Dedektif Bölüm 4

184 57 3
                                    

Jk: ben evli değilim

 Y/n: bana ne 

 Jk: cidden boş konuşuyorsun eve geldik bak git hadi

 Hiçbir şey demedim ve eve girdim ona bakmadım bile .Kapıyı kapattım ve sonunda yalnızım kapının önüne oturdum soğuktu üşüdüm belki içimdeki yangın beni ısıta bilirdi . 

 Göğsümün üstünde derin bir acı var çok acıyor canım yanıyor nefes alamıyorum . 

 Sabahtan beri içimdeki yangını dışa vuramadığım için şimdi daha da alevlenmişti.

Ölüyor gibi hissediyorum ama ölmüyorum .

Ayaklarımı kendime doğru çektim kollarımı bedenime sardım ve gözlerimi kapattım ama gözümün önüne bu sabah gördüğüm Mosmor bir şekilde torbanın içinde yatan ablam geldi .

 Kafamı kaldırdım artık ağlamamın içine hıçkırık germişti içimdeki acıyı bağırarak gidermeye başladım aynı zamanda da yere vuruyordum ama bir acı hissetmiyordum elimde göğsümdeki acı onu hissetmeme engel oluyordu . 

 Derin derin nefes almaya başladım ayağa kalktım odama girip yatağa uzandım üstümü örttüm ve güzel şeyler düşünüp uyumaya çalıştım .

 Aklıma orda yüzdüğümüz zaman geldi gülümsedim o anı düşünmek en ince ayrıntısını hatırlamak istiyordum .

 Hepimiz oradaydık çok sıcak bir yaz günüydü hepimiz gölde yüzerek serinlemeye çalışıyorduk iki kişi hariç onlar hep ayaklarını koyardı namjoon abiyle yoongi abi yüzmeyi bilirlerdi ama yine de girmezlerdi ama biz her seferinde onları göle atardık belki de bizim atmamızı bekliyorlardı kim bilir .

 Ha eun aramızda en iyi yüzen oydu hatta yarışmaya katılıp madalya bile almıştı hep onunla yarış yapmamızı istiyor ve her seferinde bizi yeniyordu su yüzmek onun için yaşam kaynağıydı ama ölümü o çok sevdiği gölde oldu belki yüzmeye çalıştı ama olmadı .

 Böyle düşünceler arasında uyuya kalmıştım sabah kapıma vuran bir çeşit manyak yüzünden uyandım cidden manyaktı yavaş adımlarla kapıya yürüyüp açtım ve sürpriz gelen kişi dong min

 Dong min: uyuyan sürtük uyan

 Y/n: sıçarım senin ağzına defol git! 

 Dong min: bu ne hal mal üzerinden tır mı geçti?

 Y/n: ne varmış halimde ?

  Deyip banyoya girdim ve aynaya baktım cidden tır geçmiş üstünden gözlerimin altı morarmış ve şişmiş yüzüm bembeyaz berbat bir haldeyim kendimden iğrendim 

 Dong min: çok mu önemli biriydi ? 

 Y/n: nasıl ? 

 Dong min: dün ölen diyorum park ha eun tanıyordun onu senin için önemli biri olmalı ki gözlerin bu halde 

 Cevap veremedim doğruydu o benim için önemli biriydi ama ağlamayacağım

 Y/n: salonda bekle beni 15 dakika ya hazır olurum 

 Tamam anlamında kafasını salladı ve koltuğa oturdu zaten salondaydık evim bir artı bir olduğu için neyse duşa girdim işlerimi hallettim üstümü giyindim her zaman ki gibi 30 dakika ya hazırdım

 Y/n: hadi çıkalım 

 Dong min: tamam al 

 Beni beklerken ekmek arası bir şeyler yapmış gülümsedim ve aldım birlikte Evden çıkıp ekmek arasını yiyerek büroya gittik İçeri girdiğimizde biz hariç her kes gelmişti ve bir şeyler konuşuyorlardı

          

 Dong min: bir gelişmemi var 

 Hyun ki: tam olarak yok otopsi sonucu çıktı çok fazla su yuttuğu için ölmüş parmak izi analizinde de hiçbir sonuç yok fotoğrafın üstünde bile 

 Kang dae: bunlardan şunu çıkarmalıyız katilimiz profesyonel arkasında iz bırakmıyor 

 Ben hariç herkes kafasını sallıyordu ben ise onları izliyordum derken amirimin telefonu çaldı ve oda hemen açtı

 Jk: evet...anlaşıldı ....hemen geliyoruz .... 

 Kang dae: ne oldu? 

 Jk: park ha eun un öldürüldüğü gölün yakınında üç tane ceset bulunmuş

 Bunu bana bakarak söylemişti üç tane tanrım lütfen bana yardım et...

Üç kişi dedi üç tane ceset kimdi onlar ? Lütfen lütfen onlar olmasın ha eun un ölümünden 24 saat geçtikten sonra başka birini daha kaldıra bileceğimi düşünmüyorum lütfen hiç birine bir şey olmasın.

 Amirim Jungkook kang dae ile hyun ki yi ha eunun ailesiyle konuşmak için gönderdi aynı anda çıkıp farklı arabalara bindik dünkü gibi amirim Jungkook şoför koltuğunda bende onun yanındaydım o zaman giderken rahattım ama şimdi öyle değil içimden saklamayı beceremediğim bir korku var nefes almamı engelliyordu sanki biri beni boğuyordu camı açtım birazcık kafamı dışarı çıkardım ve nefes almaya çalıştım ama hiçbir şey iyi gelmiyordu güçlü olmalıyım o katili bulmalıyım ...

 Böyle düşünceler içinde gelmiştik ormana araba durdu gitmek istemiyorum görmek istemiyorum arabadan çıktım kapıyı kapattım ama adım atamadım sanki yürümeyi unutmuştum

 Jk: hadi y/n

 Gelen sesle kendime geldim ve yürümeye başladım bununla yüzleşmem gerek güçlü biri olmam gerek belki de tahmin ettiğim kişiler değildi soğuk kanlı olmam gerek ormanın içinde ilerledik polisin yanında dürdü o gün ki gibi aynı polisti 

 Polis m: hoş geldiniz üç ceset var efendim ikisi daha önce ölmüş okul formalarına bakılırsa ikisi de lise öğrencisi ve kızlar diğer işe erkek yanında kimlik telefon bulamadığımız için kim olduğunu anlayamadık . 

Jk: daha önce ölmüş derken ? 

 Polis m: cesetleri çürümüş ve sadece kemikleri kalmış efendim Ama erkek olan yeni derisi hala duruyor

 Amirim kafasını salladı ve bana baktı anladım görme vaktim gelmişti ne kadar korksam da yerde yatan üstü gazeteyle örtülü cesede gözlerimi kırpmadan yürüdüm Acaba kimdi?? Neden öldürüldü?? Nasıl bu hale geldi??

 Y/n: gazeteyi kaldırır mısınız

 Bir diğer polise söylemiştim oda kafasını tamam der gibi sallayıp açmaya başlamıştı 

 İşte gördüm kanlar içindeydi yüzü beyaz gömleği kanlar içindeydi kahvenin güzel tonundaki gözleri acıktı donuk bir şekilde bakıyordu bembeyazdı zaten beyaz olan cildi şimdi tamamen beyazdı gözlerinin altı morarmış ama o güzel gözlerinin güzelliğine engel olamamıştı bu morluk gözleri hala güzeldi. 

İstemsizce titremeye başladım ayaklarım bedenimi taşıyamayacak kadar güçsüz olmuştu içimdeki acıyı serbest bırakmıştım. Ona dokunmak istiyorum ama korkuyorum .

 Jk: iyi misin? 

 Kısık bir şekilde söylemişti aynı zamanda yanıma çömelmişti aynı hizadaydık kafamı hayır anlamında iki yana salladım

 Beni kollarının arasına aldı ve sanki acılarımın dinmesi umuduyla saçlarımı okşadı bu benim daha çok ağlamama neden oldu nerden anlamıştı desteğe ihtiyacım olduğunu birinin bana basılmasına Sorun yok her şey geçecek demesine ihtiyacım olduğunu nerden almıştı ?

 Bir kaç dakika öylece bana sarıldı bende ona sarıldım göz yaşlarım mavi renkteki gömleğini ıslatmıştı sarılması saçlarımı okşaması çok iyi gelmişti bana

 Jk: şimdi daha iyi misin

 Evet anlamında kafamı salladım ve kollarının arasından istemesem de ayrıldım yerde yatana baktığımda üstünü tekrar örtmüşlerdi derin bir nefes aldım ve konuşmaya başladım 

 Y/n: kim taehyung ....28 yaşında olması lazım .... 

 Kafasını sadece sallamıştı ve polisleri dönerek 

 Jk: bir ip ucu buldunuz mu ?

 Polis m: dün bulunan fotoğrafın aynısı bulundu efendim

 Deyip şeffaf poşetteki fotoğrafı amirimin eline verdi onun elindeyken bende baktım aynı fotoğraftı ama bu sefer ha eun ve taehyung kırmızı çarpı atılmıştı yani katil aynı kişi 

 Jk: bilerek böyle yapıyor parmak izlerini alıp bakın cesetleri otopsiye götürün .

 İki poliste eğilip işe koyulmuştu amirim bana dönerek 

 Jk: hadi gidelim 

 Tamam der gibi kafamı salladım arabaya doğru yürümeye başladık ama ben çok güçsüzdüm ...

 Elimde hissettiğim sıcaklıkla elime baktım elimi tutuyordu eli sıcacıktı içim ısınmıştı adeta gözlerime bakarak

 Jk: gidelim 

 Dedi ve yürümeye başladı bende onunla beraber yürüyordum hiçbir şey diyemiyorsun dün kolumdan tutarak evime götürdü bu günde elimi tutuyordu halime acımış olmalı kendince bana destek çıkıyor olmalı nede olsa acınası durumdaydım nerdeyse 24 saat içinde iki sevdiğim insanın ölüsüymüş bedenini gördüm hala düşüne biliyor olmam bile bir şeydi

 Arabaya bindirdi beni kemerimi taktı kapımı kapattı ve kendiside aynı yerine oturdu kendi kemerini taktı ve arabayı çalıştırdı bende camdan yolu izlemeye başladım yaşadığımız güzel anılar gözümün önüne geldi ... 

  YAZARDAN 

 ~y/n sekiz yaşındayken kış zamanı ~ 

 Her zamanki yerinde oturmuş dışarıyı izliyordu her gün böyle yapardı annesi gelirse ilk o görmeliydi ve ilk o sarılmalıydı ne masumca . 

 Cama atılan kar topuyla irkilmişti dışarı baktığında yüzünde kocaman bir gülümseme oluşmuştu çünkü ona el sallayan bir taehyung vardı orda ve o güzel gülümsemesi ona dışarı gel işareti yaptı oda dayanamadı ve montunu , şapkasını, atkısını ,eldivenlerini giyip çıktı 

 Tae: selam cüce gölün orda kardan adam yapacağız cücemiz olmadan olmaz dedim iyi demişim dimi

 Y/n: ben cüce değilim ben bir prensesim

 Tae o güzel gülüşüyle y/n nin dediğine gülmüştü y/n de buna bozulup ona vurmuştu ah aptal şey kendini yere atıp sanki etinden bir parça kopmuş gibi kıvranmaya başladı

 Y/n: hey o kadarda sert vurmadım ya özür dilerim

   Tae: aaaaaa çok acıyor hastaneye gitmem gerek 

 Y/n: abartma kalk yoksa yine vururum

 Elini havaya kaldırıp söylemişti tae de hemen gülümseyerek kalmıştı  

Tae: hadi gidelim prensesim Deyip arkasını dönerek eğilmişti 

Y/n: ne yapıyorsun  

Tae: cüce olduğun için awww şeyyy azıcık kısa olduğun için prenses hazretleri karda kaybolmasın istedim . 

 Y/n: istemez.... aaaa aptal indir beni geri zekalı indir diyorum

 Tae: teşekküre gerek yok cüce ay pardon prenses hazretleri 

 Dedi ve gülerek yürümeye başladı ... 


Dedektif | JJKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin