Jungkook :
Çalan kapı için Jimin'le ufak bir tartışma sonucu kaybeden ben olup kapıyı açmıştım. Taehyung hiçbir şey demeden küfürler , hakaretler ederek içeri girdi.
" Tanrı güzel yaratıyor da işte kafayı eksik bırakıyor. "
" Noldu hyung? "
" Şu Lisa mıdır nedir? Tam bir salak. "
Ne olduğunu çok merak etmiştim ama hemen çıkmam gerekiyordu. Jennie projesini teslim etmek için okula gidecekti ve yalnız gidemezdi. Saatimi son kez kontrol ettim.
" Hyung ben çıkıyorum gelince anlat çok merak ediyorum. "
" Anlatırım anlatırım. Hoşçakal "
Onlar sohbetlerine geri döndüğünde ben de evden çıktım. Jennie'yle aynı anda çıkmıştık. Karşılıklı Gülümsedikten sonra sarıldık.
" Bak projeyi teslim edip çıkıyorsun. Oraya buraya takılma tamam mı? "
Kafasıyla şirin bir şekilde onayladıktan sonra onu yanağından öpüp elinden tuttum ve okula yol aldık.
Okula vardığımızda onu amfinin önüne kadar bırakıp kafeteryaya geçtim ve bir kahve alıp boş masalardan birine oturdum. Telefonum çaldığında telefonu elime alıp ekrana baktım. Babam arıyordu. Beklemeden aramayı yanıtlayıp telefonu kulağıma götürdüm.
Jungkook : Efendim Baba
Baba : Oğlum. Amcandan haberin var mı? Yanına geldi mı hiç?
Jungkook : Hayır. bir şey mı oldu?
Baba : Kjun neredeyse bir aydır ortalarda yok. Tedavilerini görmüyormuş. Son günlerde de senin adını sayıklayıp duruyordu.
Jungkook : bilmiyorum ki Baba. Hiç haberim yok (!)
Baba : Tamam oğlum dikkat et kendine. Jimin'le Yoongi'ye de selam söylersin.
Jungkook : görüşürüz.
Telefonu kapatıp ufak bir kahkaha attım. Hayatım boyunca babama söylemediğim yalanları az önce biter birer kusmuştum adeta.
Karşıma oturan bedenle bakışlarımı yerden karşı tarafa çevirdim.
" Selam. "
Hayır bu kız bu şekilde gülünce güzel falan mı olduğunu düşünmüyor? İğrenç. MiCha'ya bir şey söylemeden sorar bakışlarımı yönelttim. Elime bir zarf verdi.
" Bu ne? "
" Hafta sonu doğum günü partim var. Birinci sınıflardan sadece sen davetlisin. "
Göz kırptığında suratına iğrenerek baktım ve zarfı alıp dört parçaya ayırdıktan sonra önüne fırlattım.
" Samimiyetine dikkat et istersen. "
Güldü...
" Ne yani? Jennie'den daha seksi ve güzel olduğum ortada değil mi? Hem neden o deliyi tercih ediyorsun ki ? "
" Laflarına dikkat et MiCha! "
" Senin altında olmayı ondan daha fazla hakediyorum ben! "
" Sürtükleri altıma alma gibi bir alışkanlığım yok. "
" Ah hadi ama daha erkeklere bile dokunamazken.. Hadi evlendiniz diyelim bir çocuğunuz olacağı bile meçhul. Ona sadece dokunabiliyorsun, sadece elini tutabiliyorsun. İlerisini asla yapamaz o deli. "
MiCha'nın arkasında acı bir şekilde tebessüm eden bedenle duraksadım. Jennie her şeyi duymuştu. Kim bilir ne kadar da dokunmuştu o sözler. MiCha'ya tehditkar bakışlarımı gönderdikten sonra hemen Jennie'nin yanına gittim ve elini tutup onu oradan çıkardım.
Okuldan çıktığımızda durdum ve ona döndüm. Yüzünü ellerim arasına alıp akan bir damla yaşını sildim.
"Jungkook ben özür dilerim. "
" Saçmalama ne için özür diliyorsun? "
" MiCha haklı. Erkeksin sonuçta senin de isteklerin var. Bunları karşılayabilecek biriyle olsan daha iyi olur. "
Bedenini kendime çekip sıkıca sarıldım ona.
" Senin hayatımdan çıkmamandan başka hiçbir isteğim yok benim. Bir daha öyle şeyler düşünme lütfen. "
Bir şey söylememişti. O da kollarını bedenime doladığında bir süre öyle kaldık. Geri çekildim ve elinden tuttum. Yürümeye başladık.
" Projeyi verdin değil mi? "
" Hmhm. "
Yol boyunca başka bir şey konuşmamıştık. Jennie'nin o kelimeleri duyması beni çok üzmüştü.
Eve geldiğimizde önce Jennie'nin içeri girmesini bekleyip ben de ardından kapıyı çalmıştım. Kapıyı Taehyung açmıştı. İçerisi yine leş gibi sigara kokuyordu.
" Hyung şunu balkonda iç demedim mi sana kaç kez? "
İçeri girdiğimde gördüğüm manzarayla gözüm seğrimeye başladı. Sinir hormonlarım zirveye oynuyordu. Yerlerde cips kırıntıları... Masanın üzerinde sigara külleri...
gülümsedim...
" Buranın toparlanması için tam on beş dakikanız var. "
Evet fazla sakin görünüyor olabilirdim. Ama sinirim buralar toplanmazsa on kat artarak dışarı çıkacaktı. Söylediklerimin üzerine söz söylemlerine izin vermeden odama yöneldim.
Derinden bir nefes vererek yatağa attım kendimi ve tavana öylece baktım. MiCha'nın söylediklerine olan sinirimin üzerine bir de bunu katmak istemiyordum. Sakinleşmek için gözlerimi yumdum ve düşüncelerimden sıyrılmaya çalıştım.
...
Gözlerimi açtığımda havanın karardığını fark ettim. Direk saatime baktım. Ne yani dört buçuk saattir uyuyor muydum? Hemen yataktan kalkıp kendime gelmek için lavaboya gidip yüzümü yıkadım.
Karnım da acıkmıştı. Mutfağa geçip bir şeyler atıştırdım. Ev sessizdi. Sanırım Taehyung gitmişti. İçeri geçtiğimde etrafa göz gezdirdim. Neyse ki dediğimi dinleyip evi temizlemişlerdi. Jimin'in koltukta uyuya kaldığını fark ettiğimde tekrar odaya dönüp Jimin'in üzerine örtmek için bir battaniye alıp içeri geri döndüm. Tam üzerini örtecekken elinde duran açık telefonu çekti dikkatimi..
Telefonu kapatmak üzere elime aldığımda Chaeyoung'un fotoğrafını görmek beni epey şaşırtmıştı. Chaeyoung'un fotoğrafının Jimin'in galerisinde ne işi vardı ki ? Ayrıca tek bir fotoğraf değildi. Chaeyoung'un fotoğraflarıyla dolu bir albüm oluşturmuştu.
" Jungkook? "
"H-hyung sen Chaeyoung'u mu seviyorsun? "
Hala telefonda olan bakışlarımı elimden telefonun çekilmesiyle Jimin'e yönelttim.
" Ne diye telefonumu kurcalıyorsun ha?! "
" Açık kalmıştı kurcalamadım. Ve soruma cevap bekliyorum. "
" Zaten telefondakileri görerek aldın cevabını daha ne istiyorsun? "
Yüzü düşmüştü. Yüz yılın Play boyu aşık olacak deseler inanmazdım ama bizzat şahit olmuştum. Konuyu değiştirmeye yeltendiğinde üzerine gitmedim ben de.
" Taehyung'a verdim arabayı. "
" Tamam saol. Beni neden uyandırmadınız ki? "
" Taehyung uyandırmak istemedi. Odaya gelip sana bir öpücük bırakıp çıktı. "
İkimizde gülmeye başlamıştık. Çünkü Taehyung'la bunun hakkında bir lise anımız vardı. Taehyung'un doğum gününü okulda kutlamıştık. Taehyung aldığım hediyeden sonra beni yanağımdan öpmüştü ve herkes o öpücükten sonra bizi bir hafta sevgili zannetmişlerdi. Ortamda konusu açılınca herkes hunharca gülerdi.
Biz de gülmeye devam ederken kapı çalındı. Jimin beni şaşırtacak şekilde benden önce davranıp kapıya yöneldi. Bir süre ses gelmeyince bende kimin geldiğini merak ederek bakmaya gittim.
" Hyung kim gel-"
Gözüm siyah büyük bavula ardından da gelen kişinin yüzüne kaydı.
" A-amca? "
💙
Selaam. Yine geciktim biliyorum. Ama bazı olayları nasıl bağlayacağımı bilemiyorum. Kısa ve kötü bir bölüm oldu üzgünüm ama bölümü daha fazla da geciktirmek istemedim :(
Beğenirsiniz umarım. Sizi seviyorum ❤