Uyandım. Simsiyahtı. Neredeydim? Ne önemi vardı ki yanımda Felix olmadığı sürece.
"Felix!"
Cevap yoktu.
Tekrar
"Felix!"
Ve yine
Tekrar
"Felix!"
Yalnızdım bu karanlıkta. Siyahların içinde. Beni aydanlatan bir ışık olmadığı sürece benim ne anlamım vardı ki? Karanlıkların adamı mı? Pff! Sadece yanımda Felix gibi bir ışık olduğu için karanlığı severdim. Karanlıkta daha da parlardı. Karanlıkta daha da ışık saçardı etrafına.
Bir çığlık,
İkinci çığlık,
Ve üçüncü.
Son bulmadılar. Parçaladım kendimi. Çığlıklar arttıkça benimkiler de arttı.
"FELİX!"
Ses çıkmadı.
Çığlıkların ardı kesilmedi.
Koştum.
Nereye gittim bilmedim.
Sadece koştum
Koştum
Koştum
Her adımımda canım daha da yandı. Ama ona rağmen koştum. Kalbimin altındaki boşluk bir anda doldu. Berbat hissediyordum. Vücudum her adımımda daha da titriyordu.
Ve çığlık.
Bu sefer emindim, bu Felix'in sesiydi. İşte o an. Öldüm.
Öldüm
Öldüm
Diğer çığlığı duyunca ise tekrar dirildim.
Ağlamaya başladım. Her şeyimi kaybetmek istemiyordum. Her şeyimi kaybedersem ne yapacaktım? Her şeyim. Her şeyimdi o benim...
Ağladım
Ağladım
Ağladım
Ve bir kurşun sesi. Zaman durdu o an. Saniyeler aktı mı bilmiyorum. Saat kaçtı bilmiyorum. Hangi yıldaydık bilmiyorum. Kolumdaki saate belki görebilirim diye baktım.
Evet, zaman durmuştu.
Ağlamam durdu bir kaç saniye. Aklım başıma gelince tekrar ağladım. Bu sefer devam etti
01:37:03
01:37:04
01:37:05
01:37:06
Koştum. Her şeyime koştum.
"Felix! Bağırmaya devam et! Sesini takip edeceğim!"
Çığlık
Çığlık
Çığlık
YOU ARE READING
without you. | changlix [✓]
Short StoryBen mi öldürmüştüm onu? Ben miydim her şeyimin katili? !angst! - 2020 | byulmoont