Bacaklarıma küçük küçük ama derin çizikler bırakıyordu.
"YETER! DUR ARTIK N'OLURSUN DUR DAYANAMIYORUM!" Benim acı çektiğimi duymak onun boşuna gidiyordu ki, daha sert çekmeye başladı saçımı, daha derin çizikler atmaya başladı bacaklarıma.
Aniden ardı ardına silah sesleri yankılanınca birden saçlarımı bırakıp ayağa kalktı. Karşıdaki tam göremediğim karanlık küçük kapıya doğru ilerledi. Göz yaşlarım durmazken ölmeyi diledim...
İçeriye büyük bir küfür savurarak giren sesi duyduğumda tüm acımı unutup gözlerimi yerinden çıkacak dereceye kadar açıp kapıya baktım.
"OROS*U ÇOCUĞU ŞİMDİ BİTTİN SEN! BU SEFER KİMSE ELİMDEN ALAMAYACAK SENİ!" Öfkeyle bağırarak, elindeki silahı karşımda duran adama doğrultup üst üste sıkmaya başladığında gözlerimi sımsıkı kapatıp çığlıklar attım.
Bir kaç saniye sonra silah sesleri kesilince gözlerimi açtığımda gözleri dolmuş bir şekilde elindeki silahı yere atıp bana koşan Rüzgar'a baktım.
Kolları beni sardığında gözlerimi kapatıp daha çok ağladım.
"Ölmedin, biliyordum. Geleceğini biliyordum." Dedim o bana daha sıkı sarılırken. Elini saçlarıma götürüp okşarken göz yaşları boynuma düşüyordu.
Kafasını hızla çekip yanaklarımı elleri arasına alıp gözlerime o kadar derin baktı ki...
"Ölmedim, seni bulacağımı biliyordum." Göz yaşlarım asla dinmiyordu. Sel gibi ardı ardına gelmeye devam ederken Rüzgar alnını alnıma yaslayıp konuştu.
"Hşş, geçti. Herşey geçti ağlama artık. Yanındayım, buradayım." Geçmemişti. Hiçbir şey geçmemişti. Ve geçmeyecekti...
Rüzgar gözlerini boynumdaki çiziklere ve bacaklarımda ki derin çiziklere getirip bir kaç saniye durdu. Sonra gözleri yatağa bağlı olan bileğime kayınca hemen bileğimdeki zincire yöneldi. Zincirin kilit yerine ateş edip kilidi kırdı. Kurtulan bileğimle birlikte hiç düşünmeden kendimi Rüzgar'ın kolları arasına bıraktım.
O güvendiğim kollar, orada dinlenebilirdim. Orası benim ne zamandır aradığım evimdi. Sonunda bulmuştum evimi.
Rüzgar beni sımsıkı sarmaya devam ederken saçlarıma küçük öpücükler konuduruyordu.
"Saracağım yaralarını, iyileştireceğim seni. Unutturacağım sana tüm bunları." Rüzgarın sesi, kokusu, sıcak vücudu beni mayıştırıyordu. Ne zamandır doğru düzgün kapatmadığım gözlerimi onun güvenli kolları arasında kapatmıştım. Kendimi ona bırakıp kafamı omuzuna koyduğumda bilincim tamamen kapanmıştı.
***
Sızlayan bacaklarımın acısını hissettiğimde gözlerimi araladım. Etrafa baktığımda kapkaranlık sadece küçük bir gece lambası yanan bir odada olduğumu farkettim. Gündüz müydü, gece miydi? Bilmiyordum. Kahverengi perdeler sonuna kadar çekilmiş, üzerimde kalın bir yorgan olduğunu gördüm. Buna rağmen üşüyordum. Olduğum yatakta doğurulup üzerimdeki yorganı çekip bacaklarıma baktım. Tek tek sargı beziyle sarılmıştı.
"Rüya değildi!" Rüya gördüğümü sanmıştım. Rüzgar beni kurtarmaya geldi sanmıştım. Gerçekmiş! Rüya görmemişim! Göz yaşlarım akmaya başlarken kapının açılma sesi ile kafamı o yöne çevirdim. Rüzgar yavaşça içeriye girip aynı hızla yanıma geldi. Yatağın köşesine oturup en derin ifadelerle gözümün içine baktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YASAKSIN BANA
Teen Fiction!OLAYIN KURGUSU 8. BÖLÜMDEN İTİBAREN DEĞİŞMİŞTİR! Boğazımda ki acıyla gözlerimi araladığımda öksürdüm. Yanıma baktığımda Rüzgar'ı gördüm. Yatağın yanında ki küçük koltuğa oturmuş beni izliyordu. Olanları hatırlayınca hızlı bir şekilde yataktan fırla...