14. BÖLÜM

6.6K 489 134
                                    

Ayrılıklar bazen canımızı acıtsa da bu duruma alışmamız gerekir.

Tufan abisini mezara koydu üzerine toprağı kendi elleriyle attı canını, kanını toprağın altına emanet etmişti artık.
Hasret hanım mezarın üzerine uzanmış öylece mezarı seyredip öpüyordu.

"Ünal'ım, Ünal'ım sen niye bizi bıraktın oğlum, sen daha doymadın ki yaşına, sen karını kime emanet ettin de bıraktın gittin oyy oğlum oyy, yerine ben öleydim, sensiz evi ben ne yapacağım şimdi senin kokun var o evde nasıl gireceğim o eve şimdi ben, seni evlendirdim ki mutlu olasın, kara toprağa giresin diye mi evlendirdim seni, kalk Ünal kalk sen anana kıyamazsın ki hadi kalk bu veda sana yakıştı mı Ünal bu ölüm sana yakıştı mı Ünal, kara toprağa yakışmıyorsun Ünal kalk Ünal" Hasret hanım bağıraraktan ağlıyordu, Zeynep'te ağlıyordu gözünün yaşı kurmamıştı. Hasret hanım her ne kadar kabullenmeyip bağırıp çağırsa da Ünal artık gelmeyecekti çünkü Ünal artık gerçek dünyasına ebedi hayatına gitmişti. Mezarın başında sadece Dağlıca akrabaları vardı bir kısmı mezarda kalmış bir kısmı ise taziye yerine Dağlıca konağına gitmişti. Hasre hanım deli gibi ağlıyordu mezarı kazmaya çalışıyordu, Hasret hanımı zorla da olsa sakinleştirdiler Zeynep sadece sessizce göz yaşı döküyordu. Zeynep mezarın başına çöktü öylece kalakaldı.

.......

Mezarda son kez dualar okunmuş yavaş yavaş çekilmişti herkes, Dağlıcalar konağa geldiğinde çok kalabalıktı sanki tüm Mardin konağa dökülmüştü. Hasret hanım arabadan güçlükle indi konağı görünce bağırdı.

"Ünal, Ünal nerdesin oğlum, oy ben nerelere gideyim nasıl sığayım bu eve Ünal, Ünal" diye bağırıp ağlıyordu Hasret hanım dizlerine vuraraktan, içerideki kadınlar Hasret hanımın sesini duyunca ağlayaraktan ağıt yakmaya başladılar. Herkes ağlıyordu Zeynep o yaralı haliyle ayakta zorla duruyordu, oda ağlıyordu perişan olmuştu ağlamaktan, elinin kınasıyla ortada kalmıştı, 19 yaşında hayat ona çok sert bir tekme atmıştı 19 yaşında kocasını toprağa vermişti, eğer kocası ölmeseydi kendisine zarar verecekti ama olanları düşündükçe delirecek gibi oluyordu. Hüngür hüngür ağlıyordu Zeynep. Herkes perişan olmuştu. Cenap ağa birkaç saat içinde çökmüştü kendinde değildi, delirmiş gibiydi ama yine de dik durmaya çalışıyordu, Tufan kendini bırakmıştı içli içli ağlıyordu, Sedat ile Ferhat içine atıyordu kızlar da anneleri gibi ağlıyordu.
Zeynep'i oturttular Hasret hanım da Zeynep'in yanına oturmuştu.

"Ben senin kınanı yaktım Ünal, ölüm kınan oldu Ünal, ölüm kınan oldu" dedi Hasret hanım.
Güldün soldun, açacaktın dalında kopardılar Ünal oy Ünal oy kalk gel, gelde şakaydı ana de" Hasret hanım bağırıyordu. Kadınlar Hasret hanımın böyle yaptığını görünce daha çok ağlıyorlardı.

Akşam çabuk olmuştu, Ünal toprağa verileli 6 saat olmuştu, kimse yerinde kıpırdamamıştı gelen giden çok oluyordu, evin çalışanları gelenlere Ünal'ın helvasını dağıtıyordu, zaman ne kadar çabuk geçse de Dağlıcalar için zaman Ünal'ın toprağa girdiği dakikadan sonra durmuştu büyük bir yasa bürünmüştü hem Dağlıcalar hem gelen Mardinliler, Ünal'ı herkes çok sever sayardı.

Hasret hanım yarım saat arayla bağırıyor ağıt yakıp ağlıyordu hâli dermanı kalmamıştı artık sesi kısılmıştı.
Tufan ağa anası fenalaşınca yanına geldi anası Hasret hanıma baktı yanında oturdu.

"Ana, tamam ana kurbanın olayım ağlama yeter sesin kalmamış, ağabeyimin yerine keşke ben öleydim ana, anaa" Tufan da anası Hasret hanımdan farksızdı.

"Oy Tufan'ım oy Ünal'ımın kokusu geliyor her yerden ben nasıl sakin olayım oğlum hepinizin yerine ben öleydim de bunları görmeyeydim" Hasret hanımın artık mecali kalmamıştı konuşup ağlamaya sesi öyle bir kısılmıştı ki yorulmuştu. Tufan Hasret hanımın yanından ayrılmadı anasına öylece sarılmış oturuyordu, Hasret hanıma birkaç kişi gelip sakinleştirici vurmuşlardı. Tufan anasına sarılmış öylece oturuyordu oda çökmüştü eski halinden eser kalmamıştı. Saat geçmiş gece olmuştu 23:30 olmasına rağmen hala kalabalık geliyordu.
Zeynep'i odaya çıkarmaya çalıştılar Zeynep istemedi, bitkin düşmüş bayılacak gibiydi.
Hasret hanım oğlu Tufanın omuzundan kafasını kaldırıp Zeynep'e baktı.

KÜÇÜK GELİN Where stories live. Discover now