2 ay sonra, haziran
"hepinize iyi günler arkadaşlar. bir eğitim yılının daha sonuna geldik. yıllardır bu anı bekleyen 12. sınıflar görüyorum. evet, artık mezun olacak sınıflarımız var. henüz daha lise hayatının dörtte birini bitirmiş olan kıpır kıpır 9. sınıfları da görebiliyorum"
okulun son günü olduğuna inanmak cidden çok zordu. üniversite sınavları bitmişti. sonuçlar henüz açıklanmamıştı ama müdürümüz birkaç gün önce bu tören sırasında üniversite sınavında başarılı olan öğrencilerin ismini sayacağını bize bildirmişti. sonra da tüm sınıflar sınav sonuçlarını öğrenecek ve tercihlerini yapacaklardı.
üniversite sınavım çok iyi geçmişti. kookie'yle de konuşmuştuk ama o net bir şey söylememişti. onunkinin de iyi olduğunu tahmin ediyordum. bugün okula gelmemişti ve gerekçe olarak "sikmişim son günü" demişti. seulgi ise "sınav nasıl geçti" sorusuna "bok gibi" diye cevap vermiş ve konuyu bir daha açmamak üzere kapatmıştı. puanını merakla bekleyen tek kişi bendim sanırım.
sadece 12. sınıflar arasında bir mezuniyet töreni yapılacağı haberini almıştım ama katılmak aklımın ucundan bile geçmemişti. neden katılayım ki? bu 'okulun son günü konuşmaları' bile sinirimi bozuyordu.
"sizi fazla bekletmeden okulumuzda dereceye girmiş öğrencilerimizi sahneye alacağım. her sınıf düzeyinden 3 öğrenciyi açıklayacağım. önceliğimiz 12. sınıflar olacak. lütfen ismini okuduğum öğrenciler yanıma kürsüye gelsinler. evet, sıra geldi açıklamaya. 12. sınıfların girdiği üniversite sınavında okulumuzdaki en iyi dereceyi yapan 3. öğrencimiz.."
kim olduğunu kestiremiyordum. belki de benimdir. belki de jungkook'tur. hatta belki de seulgi'dir. o kadar fikrim yok ki, en imkansız kişi bile ilk 3'e girmiş olabilirdi gözümde.
"hirai momo!"
momo mu? ahh şu japon kız. aynı sınıfta değildik ama deneme sınavlarında da ismini üstlerde görüyordum. üniversite sınavında başarılı bir puan alması şaşırtıcı değildi. 3. olması da şaşırtıcı değildi. küçük yaşta güney kore'ye taşındıklarını ve korecesinin japoncasından daha iyi olduğunu biliyorum. yani öyle duymuştum.
momo'nun hızlı adımlarla yanımızdan geçtiği gördüm. o kürsüye yıllardır 1. olarak çıkıyordum. dürüst olmak gerekirse, üniversite sınavında okulumuzda 1. olan kişinin kendim olma ihtimali oldukça yüksekti. bundan umutluydum.
"sırada 12. sınıfların 2.sini açıklamak var. üniversite sınavında okulumuzdaki en iyi dereceyi yapan 2. öğrencimiz.."
kısa bir sessizlik oldu. kimse tahmin yürütemiyordu ve en alakasız olduğumuz 9. sınıflar bile merakla açıklanacak ismi bekliyordu.
"lalisa manoban!"
lalisa manoban mı? ben mi? tanrım, 2. mi oldum? ahh bu kötü değil ama, ama 1. kim?
tüm gözler üzerimdeydi ve ben de hızlı adımlarla kürsüye doğru yürümeye başladım. gelen alkış sesleri ve ıslıklar, kulağıma boş gürültüden başka bir şey gibi gelmiyordu.
müdürü ve yanındaki momo'yu selamladıktan sonra kızın yanına geçtim. ondan ve müdürden uzun olmak sinirimi bozmuştu. kendimi sırık gibi hissediyordum.
"tebrikler çocuklar. şimdi geldik okulumuzun en başarılı sınav sonucuna ulaşan öğrencimize"
kimdi 1.? belki de soojin'di. bu sene kütüphanede sürekli ona rastlıyordum. çalışıyor gibiydi. belki de jisoo? ya da hyunjin olabilir. ah şu hyunjin denen çocuk cidden tuhaftı. insanlarla arası aşırı iyiydi, ve oldukça sosyal bir çocuktu. ders çalışıyor gibi görünmese de denemelerde ilk 5'ten çıkmıyordu neredeyse. geçen gün onun gay olduğunu öğrendim. buna ilk başta şaşırmıştım ama erkeklerle arasının daha iyi olduğunu hatırladıkça tuhaf gelmemeye başlamıştı.
"o kişi.."
söylesene artık!
"JEON JUNGKOOK!"
müdürün hiç olmadığı kadar yükselttiği ses tonu ve tüm okulda kopan o müthiş alkış öyle yüksek sesliydi ki bir an kulaklarım patlayacak sandım.
ıslıklar ve alkışlar eşliğinde okulun girişinden kookie'nin girdiğini görmemle, müdürün söylediklerini idrak etmem bir oldu.
kookie 1. mi olmuştu? tanrım o.. o cidden nasıl bu kadar yetenekli? kıvrak zekası, çalışkanlığı, azmi, hırsı.. onun sınava gerçekten çalıştığını biliyordum. ama 1. olmak çok zordu. yıllardır deliler gibi çabalayıp beni geçemeyen insanlar vardı. kookie ise 1 sene içerisinde kendini toparlamış ve insanların yapamadığını yapmıştı. o mükemmel biriydi.
şaşkınlığımı gizleyememiş olacağım ki momo koluyla beni dürttü. "seni çok tanımama rağmen o çocukla aranda ne olduğunu anlayabiliyorum şuan. dikkatli ol biraz"
tanrım, işin tuhaf yani ise momo'nun gözlerime bakmamasıydı. kürsünün önünde yan yanaydık fakat beni görebiliyordu. bu inanılmaz. tüm okulun karşısında olduğumuz için belli etmeden kafamı sallamaya çalıştım. fakat zaten muhtemelen beni kimse görmezdi, çünkü herkesin arkası dönüktü. odak noktaları ise tek bir kişiydi. jeon jungkook.
kookie hızlı adımlarla kürsüye doğru ilerlediği sırada, gözleri bendeydi. gülümseyerek yanımdaki yerini aldı ve herkesin içinde kulağıma eğildi. ardından adeta iliklerime kadar işleyecek bir sesle fısıldadı. "bak, seni geçtim."
her ne kadar bunu herkesin içinde yapmasına şaşırsam da, gülümseyerek karşılık vermeyi ve etraftaki tuhaf bakışlara aldırış etmemeyi tercih ettim. sonra da kafamı kalabalıktan ayırmadan sadece dudaklarımı kıpırdatarak ona cevap verdim. "tebrik mi bekliyorsun benden? avucunu yala"
32 diş sırıttığına emindim ama yüzüne bakmadığım için ne yaptığını göremiyordum. tam bana başka bir şey söyleyeceği sırada müdür araya girdi. "jungkook bu sene okulumuza yeni gelmişti. sizin yapamadığınızı o yaptı ve lisa'yı geçti çocuklar. bence çok daha büyük bir alkışı hak ediyor"
müdürümüz de benimle alay ediyordu.
kurduğu cümleyle birlikte herkes bir kez daha büyük bir kuvvetle kookie'yi alkışlamaya başladı. kookie de gülümseyerek onlara teşekkür edercesine başını kalça hizasına gelecek şekilde eğdi.
ardından konuşma yaptık, diğer dereceye girenler kürsüye çıktı derken tören bitmişti ve yorgun bir şekilde okuldan dağılacaktık.
"lalisa, nereye gideceksin?"
"eve?"
"soğuk su da iç."
söylediği cümleyle birlikte kaşlarımı çatıp gözlerimi kıstım. "o niye?"
başını hafifçe geriye yatırarak sesli bir şekilde güldü. "1. olamadın lalisa. ve bu 1. olmak için son fırsatındı çünkü artık bir üniversiteli sayılırsın."
gözlerimi devirerek karşılık verdim. "şimdiye kadar aldığım 1.likler yeter bana jungkook."
bu defa kaşlarını çatan taraf oydu. "jungkook mu? off lalisa cidden beni sinir etmek için mi yapıyorsun?"
"jungkook, farkında mısın? bu senin ismin. ve herkes sana böyle sesleniyor. ben sana gerçek isminle seslenince neden sinirleniyorsun ki?"
yerdeki beton parkelere bakan gözlerini gözlerime çevirdi. "peki. bundan sonra bana jungkook de o zaman, lisa" arkasına dönüp birkaç adım attığı sırada aklım başıma gelmişti. aramızda geçen konuşmanın ne kadar saçma olduğunu kavrayabilmem için yeterli bir zaman dilimiydi. "kookie?"
durdu. birkaç saniye sonra da vücudunu oynatmadan başını yana çevirdi. "hm?"
aramızdaki mesafeyi kapatmak üzere ona doğru adımladım. artık tamamen arkasındaydım ve bu pozisyonda ona arkasına sarılmadan durmak oldukça zordu. hatta öyle ki, dayanamayıp kollarımı beline dolamıştım bile. "kızdın mı sen?"
güldü. ardından önüne dönüp beline dolayınca kookie'nin göğsünde birleşen ellerimi tuttu. elleri çözüp kendini bana doğru çevirdi. ellerimi bırakmamıştı ve gözlerini de gözlerime dikmişti. sanki gözlerine bakmadığım her saniye zaman kaybı gibiydi. "beni çok sinir ediyorsun."
ben de gülümsedim. birkaç saniye sonra yüzünü yüzüme yaklaştırmaya başladığında ne yapacağını anlayıp paniklemiştim. "kookie, ne yapıyorsun?"
yüzlerimiz -aslında dudaklarımız- arasında kalan o kısacık mesafeyi korudu ve konuşmak için dudaklarını araladı. "ne yapıyorum?"
"okuldayız."
"ee?"
"burada olmaz." söylediğim cümleyle nefesini sesli bir şekilde dışarı verdi. sıcaklığını yüzümde hissedebiliyordum.
"daha önce yaptık. yine yaparız"
gözlerimi gözlerinde gezdirmeye başladım. haklıydı. daha önce yapmıştık, ve yine yapardık. tam dudaklarına doğru hücuma geçeceğim sırada kookie benden önce davranmış ve dudaklarımızı buluşturmuştu. işte bu an, hayatımdaki birçok şeye bedeldi benim için.
~
selam 💗 mon cookie, yazdığım ilk fic olduğu için bana çok yetersiz geliyordu. bu kadar okunma alabileceği aklımın ucundan bile geçmemişti. ficin bölümlerini okudukça gerçekten betimlemelerde yetersiz olduğumu düşündüm. ve bu yüzden daha fazla uzatmama kararı aldım.
mon cookie soft bir kitaptı ve olay karmaşası yoktu. umarım biraz olsun feels geçirtmeyi başarmışımdır size 🥰
hepinize yanımda olduğunuz ve mon cookie'yle bana eşlik ettiğiniz için çok teşekkür ederim. kendinize iyi bakın 💘💞💗💞💖💝💓
sud.
— güncelleme 😋🐇
la peine comme royaume isimli yeni bir fanfic yayımladım. ilginizi çekerse profilimden bakabilirsiniz 💞