Multimedia'da Pera var.
Bu bölüm snkrkmz'a ithafen yazılmıştır. Seviliyorsun canım. Bana göre 01,56 size göre 04,00 da hikaye paylaşan baykuş bir yazar var karşınızda evet ama eğer aranızda düzenli okuyan varsa emin olabilirsiniz ki dediğim tarihte her zaman paylaşırım.
Hikayemi okuyan ve oy veren herkese çook teşekkürler.. Hepiniz seviliyorsunuz. Eğer fikirlerinizi benimle paylaşırsanız çok mutlu olurum. İyi okumalar :)
Gün geçtikçe Pera ile arkadaşlığım daha da iyi olmaya başladı ve benim New York'ta kesin yalnız kalacağım tezim böylelikle çürümüş oldu. Pera gerçekten güzel bir kızdı. Beyaz teni, açık kahverengi saçları ve yeşil gözleriyle uyum içerisindeydi.
İlk günden sonra adının Mike olduğunu öğrendiğim çocukla bir daha hiçbir şekilde konuşmamıştım. -gerçi ilk gün de konuştuğum söylenemez ya.- Sabahları okula artık beni Thomas bırakmıyordu onun yerine Pera araba ile beni almaya başlamıştı. Yani okula birlikte gidip geliyorduk. Okulda yeni kız olmaktan çıkmıştım ve her şey iyi gidiyordu.
Pera beni birkaç arkadaşıyla tanıştırmıştı. Lena, Vanessa, Jess, Colin ve Stephen. Böylelikle muhteşem beşli'den çıkıp muhteşem yedilinin bir parçası olmuştum. Hepsi çok kafa dengiydi ve gerçekten iyi vakit geçiriyordum. Hatta öğlenleri yemeklerimizi birlikte yiyorduk.
Bugün de her zaman ki gibi sıradan bir gündü, yemekten sonra Pera ve Vanessa ile lavaboya doğru giderken panoda her öğrencinin bir hobi seçmesi gerektiğine dair bir duyuru gördüm.
Kafamda oluşturmuştum bile seçeceğim sınıfı. Kesinlikle resim. Ben böyle düşünürken, Vanessa " Hadi Naz. Gelmiyor musun?" diye seslendi.
"Siz gidin... Sınıfta görüşürüz." dedikten sonra kısaca bir "tamam bebek." cevabı aldım ve gülümseyip arkamı dönüp ilerlemeye başladım.
Hava çok güzeldi. Bugün mutlaka kızlara bir şeyler yapmayı teklif etmeyi aklımın bir köşesine not aldım.
Bahçede sessiz sakin bir yürüyüş yaparken bir anda kocaman bir şey resmen üstüme çıktı. Ben daha ne olduğunu anlayamadan bir kol sıkıca belimden tutup düşmemi engelledi ve dengemi sağladıktan hemen sonra aramıza mesafe koyarak çekildi. Bir an bana çarpan kişinin kim olduğuna bakmak için gözlerimi yukarı çevirdim ve bana şaşkınlıkla bakan bir çift kahverengi gözle burun buruna geldim. Ah bu Mike'tı. Tabi ki Mike olacaktı. Koca okulda biz çarpmak için birbirimizi bulup duruyorduk.
Bu sefer ben konuşup, "Özür dilerim." diye mırıldandım. Geçen sefer özür dileyememiştim, bari bu sefer suçum olmasa da geçen seferki adına dileyebilirim diye düşünmüştüm. Bu sefer o benim suratıma boş boş bakıp bir kelime bile etmiyordu. Bana oldukça uzun gelen bir sürenin sonunda, "Benim hatamdı. Özür dilerim. Iyi misin?" dedi.
Aceleyle "iyiyim,iyiyim. Bir şeyim yok." dedikten sonra her zaman ki sıcakkanlılığımla gülümsedim.
O da bana gülümseyip, "Henüz tanışamadık. Ben Mike." dedi. Gülümsemem biraz daha büyürken, "Ben de Naz. Memnun oldum." dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Seninle
ChickLitHayallere inanmak gerekir.. Ben mi? Size tavsiye verdiğime bakmayın, ben de hayallere inanmazdım. Bir gün gerçek olana kadar...