One More Kiss

13 6 0
                                    

One More Kiss, Sirius Black'in Azkaban'a atılmasını ve orada geçen 12 yılının nasıl geçtiğine yönelik tek bölümlük bir hayran kurgudur. İyi okumalar.

Büyük bir çaresizlikle ellerini parmaklıklara doladı. "Lütfen beni dinleyin!" diye bağırdı bir kez daha. Cevap olarak karşı taraftaki hücreden gelen homurtu dışında bir ses duyulmadı. Sirius Black en sonunda pes etti ve geri geri giderek sırtını duvara yasladı, dizlerini bükerek yavaşça aşağı kaydı ve duvarın dibine oturdu.

Azkaban'a atılmasının üzerinden bir hafta geçmişti. Geldiği günden beri Pettigrew'un ihanetini anlatmaya çalışıyordu ama onu dinleyen yoktu. Kendisini buradan çıkarmaları gerektiğini her haykırdığında diğer hücrelerdeki mahkumlar gülmeye başlıyordu, hemen arkasından da alaylı sözleri takip ediyordu. Sirius bunlara direnemeyecek biri değildi fakat ruh emicilerin ziyaretleri onu sersemletmişti, bedeninin ve zihninin git gide güçsüzleştiğini fark ediyordu.

James ve Lily'nin ölümünü düşünmediği tek bir saniye bile yoktu. Suçluluk duygusu onu esir almıştı. Pettigrew'e duyduğu nefret ise her saniye artmaktaydı. Buraya tıkılıp hiçbir şey yapamamaktan nefret ediyordu. "Özür dilerim James." diye mırıldandı boşluğa. "Hepsi benim hatam."

Karanlık koridorun içinden tüyler ürpertici bir ses geldi. Git gide üşüdüğünü hisseden Sirius derin derin nefesler aldı ve gözlerini kapattı. Gözlerini tekrar açtığında karşısında bir ruh emici vardı. Oturduğu yere iyice sinerken ruh emicinin öpücüğüyle içindeki hayat kırıntılarının bedenini terk ettiğini hissetti.

***

Küçük Harry şu an kiminleydi? Merlin, onun hiçkimsesi yoktu. O berbat Muggle akrabalarının yanında mıydı yoksa bir yetimhaneye mi bırakmışlardı?

Ellerini demirlere vurup "Lanet olsun!" diye bağırdı. "Ne işe yararsınız siz?" Karanlık koridorun görünmeyen bir yerinden "Uyumaya çalışıyoruz!" diye bir ses yükseldi. Sirius bıkkınlıkla köşesine çekilip düşünmeye başladı.

Buradan çıkacağına dair sarsılmaz bir inancı vardı. Hiçbir şey yapmamıştı ve suçlu değildi. Yakın zamanda bunun kanıtlanacağından emindi. O zaman Harry'i yanına alacak ve Pettigrew'un yargılanmasını sağlayacaktı. Evet evet! Kesinlikle böyle olacaktı.

***

Saçları omuzlarına kadar uzamıştı. Bakımsızlıktan ve umutsuzluktan olduğundan çok daha yaşlı görünüyordu. Azkaban'a geleli ne kadar olmuştu artık hesaplaması oldukça güçtü zira günleri saymayı bırakalı epey olmuştu.

Karşısındaki hücreden gelen kahkaha sesleriyle gözü seğirmeye başlamıştı. Bu sesten nefret ediyordu.

"Sirius! Sirius! Beni duyabiliyor musun?"

Ellerini kulaklarına koyarak sesi bastırmaya çalıştı.

"Sen bir katilsin!" Diğer hücrelerden gelen kahkaha sesleriyle birlikte cümle yarım kalmıştı. Kahkahalar biraz hafiflediğinde sesin sahibi devam etti. "En yakın arkadaşının katili. Zavallı James Potter!"

Sirius oturduğu yerden ok gibi fırlayarak yerinden kalktı ve demirlere yapıştı. "Kes sesini! Kes!" diye haykırmıştı öfkeyle. "Eğer konuşmaya devam ederse-" Cümlesi kulak tırmalayan bir çığlıkla bölünmüştü. Mahkum ağlamaya başlamıştı ve ufak ufak inliyordu.

"Ondan korkuyorum... Götürün onu buradan... Bizi de öldürecek..." Şimdi de yere kapaklanmış elleriyle yeri dövüyordu. Karanlıkta kalan diğer hücrelerden de ağlama sesleri yükselmeye başlamıştı. Sirius korkunç bir hayretle karşısındaki hücredeki adamın delirmesini izliyordu. Diğer hücrelerdeki mahkumlar da tek tek yalvarmaya başlamışlardı. Korktuklarını söylüyordu. Aralarından bir tanesi ise eğer susmazlarsa Sirius'a kalmadan hepsini kendisinin öldüreceği konusunda tehditler yağdırıyordu.

Sirius Black ellerini parmaklıklara daha sıkı dolayarak güç almaya çalıştı. Kelimenin tam anlamıyla dehşete kapılmıştı. Delilik somut bir şekilde karşısında asılı duruyordu sanki. Git gide kendisinin de o noktaya yaklaştığını biliyordu.

Ruh emiciler çıkan gürültü üzerine bir anda koridora akın etmişlerdi ve tek tek hücrelere dalıp mahkumların ruhlarını emiyorlardı. Sirius kendisine yaklaşan bir tanesini görünce hızlıca hücrenin arka tarafına koşmuştu ama kaçacak bir deliği olmadığının farkındaydı.

***

Tavana bakarken Hogwarts'ı düşünüyordu. En mutlu günlerinin geçtiği Gryffindor Ortak Salonu'nu, her hafta yer değiştiren merdivenleri, Quidditch maçlarını, Büyük Salon'daki ziyafetleri...

James ve Remus'la yaptıkları muzurluklar zihnine doldukça gözleri sulanıyordu. Bu anların hepsinde çok eğleniyorlardı peki ya diğerleri? "Kabul edelim ki bizler iyi insanlar değildik James... Bizler zorbaydık. Sen de Remus evet. Her şeye göz yumuyordun." Fısıltıyla önündeki hayalle konuşuyordu.

"Evet Lily, herkesin gençken yaptığı hatalar olabilir, doğru söylüyorsun." Sirius içini çekti. "Ama düşündükçe... B..ben bunları nasıl yaptım, diyorum." Ruh emicilerin öpücüğü kurbanın mutlu anlarını, hayat enerjisini söküp almak demekti. Sirius'a olan da buydu.

"James'i ben kışkırtıyordum, Lily, özür dilerim. Remus ise evet evet benden çekinirdi. Bilirsin, o hep sessizdi. En yakın arkadaşlarımın birer zorba olması benim yüzümden."

Saçlarını çekerek çığlık attı. Acı içinde ağlamaya başlamıştı.

***

Sirius elindeki su dolu bardaktan kendi yansımasını görünce hafifçe irkildi. Azkaban'da ne kadar zaman geçirdiğini bilmiyordu ama karşısındaki yüz sanki kendisine ait değildi. O kadar yıpranmıştı ki... Göz çevresindeki çizgiler, birbirine karışan saçı ve sakalı, büzülmüş dudakları... Bu kişi sahiden kendisi miydi?

Bunca zaman delirmemesini önleyen tek şey masumluğunu hiçkimse bilmiyor olsa da kendisinin bilmesiydi. Fakat şimdi bir parça aklını yitirme fikri hoş geliyordu. Gençliği Azkaban'da çürüyüp gitmişti.

Şu zamana kadar kendisini düşünmeyi ve uğradığı haksızlık üzerinde durmaktan kaçınmıştı. Dostlarının başına gelenleri düşünmek, ailesinden nefret etmek ve intikam yeminleri etmek onun için bir nevi kaçtığı bir sığınak olmuştu.

Peki ya kendi başına gelenler?

Artık bu düşünceden kaçamadığını hissetti... Dışarda ıskaladığı bir hayat vardı ve o hayat her geçen gün akıyordu. Kendisi ise bu hücrede işlemediği bir suçun cezasını çekiyordu yıllardır.

Ellerini yüzüne kapatıp gülmeye başladı. Burada ölüp gideceğinden artık emindi. Bedenini kaplayan soğukluk üzerine gülüşleri kahkahaya dönüştü. Ellerini yüzünden çekerek karşısındaki ruh emiciye sırıtarak baktı.

"Bir öpücük daha?"

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Jan 10, 2022 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

One More Kiss | Sirius BlackWhere stories live. Discover now