ÖDT- Cemre Güner

312 77 16
                                    


İsim = Cemre

Soyisim = Güner

Yaşadığı şehir= İstanbul

Doğum tarihi = 05.07.1998

Ölüm tarihi = 12.06.2016

Psikolog = Mehmet SEVİNÇ

Psikolog Mehmet'ten;

Duvara yaslanmış hemşirelerin ona sakinleştirici iğne yapmasını izliyordum. Yine sinir krizi geçirmişti. Biliyordum burada kalmak istemiyordu. Kim isterdi ki zaten? Cemre İlk geldiğinde hiç konuşmayıp sadece duvara bakıyordu. Ara sıra Mert diye sayıklıyordu. İlk gördüğümde buna bir anlam veremesem de ailesiyle konuştuktan sonra anlamıştım ne olduğunu. Arkama dönüp odama ilerlerken Cemre'ye yardımcı olacak çözümleri düşünüyordum...

Cemre'nin ağzından;

Buradan nefret ediyordum. Kendimden nefret ediyordum. Herkesten nefret ediyordum. Çığlık atıp saçlarımı çektiğimde kendimi kontrol edemez hale gelmiştim. Dayanamıyordum. Ben daha 18 yaşındaydım. Yaşıtlarım gibi ygs'ye hazırlanmam gerekirken neden buradaydım? Benimde onlar gibi okula gidip kızlarla dedikodu yapmam gerekmiyor muydu? Birinden hoşlanıp o yüz vermeyince aşk acısı çekmek yerine neden ilaçlar yüzünden iğnelerin bile acısını hissedemez olmuştum? Beklide bunların hepsi rüyaydı. Birazdan uyanacaktım. Saçmalık! Değildi işte. Rüya değildi. Hiçbir zaman bu kabustan uyanamayacaktım. Buradan çıkış yoktu! Karşıdan bana doğru koşarak gelen hemşireye ve elindeki iğneye baktım. Benim hayatım bu kadardı işte. Özgürlüğüm bu kadardı. Bir iğne kadar...

GEÇMİŞ;

              Hıçkırarak ağlarken ellerime bakıyordum. "Nasıl yaptım!" diye bağırdım kendi kendime. "Böyle olsun istemedim!" hıçkırdım yeniden. Pişmandım. Gerçekten çok pişmandım. "Mert beni zorladı isteyerek yapmadım." Kanlı ellerim titremekten başka bir şey yapamıyordu. Her şey için geç olamaz. "Hayır!" diye bağırdım. Ama bu feryatlar boşunaydı artık.  Mert ölmüştü. Hemde ben öldürmüştüm. Bu seferde gülmeye başladım. Kapı sesiyle o yöne baktım. Annem bana tedirgince bakıyordu.

"Cemre ne oldu?" Mert'i acımadan öldürmüştüm. Kahkaha atmaya devam ettim.

"Kızım iyi misin? Ne oldu?" Son bakışları geldi gözümün önüne Cemre deyip dizlerinin üzerine çöküşü...

"Cemre!" Artık Mert yoktu. Ağlarken bir yandan da kahkaha atıyordum. Donuk gözleri geldi aklıma.

"M-mert" Ellerime bakıp tırnaklarımı avuçlarıma bastırdım. Bu bir kabustu. Az sonra uyanacaktım.

"Noldu Mert'e" Kafamı kaldırıp anneme baktım. Ben artık bir katil miydim?

"Mert'i ö-öldürdüm" Titremekten konuşamıyordum.

"Ne! Ama nasıl?" Güldüm. Sadece Güldüm. Beklide bir daha gülemeyecektim. Hayatım pişmanlıkla geçecekti. Tıpkı onu sevdiğim için pişman olmam gibi. Beni biraz sevse bunlar olmazdı.

"Cemre sakinleş!" Ondan beni benim kadar sevmesini beklemiyordum ki biraz sevseydi yeterdi.Ama o karşıma geçip beni sevmediğini nefret ettiğini söylemişti. Olanlar tekrar gözümde canlanırken daha fazla titrediğimi hissettim.

Flashback;

               İnanamıyordum! Ben onu bu kadar çok severken o kendisiyle eğlence için takılan kızların peşinden koşuyordu. Mert benimdi diğer sürtüklerin değil. Mert onu ne kadar çok sevdiğimi görünce eminim o da beni sevecekti. Mert odadan çıktığında üstünde daha önce hiç görmediğim siyah tişört ve siyah pantolon vardı. Elleriyle saçlarını düzeltirken bir insanın nasıl bu kadar kusursuz olabildiğini düşünüyordum.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Jul 02, 2016 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Ölüm DosyalarıWhere stories live. Discover now