Algosia

Birbirimizi uzağa fırlatan rüzgara karşı koşarken birbirine takılan ayaklarımız ne kadar güzel bir görsel sunuyor değil mi güneşe? 
          
          Seni benden uzağa fırlatıp ayrı kalmamıza neden olan rüzgarın saçlarından geçerek kokunu bana taşıması çok güzel bir şölen sunuyor değil mi ruhuma? 

Algosia

Her şeyden vazgeçerek 
          gitmeyi düşündüğüm o an,
          senin yanıma geleceğini düşleyerek dizlerime kelepçe takacağım. 
          
          Çığlıkları hazırlayan ama fısıltıları duyuran sesimin tükendiği o vakit geldiği an, 
          susacağım ve senin sesim olmanı bekleyeceğim. 
          
          Kalbimin sevgisizlikten çürüdüğü o an geldiğinde ise,
          seni bulup beni kurtarmanı isteyeceğim.
          
          Çünkü sen hep beni kurtarırsın. 

Algosia

Ellerimden ve kalbimden tuttular beni. 
          Hapis ettiler zihnimi dar zindan odalarında. 
          Yalnız başıma,benliğimi kaybetmek üzere terk edildim kocaman dünyada. Oturdum ve bekledim beni kurtaracak bir kahramanın gelmesini. Usulca bir rüzgar eserken;tenimi okşayarak yanımdan geçti. Söylesene güzelim,rüzgar olup beni kurtarmaya mı geldin bu fani dünyada? 

Algosia

Uçmuş gitmiş bir zamanın,uçupta gidememiş o insanlarıyız biz. Beraber kalamayarak etrafa savrulup dağılan insanlarız biz. Şimdi sessiz ol ve tut ellerimi. Duyuyor musun bu yumuşak huzurun sesini?