-9-

6.3K 409 262
                                    


Bölüm Şarkısı: BTS - House Of Cards
(Lütfen şarkı ile okuyun ^^)
İyi okumalar~

Kapının açılmasıyla, içeri birisi girmişti. Karanlık olduğu için gelen kişiyi göremiyordum ama az çok tahmin edebiliyordum. Açıkçası gelen her kimse umurumda değildi. Sadece şu an her şeyi öğrenmek istiyordum.

Karanlığa alışan gözlerim, içeri giren kişiyi hala tanımlayamamıştı. Kulaklarıma Jungkook'un sesi doluştu. "Sonunda uyanabildin, he?" Dedi gülerek. İçeri giren kişi Jungkook'tu ve burada ne işi vardı?

"Dışarı çık, onunla ufak bir işimiz var." Dedi Jimin'e.

"Ona ne yapacaksın?"

Jungkook camın kenarındaki koltuğa yerleşti ve, "Emin ol sana yapacaklarımın yanında bir hiç kalır Jimin. Şimdi defol buradan."

Jimin çıkmak istemezken, kapı tekrar açıldı ve içeriye Mark girdi. O da mı buradaydı? "Jimin, hadi gel film ayarladım." Dedi ve onu kolundan çekiştirdi. Jimin bu sefer birşey söylememişti ve arkasından sessizce onu takip etmişti.

Kook Jimin'in çıkmasıyla konuşmaya başladı. "Aslında bakarsak, senin gibi biriyle uğraşmaya bile değmezdi. Ama gel gör ki, işin içine Jimin girince, nedense dayanamadım."

Oturduğu koltukta daha bir yayıldı ve bir bacağını dizine atarak devam etti. "Seninle aynı kaderdeyiz Tae. Jimin ikimizin de hayatını mahvetti. Daha doğrusu ikinci kez mahvetti. Ha ne dersin, seninkini ilk ben, benimkini ilk ailem, sonra Jimin. Şuna bak Jimin her zaman ikincisine mahkum olarak kalacak ha?"

Güldü.

"Sana birşey yapmayacağım Tae. Aslında en başından beri sana birşey yapmayacaktım. Kendi kendine intikam diye dolansın diye. Ama, daha sonra işin içine hayatımı her defasında boka çeviren ruh hastası işin içine dahil oldu. Sanırım Tae, bunun bedelini sen ödeyeceksin."

"Ben mi ödeyeceğim? O sana ne yaptı, ben ne yaptım Jungkook?" Diye sordum sinirle. Burnumdan soluyordum ve bu olan hiçbir şeye anlam veremiyordum.

"Sen bana hiçbir şey yapmadın Tae. Sen Jimin'e uydun ve benim düşmanlığımı kazandın." Dedi.

Sesimi yükselttim ve bağırarak, "O sana ne yaptı dedim piç herif! O sana ne yaptı, bana neden bunu yaptı!"

Benim sesimin yüksekliğine nazaran, daha kısık ve sakin bir şekilde konuşmuştu. "O şerefsizin teki demiş miydim? Sana kendisi için ihanet etti. Kendi aşkı için. Yalandan bir aşk için. Aslında düşünüyorum da, Jimin'le hiç tanışmamış olsaydın seninle iyi anlaşabilirdik. Ama maalesef ki.." Dedi ve sustu.

Sesimi alçalttım. "Peki ya sen, sana ne yaptı da ondan bu kadar nefret ediyorsun?"

Dişlerini sıkması çenesinin seğirmesine neden oluyordu. Gözleri dolmuş ve sinirle sadece karşısına bakıyordu. Eski anlar gözünün önüne gelmiş gibiydi. Dolan gözlerindeki iki tane yaş, kendini serbest bıraktı ve Jungkook'un yanağıyla buluştu.

"O herif manyak Tae. O şerefsiz herif benim ailemi yakarak öldürdü. Gözümün önünde yaktı hemde. Onlardan belki hiçbir zaman aile şefkati almadım ama, ben onları seviyordum ve yaşadıklarını bilmek bana güç veriyordu Tae!" Ayağa kalktı ve bağırarak konuşmaya devam etti. Hiç durmaksızın ağlıyordu.

"Sırf onu sevmediğim için onları yaktı. Sana ne dedi, Jungkook beni hapse attırdı. Hayır! O şerefsiz yaptığı bu bokluk yüzünden hapse girdi! Dedesi mi? Hıh, dede! Onun dedesi çoktan öldü Taehyung. O hapse girdiğinde kalp krizi geçirerek öldü hatta."

"Peki ya ailesi?"

"Ailesi mi?" Dolu gözlerle kahkaha attı. "Ailesi şu an depoda. Bana yaşattırdıklarını tatması için depodalar. Sana dedem diye tanıttığı kim bilmek ister misin? Tabiiki de istersin." Sonlara doğru sesi kısılmaya başlamıştı.

"Onun sana dede diye tanıttığı adam yok. Sana hiç fotoğraf gösterdimi, veya bir kanıt?"

Sorusuyla düşündüm. "Ne zaman sorsam, fotoğraf çekinmeyi sevmediğimiz için yok derdi."

Tekrar gülmeye başladı. "Bak, gördün mü? Sen sadece inanmak istediğine inandın Taehyung. Ona para gönderen kimdi? Bendim tabiiki de. O adam hala dedesinin öldüğünü kabullenemeyen bir manyak. O paraları, herşeyi intikamım için ben yaptım. Eğer sende onunla beraber olmasaydın, şu an burada olmazdın."

Yaşadığım ve duyduğum her kelime, bende şok etkisi bırakıyordu. Her şok etkisi ise, kalbime cam parçalarıymış gibi teker teker saplanıyordu.

"Sen hala sana neden öyle birşeyi yaptığımı bilmiyorsun değil mi Tae? Senin o baban olacak adi herifle planladılar. Çünkü her şeyi baban, para kazanmak için ailemi öldürdü. Herşey sizin gibi bok herifler yüzünden oldu. Şu ana kadar Jimin'in sana söylediği tek doğru, Mark'a olan sevgisi. Mark'ı deliler gibi seviyor. Ona öl dese ölebilecek türden. Her şeyi Mark için yaptı. O hapishaneden çıktıktan sonra, Mark tekrar plan icabı karşısına çıktı ve bu plan tıkır tıkır işledi."

Kapıya doğru ilerledi ve kafasını çevirdi.

"Planın son bir aşaması kaldı Taehyung. Babanı buraya getirmek. Onun için de sana ihtiyacım var Tae. Bana yaptıklarının hepsini, oğlu olarak sen ödeyeceksin. Herşeyi, benim yaşadığım herşeyi! İşte o zaman hayatından tamamen çıkacağım." dedi ve arkasına bile bakmadan beni sorunlarla dolu olan kafamla yalnız bırakıp gitti.

------

Jungkook beni orada yalnız bıraktığından beri düşünüyordum. Jungkook nefreti hakediyor muydu? Yoksa benim babamın ve o şerefsizin yaptıklarından dolayı ona hak mı vermeliydim? Evet, ona karşı hala bir sevgim vardı. Fakat bu bana yaptıklarında haklı olduğunu göstermezdi. Ama onu bu yaptıkları için de suçlayamazdım.

Çünkü eğer benim ailem gözümün önünde canlı canlı yakılsaydı, ne yapardım bilmiyordum. Sanırım daha da fazlasını yapardım. Onların hayatını daha beter bir hale getirirdim. Bir saniye bile rahat yaşamalarına izin vermezdim. Ve sanırım şimdi, ona yaptığı şeylerde hak vermeye ve ona yardım etme kararı almıştım.

Ben bir karar vermiştim ama, bu karar doğru bir karar mı yoksa yanlış bir karar mı bunu zaman gösterecekti...

Ve bölüm sonu, beklediğiniz için teşekkürler ^^

Bol yorumlar atmayı ve oy vermeyi unutmayın, seviliyorsunuz.

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Glittering Miracles | TaekookWhere stories live. Discover now