all these stolen images

11.6K 615 1.8K
                                    

başlamadan önce, bu hikayeyle ilgili söyleyebileceğim birkaç şey var: şöyle ki 11k ve iki günde yazıldı yani benim için bir tür rekor. ikincisi uzun zamandır duraklama dönemindeyim ve bir oneshotı bitirdim, bu yine bir rekor. sonuna kadar okumanızı rica ediyorum çok uğraştım kurgusuyla falan, sadece ben de değil nurun iki gündür başını ağrıttım ve son kısımda da bana zorla smut yazdıran kişisel louis'min. yani kısaca okuyun, uğraştım diyorum kırmayın beni sekmeyi kapamadan okuyun şunu of sdhdsj bu kadardı, uyarılacak pek bir şey yok diye biliyorum ama yine de: minicik smut (sonlarda o da) ve biraz da argo, belki?

...

"Sarışın!" diye seslendi Louis, Niall'ı sahne arkasına takip ederken. "Ne otlanıyorsun sen orada?"

Niall'ın elindeki turta açık olan ağzının önünde duraksadı, arkadaşının gözleri ne zaman bu anlarda rahatsız edilse olduğu gibi hafifçe kısılmıştı, yine de Louis'nin onu burada bulmasını beklemediği de açıktı. "Benim," dedi Louis'nin turtasına gözlerini diktiğini fark ettiğinde. Tek hamlede ağzına atmak yerine -ki Louis, Niall'ın yerinde olsa, yani karşısında turtasına göz koymuş bir başka Louis olsa, kesinlikle öyle yapardı- turtayı evrenin tüm kötü enerjisinden korumak ister gibi avuçları içinde nazikçe tuttu.

"Niall," Louis ona doğru iki adım atarken belli belirsiz gülümsüyordu. "Niall."

"Hayır," Niall turtayı göğsüne bastırdı ve bakışlarını Louis'den uzaklaştırdı -bunu yapmasa beş saniye içinde turtayı Louis'ye kendi elleriyle yedirmeye başlardı. "Hayır, bunu bana getirdiler," diye devam etti dudaklarını büzerek. "Benim turtam bu. Elmalı hem, en sevdiğim."

"Benim de öyle," dedi Louis, sesi kulağa yapmaya çalıştığından da kalp kırıcı geliyordu.

"Ve- ve üstünde iyi şans dileği de vardı," Niall yalvarırcasına Louis'yi baktı. "Gerçek aşkı bulmam içinmiş, öyle yazıyordu."

"Gerçek aşkı mı arıyorsun?" Louis gözlerini irice açtı. "Benim neden haberim yok?"

"Ha-hayır ama-" tam önüne geldiğinde Niall Louis'ye öylece baktı.

Louis de ona.

"Çok mu istiyorsun?" diye sordu Niall, üzgünce turtadan tarafa bakmamaya çalışıyordu- onu çoktan gözden çıkarmış olmalıydı.

Louis ellerini dramatikçe son zamanlarda alışılmadık şekilde dümdüz olan karnına bastırdı. "Çok açım," diye mırıldandı güçsüzce.

Niall birkaç saniye sessiz kaldı ve etrafına baktı. Yardım gelmeyecekti, zaten tuvalet molaları olması gerekenden uzun sürmüştü. Louis, Harry'nin kalabalıkla kurduğu muhabbetin onları daha fazla idare edebileceğini sanmıyordu.

"Senindir," dedi nihayet, turtayı Louis'ye uzatırken dudakları titriyordu. Louis bir an onun için üzgün hissetti ama sonra turtadan bir ısırık aldı ve her şey aniden çok güzelleşti.

"Üzülme, Nialler," sahneye dönerken kolunu Niall'ın omuzuna attı. Tanrıya şükür bunu Liam'a yaptığı zamanlarda olduğu gibi parmak uçlarında durmasına gerek yoktu -aslında vardı ama asla itiraf etmezdi. "Başka bir hayatta artık."

***

1

"Birlikte olacağız, diyeceksin, kaybolduğunda bile."

Jay Louis'ye hep, kendini çok yorduğu günlerin ardından daha dramatik ve dikkatsiz olduğunu söylerdi. Olması gerekenden uzun süren yolculuk boyunca hiçbir şeye beş saniyeden fazla odaklanamaması ve dizini sabırsızca sektirmeden duramamasının sebebi bu olmalıydı.

all these stolen images (burned into my brain)Where stories live. Discover now