26. Bölüm

27.3K 2.4K 1K
                                    

Merhaba.

Nasılsınız?

Emeklerimin karşılığını alırsam emin olun çok güzel olur.

Oy ve yorumlarınız benim için çok önemli. O yüzden hayalet okuyucularda ses verirlerse çok mutlu olurum.

-Pınar ve babası- {temsili}

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

-Pınar ve babası-
{temsili}

Kucağımda duran ve kokusunun tüm arabaya yayıldığına şahit olduğum papatya buketinin güzelliği içimdeki korkuyu almaya yetmemiş, üstüne üstlük korkumu daha da artmıştı.

"Abi?" Diyen Esra'ya döndüm. Bana değil dışarıya bakıyordu. "Müsait bir yerde durur musun? Marketten almak istediğim bir kaç şey var."

Ali cevap vermeden başını salladı. Arabayı düzgün bir yere durdurduktan sonra Esra arabadan indi ve kapıyı kapatmadan hemen önce bir şey isteyip, istemediğimizi sordu. İkimizden de "Hayır" cevabını aldıktan sonra arabanın kapısını kapatmış Ali ile beni baş başa bırakmıştı. Terleyen avuç içlerimi kotuma sürtükten sonra Esra'nın gidişini sessiz gözlerle izledim. Arabanın radyosunda çalan ve oldukça bizi anlattığını düşündüğüm şarkıya odaklandım. Az da olsa içim rahatlamıştı.

Gökhan Türkmen - İnadına aşk.

Gülsen de ağlasan da neye yarar?
Asırlardır yakar mevzular.
Adam inat kadın çok inat.
Keçilerde kaçacak doğal olarak.

A

şk...
İnadına aşk...

"Adam inat..." Diye mırıldandım şarkının en güzel kısmını.

Ali varla yok arası benim gibi mırıldandı. "Kadın çok inat."

Olayı nasıl anlatacağımı bilmiyordum. İçimde sadece Yunus'a anlatmak geçse de içten içe Ali'nin de bilmesini istiyordum. Belki daha sonra öğrendiğinde kırılabilir ve ona neden söylemediğimi sorgulayabilirdi...

Böyle bir durum yaşansın istemiyordum.

"Çiçeklere sevindiğini zannetmiştim." Dediğinde bana bakmıyor düz ve donuk bir ifade ile dışarıyı izliyordu.

Yutkundum. Zaten bozulan moralimi anlayamamış olmasını zannetmiyordum.

İstemsizce bakışlarımı kaçırdım. Gözüm yaşlı bir çifte takılı kaldı. El ele tutuşmuşlar boşta kalan ellerinde ise baston vardı.

Kulağa belki şaka gibi gelebilirdi ama adamın bastonu simsiyahken kadının bastonu pespembeydi.

Ağır ağır yürüdükleri sırada gülerek sohbet ediyorlardı. Anlaşılan zaman onların aşklarını alıp gidecek kadar güçlü değildi.

-ACEMİ MÜSLÜMAN- Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin