Bu sıradan veya olağanüstü bir aşk hikayesi değil. Aşkın çok daha ötesinde paylaşılan bir sevgi bağı.
Bazen ağlayacağınız, bazen ise yüzünüzde buruk bir gülümseme oluşturacak bir hikaye.
En çok değer verdiği kişiyi kaybetmiş bir adamın girdiği yıkıcı bunalım ve hislerini kağıda döküşünü yakından görmek istiyorsanız buyrun, daha fazla beklemeyin.
Ve asla unutmayın: Bazı şeylerin telafisi olmaz. Zamana bıraktığınız olaylar bir bakmışsınız siz daha müdahale edemeden elinizden kayıp gitmiş. Dilenecek bir özür varsa dileyin, ilan edilecek bir aşk varsa edin, verilmiş bir söz varsa tutun, söylenecek bir konu varsa söyleyin, sarılınacak biri varsa sarılın. Diyeceğim o ki, yapılacak her ne varsa çok geç olmadan yapın.
Serkan şerefsizine saydırırken tanımadığım birine karşı pot kırmıştım. Kendimden nefret ediyordum. Yatağımda bir o yana bir bu yana dönüp duruyordum.
Ağlamaktan nefessiz kalmaya başlamıştım.
Odamın penceresini açtım ama bana mısın demedi.
Üzerime ceketimi alıp evden dışarıya çıktım. Yollar kapkaranlıktı ve etrafta kimse yoktu.
Tek bir araba bile geçmiyordu.
Kendi başıma karanlıkta yürümeye alışkındım.
Ne de olsa annem ve babam öldükten sonra zaten hayatım kapkaranlık olmamış mıydı?
Dipnot: Gerçek kurum ve kişilerle uzaktan yakından hiçbir alakası yoktur tamamen kurgudur