27.Bölüm: AY'IN OĞLU

41.8K 2.2K 2.1K
                                    

27.Bölüm: AY'IN OĞLU

Gerçek dışı bir yerde, gerçek dışı bir kadınla, gerçek dışı şeyler yaşıyordum. Her şey çok uçuk ve imkânsız gibiydi ama buradaydık işte.

Ben Ezel Asral, doğaüstü bir canlının varlığını kabullenmiş ve hatta ona cephe almıştım. Her şey imkânsız gibiydi. Bu nasıl olabilirdi ki? Bazen kafayı yiyecekmiş gibi hissediyordum. Evren, büyüktü. Aklımızın alamayacağı kadar büyüktü. Belki çok daha değişik, insan dışı varlıklar vardı. Belki aramızda bile olabilirlerdi.

Bu konu derin ve tehlikeliydi. Düşündükçe içine battığın bir bataklık gibiydi. Aslında evren başlı başına bir bataklıktı. Kurtulmaya çalıştıkça dibe battığın bir bataklık. Düşündükçe, belki de kafayı yiyorduk. Belki tedavi ettiğim hastalarım o kadar hasta değildi, belki de onlar sadece gerçekleri görüyorlardı.

Bu ev, bu lanet yer, bana hayatı, gerçekliği ve hatta bazen akıl sağlığımı sorgulatıyordu. Cehennem kapısı somut olsaydı bu kale olurdu. Öyle kasvetli, öyle dehşet vericiydi.

Şimdi karla kaplı yer, karla kaplı ağaçlar bu havaya biraz daha hüzün katıyordu. Burayı sevmiyordum hatta nefret ediyordum. Peki onun için gelmeye değer miydi? Onun için ölmeye bile değerdi.

Karmen, bu kasvetin içine doğmuş ve büyümüştü. İnsanlardan kopmuş ve yabanileşmişti, üstüne üstlük bir yaratığı beslemişti. Yapayalnızdı. Ondan sağlıklı düşünmesini bekleyemezdim, bu çok canice olurdu. Ona kızıyordum, ancak kıyamıyordum çünkü gerçekleri görüyordum. Eğer ben bu lanet yere gelmesem de o gelecekti. Tek başına olduğunda o yaratık yine yalnızlığından faydalanıp temiz zihnini kirletecekti, buna izin vermeyecektim. Haris'in yavaşça Karmen'in kalbine gömdüğü sapkın fikirleri, ben yavaşça kazıyarak çıkaracaktım.

Kollarım arasındaki kadına baktım, ayrıldı yavaşça sıcak bedeni benden. Badem şeklindeki çekik kızıllarını kırpıştırdı. Bir kar tanesi kondu, uzun ve kıvrımlı kirpiğine. O kar tanesi olup, onun kirpiğine konmak istedim. Oraya konmak ve orada erimek.

Biçimli dudakları mutlulukla kıvrılmıştı. Burnu ve yanakları soğuktan biraz daha al al olmuştu. Elimdeki anahtara baktı ve sonra inanamazcasına arabaya. Ellerine bıraktım anahtarı, heyecanla aldı ve anahtarı inceledi.

"Nasıl açacağım?" dedi merak dolu bir sesle. Tamam işimiz biraz zor olacaktı. Tam cevap verecektim ki az önce Haris'i gördüğüm yere takıldı gözlerim. Yoktu, yerinde boşluk vardı sadece.

"Bak buradan açıyorsun, buradan kapatıyorsun. Buradan da bagajı açıyorsun," dedim tek tek göstererek anahtarda. Açtı ve sürücü koltuğuna koşuşturdu.

Kapıyı açar açmaz dudakları arasından bir sevinç çığlığı daha çıktı. Ne görmüştü ki? Yanına yakınlaştım, o sırada o da kocaman bir gül buketi çıkardı. Melih!

"Çok güzeller." Sesindeki sevinç, içimde huzur buldu. Sarıldı elindeki kocaman gül buketine. "Sen çok düşünceli bir adamsın Ezel. Tüm bunlara inanamıyorum." Tamam bundan haberim yoktu ama olsun sonuçta benim aldığım arabanın içinden çıkmıştı.

İç çekerek gülleri kokladı. Ardından kucağındaki güllerle sürücü koltuğuna oturdu. Meraklı gözlerle arabanın içini süzüyordu.

"Hadi öğret! Nereye basacağım?" dedi aceleyle. Sanki tarif etsem hemen sürecek gibiydi.

"Bu yol çok engebeli. Üstelik hava kararmak üzere. Oyuncak araba değil bu güzelim, içinde sen varsın. Çok dikkatli sürmen gerek." Alt dudağını küskünce sarkıttı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 10 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

KALINTIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin