^^^^^^^^^^^^Ders bitmiş, arkadaş grubum ile birlikte bahçede çimenlere oturmuş, yakında yapılıcak olan mevzuniyet balosu hakkında konuşuyorduk. "Ben kabarık elbise sevmem." Dedim nasıl bir şey giymek istediğimi soran Jay'a "Dar uzun ve çok derin yırtmaçlı saten bir elbise tercih ederim." Kleo ben anlatırken defterine giyebiliceğim tarzda birşeyler çiziyordu. "Böyle birşey tercih edebilirsin. Savaşçı temalı ve oldukça seksi" Kağıda baktığımda, deyim yerindeyse gözlerimden kalp çıkmıştı. Elbisenin güzelliğine mi yoksa Kleo'nun çizimine mi hayran olucağımı şaşırmıştım. "Bayıldım. Kleo ama, bunları nereden alabiliceğim." Diye sordum. Jay ise gülüp "Burada o kadar yetenekli melekler var ki.... istedğin elbiseyi sana üç günde dikerim." Dedi. "Vay canına ciddi misin?" Diye sorup ayağı kalktığımda Lucifer her zaman olduğu gibi kolunu belime sarıp "İzninizle, ilgilenmesi gereken konular var." Diyerek beni arkadaşlarımdan uzaklaştırdı.
"Lucifer... bizi görecekler." Diyerek kolundan sıyrılmaya çalıştım. "İki gün önce seni herkesin gözü önünde dudağından öptüm. Ayrıcaa anlarsın ya." Dedi ve kalçamı hafifçe sıkarak göz kırptı. "Biliyorum herkes ordayken gizlice seks yaptık." Dedim. Lucifer güldü ve hızlı bir şekilde ciddi tavrını takındı "Babana nasıl ulaşabiliceğini öğrendim." Dedi, kimsenin bizi duymaması için, biraz daha uzaklaştıktan sonra konuşmasına devam etti "Hades'in odasında bir iksir var yeşil ve sarı renkleri olan... o seni baş meleklerin yanına giderken kimsenin hissetmemesini sağlayacak." Dedi. Meraklı gözlerle onu izliyordum "Beraber Hades'in odasına giriceğiz ben onu oyalarken sende o iksiri alıcaksın. İksiri aldığında yanıma gelip arkadan sana uzattığım parmağıma dokunucaksın ve böylelikle birinci kısım tamamlanmış olacak." Dedi. Çok mantıklı bir plan kurmuştu ama kafama takılan sorular vardı "İkinci kısım ne?" Diye sordum o yüzden. "Baş meleklerin şatosunun yolunu asla bulamazsın. Seni yavaşça delirtir ve yok eder. Ancak yanında güçlü, zeki çevik ve cehennemi yöneten birisini alırsan, sorun yaşamazsın." Dedi, güldüm "Tamam birlikte gidiyoruz o halde." Dedim, Lucifer sinsi bir şekilde sırıtıp yanağımı okşadı "İşte benim kızım." Dedi....
*******
Okulun sakin olduğu zamanlardandı, Lucifer beni Hades'in odasının önünde bekliyordu. "Bak şimdi, içeri giriyoruz ben onu oyalamak için sorular soruyorum, sende iksiri alıp geliyorsun anlaştık mı?" Diye sordu. Küçük bir kız edasıyla kafamla onu onayladım ve ardından içeri girdik.
Hades, koltuğunda oturmuş kitap okuyordu. Bizi görünce kitabı bırakıp "Hoşgeldin Lucifer ve Anastasia. Bi sorun mu var?" Diye sordu. Lucifer kendinden emin bir tavırla "Size birşey danışmam gerekli, ne kadar Cehennem lordu da olsam bende yanılabilirim." Dedi "Vay canına, senin bu cümleni asla unutmicam evlat." Dedi Hades, Lucifer'ın sinirlendiği belli oluyordu ama bozuntuya vermedi ve devam etti. Ben ise onlar konuşurken etrafa bakmak adına, yavaşça dolaşmaya başladım.
İksirlerin olduğu bölümü asla bulamıyordum. Sürekli etrafta dolanıyor Lucifer'ın hadi talimatları aklımda dolaşıyordu.
Tam ümitsizliğe kapılmışken, duvarda asılı rafın iksir rafı olduğunu farkettim. Yavaşça rafa doğru gidip yeşil sarı renkte küçük bir tüpün içinde bulunan iksiri göğüsümün içerisine sakladım. Ardından, sıkılmış vaziyette olan Lucifer'ın bana uzattığı parmağına dokundum. Rahatlamış bir ses tonuyla "Ah Teşekkürler Hades, tekrar görüşmek üzere" dedi. Hades ise memnum şekilde gülümseyip kitaba kaldığı yerden devam etti.
Lucifer beni kendi odasına soktuktan sonra kapıyı arkasından kitledi. "Nerede iksir?" Diye sordu. Bende elimi göğüslerime sokup küçük tüpü çıkardım "Oralara başka neler sığıyor?" Sinsi sinsi gülümseyerek sordu Lucifer. Onun bu söylediğini duymazdan gelip "Ne zaman başlıyoruz?" Diye sordum. "Okulun biraz daha sakinlemesi gerekli, ondan sonra gideriz." Dedi. Bende biraz Lucifer'ın odasını incelemeye başladım.
Tamamen kırmızı ve siyah döşenmiş kocaman bir odaydı. İçerisinde şömine ve mini bir kütüphane vardı, kocaman boy aynaları ve her tarafı aydınlatan siyah kırmızı mumlar. Yatağı yuvarlak ve kocamandı, yastıkları siyah tüylü ve yumuşacık görünüyordu. Odasında bulunan camlar boydandı ve tamamen kristaldi. "Beğendin mi?" Diye sordu Lucifer, arkamdan belime sarılıp omuzumu öptü. "Evet, küçük bir krallık gibi." Diye cevap verdim. "Bu küçük krallıkta, ayaklarının yerden kesilmesini ister misin?" Beni kendine çevirdi ve eliyle boğazımı tahrik eder derecede sıktı.
Bunu çok fazla istesemde "Okuldayız, biri bizi görüp duyabilir." Dedim, Lucifer pes etmemişti, dudaklarını dudaklarıma sürtüyordu elleriyle yüzümü tutarak. "Luciferr" diye inledim. Biraz geri çekildi "Kendime engel olamıyorum üzgünüm." Dedi.
*****
Hava biraz daha karardığında, Lucifer'ın okuldan kaçmak için kulladığı geçitten geçtik ve hızlı bir şekilde, ormanın ucunda süzülen kuleye doğru uçmaya başladık.
Yol çok kolay gibi gözüksede oldukça uzun ve yorucuydu. Karşımıza sürekli çıkan Abalaka kuşları, ölümcül boyutta arılar vb.
En sonunda kocaman altın kapıların önünde durduğumuzda Lucifer bana dönüp "İçeride beni görecekler, ama seni görmemeleri gerek. Eğer görürlerse benimlesin ve biz büyük kütüphane için buradayız. Tamam mı?" Diye sordu. "Tamam seninleyim büyük kütüphaneye geldik. Anladım" dedim ve biz muhafızların dikkatini çekmeden içeriye girdik.
İçerisi sadece beyaz ve altın renkleriyle döşenmiş küçük bir cennet gibiydi. Heryerde kristal camlar, tablolar ve heykeller vardı. Ben etrafı incelerken Lucifer'da babamı bulabilmek için enerji hissetmeye çalışıyordu.
"İşimiz, kolaylaştı. Kütüphanede birşeyler hissediyorum." Dedi ve onu takip etmem için eliyle işaret yaptı.
Kısa ve karanlık bir yürüyüşün ardından, kocaman bir odaya girdik. Bu odada beş kilometre diyebiliceğim boyutta raflar vardı, ve genel olarak dosyalarla doluydu. Bi kaç rafın arasındna geçtiğimizde, köşede elinde beyaz bir defter tutan bir adam gördük. Lucifer'ın kanatlarının iki katı kanata sahipti oldukça beyaz ve parlak tüyleri vardı. Üzerinde de beyaz boydan, eski roma insanlarının giydiği kıyafetten vardı.
Yüzünü çok göremesemde masmavi gözleri olduğu uzaktan bile belliydi. Onu iyice görmek için eğildiğimde bir rafa çarpıp birkaç dosya düşürdüm. Çıkan ses adamın dikkatini çekmişti, hızla kafasını bize çevirdi "Ah Lucifer... Tanrının haylaz oğlu." Diyerek bize yaklaştı. O yaklaştıkça aramızda oluşan çekim ve enerji beni sıkıyordu. Sürekli beynimde "o senin baban o senin baban." Diye bir cümle geçiyordu. "Burada ne işin var. Bu tatlı hanımefendi ile?" Diye sordu. Lucifer, tepki göstermedi bile, ben ise beni tanımaması için içimden dua ediyordum. "O benim kız arkadaşım, ders çalışmaya bayılır. Onun için kitap bakmaya geldik." Diye cevap verince Lucifer babamın bana olan bakışları yön değiştirmişti. "Öyle mi? Size yardımcı olabilirim. Burayı en iyi ben tanırım." Dedi. "Taşlar ve kullanım şekilleri onun için kitap varsa alabiliriz." Dedim bende, cesaretimi toplayıp kendi öz babamla konuşmaya çalıştım. "Tabi ki Anastasia, sana en uygun kitabı vereceğim." Adımı duyunca hızla Lucifer'a baktım, o ise tehditkar bir şekilde gözlerini açıp önüme bakmamı işaret etti.
Bir kaç dakika sonra, babam elinde eski bir el yazmasına benzeyen kitabı bana verip. "Bu sende kalsın Anastasia, okudukça bilgileneceksin." Dedi ve kitabı bana verip yavaşça uzaklaştı. Bizde lucifer ile, geldiğimiz yoldan yavaşça okula doğru uçmaya başladık.
"Sence beni nasıl tanıdı?" Diye sordum. Lucifer ise düşünceli bir şekilde uçuyordu "bilmiyorum, baban olduğu için enerjiden tanımıştır. Beni düşündüren iksirin neden işe yaramadığı" dedi.
Okula geldiğimizde bizi, Anael ve Hades bekliyordu. İkisininde yüzü asıktı ve bizi kötü birşeyin beklediği belliydi. "Kapıda karşılanmak harika." Diye dalga geçti Lucifer, yere indiğimizde. Anael ise "Lucifer ve Anastasia. Bu sizin ikinci vukuatınız. Eğer son bir hatanız daha olursa, kanatlarınız koparılıcak ve dünyaya mahkum edileceksiniz." Dedi sert bir şekilde. "Mimi ile yeterince kötülük yaptın. Bu hain oyunlarına onu dahil etme." Dedi ve parmağı ile beni işaret etti. Bu dediği Lucifer'ın canını oldukça sıkmıştı. Gözleri kandan bile kırmızı olmuştu yumruklarını sıkmış yutkunuyordu. "Ben onu senin oyunlarından koruyorum Anael, benimle bu şekilde konuşma." Lucifer bu cümleyi kurduktan sonra Anael'e omuz atarak yanından geçip gitti. Ben ise mahçup şekilde Hades ve Anael'e bakıyordum. "Güzel kızım. Ondan uzak dur, o sana iyilik yapamaz doğasında yok." Dedi. Hiçbirşey demedim bende Lucifer gibi yanlarından geçip gittim.
Lucifer. Onu yargılıyorlardı ama o kötü biri değildi... onu tanımak için herşeyi yapmaya hazırım....
İyi okumalarr....
Herkes Lucifer'a yavaştan aşık oluyor mu?