Gözlerimi kıprıştırarak doğruldum. Dün gece gidip gitmemek arasında kararsız kalmıştım. Onu düşünürken uyuya kalmışım. Hayır ya !
Hemen yataktan kalktım ve pencereye gittim. Hafif aşşağıya sarktım. Yoktu. Bekleyecek halide yoktu ama çok kötü hissetmiştim. Ben kötü hissetmezdim ki. Umursamazdım. Ama Rüzgar olunca bambaşka bir şey olmuştu.
Sömestir'a girmemize 1 hafta kaldığı için ders işlenmiyordu. Hatta bazı hem hocalar bile gelmiyordu. Eh bu da bizim işimize geliyorudu.
Bunları düşünürken bile aklımın bir köşesinde Rüzgar vardı. Zaten ne zaman çıkıyordu ki? Bu sevgi değildi. Emindim. Sadece arkadaşlık gibi birşeydi.
Mesela Derin benim dostumdu. Kaanlar ise takıldıklarım. Rüzgar da sadece üniversite hayatımın eğlenceli geçmesi için bir yardımcı faktördü. Aynı Kaanların olduğu gibi.
Mutfağa girdim ve Derini izlemeye başladım. Bir yandan şarkı söyleyip bir yandan da yumurtayı kırıyordu. Yanına geldiğimde şarkıyı kesti ve bana dönüp ' Günaydın' dedi. 'Günaydın' dedim aynı şekilde. Sesim tahmin ettiğimden daha kırgındı. Kendi sesimi duyunca gözlerim doldu.
"Hey bu ne hal. Geç otur şöyle"
"Özgür nerede?"diye sordum.
"Sabah erkenden çıktı. İşi varmış. Bırak sen onu otur şuraya"dedi.
Derinin dediğini ikiletmeden oturum. Böyle saçma bir şey için ağlayamazdım.
Derin"dökül" dediğinde anlatmaya başladım. Her şeyi. Yumurtayı hatırlatınca kalktı ve kahvaltı tabağına koydu. Hem yemek yedim hem anlattım. Bu konuda kendimi suçlamam çok saçmaydı. O benden hoşlandı. Onun sorunu. Ama niye onun kadar acı çekiyorum?
Kahvaltıdan sonra sesimi çıkartmadan toplamaya yardım ettim. Bu sefer içimden gelmişti. Bir süre mutfakta oyalandım. Kafamı dağıtmam lazımdı. Hem bugün Bartulara gidecektik. Orda karşılaşmak zorunda kalacaktık. Peki o zaman ne yapacaktım?
Sabahtan beri beynimi kemiren sorularla başa çıkamayacağımı anlayınca Derinin yanına gittim. Oturmuş sakin sakin televizyon izliyordu. Yanına kuruldum ve omzuna yaslandım. Hemen kolunu boynuma attı ve beni daha yakınına çekti. Sevgiliden çok dost daha önemliydi. Sevecek insan bulunurdu ama bu devirde dost çok zordu. Bir kere daha Derin gibi bir dostum olduğu için Allah'a şükür ettim.
Biraz eğlence programını izledik ve güldük. Saat ikiye doğru yaklaşırken yerimizden kalkıp hazırlanmaya gittik. Ev yemekleri yemekten içime bunaltı gelmişti. O yüzden Burger King'e gidip yemek yiyecektik.
Genelde Derin dışarda yememe pek izin vermez ama bugün bana isnisna yapıyordu. Ne fedakar ama.
Annemlerin ayrı eve çıkmak için ikna etmemde en büyük etken Derindi. Eminim annem hep dışarıda yemek yiyeceğimi biliyordu. Bu yüzden sıkı sıkı Derini tembihlemişti. Zaten Derin olmasaydı benim Bursa'dan çıkma bir imkanım yoktu.
Bir nevi İzmir benim için kurtuluş yolu olmuştu. Hem burada birsürü akrabam vardı.
Montuma da giyip kapının önüne botlarımı giymek için geçtim. Botlarımı giydim ve Derinin yanıma gelmesini bekledim. Evi kilitleri ve anahtarı gelişi güzel çantanın içine bıraktı.
Haftaya Bursaya döneceğimiz için son haftamızı dolu dolu geçirmek istiyordum.
-----------------------
Bartuların kapının önüne geldim ve derin bir nefes aldım. Derinle deli eğlenmiştik. İlk yemek yiyip daha sonra beni zorla alışverişe götürmüştü. Tamam normal bir alışveriş değildi. Aslında bir kostümcüye girmiştik. Ben melek desenli bir kostüm alırken , Derin ise pamuk prensesli bir kostüm almıştı. Kaan için gargamelli , Bartu için Batman , Rüzgar için şövalye ve Alya içinse civciv desenli almıştık. Çünkü sarı saçlarıyla tam uyumluydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NORMAL
HumorO normal bir çocuktu. O normal bir ergendi. O normal bir gençti. O normal...Hayır sanırım işler değişti. Olanca acemiliğim ile yazdığım için affola. Ben gülerek hatalarımı okuyorum. Sizde öyle yapın ;)