BÖLÜM 4

564 35 91
                                    

Uğursuzluğum öylesine büyüktü ki bir anda düzgün olan her şeyi mahvedecek kadar berbat birisiydim. Kalbim ağzımda atıyor. "Ne yapacağız?"Arven derin bir nefes aldı ve sonra bana döndü. "Plan B'ye geçiyoruz. Bu savaşı gerçek dünyaya taşıma zamanı." Bir sonraki hamlemizin ne olacağını bilmiyorduk ama bir şey kesindi; bu savaş sadece klavyelerle kazanılamayacaktı. Gerçek dünya ile dijital dünyanın çatışması başlamıştı ve bizim zaferimiz, bu iki dünyanın kesiştiği yerde saklıydı.

Bir saniyelik tereddütten sonra, Arven bana bir USB sürücü uzattı. "Bu, son çare." İçindeki yazılımı ana sunucuya yüklersen, tüm sistemleri yeniden başlatma şansımız olacak. Ama riskli; her şeyi kaybedebiliriz." Elindeki USB'yi aldım ve ağırlığını hissettim. Bu küçük cihaz belki de kaderimizi değiştirecekti. "Peki ya başarısız olursak?" diye sordum. Arven omuzlarını dikleştirdi ve mavi gözleri daha da kararlı bir şekilde parladı. "Başarısız olursak, en azından kendi koşullarımızda yenilmiş olacağız." Anladım. Bu, sadece bir savaş değil, aynı zamanda bir inanç meselesiydi. Bizim inancımız, bizim direnişimizdi. Sığınağın derinliklerindeki ana sunucu odasına doğru ilerledik. Her adımımız, kararlılık ve umudun bir karışımıydı. USB sürücüyü sunucuya takarken, Arven bana son bir kez baktı." Ne olursa olsun, seninle gurur duyuyorum, Rüzgar." Ve o an, düğmeye bastım. Sistemler yeniden başlatılırken, ekranlar karanlıkta kayboldu ve sonra yeniden parlamaya başladı. Birkaç saniye içinde, sığınağın kalbi yeniden atmaya başladı. Arven ve ben soluk soluğa beklerken, ekranda yeni bir mesaj belirdi: "Sistem Yeniden Başlatılıyor... Güvenlik Protokolleri Etkin." Birbirimize baktık ve rahat bir nefes aldık. Belki de bu savaşı kazanmıştık. Ama daha büyük bir soru işareti kalmıştı; bu saldırının arkasında kim vardı bilmiyorum ama içten içe bizi karanlığa sürükleyecek gibi hissediyorum.

-----------------------

Soğuk hava akın akın içeri dolarken, Arven ve ben kendimizi ani bir sessizliğin kucağında bulduk. Alarm sesleri, kapının ardında kalmıştı. Gözlerimiz karanlıkta birbirimizi ararken, Arven fısıldadı, "Burada olmamız imkânsızdı, ama işte buradayız." Karanlıkta birkaç adım daha attık ve gözlerimiz yavaş yavaş alışmaya başladı. Burası, sığınağın en derin kısmıydı, teknolojinin ve izolasyonun mükemmel bir birleşimi. Duvarlar, eski dünya ile yenidünya arasında bir geçiş gibi, eski taşlarla ve yeni ekranlarla kaplıydı. Arven hızla bir terminalin başına geçti ve parmakları klavyede uçuşmaya başladı. "Saldırıyı buradan izleyebiliriz. Eğer bir karşı saldırı şansımız varsa, o da burada." Yanında dururken, onun bu kadar hızlı hareket edebilmesine hayran kaldım. Kodlar, ekranlarda bir şelale gibi akıyordu ve Arven, onları bir orkestra şefi gibi yönetiyordu. "Sen ne yapabilirsin?" diye sordu, gözleri hala ekranda. Derin bir nefes aldım. "Ben de senin kadar iyi olmasam da, bu savaşta yerimi alabilirim," dedim ve ikinci bir terminalin başına geçtim. İkimiz de savaşmaya hazırdık. Her ne kadar bu yer altındaki sığınak bizim güvenli limanımız olsa da, şimdi bir savaş odası haline gelmişti. Ve biz de bu savaşın komutanlarıydık.

Yanında dururken, onun bu kadar hızlı hareket edebilmesine hayran kaldım. Kodlar, ekranlarda bir şelale gibi akıyordu, her biri acil bir durumun parçasıydı. Arven'in yüzüne vuran mavi ışık, onun kararlılığını ve bu savaşta ne kadar önemli olduğunu gösteriyordu. "Beni yönlendir," dedim, "Ne yapmam gerekiyor?"Arven kısa bir an için bana baktı, gözlerindeki mavi ışık kararlılıkla parlıyordu. "Buradaki savunma protokollerini güçlendireceğim. Sen ise sunucuları kontrol altında tut. Herhangi bir sızıntı olursa hemen haber ver. "Ellerim klavyede hızla hareket etmeye başladı. Arven ile birlikte, bu dijital dünyada hayatta kalmak için mücadele ediyorduk. Saldırının kaynağını bulmak ve onu durdurmak zorundaydık. Her yeni komut, bize bir adım daha kazandırıyordu. Dakikalar geçtikçe, Arven ile olan uyumumuz arttı ve her hareketimiz daha da senkronize oldu. Ancak, bir an için ekranlar karardı ve sonra tekrar aydınlandı. Bu kez, bir uyarı mesajı belirdi: "Kritik Sistem Hatası: Savunma Protokolleri Devre Dışı."Arven'in parmakları durdu ve o soğuk sesle, "Bu iyi değil," dedi. Soluklarım bile yetmiyordu artık. nefes almak ilk defa zor geldi. Sandalyede geriye yaslanıp gözlerimi kapattım. Ne olacak, ne yapacaktık bilmiyorum ama şuan bunu düşünmek istemiyordum.

ATEŞE DOKUNMAKWhere stories live. Discover now