7: "Sonra da ağzının tam ortasından öperim."

722 106 57
                                    

Yoongi, Anyang'daki son senesine girmeden hemen önce saçlarını sarıya boyatmıştı. Jimin onu, yataktan yeni kalkmış gibi görünen dağınık saçlarıyla ilk kez gördüğünde ise birkaç saliseliğine de olsa tüm uzay, zaman ve yıldızların durduğuna emindi. O kısacık sürede tüm kainat durmuş da sadece Yoongi, beyaz klasik model gömleğinin üzerine geçirdiği gri renk yünlü paltosuyla Jimin'e bir görsel şölen sunmaya devam etmişti sanki.

Bir zaman yolcusuna benziyordu. Adeta Doctor Who evreninden fırlamış gibiydi ve Yoongi, Tardis'i iki sokak aşağıya park ettiğini söyleseydi Jimin ona inanırdı. O an Yoongi ne söylese inanırdı gerçi. Koşulsuz şartsız.

Neredeyse kendini unutmuş bir şekilde onu izlediği birkaç saniyelik sürede zihni kolayca Yoongi'nin Doctor, kendisinin de yol arkadaşı olduğu onlarca farklı senaryoya kaydı. Sadece ikisinin olduğu ve maceradan maceraya koştukları bir hayal dünyası Jimin için gerçek dünyadan kat be kat daha iyiydi elbette. Orada sarı saçlarına doyasıya dokunabilir, beyaz boynunda burnunu gezdirdikten hemen sonra ise uzanıp ağzını şap diye öpebilirdi.
Kısacası Yoongi'yi böyle paltosunun eteklerini savurarak yürürken gördüğü ilk andan beri yapmak için çıldırdığı her ne varsa yapabilirdi. Jimin dudaklarını yaladı. Ağzının suyu akıyordu. Tek kelimeyle. Yoongi ağız sulandırıcı bir dilim limonlu kek gibi öylece duruyordu ve Jimin, limonlu şeylere bayılırdı.

Taehyung ile birlikte okul bahçesindeki çardakta öylece durmuş, Yoongi'yi izlerlerken paltosunun ve gömleğinin altında kalan cılız üst kolundan bir ısırık alsa nasıl olur diye düşünüyordu. Aslında bütün okul böyle düşünüyor olmalıydı ki herkes iştahla Yoongi'yi izliyordu. Duvar diplerinde arkadaş gruplarıyla dikilen kızların ellerini ağızlarına kapatarak kıkırdadıklarını işitti. Tam da Yoongi'nin sağ elini paltosunun cebinden çıkararak dağınık saçlarını daha da dağıttığı ana denk geliyordu bu. Bembeyaz kemikli parmaklarının sapsarı ve parlak saç tutamlarıyla gösterdiği muhteşem uyum Jimin'in dizlerini titretti. Yoongi ise sanki herkesin iç çekerek onu izlediğinin farkında değilmiş gibi az ilerdeki bankta oturan arkadaşlarına doğru yürürken istifini hiç bozmadı.

Jimin iç güdüsel olarak ona doğru çekildiğini hissetti. Kokusu bile burnundaydı sanki. Oysa en son ne zaman ona doya doya sarılıp kokusunu derince soluduğunu bile hatırlamıyordu. Öne doğru bir adım attığında Taehyung ceketinin ucundan tuttu. Sanki bir anda Yoongi'nin tepesine atlayıp hoş olmayan şeyler yapmak istediğini anlamıştı ve arkadaşını rezil olmaktan kurtarmaya çalışıyordu.

Eh, tüm Anyang Lisesi'nin gözü önünde Yoongi'yi ısırmaya çalışması rezil olmasına yeterde artardı.

O zaman onu görsel sanatlar binasındaki kullanılmayan resim atölyesine çekerim, diye düşündü. Sonra da ağzının tam ortasından öperim.

Taehyung bir kez daha ceketinden çekiştirdi. "Jiminie, napıyorsun?"

"Bıraksana ceketimi. Arkadaşımla konuşmaya gidiyorum."

"Sadece konuşacağından emin misin? Üzerine atlayacak gibi bir halin var."

"Ama ona bir bak." Jimin'in sesi utanç verici bir şekilde ağlamaklı çıkıyordu. "Ona bir bak Taehyung. Harika görünüyor. Dudaklarım ve ellerim üzerindeyken daha harika görünmez miydi?"

Taehyung gözlerini devirmek için içinde yükselen isteği zorlukla zaptederek iyi bir arkadaş olmak için elinden geleni yapmaya devam etti. "Sonrasında çok pişman olacağına eminim. Hadi derse geç kalıyoruz."

Tamamen yalandı. Ders zilinin çalmasına yirmi dakikadan fazla vardı. Jimin, arsızca Yoongi'nin sıska bacaklarını süzerken arkadaşını sürükleyerek çardaktan çıkardı. En yakın arkadaşının platonik hallerine elbette alışmıştı ama ilk kez onu bu şekilde kendini kaybetmiş görüyordu. Jimin, Taehyung'un peşi sıra sürüklenerek giderken omzunun üzerinden Yoongi'ye bakmaya devam etti. Jimin'in kıskançlıktan kudurmasına neden olacak kadar güzel bir yüzü, pürüzsüz bir teni ve her an bakımlı görünen parlak kahverengi saçları olan Jung Hoseok'un Yoongi ile şakalaşırken arsızca omzuna dokunduğunu gördü. Jimin'in kanı damarlarında alev aldı. Yoongi'ye temas edip durun biçimli ellere ve ince uzun parmaklara kilitlenip kalmıştı.

Elleri bile güzel, diye düşündü ve bu neredeyse ağlamasına neden olacaktı. Jimin'in hiçbir enstrümana yakışmayan kısa tombul parmakları vardı. Tanrı sanki onu enstrümanlardan, sahneden ve müzikten uzak dursun diye yaratmıştı.

Yoongi'nin hayatını kaplayan her şeyden yani.

İçinde dalga dalga yayılan kıskançlık mantıklı düşünen yönünü kolayca ele geçirdiğinde dünyada en çok nefret ettiği insanın Jung Hoseok olduğuna karar verdi. Yoongi'ye bu şekilde dokunmak elbette herkesten çok Jimin'in hakkıydı. Ama yapamayacağını biliyordu. Ona düşen kalbini bu denli çarptıran çocuğu uzaktan izlemek, daha da kötüsü çoğu zaman izleyemeyecek bile olmaktı.

Ona dokunamayacağını bilmek dokunamamaktan daha çok üzüyordu Jimin'i.

Bakışlarını Hoseok'un kıpır kıpır kıpraşan ellerinden çekip Yoongi'nin yüzüne çevirdiğinde göz göze gelmek en son beklediği şey bile değildi. Yoongi, Jimin'in alev alev parlayan gözlerine sadece birkaç saniye karşılık verdi. Sonrasında dikkatini Jimin ve Taehyung'un iç içe geçmiş ellerine vermişti. Taehyung, Jimin'in koluna girdiği yetmezmiş gibi kaçmasından korkarcasına parmaklarını iç içe geçirmiş, Jimin'i sıkıca sarmalamıştı. Yoongi'nin ellerine takılıp kalan bakışları yüzünden içinde garip, daha önce hissetmediği bir duygu yükseldiğinde aklından ilk geçen şey Taehyung'u itmekti.

Ama yapmadı.

Zaten sadece bir an sonra Yoongi, gözlerini kaçırmış ve Hoseok'a kocaman bir gülümse sunarken kolunu arkadaşınının omzuna atmıştı.

Jimin, hiç hakkı olmadığını bildiği halde Hoseok'tan bir kez daha nefret etti.

***

Sizce de Doctor vibe'ı vermiyor mu bu fotolarda😭 Zaman yolcusu Yoongi rüyalarımı rahat bırak😭

Sizce de Doctor vibe'ı vermiyor mu bu fotolarda😭 Zaman yolcusu Yoongi rüyalarımı rahat bırak😭

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
the truth untold : yoonminWhere stories live. Discover now