Selamun aleyküm gezegenlerimm. Öncelikle bu satırın altına tarih ve sevdiğiniz bir söz bırakabilirmisiniz çünkü artık Azra ve Yiğidin serüvenüne başlıyoruz....
Umarım sizi pişman etmem.
Ve medya Azra Keskin
Yorum ve vote verirseniz çok mutlu olurum ....
Neyse bölüme geçin artık bölüm sonu görüşürüz.
*
*
*
*
*
*
*
Üzerimdeki beyaz önlüğü çıkarmış akşamın onikisinde hastaneden çıkış yapmaya çalışıyordum. Çalışıyordum çünkü yürüyecek halim kalmamıştı...
Kendime bir taksi bulmak için üstün bir çaba harciyordum. Aksi taktirde ayyaşlar gibi her an bir yerde yorgunluktan sızabilirdim. Nihayetki bir taksi bulup hemen içine atladım ve yolu tarif ettim . Yirmi dakikalik yolculuğun ardından taksi şöförüne ücreti ödeyip evime girdim ve direk kendimi yatağa atıp deliksiz bir uykuya bıraktım.
Sabah uyandığımda elimi direk komidinin üstündeki telefona uzattım ve telefonu açıp saate baktım.Bir dakika bir dakika saat ON olmuştu .
"Salak Azra , mal Azra. Ya ben nasıl bu kadar uyuyakalabildim. Hocam beni kesin öldürücek . Gerzekalı ben. Allah'im al yanına beni ."
"Ay tövbe tövbe Allahım alma lafın gelişi şey ettim ben .... Ya ben katıksız saf malım ya...Beni yaratanla resmen pazarlık yapıyorum Allah"ım sen affet . Beni biliyorsun arada bi böyle salak salak konuşuyorum ."
Bir yandan söyleniyor bir yandanda üstümü giyiordum zaten saçlarım kısacıktı bu yüzden onlara hiç karışmadım zaten karışmayada zamanım yoktu makyaja gelirsek asla makyaj yapmazdım nedeni ise yoktu makyaj yapmak bana çok uzak bir kelimeydi .
Kapımı kapatıp tam merdivenlerden inecekken adımın seslenilmesiyle durdum ve arkama baktım .
"Azra kızım apartopar nereye böyle acil birşeymi oldu??"
"Nüsret amca uyuyakalmışım hastaneye yetişmeye çalışıyorum."
Nusret amca karşı dairede eşiyle birlikte yaşayan komşumdu. Sağolsunlar arada bir yanlarına gider sohbet ederdim. Onlar olmasa konuşacak kimsemde kalmayacaktı. Çok iyi insanlardır .3 tane oğulları vardı 2 si evli diğeride başka bir şehirde çalışıyordu.
Zaten hastaneye yakın olmasından ve ev arkadaşlarımla artık anlaşamadığımdan taşınmıştım bu daireye . Yani buraya taşınalı 1 yıl bile olmamıştı. Ama beni olmayan kızları yerine koymuş hiçkimseden görmediğim sevgiyi merhameti göstermişlerdi bunda tek yaşamalarınında payı büyük olsa gerek.
"E kızım bu gün pazar ."
" Offff bu gün pazardı demi?? Ben unutmuşum."
" İlahi kızım nasıl unuttun sen normalde hiç böyle yapmazdım?"
" Dün çok yorgundum kafamı kaldı bende neyse uyardığın için çok teşekkür ederim Nüsret amca. "
" Ne demek kızım hadi bize gitte kahvaltı yap ."
" Yok nüsret amca ben biraz daha uyuyayım sonra kahvaltı yaparım."
" Sen bilirsin kızım hadi görüşürüz."
" Görüşürüz Nusret amca ."deyip geri dairemin kapısını açıp içeri girdim. Ve direk yatağa girdim iki saat daha uyuyup kalktıktan sonra duşa girip üstümü giydim. Saçlarımı tarayıp ıslak bıraktım nedense saçlarımı kurutmayı sevmiyordum. Ne kadar bunun sağlıksız olduğunu bilsem bile.
Kendime hemen bir kahvaltı hazırlayıp kahvemi içerken aynı zamanda da twitterda paylaşılan yazıları okuyordum. Ve karşıma şöyle bir yazı belirdi .
"Hayatınızın hikayesini yazarken , kalemi başkasının tutmasına izin vermeyin..." Harley Davidson.
Ve hemen altına birisi ise yorum olarak şunu yazmış:" Bu çok saçma bir söz.Bazı hikayelerin hayatımızın hikayesi olabilmesi için kalemi başkasının tutması şarttır . Çünkü hayatımız bazen sadece başka birinin üzerine kurulu olabiliyor ve o kişi olmadan hayatın ne anlamı varki hayatımızın hikayesini yazalım."
Ve ardından da "Bunu benim Teğmen olan kardeşim yazmış olamaz değilmi ?? Ben başka biriyle karıştırdım evet evet kesin öyle ."
Ve yine Teğmen bozuntusu cevap yazmıştı ;
" Kes sesini Pusat! "
Ve altına yine bir yorum geldi .
"Emredersiniz komutanım !!"
Bu komutan bozuntusunun yazdığı yorumu hiç doğru bulmamiştım.
Hayatımız neden başka biri üzerine kurulu olsunduki herkes kendi hayatını yaşar, kendi hikayesini yazar ve bu dünyaya veda ederdi. Yorumada aynen şöyle yazdım: " Bu yoruma katılmıyorum her insan kendi hikayesini yaşar, yazar ve bu dünyaya veda eder."
Telefonu kapatıp kahvaltımı yapmaya devam ettim . Aradan fazla bir zaman geçmeden bildirim sesi geldi .
Açıp baktığımda bildirim twittirdandi hemen girdiğimdeyse teğmen bozuntusunun yorumuma cevap verdiğini gördüm. Ve aynen şöyleydi;
"Madem herkes kendi hikayesini yazarıyor , yaşıyorsa ve bu dünyaya veda ediyorsa... Bulut olmadan yağmurda yağabilirdi yada gece olmadan ayda ortaya çıkabilirdi . Ama yağmur buluta ,ayda geceye muhtaç yani kendi hikayelerini yazabilmeleri için kalemi başkasının tutmasına muhtaçlar bunu kafana soksan iyi olur."
Birde emir veriyor paşama bak sen bende aynen şöyle cevap verdim;
"İyide bu anlattıkların doğanın kanunu insanlarla ne alakası var Bay pabucumun komutanı??"
Bu Teğmen budalası çok pembe bir dünyada yaşıyordu . Bu su götürmez bir gerçekti . Ve nedense sinirlerimi bozmuştu.Hadi diyelim doğru söylüyor o zaman benim kalemimi kim tutuyordu ??? Hemde hayatımda olmadan .
Çok geçmeden tekrar mesaj geldi buna sevinmiştim çünkü bekletilmekten hiç hoşlanmazdım ve erken cevap aldığımda yada dikkatle dinlendiğimde kendimi değerliymiş gibi hissederdim.
Ve yine bizim çok bilmiş konuşmuştu.
" Sözlerine dikkat et soyutaşmış gezegen... Mesela sen annen ve baban olmadan hayatta olabilirmiydin ?? Veya ailen olmadan hayatını sürdürebilirmiydin ?? Bu zamana kadar kalemini belkide hep onlar tuttu."
Kullanıcı adım bilinmeyen gezegendi ve haklıydı herşeyden soyutlaşmıştım ama bunda çok yanılmıştı ben hep tek kendi başıma yaşamıştım . Bu yüzden direk cevap verdim.
" İşte bunda yanılıyorsun Teğmen , ben bu güne kadar ne annemi gördüm ne de babamı.... Yanlız büyüdüm hep . Ve kalemimi kendimden başka kimse tutmadı. "
Resmen kendi bildiğimiz doğruyu haklı çıkarmak için çocuk gibi didişiyorduk .
Bu kez uzun zaman bildirim gelmeyince zafer çığlıkları atmaya başlamıştım o Pabucumun Komutanını alt etmiştim ışte.... Derken biraz erken konuştuğumu soyleyen bildirim sesi geldi . Hadi ama bunada cevabın olamaz değilmi Bay Pabucumun Komutanı??
Telefonu açıp tekrar twttera girdim yanıtı ise " Peki buna rağmen hayatının hikayesini yazdığını mı düşünüyorsun soyutlaşmış gezegen . Kalemin sende ama ne yapabildin?? Mutlumusun peki?? Kimsin sen soyutlaşmış gezegen gerçekten hayattamısın??
İşte buna vercek cevabım yoktu mutlu değildim onu geçtim kendimi bile bilmiyordumki ben ...
Sahi Azra kimdi ???
Bu hayatta evet bunu kendim için yaptım dediğim ne vardı???
Gerçekten ben yaşıyormuydum???
*
*
*
*
*
Hepinize tekrar merhaba gezegenlerimmm. Bölüm sonu yorumlarınız neler?
Sizce hayatınızın hikayesini yazarken kalemi sizinmi yoksa başka birinin tutmasımı şart??
Ve son olarak kendinize çok iyi baķın Allah'a emanetsiniz...