Şaka mı bu ya şimdi ne işi var bu çocuğun burada. Tamam İstanbul'a geleceğini biliyordum ama aynı okula gerçekten fazla bir tesadüf oldu baya fazla. ''Selin siz nereden tanıyorsunuz Deniz'i ''dedim. Gerçekten çok merak etmiştim. ''Deniz bizim çok yakın arkadaşımız sen tanımazsın belki ama çocukluktan beri başlayan arkadaşlığımız var'' dedi. ''Peki ben neden tanımıyorum yani sizi çocukluktan beri tanıyorum?'' dedim. ''Aslında tanıyorsunuz ikinizde birbirinizi ama tanımak istemiyorsunuz sadece.'' dedi. Neden tanımak istemeyim ki ne yapmış olabilir bana ki onu tanımayım. Göz ucuyla oturdukları masaya baktım. Bir şeyler anlatıyordu ve çok fazla gülüyordu. Gamzesi çok güzeldi zaten ben gamzeyi sadece erkeklere yakıştırıyorum. ''Hadi derse gidelim.'' dedi Selin. Selin ve Bora başka sınıfa gittiler ben de onların yanında ki sınıfa girdim. İlk dersler hep tanışma oluyordu her ne kadar üniversitede okusak bile değişmiyordu. Ön sıralardan birine oturdum her zaman ön sırayı tercih etmiştim. İneklik değildi bu sadece daha iyiydi kimsenin yüzünü görmüyorsun. Sınıfa gülüşmeler gelince kapıya baktım. Deniz de mi bu sınıftaydı ??? Arkamdaki sıraya oturdu. Benim bu çocuğu neden tanımak istemediğimi çözmem lazım. İngilizce hocamız geldi. İngilizcem iyiydi yani bi zahmet iyi olsun aslında Türkçeyi de çok rahat konuşuyorum. '' Gençler nasılsınız? ''dedi İngilizce hocamız koro halinde ''iyiyiz'' dedik. '' Deniz Karamanlı İngilizce öğretmeninizim biliyorum tanışmalardan nefret ediyorsunuz ama bu gelenek haline geldi o yüzden senden başlayalım kızım'' dedi bana bakarak '' Peki ben Eylül Özdemir Türkiye'de doğdum 2 yaşından sonra New York'a gitmek zorunda kaldık şimdi de Türkiye'ye geri döndük. '' Peki bize hayallerinden bahsedebilir misin yani ne olmak istiyorsun? '' diye sordu. ''Yani Tıp okuduğumu düşünürsek kalp ve beyin cerrahı olmak istiyorum'' dedim. ''Pekala sen oğlum '' dedi Deniz'i göstererek '' Ben Deniz Demir arkadaşın söylediklerinin aynısı benim için de geçerli'' dedi beni göstererek. ''Siz tanışıyor musunuz ?'' diye sordu. ''Teknik olarak evet ama hayır '' dedi Deniz. Hocada uzatmadı zaten sınıfa sorduktan sonra zaten zil çaldı bende hemen Selin ve Bora'yı bulma çabalarına girdim. Aslında herkesi tanıyordum yani tanınan bir kişiydim. Koşarak Selin geldi yanıma ''Nasıl geçti ilk ders ? '' diye heyecanla sordu. ''Standart işte.'' dedim geçiştirerek ''Ya Selin bundan sonra ki derslerde hep aynı amaçla olur o yüzden dışarı çıksak ben çok sıkıldım da '' dedim hızla ''Ne oldu sevmedin mi yeni okulunu ? '' diye sordu tereddütle ''Yok sevdim ama bugün sayısal dersler yok o yüzden biliyorsun ben 5'lerim yok bugün (Fizik Kimya Biyoloji Geometri Matematik ) o yüzden canım sıkılır '' dedim üzülerek. ''Doğru ben o kutsal dersleri unutmuşum tamam çıkalım Boraları falan çağırıyım mı yoksa biz mi gidelim sadece ? '' diye sordu. ''Fark etmez keyfin bilir '' dedim '' O zaman çağırıyorum'' dedi neşeyle. Bu kızın Bora aşkı hiç bitmeyecekti zaten Bora da ona aşıktı ama hala neden birbirlerine söylemiyorlardı anlamıyorum. ''Geliyorlarmış '' dedi sevinçle. ''Başka kim geliyor ki? '' dedim. ''Deniz de geliyor '' dedi endişeyle . '' Ya Selin o çocuğu sevmediğimi biliyorsun niye çağırdın? '' dedim. ''Belki sen unutuyorsun ama Bora ve benim en yakın arkadaşımız hatta senin çevrendeki herkesin arkadaşı Deniz '' dedi. Gerçekten merak ediyorum bu çocukla aramızda ne olduğunu. ''Geliyorlar zaten surat yapma Eylül lütfen hem daha ilk günden nesini beğenmedin çocuğun yakışıklı kibar gamzeli manken gibi çocuk'' dedi Deniz'e bakarak ''Kibar mı kuzum sen arkadaşını tanıyamamışsın '' dedim ''Bize karşı öyle artık sen çocuğa ne yapmışsan sana öyle davranmış neyse geliyorlar'' dedi '' Eylül nasıl geçti ilk ders diye soracağım ama sıkılmışsın belli ki bazıları sana iyi arkadaşlık yapamamış '' dedi Deniz'e bakarak ''Banane gitsin kendine arkadaş bulsun bu yabanilikle nasıl arkadaş bulacak buda merak konusu '' dedi bilmişlikle ''Seninle tartışmaya girerek kendimi yormak istemiyorum'' dedim. ''Sen şuna laf bulamadım desene'' dedi ''Ben çok güzel laflar biliyorum bir gün gelirsen sana zevkle söyleyebilirim'' dedim tüm gıcıklığımla ''Sen boş olduğun bir gün söyle ben gelirim canım'' dedi tüm aptallığıyla ''Sen benden haber bekle o zaman '' dedim ''Tartışma bittiyse gidelim artık'' dedi Selin. Herkes arabasına bindi ve Bora'yı takip ettik. Sonunda bir kafeye gelmiştik küçük bir kafeydi ama şirin bir yere benziyordu. Masalara oturduk benim yanıma Bora oturdu karşımada Deniz onun yanına da Selin ve siparişleri verdik. Ben tabi vazgeçilmeyenim olarak portakal suyunu söyledim. ''Hala mı portakal suyu ? '' diye sordu Bora. ''Tabi ki de '' dedim. Portakal suyunu çocukluğumdan beri seviyordum. ''E nasıl beğendiniz mi İstanbul'u ? diye sordu Selin .''Yani güzel bir yere benziyor'' dedim. Deniz ise ''Klasik şehir henüz bir farkını göremedim.'' dedi. O sırada siparişler geldi portakal suyunu aşkla içmeye başladım hemen. ''Eee Eylül açacağın bar için yer bakmaya başladın mı? diye sordu Bora. '' Yani daha yeni geldim bakamadım zaten bilmiyorum buraları ama bakmayı düşünüyorum'' dedim. Deniz ''Bar açmak mı istiyorsun?'' diye sordu şaşkınlıkla. ''Yani güzel bir yer olursa neden olmasın'' dedim. ''Eylül şarkı sözleri yazıyor ve besteliyor orada da şarkılarını söylemek istiyor zaten biliyorsundur şarkılarının birçoğunu baya sevildi'' dedi Selin Deniz'e. ''Ben hiç denk gelmedim şarkılarına ama ismini duydum'' dedi Deniz. ''Deniz de şarkı sözleri yazar o da baya ünlü yani'' dedi Bora bana bakarak. ''Öyle mi '' dedim şaşırarak. ''Boşuna teklif etme barında şarkı söylemem '' dedi ukalaca ''Ben seni mi çağırıcağım benim bir sürü şarkıcı arkadaşlarım var'' dedim. ''Önce bir aç sonra kimi çağırıp çağırmayacağını düşünürsün'' dedi. Söylediği mantıklıydı yani daha yeni gelen birisi hemen bar açacağım dediği zaman komik geliyordu biraz. İstanbul'da yapmam gereken bir sürü iş var hangisinden başlıyacağıma karar vermeliyim önce.....
Umarım beğenmişsinizdir. Multide Eylül var ...