[8] Neden sana bakarken dokunmak mümkün değil?

10K 934 1.2K
                                    


[8] Neden sana bakarken dokunmak mümkün değil?

Vaktim doluyordu sanki. Günlerim, bana vadedilmiş onunla özel kılınmış o güzel günler birer birer bitiyordu. Canım boğazıma kadar çıkıyor, can veremiyordum. O eksikti beni en çok öldüren kişi başımda değildi. En çok onu istiyordum yanımda ve o yanımda değildi. Gitmişti benden. Ben ölüyordum ve ölürken bile başımda olsa o gülüşünü görsem ne güzel olur diyordum. Ölüm ne güzel olurdu kim bilir onun ellerinden. Çokta güzel öldürmüştü beni. Acımadan tam ona kalbimi açtığımda okşamasını beklemiştim. Okşamıştı o pembemsi dudaklarını bastırmıştı kalbime. Ölüm gibi bir histi. Elleriyle sökmüştü kalbimi. Beni bitirmişti gerçekten tamamen tükenmiştim. Bir gece de lanet olası sadece bir gecede dibi görmüştüm. İlk önce onunla birlikte güzelliğine batarak. Şimdi onun yüzünden tek başıma.

Mantığıma sığmıyordu hiçbir şey çok sevmiştim. Her şeyden çok sevmiştim. Dünyanın en değerli varlığına dokunur gibi dokundum ona. Soyunduk üzerimizde sevgimizi hissetmemize engel olan ne varsa çıkardık. Onu sevmekten başka bir şey geçmedi içimden. Hiçbir şehvet duygusu hissetmeden sevdim. Sadece sevdim dupduru onun gibi sevdim. Ben ondan başka bir şey düşünemezken o beni nasıl terk edeceğini düşündüğü halde sevmiştim. Hemde ben onun göğsünden öperken yapmıştı bunu. Onunla yaşamak belki de yaşlanmak. Ama yapmıştı işte. Kalbimi ona açtığım bir gece de terk etmişti beni.

Her şeyden çok ihtiyacı olduğuna inandım bana. Hep yanımda kalır iyi yanım olur sandım yanıldım. O yanılttı beni. Kimsenin sevilmeye değer olmadığına bir kere daha inandırdı beni. Aradan bir kaç gün geçmesine rağmen sanki aynı şarkıda takılı kalmış plak gibi saate ve kapıya bakıyordum. "Gelecek, gelmeli." diyordum saatler geçiyordu. Ben bir kanepenin başında uyuya kalıyordum. Ve o kapı hiç çalmıyordu. Sabah gözlerimi açtığımda yine kanepede oluyordum ve elimde onun bana yazdığı son cümleler kalıyordu. 'İyiler çabuk unutulurmuş, sen beni hep kötü hatırla.' Yanımda olmalıydı ben ona yuva olmuşken o bana sırt çevirmemeliydi beni terk etmemeliydi. En kötüsü de sabah uyandığımda onu görememekti. Mutfağa her sabah kahvaltı hazırlamak için gittiğimde o merdivenlerden inip yanıma gelmemesiydi.

Her sabah hazırlanıyordu o kahvaltı ve ben tek başıma da olsam sofraya bir tabak daha koyuyordum. Sanki o oradaymış gibi. Yediğim yemek boğazıma dizilirken devam edemedim. Batıyordu yediğim her şey ağır geliyordu bana. Evimin kapısı açıldığında anahtarı Jimin'e verdiğimden gözlerimi silmiştim hemen. "Jungkook?" dedi beni salonda göremeyince. "Buradayım mutfağa gel." dedim bir kaç saniye sonra yanıma geldiğinde ona hiç bakmak istememiştim. "Bana neden böyle yapıyorsun?" dedi sessiz kaldım. "Jungkook bana neden böyle davranıyorsun?" dedi ve ben yutkundum ağır geliyordu her şey. Kaldıramayacağımdan fazlası gibi geliyordu. "Bana onu hatırlatıyorsun." dedim. "En zayıf hallerini sen gördün onun ama ben sardım ben. Ellerimle, dudaklarımla, tenimle." O da susuyordu benim gibi. Hiçbir şey söylemiyordu konuşsun istiyordum hatta kızsın bana. İyileştirsin beni.

Yapmıyordu sadece yıkılmış birine dayanak olmaya çalışıyordu. "Bir şey söyle Jimin sen doktorsun bana bir şey söyle. Ben her gece göğsümde uyuttuğum birinin yokluğuna alışamazken, benliğim göğüs kafesim nasıl alışacak bu duruma? Bir şey söyle." dedim karşımda tamamen çaresizce otururken kaçamak bakışlar attı bana. "Söyle." dedim elimi tezgaha vurduğumda. "Bir şey söyle ama yeterki susma." Tezgaha vurduğum için kızaran elimin üzerine koydu elini. "Belki de hiç alışmaman gerekiyordu ona." dedi söylediğine kızmıştım çok fazla kızdırmıştı beni. "Ne?" dedim ona tamamen dönerken. "Bunu kirpiklerine kadar alıştığımda mı söylüyorsun?" Sanki bir şey söyleyecekmiş gibi dudaklarını araladığında tekrar kapatmıştı ve bir cesaretle söylediği şeye donakalmıştım.

darlin' | taekookWhere stories live. Discover now