Psikolog 2

25.3K 2.9K 1.4K
                                    

Ben yeniden aranızdayım sevgili okurlar! ^^. Güzel haberlerle aranızdayım. 28 aralıktan beri bazı şeyler değişti. Belki de hayatımın akışını değiştirecek şeyler. Onlar neler mi?

SEVGİLİM VAR!!!

Evet o cümleyi büyük ve koyu yazmam gerekiyordu ve evet bunu size yeni söylüyorum. Sevgilim var ulan ve en önemlisi benim sevdiğim kişi beni seviyor. (İlk defa sevgilisi olan masum köylü).

"Nasıl oldu, nasıl tanıştınız, nerede tanıştınız? "gibi soruları sormadan ben söyleyeyim arkadaşlar sormayın :D. Sadece bu durumdan mutlu olduğumu bilin yeter. Bu bölümde onları anlatarak kitabın akışını bozmak istemiyorum, zamanı gelince onu da anlatacağım. Ama bir şey var:

Seviyorum abi...

Medyayı izlemeyi unutmayın. Eminim çoğumuz bu filmi biliyordur. Bilmeyenler için adı "Suicide Room". Yani "İntihar Odası". Moralinizi bozmak istemiyorsanız izlemeyin baştan söyliyim :D. Ama medyadaki videoyu ne zaman izlesem tüylerim diken diken oluyor. Neyse çok konuştum iyi okumalar...

Sevgili günlük...
Bugün 22 Ekim Perşembe 2014. İkinci kez psikoloğa gidişim. İlk gidişimden sonra bu kez pek zor olmadı, kendi başıma gittim. Aslında yine heyecanlıydım, bu doktor beni iyileştirebilecek miydi? Ne iyileşmesi ya, ben hasta değildim ki...
Her ne olsa da içimdeki "acaba?" lar bir türlü son bulmuyordu.

Acaba herkes gibi karşı cinsinden hoşlanan biri olabilecek miydim?

Acaba beni nasıl tedavi etmeyi planlıyordu?

Acaba kendimi ifade edebilecek miydim?

Bu sorularla psikoloğa gittiğimde beni aynı sevecenlikle karşıladı.

"Hoşgeldin Berk. "

" Hoşbulduk. "

" İçeride bir hastam var seni biraz sonra çağıracağım. "

Bekleme odasına geçtim. Ah! Bakın burada ne varmış. Bilim Çocuk dergileri... Yapacağım başka bir işim olmadığından mecbur o dergilere bakıyordum. Bekleme odasında benden başka sekreter ve içerideki hastanın dedesi olduğunu umduğum yaşlı bir amca vardı. Sekreter ile konuşmaları geçiyordu, ben de dergiyi okur gibi yaparken bir yandan onları dinliyordum.

" Torunumun çok çabuk heyecanlanan bir yapısı var. Derslere katılımı çok az, yanlış yapma korkusu olduğunu söylüyor. "

Tahminim doğruymuş. Dedesi...

" Aslında torununuzun bu korkusunda sizin, arkadaşlarının, öğretmenin ve birçok şeyin etkisi var. İçeride şu an etkinlik yapıyorlar. Üzülmeyin, sizin gibi o kadar çok hastamız var ki. "

Ah keşke bu kadar kolay olsa benimki de. Bu da sorun mu ki? Küçükken ben de korkardım. Kendi kendime aştım böyle sorunları, bırakın çocuğunuz dışarıda oyun oynasın sosyalleşsin. Sonra niye bu çocuk böyle...

Aslında, cidden. Benim böyle olmam da, yetiştirilme tarzım etkili olabilir miydi? Nasıl desem, babam ve annem beni bir kız gibi büyütmüş olamazlar mıydı? Sanmıyorum. Gerçi annem bana hamileyken 6.aya kadar kız olarak bekliyorlarmış, sonradan farketmişler küçük Berk'i. Ne dersin ha sevgili günlük?
Ciddi olmak gerekirse, küçükken bir erkek gibi yetiştirildiğimi biliyorum. Giyim şeklim, oynadığım oyuncaklar, sokak kavgalarımız...Normal bir erkek gibiydim. Ta ki ergenliğe girdiğim zamana kadar. Ne zaman erkeklerden hoşlandığımı hissettim, işte o zaman benim için dünya durdu. Her erkek gibi futbol oynardım, hatta çoğundan iyiydim çok iyi kalecilik yapardım. 4.sınıfa giderken 8.sınıfa giden abiler kaleci olarak beni alırlardı takıma. Her neyse işte, artık erkeklerden hoşlanıyorum ve her şey benim için daha farklı. Olaylara karşı bakış açım bir erkek gibi değil, bir kız gibi de değil tam arada derede kalmış gibi bir halim var. Belki anlamakta güçlük çekiyorsundur günlük, ama sen anlamazsan kim anlar ki beni?

(Y)Aramızda KalsınWhere stories live. Discover now