk...kan...!
"Alya...?"
Neden kan yok...neden sadece boğuldu...boğulmak daha çok acı vermez mi ? Acı nasıl hissettiriyor peki...? Boğulmak gibi mi?Çünkü boğulurken nefes alamamıştım ben...nefes alamayınca canım çok yanmıştı ve korkmuştum.
"Alya kapıyı aç...!"
Vişne de aynı kan gibi benim için!
Kandan nefret ediyorum...!
Kırmızıdan da nefret ediyorum...!
Cesetlerden de nefret ediyorum...!
Katilden de,ölümden de,sudan da,köpeklerden hatta hayvanlardan da,insanlardan da,güneşten de,bulutlardan,gökyüzünden pembe renkten hatta bütün açık renlerden de nefret ediyorum.Sadece siyah,beyaz ,gri bide mavinin tonları güzel ama yinede sudan ve gökyüzünden nefret ediyorum.Onlar mavi rengi haketmiyorlar.
"Alya kapıyı kırmak zorunda bırakma beni aç şu kapıyı...!"
Belkide ben sadece nefret etmek için bi şeyler arıyorumdur.Nefrette bi duygu sonuçta ve nefret acıyı tetikler.Bende acı çekmek istiyorum.Fazla kırmızı olmasın ama çünkü o renkten nefret ediyorum...!
"Alya bırak onu...!"
Elim aniden havaya kalkdığında boş gözlerle elimdeki bıçağı çekip alan adama baktım.Elime neden bıçak almıştım ki ve neden odada bıçak vardı?
Biraz onun arkasına bakınca yere düşmüş olan kapıya ve tekrar bana bakan o adama baktım.
Kendine gel Alya...!
"Kendine gel Alya...!
2 tane ses cınladı,biri kafamda diğeri ise kulaklarımda
biti'verdi.Şaşkınlığım neyeydi bilmeden durdum öylece.
Az önce çok sessizdi ondan böyle oldu değil mi ? Az önce oda çok sessizdi ve ben kendimle konuşuyordum.
"Alya lanet olsun bıçağı neden ters tuttun çok sıkmışsın elini...duymuyormusum beni?"dedi karanlık lordu,gözleri dehşete düşmüş gibi ilk defa bu kadar korkulu,endişeli ve şaşkın bakıyordu.
"Fark etmedim..."dedim en sonunda.Elimi avucuna alıp kanayan yere baktı."Derin bi kesik dikiş gerekiyor..."dedi yüzünü ekşiterek.Bende elime ve bıçağa bakarken.Neden bi bıçak tuttuğumu ve bıçağı neden ters tutup sıktığımı bilmiyordum."Sorun yok acımıyor."diyip elime çekmeye çalıştım."Nasıl acımıyor?"diye sordu düz bi şekilde ve elimi bırakmadı."Acı hissetmiyorum."diyerek ona açıklama yapma gereği duydum ama hala şaşkınca gözlerime bakıyordu.Orada ne gördüğünü kesinlikle bilmiyordum.Mavi mi yeşil mi olduğu belli olmayan bi göze sahibim işte.
"Acıya bi hassasiyetin yok mu demek istiyorsun?"diyince az önceki soruyu verdiğim cevap gibi."Evet hissetmiyorum."dedim.Sessizlik oldu yine.
"Peki bekle..."diyip Odadan çıktı ve elinde bi fularla gelip elime fuları sıkıca sardı."Gel."diyip diğer sağlam elimden tuttuğu gibi beni yürütmeye başlayınca."Nereye...?"diye sormak zorunda kaldım."Hastaneye dikiş atılması gerek."dedi ve ona tuhaf tuhaf baktım.Gözlerini devirip"Dikiş atılmazsa kan kaybı çok olur sonra elini kesmemiz gerekir."diyince şoka girmiş gibi"Ne...!"diye bağırdım.Sesin çok çıktığı için yüzünü eşitti ve"Sesinin desibeli hiç hoşuma gitmedi ama artık işin ciddiyetini anlaman iyi çabuk ol."diyip elimi bıraktı ve önden gitti.Ben ise peşinden az önceki dehşetle ilerledim ve birlikte onun arabasına geçtik etrafta artık poliste yoktu.Oh rahat...!
Ama bu adam ciddi mi elimi falan kaybetmek istemiyorum çünkü...!
Sence bu adam şaka yapabilir mi ?
Yapamaz haklısın...!Yine de şaka olsun istiyorum bu eli seviyorum ben yaa...!
______
Hastanedeydik ve doktor beni sedyeye yatırmak isteyince bunu reddetmiştim ve sadece sedyede oturup elimi ona uzatmıştım.Uyusturmasına gerek yoktu ama yinede iğneler yaptı ve bunu yadırgamadan elimi dikmesini izledim.Karanlık lordu da köşede beni ve hemşireyi izliyordu.Sıkılmıştım daha kaç dikiş atması gerekiyordu ki şimdiden 6 olmuştu bile..."İz kalacak değil mi ?"diyip hemşireye baktım."Kalacak malesef genç hanım."dedi sanki onu derken sesinde bi alay yakalamıştım ama neyse.Sakin olmak istiyorum ama ne kadar olur bilmiyorum.
Dikişlerim atılırken karanlık lordunun cebinde bi titreşim oldu ve telefonunu alıp kulağına koydu.Dikkatle onu izlemeye başladım."Evde misiniz?"dedi öfkeli bi şaşkınlıkla."hastanedeyim."dedi.
Telefondan boğuk ses erkek olduğunu belli etmişti."Kızın eli kesildi dikiş atılıyor."dedi.Kız mı demişti az önce?Lan bu nasıl tabir attırtma o zaman...!
"Boşver ne olduğunu...geliriz birazdan evde kalın."dedi ve telefonu kapattı.
"Bitti artık küçük hanım bundan sonra elinizi kesmezsiniz artık!"dedi kesmezsinizi iğnelemesi beni öfkelendirmişti.Elim sargılıydı ama ben çok öfkeliydim ve bu gün yaşadıklarım beni şiddete meyilli birine çeviriyordu."Çok saolun."dedi karanlık lordu ve kadın ona döndü."Önemli değil geçmiş olsun size."diyip adamı baştan aşşağı süzerek adama cilveli bakışlar atıyordu.Kusacağım galiba...!
"Yalnız onu ona değil bana demen gerek..."diyip ona uzaylının ilk defa kaşar görmüş hali gibi baktım.Artık bu kadını gördükçe onu uzaylının ilk defa gördüğü kaşar olarak hatırlayacaktım."Afedersin küçük hanım geçmiş olsun."diyince sedyeden inip ona baktım.Benden 5 santim kısa.Ona içten olmayan bi gülümseme atınca."Saol."diyip hastane çıkışına doğru yürüdüm.Karanlık lordu sessizdi ve sadece arkamdan geliyordu."Sağa..."diye seslenince yönümü değiştirip sağa doğru ilerledim ve arabaya gelince sakince yerime geçtim.Şimdi bizi evde bekleyen birileri de vardı.
Arabaya binince araç yolda ilerlemeye başladı ve karanlık lordu en başından beri sormak icin can attığı soruyu "Neden elinde bıçak vardı?"diye sordu.Basımı iki yana sallayıp"Bilmiyorum..."dedim.
"Onu kendine saplamaktı amacın!"diyince titredim."Ben...bıçağı elime ne zaman aldım bilmiyorum."diyip sargılı elime baktım."Kendini öldüreceğini bilmiyordun."diye kendisiyle konuşuyordu.Bunu dışından söylediğini ona söylemelimiydim bilemedim.Neler düşündüğünü de anlamıyordum gözleri çok iyi oyunculardı.Ağla de ağlar gül de güler o şekilde.
Bi o kadar da soğuk kanlı katil olabileceğini bile düşünebilirim ama ispatlayamam ajan sonuçta adam kim bilebilir ki bu ajanın soğukkanlı bi seri katil olduğunu...ama değil az çok katili incelemiştim katilden kat ve kat daha uzun bu adam.Belkide katil kambur duruyordu.Saçma saçma...!
Gördük o kadar adam dimdik duruyordu ve gözleri karanlıkta bu adamınki gibi parlamıyordu ki zaten kokuları bile farklıydı.O adam aşırı sigara ve sert bi erkek parfümü gibiydi ve bu adam ise...kokusu...
Denizden esen rüzgar gibi...bu kokuyu alınca neden açıktım ki ben.
Boğazını düşünüyorsun çünkü sadece.
Açım da ondan...! "Yüz mimiklerinden ne çıkarmalıyım?"diye sordu sessizliği bozarak ve gözlerim yolu takip eden adamı buldu."Aç olduğumu belki."diyerek düşündüklerimi dışa vurdum."Ama seninle yemeğe çıkmak gibi bi şeye de gerek yok mazallah bu arabada uçmasın sonra."
"Ne istiyorsun?"dedi beni şaşırtara."Paket yaparız."
"Sahilde çok iyi köfte ekmek yapıyorlar."dedim heyecanla.Acıkma nedenim de buydu işte deniz kokusu alınca burnuma bunun da kokusu geliyordu.
Deniz kokusu eşittir aç bi kız!
Boş konuşan biri eşittir aptal bi ses...!
"Bak orada var...!diyip işaret parmağımla sahildeki açık kafeyi gösterdim.
Beni kafasıyla onaylayıp sahildeki işletmenin önünde durdu."Sen kal."dedi ama "Bende gelmem gerek nasıl istediğimi nerden bileceksin ki anlatsam da anlamazsın hem."dedim.Gözlerini devirip hiç bi şey demeden arabadan indi peşinden bende inip araçtan çıktım.
"Kolay gelsin amca."diyip ekmek hazırlayan amcaya baktım."Hoş geldin genç hanım."diyince.Karanlık lorduna baktım ve adama dönüm "Umarım etin ithal değildir amca."diyip adamın işini izledim."Olurmu hiç yerli benim köftem."dedi ve sadece gülüp."Yap bi tane o zaman."dedim.
"Bu tarafların en iyisi budur ye anlarsın...hatta parmaklarını yersin."dedi adam.
Gülümsedim.
"Paket yap."dedi ilk defa konuşan adam ve amcada onu onaylayıp işini yapmaya devam etti ve köfte ekmeği paket yapıp poşete koydu."İçeçek bi şey istermisin genç hanım."diye sorunca."Elma suyu var mı?"diye sordum.Beni başıyla onaylayınca hemen sırıtmıştım.Dolaptan aldığı elma suyunuda poşete koyunca karanlık lordu ödemeyi yaptı ve"Kolay gelsin amca."diyip arabaya doğru ilerledik."Yine beklerim."dedi el sallayıp ve arabaya bindik.
Harika kokuyor...!
Karanlık lordu da binince yol boyunca yemeğine sıkıca sarıldım.Soğumaması gerekiyordu...!
Sen nasıl bi delisin...!
Aç olanından.
"Elini zorlama dikişler açılabilir."dedi yemeğimi sıkıca sarmışken elimle ne kadar sert tuttuğumu yeni fark ediyorum."Ve yemeğini kimse almayacak merak etme."dedi."Ben ondan tutmuyorum öyle ısısı kaçmasın diye."diyip nedenimi açıkladım.Yine gözlerini devirmişti.
Bu da yakında bende bi tik olabilirdi hiç şüphesiz...!
______
Eve geçtiğimizde alel acele mutfağa doğru ilerlemiştim ki salonda oturan küt kafalı,yakışıklı sarışın ve daha önce gördüğüm ama tanıma şansım olmadığı o siyahı adam salonda oturuyordu.Beni gördüklerinde yakışıklı sarışın hemen."Selam Alya."diyip gülümsemişti.Karanlık lordu salona doğru ilerlerken herkez bi süre ona baktı ve daha sonra "Elin iyi mi?"diye sordu küt kafalı."İyi iyi."diyip" izninizle."dedim ve hemen mutfağa gittim. Onlar haricinde daha önemli şeyler vardı mesela köfte ekmek ve elma suyu...!
Masama kurulup yemeğimi yerken salondan gelen konuşma seslerini de çok net duyuyordum.
"Ölen kişi Pınar'dı buraya neden geldiğini bilmiyorum."dedi bu kesinlikle Metin'di bi nevi sarışın adam.
"Çocukların durduğu kampüste baya olay çıkmış Korkut bizzat tek başına oraya gitti."dedi bu da o konuşanlar arasındaki tek kadın olan Buket'in küt kafalının sesiydi.
"Çocuklardan 013 'ün ölümünü saklayamadık bi şekilde öğrenilmiş olmalı ve Pınar'da piskolojik olarak korkuyordu,stresliydi ve onun ölümünü öğrenince daha bi tedirgin oldu çünkü şimdiki kurbanın kendisi olduğun çok iyi biliyordu."dedi aksanı biraz bozuk olan siyahi abi ama karanlık lordundan ses yoktu.
"Cenk mi söyledi yoksa...?"dedi yakışıklı sarışın.Yemek yerken onları dinlemek de bi tuhaftı ama sarmıştı.
"O söylemez başka bi şekilde öğrenmiş olmalılar Cenk Pınar'ı severdi."dedi Buket.
"Asıl sorun neden buraya Akçan'ın evine gelmiş?"diyip ortaya en önemli soruyu atam siyahi abimize sonunda karanlık lordu cevap verdi.
"Ona söylediğim söz yüzünden...Ona zor durumda olursan seninle ben ilgilenirim diyip ona kendisini güvende olacağına inandıran bendim."dedi.
"Kardeşim buradaki hata sende değil bilemezdin senin yanına gelirken yakalanacağını."dedi Metin.
"Doğru yerinden hiç ayrılmaması gerekirdi...büyük risk aldı."dedi siyahi abi ve "Peki şu kız..."sesini daha az çıkarmak için çabalamıştı ama benim kulaklar iyi duyar anacım.
"Evet Akçan o niye burada?"dedi.Bende bunu merak ediyordum aslında.Sonuçta diğer çocuklar bi kampüste tutulurken ben niye buradayım ki?
"Onun hakkında elle tutulur hiç bi bilgi yok...Katille bi bağlantısı var ve katilin ona karşı farklı bi tutum sergilediği açık onu kampüse götürmeden önce onu daha iyi tanımamız gerek."dedi şaşırtıcıydı çünkü bende sadece hatırladığım kadarıyla ilgilenmiştim.
"Ailesi hakkında hiç mi bilgi yok...?"diyince biri şaşkınlığım iyice artmıştı.Bi ailem vardı değil mi beni yurda veren yada belki vermeyen ama ben bile kendim hakkında derinlerde yatan şeylerden haberdar değildim.
"O hastane olayında var olmaları gerek ama isimlerinden bi yere varamıyoruz sanki hiç var olmamış gibi yok olmuşlar.Tanıklar,dostları,aileleri biç birinden haber yok..."dedi biri nutkum tutulmuştu gerçekten. Bu katil benim geçmişimi silip süpürecek kadar ne istemişti benden ve ailemden.Yada benden ne istediğinden çok neden beni sağ bırakmıştı.
"O katil çocuklara dokunmuyor."diyerek sessizliğinden yine çıkan karanlık Lordunun sesini işittim.Ne demek istemişti ki şimdi.
"Nasıl..."dedi 1,2 ses ve karanlık lordu açıklama gereği duyduğu için sesindeki ciddiyetten hiç şaşmamıştı.
"Numaralar yaş ve aylara göre gidiyor amacına bakarsan kim daha büyükse o ölür ve kim artık çocukluktan çıkmazsa o yaşar ama bi istisna da 01 oluyor çünkü katil 01 son ve en değerli kurbanı seçti.
Geriye sadece benim ölümüm olana kadar bi sürü çocuk kurban olacaktı.
Onlar bi geri sayın gibi beklenilen sona giden sadece bi kaç rakamdı ve geri sayım bitince.Kimsenin beklemediği o son gelip çatacaktı.
"Zamanla yer cücesi,zamanla gülmeyi unutacağın zamanlar gelecek." İşte o vakit de zaman beni büyütmüş olacaktı.