146 23 3
                                    

"Soleir mi? Altın tahttaki savaşçı efsanesindeki gibi mi?"
"Efsaneleri bilmem ben yolcu, fakat belli ki öyle anılıyorum artık."
"Kanıtlayın o zaman bayım. Şu an deli olduğunuzu düşünmek üzereyim."
"Nasıl bir kanıt istersin, çocuk? Harabeleri mi göstereyim sana, sırtımdaki bıçak yaralarını mı?" Adamın özleri tanıdık gelmişti bana. Oyununa ayak uydurmak istemiştim.
"Ah, anladım.... O zaman... ben de Lunea, tahtın altın asıl varisi."
"O adı nereden duydun, çocuk?" Gözleri vahşi bir ateşle parladı adamın, kılıcı tutan eli sıkılaştı, kasları her an elindeki kılıcı savuracakmışçasına kasılmıştı. "Konuş! O adı nereden duydun?"
"Yoksa siz efsaneyi canlandırmıyor muydunuz, bayım? Eşlik edeyim dedim." Kılıcı tutan eli gevşedi ve hesaplı bir hareketle kılıç kınına geri döndü.
"Affet, Joisaphe. Kemiklerim hâlâ anılarla ürperir." Af dilercesine, bir eli kınına yerleştirilmiş kılıcın kopuzunda hafifçe dizinin üzerine çöktü. "Yüzyıllar ardından dahi içimdeki kana susamışlık dinmedi."

Notlarım taslak dolacağına wattpad dolsun kfldld

solaeWhere stories live. Discover now