1 Hafta Sonra Nisa'nın Ağzından ||
Yine Barış'ı ziyarete gelmiş ve onu bekliyordum. Nihayet geldiğinde hemen sıkıca sarıldım ona. "Hoş geldin can suyum." "Hoş buldum Barış'ım. Nasılsın?" "Seni gördüm ya çok iyiyim. Siz nasılsınız acaba?" "Bebeğimiz çok iyi ben de iyiyim. Sadece bu dengesizlik devam ediyor ve biraz yoruyor." Beraber otururken Barış'a bakıp gülümsedim. O beni süzerken ben de aklıma gelen şeyle gülümsedim. "Sana sürprizlerim var göstereyim mi?" "Senin göğüslerin mi büyüdü?" "Ne?" Ben anında kızarırken Barış da gözlerini kaçırmıştı.
Omzuna vurdum yavaşça. "Saçma sapan konuşma Barış." "Ne bileyim kızım öyle dikkatimi çekti." "Hiç yakıştıramadım sana Barış... Ama haklısın biraz büyüdü." Barış hafifçe öksürüp bana bakmıştı. "Göstersene bakayım." Gözlerim büyürken Barış'a baktım. "Burada nasıl göstereyim Barış?" "Nisa onu mu diyorum ben? Sana bir sürprizim var göstereyim mi demedin mi?" "Haa sen onu diyorsun. Onu gösteririm tabii." Barış yanaklarımı okşarken derin bir nefes aldım. "Bu kadar kızarmana gerek yok birtanem." "Sus Barış ya... Utandım zaten."
Barış sessizce önüne bakarken ben de kendimi toparlayıp çantamdan telefonumu ve kulaklığımı çıkardım. "Sana bebeğimizin kalp atışlarını getirdim." Barış bana bakarken gülümsedim. "Gerçekten mi?" Onu başımla onayladığımda kulaklığı takmıştı hemen kulağına. Ses kaydını başlattığımda yüzünü elleri ile kapatıp dinlemeye başlamıştı. Bir süre sonra kayıt bittiğinde öylece durdu. Sonra kulaklığı çıkarıp bana sarıldı. O ağlarken ben de ağlamaya başladım. "Çok güzel bir şey bu Nisa." Barış'ı sımsıkı sardım.
Bir süre sonra ikimiz de kendimizi toparlamıştık. Ondan uzaklaştığımda gülümsedim. Gözyaşlarımı kuruladı ben de onunkileri... "Çok güzeldi teşekkür ederim." Barış'ın yanaklarına birer öpücük kondurdum. "Bir de bu var bekle." Çantamdan ultrason fotoğrafını çıkarıp ona uzattım. Alıp bakarken incelemeye başladı. "Bak burada minik bir bebiş var." Barış gösterdiğim yere bakıp gülmüştü. "Bu mu bebeğimiz? Çok minik Nisa kesin sana benzeyecek." Ben de gülerek Barış'a baktım.
"Onu nereden çıkardın şimdi?" "Ee minik işte senin gibi." Barış'ın omzuna vurdum hafifçe. "Ben minik değilim sen fazla büyüksün." "Ben büyük değilim ikiniz fazla miniksiniz." "Sinirimi bozuyorsun şuan, ağlarım." Barış dudağıma minik bir öpücük kondurmuştu. "Bir sonraki ziyaret günü Çağla'yla tanıştıracağım seni. Sen de istersen elbette." "İsterim tabii. Hem bakayım benim kediciğim ben yokken kimlerleymiş?" Barış yeniden dudağıma bir öpücük kondurduğunda gülümsedim. Bu kez ben onu kendime çekip dudağına uzun bir öpücük kondurdum.
"Bak benim karnım da büyüyor artık." Barış'ın elini tutup karnıma götürdüm. Hatta daha iyi hissedebilmesi için tişörtümün içine sokmuştum. Eli değdiği an tüm bedenimde şok etkisi yaratmıştı. "Minik bir karın varmış burada." "İçinde de minik bir bebiş." "Sen çok acayip bir kadınsın." Boş gözlerle Barış'a baktım. "Bu kötü bir şey mi?" "Bilmem. Yani sen geldin ziyaret saatlerini unutan ben her saniyesini ezberler oldum. Asla baba olmam derken şu hâlime bak. Mucizesin sen." "Yaa. Sen böyle güzel güzel konuşuyorsun ya tekrar aşık oluyorum sana." "Yine aşık ol bakalım." Bana yaklaşırken derin bir nefes aldım. Dudaklarıma yaklaştığını zannetsem de yanağıma kocaman bir öpücük kondurup beni kandırmıştı.
2 Gün Sonra Nisa'nın Ağzından||
Yine Barış'ı bekliyordum ama bugün Çağla'yla gelecekti sanırım. Ya da o sonradan gelirdi bilmiyorum. Boynuma kondurulan yüzlerce öpücükle gülümsedim. "Oh mis kokulum gelmiş hoş gelmiş." "Hoş buldum sevgilim." Dudağıma hızlıca bir öpücük bırakıp yanıma oturmuştu. "Çağla birazdan gelecek. Nasılsın bakalım iki gündür?" "İyiyim. Daha çok alıştım artık bu sürece. Zaten 10. haftaya geldik. 10. haftadan sonra düşük ihtimali daha da azalıyormuş artık daha rahat olacağım." "Aman size bir şey olmasın, özellikle de sana." "Bize bir şey olmayacak." "Umarım."
"Göğüslerin büyümüş dedin ya o normalmiş. Yani doktora sordum..." "Bir saniye Nisa. Doktorunun cinsiyetini öğrenebilir miyim acaba?" "Ne fark eder ki?" "Erkek değil mi?" "Öyle de, ne fark eder?" Barış elini yumruk haline getirip derin bir kaç nefes alırken ben de gerilmiştim. "Fark etmez elbette ama senin göğüslerinin büyümesinden ve bunun normal olmasından ona ne?" "Barış o doktor ya hani? Ben de korktum sordum işte. Kıskandın mı sen?" "Kıskanırım ben. Hakkımdır yani." Barış derin bir nefes alırken sırtını sıvazladım. "Benim gözüm senden başkasını görmez ki. Hem o adam da evli zaten. Evli olmasa da fark etmez ya. Neyse işte kıskanmana gerek yok."
Barış düşünceliydi yanağına bir öpücük kondurdum. "Tamam işte bırak şu doktoru." "Onu düşünmüyorum zaten. Doktor olmam en az ne kadar zamanımı alır diye hesaplıyorum." "Benimle kendin ilgilenmek için mi başka kadınlarla ilgilenmek için mi?" Sorgular gibi ona bakarken o da gülmüştü. "Evde misler gibi bir hatun dururken başka kadınlara neden bakayım? Daha çok, katil olmamak için doktor olmam gerek." "Yani...Baroska şuan sınava hazırlansan ikinci çocuğumuza..." Barış'ın sert bakışlarını görünce gülümsedim. "Tamam kızma üçüncü... dört? Barış abartma lütfen." "Nisa..." "Ya tamam şaka yapıyorum. Yapmayayım mı?" "Git doktora yap o şakalarını."
Barış bana trip atarken güldüm. Başını masaya yaslamıştı. O sırada daha önce de Barış'ın ilaçlarıyla ilgilenen o kız gelmişti yanımıza. Barış'ın ensesini eliyle sıkarken Barış da hafifçe inlemişti. Ben ise şaşkınca bakıyordum. "Yengemin yanında uyuma huysuz kedi." Barış ensesini tutarken o da karşımıza oturmuştu. "Acıdı kızım ya." Ben Barış'a bakarken o da bana bakmadan konuşmuştu. "Nisa'cım bu Çağla." "Memnun oldum Nisa." Ona gülümsedim. "Ben de memnun oldum." Sonra Barış'a döndüm. "Bana trip atma ama şurada bir saatten az vaktimiz var." Barış omuz silkerken ofladım.
"Noldu ki?" "Hiçbir şey. Doktoru kıskandı beyefendi." Çağla gülerken Barış da ona ters ters bakınca susmuştu. "Kızma be sustum." "Barış. Bana küsersen olmaz ki ama... Bebeğine de mi küstün?" Barış cevap vermeyince sustum. Dudağımı büzerken bana baktı. "Tamam gel barışalım." Barış'ın kolları arasına girerken içim rahatlamıştı. Çenesine hızlıca bir öpücük bıraktım. Sonra Çağla'yla ilgilenmeye karar verdim. Sonuçta benimle tanışmak için gelmişti buraya. "Ee anlatın o zaman nasıl arkadaş oldunuz?" "İlk geldiğim gün bu bana çok sinirliydi tabii ben haftalar sonra öğrendim nedenini de."
"Senin odana geldi çünkü. Hem de sen gittikten 2 gün sonra." "Ama birisinin geleceğini biliyorduk sevgilim." "Senin yerine kimse gelemez bir kere." Barış kaşlarını çatarken güldüm. "Ama ben geldim ve beni seviyorsun." "Eh oldu öyle bir şeyler." Barış'ın gözlerine uzun uzun baktığımda dudağıma minik bir öpücük kondurup gülümsemişti. "En çok Nisa'yı seviyorum." "Sonra peki?" Barış bana bakıp gülümserken bakışlarını kaçırdı. "Sonrasını karıştırma." "Barış sonra kim?" "Bilmiyorum..." "Öyle olsun. Ben en çok bebeğimizi seviyorum ama." "Nisa beni fazla zorladığının farkında mısın acaba?" "Tamam ya kavga etmeyin şimdi." Barış'a baktım uzun uzun.
"Seni zorlamıyorum." "Bir anda baba olacağımı söylüyorsun ve aynı hızla bebeğimizi hayatımın merkezine koymamı bekliyorsun." "Çünkü babalar öyle yapar." "Ben baba olmayı bilmiyorum ama Nisa." "Ben de anne olmayı bilmiyorum Barış. Ama bak oluyorum. Sen sevmeyi de bilmiyordun ama beni sevdiğini söylüyorsun. Onda ciddi misin acaba?" "Bunu gerçekten sorguluyorsan ben şuan giderim buradan." "Gerçekten sorguluyorum Barış." Barış beni hayretle süzerken kalkıp gidiyordu ki Çağla durdurdu onu. "Saçmalamayın oturun ikiniz de." Barış otururken bana döndü.
"Bir saniye ya. Sen nasıl sana olan sevgimden şüphe edebilirsin?" "Dediklerin çelişirse ederim." "Çelişmiyor. Ben sevmeyi bilmiyordum baba olmaktansa korkuyordum." "Olmasaydın Barış ben zorla mı yaptım bu çocuğu..! Tövbe yarabbim konuşturma beni burada." Çağla araya girecekken Barış susturdu onu. "Elimden geleni yapıyorum Nisa." "Korkağın tekisin küçücük bir bebeğe baba olmaktan korkuyorsun. Senin yapman gereken bir şey bile yok üstelik. Onu karnımda taşıyan, doğuracak olan, besleyecek olan benim." "Özür dilerim Nisa ben doğuramadığım için!" Bu cümleden sonra ikimizin de ciddiyeti bozulup kahkaha atmaya başlamıştık.
Barış'a sıkıca sarıldım. Sakinleştiğimde yanağına uzun bir öpücük kondurdum.
"Özür dilerim, bu hormonlar beni sinirli biri yaptı. Öyle demek istemedim, üzerine fazla geldim." "Ben de özür dilerim. Sesimi yükseltmemeliydim." "Kediciğim benim." Yanaklarını sıkıp dudağına minik bir öpücük kondurduktan sonra Çağla'nın sesiyle ikimiz de toparladık kendimizi. "Ben ne izledim az önce ya. Bu nasıl dengesiz bir ilişki?" Çağla bunu tatlı bir tonda söylememiş olsa kesinlikle kavga ederdik. "Sus kız abinin ilişkisine burnunu sokma." "Allah Allah?" "Çağla sen buna nasıl katlanıyorsun acaba? Ben hadi aşığım katlanıyorum da."
"Göm beni göm. Ohh ne güzel." "Ben de hissizlik var ben sinirlenmiyorum, üzülmüyorum. O yüzden beni sinir edemiyor. Geçen gün ilk defa sinirlendim ama..." "Aycan'ı dövüyordu tutmasam Nisa." Barış gülerken kaşlarımı çatıp ona baktım. "Aycan mı geldi seni ziyarete? Niye gelmiş yüzsüz?" Barış yerine Çağla cevap vermişti. "Para istemeye. Dedim ki Barış senin banka hesabın değil." "Keşke dövseydin bir de." "Dövecektim de bu huysuz izin vermedi." "Ben huysuz değilim." Çağla Barış'a dil çıkarırken Barış'ın omzuna vurdum. "Niye Aycan'ı korudun?!" Barış omzunu ovarken kedi gibi bakmıştı bana.
"Aycan'ı korumadım, Çağla ceza almasın diye şey yaptım. Kızma." "O Aycan bir daha gelsin bak ne yapıyorum ona ben." Barış'ın dudağını yanağımda hissedince gülümsedim. "Her neyse Çağla nasıl tanıştığınızı anlatıyordu." "İşte yemekhaneye giderken bunalttım biraz bunu bu da sırf susayım diye beni yanına aldı." "Çağla öğlenleri yemek yemiyor o gün tüm yemeğini bir anda önüme döktü." "Kahvaltı yapmamıştı." "Barış yalnız kahvaltı yapmayı sevmez." "Yapmıyordu zaten. Demek o yüzden yapmıyormuş. Her neyse sonra bu hiç konuşmadı tabii. Seni düşünüyormuş sonradan anladım." Barış'ın yanağını okşadım.
"Benimle konuşmak istiyormuş çünkü kedisine benziyormuşum." Barış'ın sözleri üzerine Çağla'ya döndüm. "Evet bir kediye benziyor ama benim kedim o." Barış'ı kendime çekip sıkıca sardım. Bir kediyi sever gibi seviyordum onu. "Sadece bana miyavlamıştı, bir kere biz oda..." "Nisa'm özelimizi dökmesek mi?" Çağla gülerken ben de Barışı onayladım. "Sen de gülme ya... Nisa isterse miyavlarım da, uçarım da. Sen de özelimizi herkesle konuşma." Barış'ın dudağına hızlıca bir öpücük bıraktım. "Anlaştık." "Ben devam edeyim en iyisi. Sonra ben onu biraz bunalttım. Ertesi gün bana kahvaltısını getirince arkadaş olduğumuzu söyledi. Çok güzeldi."
"Bizim sevgili olma hikayemiz de çok güzel. Değil mi Barış?" "En güzel hikayem en." Barış dudağıma minik bir öpücük kondururken güldüm. Hemşire yanımıza gelirken derin bir nefes aldım. "Nisa'cım ziyaret süren doldu." "Hayır, Barış'la olan süresi bitti benimle bir saati daha var." "Evet şimdi de Çağla'ya geldim." Hemşire bizi süzerken Barış'a döndü. "Sen gidiyorsun o zaman." Barış'a uzun uzun baktığımda o da gülümsemişti. "İkinci bir ziyaretçim var ama benim de bir saatim var. Bak sen biliyor musun benim bebeğimi?" Karnımı okşarken gülümsedim.
"Siz ikiniz beni delirtirsiniz her kurala bir şey buluyorsunuz." "Biz de seni seviyoruz." "Bir saatiniz daha var hadi." Hemşire giderken Barış'ın yanağını ısırdığımda acıyla inledi. "Benden başkasına seni seviyorum deme." "İmdat ama ya şiddet görüyorum resmen burada." "Sus döverim." Barış gerçekten susarken ona baktım. "Şaka yaptım susma. Pisicik..." Barış'ın çenesini severken o da gülmüştü. "Nisa siz nasıl tanıştınız ve nasıl bu ortamda sevgili oldunuz?" Çağla'nın sorusuyla gülümsedim. "Ben ilk geldiğimde Barış geldi oturdu yanıma. Ama bir özgüven patlaması yaşıyor ki görmen lazım."
"Bana yürüyen ego demiştin." Barış'ın yanağına bir öpücük kondurdum. "Çünkü öyleydin... Her neyse bir kaç gün benimle konuşmaya çalıştı ama ben bir anda baktım ki aşık olmuşum." "Bir gün Nisa'yı gördüm kolidorda çektim kenara tabii. İyi geceler öpücüğü diye tutturdum. Ama böyle minik bir öpücük kapmayı başarmıştım." "Ertesi gün yine istedi. Ama Barış ne isterse istesin ben zaten anında yapmaya hazırdım. Onu öpmek benim zaten hoşuma gidiyor. Bir gün Barış hastaneye gitti öğlen gelmedi. O gün hemşirelerden biri benimle konuşmaya geldi." "Bundan benim de haberim yok."
Barış'a baktım ve gülümsedim. "Bizim aylarca yapamadığımızı sen bir kaç günde yaptın Barış'a iyi geliyorsun dedi. Ama sonra aramıza mesafe koymamı istedi. Sen gidince çok üzülür dedi. Peki ben ne yaptım? Reddettim. Yürüdüğüm yol çok güzel dedim. Ama o gün Barış'a bir şey oldu. Donuklaştı bir anda." "Hastanede benimle ilgili konuşuyorlardı. Asla iyileşmeyeceğime hayatımın sonuna kadar hep öfkeli bir adam olacağıma dair. Sonra üzerine Nisa benimle vakit geçirmeyi sevdiğini söyledi. Ona zarar veriyormuş gibi hissettim. Yemek yemedim ben de."
"Barış öğlen yemeğine inmeyince ben de hemşirelerin yemekte olmasını fırsat bilip Barış'ın odasına gittim. Ben onu merak etmişim tabii onunla konuşmaya çalışıyorum bir anda sarıldı bana. Sonra da aşkını ilan etti. Kapılıyorum dedi, ne seni ne kendimi kurtarabiliyorum dedi. Ben de onun da bana iyi geldiğini söyledim. Bana yıllarca deli dediler ama en büyük deliliğim bize bir şans vermek olucak dedi. Ben de öptüm onu. Bana özel bir Barış var çünkü. Gözleri bazen alev alev yanıyor bildiğin kırmızı oluyor neredeyse ve beni kendine çekiyor." "O gün bana çok güzel bir şey demiştin: Hayal olamayacak kadar güzel..." Barış'a bakıp kocaman gülümsedim.
...
Bir süre daha beraber oturup sohbet etmiştik. Bu kez daha genel konulardan konuşmuştuk. Barış'a bakıp derin bir nefes aldım. Bu adam beni mest ediyordu. Dudağına minik bir öpücük kondurdum.
Barış'ın gözünü büyük bir tutku kaplarken yutkundum. "Bakma öyle." "Çok güzelsin." Elleri sırtımda kayarken Çağla'ya bakıp sakinliğimi korumaya çalışıyordum. Barış bana yaklaşırken tedirgince baktım ona. Kulağıma yaklaşan dudakları içimi ürpertmişti. "Bebeğimiz sevişmemizi engeller mi?" Bu kadar açık sorması iyice kızarmama neden olurken başımı belli belirsiz iki yana salladım. "Bi-bilmiyorum." "Bence bunu öğrenmem gerek. Çünkü bu adam seni çok özledi."
Barış'tan hafifçe uzaklaşırken o da benden uzaklaşmıştı hiçbir şey olmamış gibi. Çağla'ya göz ucuyla baktığımda yutkundum. Barış'ın bu soruyu onun yanındayken sorması daha da utanmama neden olmuştu. O duymamış olsa bile... Hafifçe öksürüp kendimi toparladım. Barış'a göz ucuyla baktığımda bana bakmıyordu o da. Bir cesaret sormuştu belli ki. Boynunda beliren damarı görünce yutkundum. Beni kendine çekiyordu âdeta. Nihayet ziyaret saatinin bittiğini söylediklerinde vedalaşmak için ayağa kalkmıştık. Önce Çağla'yla sarıldık birbirimize. "Tanıştığımıza memnun oldum Çağla. Koca bebeğim sana emanet." Çağla beni gülerek onaylamıştı.
"Ben de memnun oldum dikkat et kendine." Ona gülümserken o Barış'a baktıktan sonra önden gitmişti. Barış'la yalnız kalınca yutkundum. Hiç zaman kaybetmeden dudaklarımızı birleştirmişti. Büyük bir tutkuyla bedenimi sararken benim ellerimse onu sarmak yerine kendimden uzaklaştırmakta görev almıştı. Geri çekildiğinde derin bir nefes aldım. "Barış şuan bunu yapma." "Özür dilerim, tamam." Yüzünü okşarken gülümsedim. "Özür dile diye demedim. Şuan zamanı değil. Hem ben de çok özledim seni." Barış'ın gözleri ışıldarken gülümsedim.
Sonra sımsıkı sarıldık birbirimize. "Yarın yine geleceğim." "Yine gel ama yoruluyorsan zorlama kendini." "Çok yoruluyorum ama eve gidince tüm gün dinleniyorum. Seni görmek bize iyi geliyor. O yüzden yarın yine geleceğim. Sen bizim dinlenme noktamızsın. Ruhum senin yanında dinleniyor sadece." "Seni seviyorum ben. Yemin ederim seni fena halde seviyorum."Barış'ın yanağıma kondurduğu öpücüklerin ardından gülümsedim. "Görüşürüz Baroska'm." "Görüşürüz minik kedilerim." Karnımı okşarken gülümsedim. "Baba seninle yarın daha çok ilgilenecek söz veriyorum."
"Sevdiğiniz çiçek milyonlarca yıldızdan yalnız birinde bile bulunsa yıldızlara bakmak mutluluğunuz için yeterlidir."
-Küçük Prens
Herkese merhaba ❣
Bu da böyle bence güzel bir bölümdü. Biraz zaman atladık ki bir an önce kavuşsunlar 😁
Umarım bölümü sevmişsinizdir bol yorum bekliyorum ve vote de elbette. Ayrıca destekleriniz için teşekkür ederim iyi ki varsınız 😘
Dün gece rüyamda öyle şeyler gördüm ki 🤭 gerçek olsa fena kaos çıkardı ama olmasın bu kez sbxhjajaaj
Yorumlarda gevezeliğe beklerim herkesi ☺