O KALP KIRILACAK!

By Pikacu-15

588 115 1.5K

✿ "Hatırlıyor musun? Bir gün bana sormuştun." kafamı Berkay'a çevirdim. "Ne sormuştum?" diye sordum kaşlarımı... More

2✿"Elite ortama girince elite olmuyoruz malesef."✿
3✿"Berkay senden bahsetmişti."✿
4✿"Kaybettiğini kabullen bende bu salak iddiadan vazgeçeyim."✿
5✿"Galiba bu çocuk senden hoşlanıyor."✿

1✿"O Kalp Kırılacak!"✿

232 38 195
By Pikacu-15


Başlama tarihi:24 Nisan 2021

🎶Yaşlı Amca- İstanbul Beyefendisi🎶

İyi okumalar canlar!

"Seni daha ne kadar uyarmam gerekiyor ki Simay?"

Gözlerimi devirmemek veya laf söylememek için kendimi gerçekten zor tutuyordum. Bu sefer niye gelmişti ki bu kadın? "Daha buraya yerleşeli 1 hafta oldu fakat oda arkadaşından ve diğer kızlardan sürekli olarak şikayet geliyor." bunu demesiyle kaşlarımı çattım ve çok sevgili oda arkadaşım Lale'ye döndüm.

"Arkadaşının gizlice kütüphane kartını almışsın. Ayrıca kızın kıyafetlerini dışarıya atmakta ne demek oluyor?" yurt görevlisinin bunu demesiyle, "Oha! Her şeyi yetiştirdin mi?" diyerek Lale'nin üzerine yürüdüm. Daha doğrusu yürümeye çalıştım çünkü çok sevgili yurt müdürümüz, Pelin Hanım bunu engelledi.

Lale ise alayla bana bakıyordu. "Seni başka sefer uyarmayacağım Simay! Yoksa ailenle konuşmak zorunda kalırım!" anlamsızca yüzüne baktım. "Ailemle konuşmak mı? Ne alaka? 18 yaşındayız sorunlarımızı konuşarak halledebiliriz. Dimi Laleciğim?" dedim ve imayla Lale'ye baktım.

"2 yaşında değililiz yani!" kadın alayla baktı bana ve arkasını döndü. "O zaman 18 yaşında gibi davranmayıda öğren Simaycığım." dedi Pelin Hanım ve Lale'ye kafasını sallayarak odadan çıktı. En sert bakışlarımı canım oda arkadaşım Lale'ye çevirdim. O ise dik dik bana bakıyordu. Gerçekten hayatımda bu kız kadar ispiyoncu birini görmemiştim.

"Kızım sen beni niye ispiyonluyorsun müdüre?" dedim hafif sesimi yükselterek. "Sürekli olarak beni rahatsız ediyorsun. Oda arkadaşı olacaksak sadece senin kurallarınla yaşamayacağız." dişlerimi gıcırdattım. O ise alayla gülümsedi. "O zaman biraz düzenli olmaya mı çalışsan acaba?"

Bana hiçbir şey demeden çalışma masasına oturdu. Derin bir nefes aldım. Sakin ol Simay. Burada kalmaya ihtiyacın var, bu yüzden sakin olmalısın. "Herkes kendi tarafından sorumlu. Benim tarafıma karışmak zorunda değilsin." dedi. Dişlerimi gıcırdattım. Tamam bu sene bu kızla işim vardı. Bu yurtta kalmak istiyorsam gerçekten kendime hakim olmalıydım.

Bir hışımla çantamı aldım ve hızla dışarıya çıkarak kapıyı vurdum. Dışarıya çıkmamla, yaslandığı duvardan doğrulurken, "Oo Simay Hanım yine sinirli." dedi Doğukan. " alayla baktım ona ve elimi kaldırdım. "Bence hiç ağzını açma." ağzına fermuar çekti ve gülerek yanımda yürümeye başladı.

Bu kim miydi? Doğukan. Doğukan benim ilk okuldan beri olan en yakın arkadaşımdı. Aslında tek arkadaşım diyebiliriz. Kimseyle doğru düzgün anlaştığım söylenemezdi. Buda oda arkadaşımla 1 haftadır aralıksız tartışmamın sebebini açıklıyordu.

Doğukanla beraber İstanbul da aynı üniversiteyi, aynı bölümü kazanmıştık. Ev tutmanın fazla masraflı olduğuna karar verip, okulun yurtlarına yerleşmiştik. İstanbuldaki kira fiyatları gerçekten fazla uçuktu. Adana'da bu ev kirasına villa alırdık herhalde.

Tamam abartıyordum.

"Ne olmuş? Ne diyor müdür yine?" gözlerimi devirerek kafamı iki yana salladım ve çantamı omzuma astım. "Ne demiyor ki! Şu Lale denen kız ispiyoncunun teki çıktı. Kız o kadar dağınık ki, her yer heryerde. Bende sinirlenip kıyafetlerini camdan dışarıya attım."

Ha birde kitaplarımı almak için kütüphane kartını çaldım. Ne var ki bunda? Hiçbir şey!

Doğukan bunu dememle kahkaha attı. Bende dayanamayarak güldüm. Kolunu omzuma attı ve, "Vallahi onu bunu bilmem de. Bu Lale baya güzelmiş ha." karnına elimin tersiyle vurdum. Ağzından bir, "Ah' sesi çıktı ama gülmeye devam ediyordu.

"Gebertirim seni, gerizekalı!" daha çok kahkaha atarken saçlarımı karıştırdı. Gülerek onu ittirdim. Yurt binasından dışarıya çıkarken kafamdaki güneş gözlüğünü gözüme indirdim ve kampüste gözlerimi gezdirdim.

Her ne kadar oda arkadaşımı sevmiyor olsamda üniversiteye başladığım için bir o kadar da mutluydum. Kampüs gerçekten çok güzeldi ve Doğukanla bu kampüsü keşfetmeyi dört gözle bekliyordum. Lise zamanlarımızın manyak, eğelenceli ve bol kahkahalı yıllarını aratmayacağına emindim.

1 haftadır buradaydık fakat hiçbir derse girmemiştik. Sadece ilk gün girmiştik aslında, hocaların bu hafta ders yapmayacağını öğrendiğimizdede sabahın köründe kalkma zahmetinde bile bulunmamıştık. Gerçi 2 gün sonra, pazartesi günü her halükarda gitmek zorundaydık. Heyecanlı mıydım? Evet.

"Hah. Şansımızı bugün deneyelim bakalım. Hadi Doğukan. Hadi oğlum." her gün yaptığımız gibi, kahve almak için kafeye girdik ve tezgahın önünde durduk. Kız ise kafasını kaldırdı ve, "Günaydın. Hoşgeldiniz." dedi. Doğukan ise kocaman gülümsedi ve elini tezgaha dayadı.

"Günaydın Çağlacığım. Biz iki filtre kahve alalım." kollarımı göğsümde birleştirdim ve her gün, aynı şekilde gerçekleşen klasik dialoglarını dinlemeye başladım. "Bu arada bugün çok güzelsin. Yine." kız karton bardakları tezgaha koyarken gülümsedi.

"Teşekkür ederim." dedi. Doğukan ise daha çok gülümsedi. "1 haftadır tanışıyoruz ve hâlâ telefon numaranı almadım gerçi." harika! Yine başlıyorduk. "1 hafta çok uzun bir zaman gibi mi geldi sana? Doğukancığım."

En azından kız dünden bu yana Doğukan'ın adını öğrenmişti. Bu iyiyi işaretti. Herhalde yani.

Doğukan ise saçlarını geriye attı. "Baksana. Çağlacığım, Doğukancığım falan diye konuşuyoruz. Gördüğüm kadarıyla baya samimi olmuşusuz." gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım ve çantamdan cüzdanımı çıkarttım. Kız ise kahveleri tezgaha koydu ve, "20Tl." dedi.

Götümle random mı atsam acaba şu an?

Daha fazla uzamaması için parayı uzattım. Kahveyi elime aldım ve diğerinide Doğukan'ın eline tutuştururken, "İyi günler." dedim ve Doğukan'ı çekiştirerek yürüdüm. Doğukan elini kaldırarak, "Görüşürüz Çağlacığım." diye bağırdı.

Ben ise gülerek kafamı iki yana salladım. Kafeden dışarıya çıkınca Doğukan'ı bıraktım. O ise üstünü başını düzeltirken cevap verdi bana. "Niye kısa kestin kızım? Bu sefer oluyordu!" gözlüğü hafifçe indirdim ve alayla baktım ona. El hareketi çekerken, "He, oluyordu bak." dedim.

Bir şey demesini beklemeden banklardan birine oturdum. Ayaklarımı da uzattım ve çantamı kucağıma koydum. Çok uzun sürmedi tabi. Doğukan ise gelerek ayaklarımı ittirdi ve yanıma oturdu. "Kızım mal mısın? Ne zaman gördün benim birini etkileyemediğimi. Senin gibi beceriksiz miyim ben?"

Ney ney ney? "Beceriksiz mi? Hadi be ordan! Göt oldun resmen az önce!" alayla baktı bana ve saçımı çekti. "Seni tanımasam inanacağım canım ya. Söylesene, ben ne zaman birini etkileyemedim. Söyle." dedi ve gözlerini kısarak bana baktı.

Aslında doğruydu. Doğukan herkesi etkilerdi. Aslında tek amacıda oydu. Onun hevesi etkileyene kadardı diyebiliriz. "N'oldu sustun. Sende biliyorsun ki yapamayacağım bir şey değil." önüne döndü ve kahvesini yudumladı. "Kendin gibi beceriksiz miyim ben be?" kaşlarımı çattım.

Bu iki oluyordu!

"Ne yani? Sen şimdi benim kimseyi etkileyemeyeceğimi mi söylüyorsun?" kahvesini banka koydu ve yan gözle bana baktı. "Aynen öyle canım." ayaklarımı birbir üstüne attım ve gözlüğümü çıkartarak banka koydum. Doğukan kendini bir bok sanıyordu şu an.

"Seç."

Bana döndü ve, "Ne?" dedi. Bu sefer ben sırıttım. "Seç istediğin birini. Bak bakalım nasıl kendime aşık ediyorum." dedim. Alayla güldü. "Saçmalama." dedi ve kafasını iki yana sallarken kahvesini yudumladı. "N'oldu? Korktun mu?" hızla bana döndü. "Ne korkması lan? Simay, yapamazsın güzelim. Zorlama diyorum."

"Göt korkusu zor tabi Doğukancığım ya." dedim ve sırıtarak yanağından makas aldım. Kaşlarını çattı. Ardından kahvesini tekrar banka bıraktı ve, "Tamam lan. Var mısın iddiaya?" dedi ve işaret parmağını uzattı. Sırıttım ve işaret parmağımı uzatırken, "Varım!" dedim.

"Tamam. Ben diyorum ki sen hiçbir bok yapamazsın. Kimseyide kendine aşık edemezsin. Hatta birinin kalbini bile kıramazsın." alayla sırıttım. "Sen neyine giriyoruz onu de aslanım." sırıttı ve gözlerini bahçede gezdirdi. Umarım şansıma sevgilisi olan veya yavşağın biri denk gelmezdi.

Gerçi bende şans yoktu.

Aslında lise zamanlarında sevgilim ve flörtlerim olmuştu. Ama hiçbiri de ciddi değildi. Çünkü benimde hevesim, sevgili arkadaşım Doğukan gibi ilgi görene kadardı. Karşı taraftan ilgi gördüğüm anda benim için biterdi. O aşk, o kadardı.

"Şu çocuğu kendine aşık edeceksin." dedi ve işaret parmağıyla işaret etti. Saçlarımı geriye atarken işaret ettiği yere baktım. Bankın orada tek başına oturan biri vardı. Kıvırcık saçları ve yuvarlak gözlükleri vardı. Kulağında kulaklık ve önündeki masada birçok kitap vardı. "Sonrada kalbini kıracaksın. Biraz senlik bir tip değil gibi ama."

Göt kafalı japon balığı hâlâ yapamayacağımı düşünüyordu.

Çantamdan telefonu çıkartarak cebime koydum. "Tekrar soruyorum. Neyine giriyoruz?" düşünür gibi yaptı. "O çok istediğin playstation 5'imi sana veririm." biraz durdu. "Hatta o istediğin makyaj malzemesinide alırım." işte şimdi sırıtmaktan ağzım yırtılacaktı.

"Fazla gelmesin canım ya?" öksürdü ve çenemi sıktı. "Yapamayacaksın zaten kuzum." Doğukan'a bakarak ayağa kalktım ve, "İzle ve gör." dedim. Meydan okurcasına kafasını salladı. Arkamı döndüm ve çocuğa doğru yürümeye başladım.

Doğukan hâlâ 10 yıllık arkadaşını tanıyamamıştı galiba.

Saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırdım. Çoçuğun yanına gelince boğazımı temizledim. Tamam, kulağında kulaklık vardı ve beni duymuyordu- sanki orada olduğumu anlamış gibi kafasını kaldırdı ve yeşil gözlerini bana dikti. Takınabildiğim en güzel gülümseyi takındım yüzüme. Çocuk ise kulaklığının birini çıkartarak yüzüme bakmaya devam etti.

"Merhaba."

Çocuk kafasını salladı ve diğer kulaklığınıda çıkartırken, "Merhaba." dedi. Boğazımı temizledim. Mantıklı bir şey bulmalıydım. Mantıklı bir şey! Çocuk hâlâ yüzüme bakıyordu. "Şey. Ben bu okulda yeniyim de. Öğrenci işlerini bulamadım." çocuk kafasını salladı ve arkasını dönerek eliyle bir binayı işaret etti.

Tamam beraber gidelim dememe bile izin vermemişti.

"Şurada, hemen soldaki bina." tekrar bana döndü ve bir elini çenesinin altına koydu. Saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırırken, "Teşekkür ederim." dedim. Çocuk hiç bir mimik ifadesi bile göstertmeden kafasını salladı. "Rica ederim." dudaklarımı yaladım. Tamam çocuk kısa kesip atmıştı. Harika!

Doğukan'ın ağzına laf veremezdim.

Çocuk önündeki kalemi eline aldı ve bir şeyler yazmaya devam etti. Önündeki kitaplara göz attım. Tamam bir sürü kitap ve notlar vardı masada. Gerçi ilk haftadan bu neyin çalışmasıydı ki? Gözüme takılan matematik kitabıyla, "Aa calculus dersi mi alıyorsun?" diye sordum.

Matematikle alakam vardı. Matematiğim lisedeyken iyiydi de diyebiliriz. "Hı hı." demekle yetindi. Yan gözle tekrar çocuğa baktım. Tamam kafasını bile kaldırmamıştı. Bırakın çocukla takılmayı, adını bile öğrenemeyecektim bu gidişle. "Anladım." dedim ve derin bir nefes aldım.

Göt kafalı Doğukan'ın diline düşecektim.

Gözlerimi masada gezdirdim, okuduğu bölüme dair herhangi bir şey var mı diye. Calculus ise çoğu bölümde ortak ders olarak alınıyordu. Tabi telefonlarımızı değiştirsem, o da olmazdı. Zengin değildim ve telefonum kaybolursa bir daha alamazdım.

Saçma bir fikirdi.

Çocuk hâlâ neden yanından gitmediğimi anlamak için kafasını kaldırdı ve yüzüme baktı. Hafifçe gülümsedim çocuğa ve, "Tekrardan teşekkürler." dedim. Çocuk hafifçe gülümseyerek kafasını salladı. Arkamı dönerken, masaya kumral saçlı bir kız yaklaştı.

Masadan uzaklaşırken tek duyduğum kızın, "Günaydın Berko." diyişiydi. Sinirle nefesimi dışarıya doğru üfledim ve gözlerini benden ayırmayan Doğukan'ın yanına doğru ilerledim. Ben yaklaştıkça yüz ifademi görüp, sırıtmaya başladı.

"N'oldu aşkım? Yüzün beş karış." gözlerimi devirdim ve yanına oturdum. Hiçbir şey demedim. Tabi Doğukan durur mu? Asla. "Üzülme, yapamayacağın ortadaydı." birazdan ağzının ortasına yumruğu yiyecekti. "Hem baksana galiba sevgilisi var."

Alayla baktım Doğukan'a. "Sen sadece arkana yaslan ve izle." gözlerimi çocuğa ve yanına oturan kıza diktim. Kızın arkası dönük olduğu için yüzünü göremiyordum. Fakat çocuk, kızın değimiyle Berko pür dikkat kıza bakıyordu.

"N'aptın söylesene." dedi Doğukan. Gözlerimi çocuktan ayırmadan cevap verdim. "Yeniyim falan dedim. Öğrenci işlerini sordum yerini bilmiyormuş gibi. Daha uzak bir yer sorsaydım bari. O da şurada deyip işine döndü." Doğukan'ın gülmemek için direndiğine o kadar emindim ki.

"Adını falan sormadın mı?" dilimi şaklattım. "Soramadım ki." Doğukan'a çevirdim kafamı. O zaten gözlerini kısmış bir şekilde bana bakıyordu. "Ama kız ben giderken Berko dedi ona." ne olabilirdi ki Berkan? Berkay? Berkant? Tamam çok fazla seçeneğimiz olabilirdi.

"O zaman pes ediyorsun? Çekiliyorsun iddiadan?" kafamı iki yana salladım. "Yok, çekilmiyorum." kaşları hafifçe yukarıya kalktı. "Ben adınıda öğrenirim, sevgilisi varsa sıkıntı değil. Hallederiz. Öyle yada böyle," Doğukan sırıtmaya başladı. Bende hafifçe gülümsedim ve devam ettim konuşmaya.

"O kalp kırılacak!"

Hızlı bir giriş? Yavaş, sakin bir giriş mi oldu bilmiyorum ama ona siz karar verin. Yb ne zaman bilmiyorum duyuru yaparım profilimde.

Vote ve yorumlarınızı bekliyorum!

Seviliyorsunuz byü!

Continue Reading

You'll Also Like

373K 30.5K 40
Aile kurgusu✨️ 🪷 Gözlerime bakmaya devam ederken sordu. "Sen benim kim olduğumu biliyor musun?" kafamı aşağı yukarı salladım. "Abim!" dedim gür bir...
3M 105K 69
"Hiç boşuna çabalama sen benimsin!" diye tıslayınca utanmasam oturup ağlayacaktım. Neden bu bana aşık oldu ve başıma bela oldu. "İstemiyorum anlamıy...
MAFYA MI? By Azra

Teen Fiction

134K 5.8K 19
Sosyal anksiyete ve kalp hastalığına sahip olan Alaca bir gece bir adamın Mafya tarafından öldürüldüğüne şahit olursa ne olur? haydi birlikte bakalım.
957K 44.1K 87
Bade : Seni bulup, sımsıkı sarılacağım. Bade : En azından bu zamana kadar beni gerçekten sevdiğini hissettirdiğin için yapacağım bunu. Bilinmeyen :...