Bölüm 2
Çemberin içine girdiğinde gizemli siluet Aetius'a bir kez daha saldırmak üzereydi. Harry düşünmedi, refleks olarak harekete geçti ve Aetius'ı da koruyacak bir kalkan büyüsü yaptı. Sonra çemberin içinde ne olduğunu anlamaya bile çalışmadan güçlü bir saldırı büyüsü gönderdi. Nedense bunu yaparken fazla zorlanmıştı. Güçsüz hissediyordu. Kalkanı geçmeye çalışırken hissettiği acının etkisi hâlâ devam ediyordu. Ancak önemi yoktu; savaşmak zorundaydı. Acıyı hissetmek ve savaşmak Harry'nin çok da yabancısı olmadığı şeylerdi.
Gizemli siluet herhangi bir büyü ile karşılık vermediğinde Harry'nin soluklanacak ve Aetius'ı kontrol edecek birkaç saniyesi olmuştu. Altın sarısı parlayan ışık Aetius'ı çevrelemeye devam ediyordu.
Harry bir kez daha asasını doğrulttuğu gizemli siluete baktı. Bir büyü gelmiyordu ama tetikte olmak zorundaydı. Buna rağmen Aetius'ın toprağa çekilmesine izin veremeyeceğini biliyordu. O yüzden bir eliyle asasını siluete doğrultmaya devam ederken; diğer elini Aetius'a uzattı.
Aetius'ın şaşkınlığı sadece bir saniye sürdü. Harry'nin görebildiği yalnızca öfke ve acıydı. Sebebini bilmiyordu ve bunu sorgulayacak vakti yoktu.
Aetius uzandı, Harry'nin elini tuttu ve destek alarak kalkmaya çalıştı. Aetius'ı çevrelemeye ve toprağa çekmeye çalışan ışık ise fazla direnmedi, kaynağına doğru çekilmeye başladı. Bedeni özgür kalan Aetius oyalanmadan yerdeki asasını alıp Harry'nin yanına geçmişti.
"Ne kadar duygusal ve epik bir sahne," dedi gizemli siluet. "Harry Potter bir kez daha kurtarıcı olmaya gelmiş."
Harry, "Sen kimsin?" diye sordu tehditkâr bir tonda. O sırada etrafı algılayacak fırsatı bulmuştu. Dışarıyı göremiyor ya da duyamıyorlardı. Dışarıdan çok net olan görüntü, içeriden bakıldığında çok buğuluydu. İnsanları seçmek, ne olduğunu anlamak mümkün değildi. Harry birkaç saniyelik incelemesinin ardından yeniden siluete odaklandı. "Ne istiyorsun?"
"Yanındaki cesur genç de aynı şeyleri sordu," diye cevapladı. "Cevap istiyorsanız bunu hak etmelisiniz."
"Aklına girmesine izin verme, Potter."
Harry, Aetius'ın öfkeli ama yorgun sesini duyduğunda ona döndü. "Ne demek istiyorsun?"
"Kuralları çiğnedin, Harry Potter. Şimdi biraz sohbet edeceğiz ve biraz eğleneceğiz."
Harry alaycı bir tonda, "Tam da sohbet edip eğlenmelik bir ortam gerçekten, bir çayımız eksik," deyiverdi. "Ayrıca girişte bir kural listesi göremedim."
Aetius, Harry'nin tavırlarına tepki bile veremezken; gizemli siluetin güldüğünü duydular. Bu; ikisinin de sinirlerinin bozulmasına neden olmuştu.
"Çocuklar nerede?" diye sordu bu defa Harry.
"Amacın ne?" diye ekledi Aetius.
Siluet soruları cevapsız bırakarak asasını kaldırdı. "Gücünüzü gösterin," dedikten sonra önce Harry'ye sonra Aetius'a saldırı büyüleri gönderdi.
Harry de Aetius da kendilerini savunmuş ve oyalanmadan karşılık vermişlerdi. Ancak iki kişi olmaları hiçbir şey ifade etmiyor gibiydi. Adam kendini kolayca savunuyor ve onlara yeni bir saldırıya fırsat vermeden saldırıyordu. Bu bir süre aynı tempoda devam etti. Harry tuhaf bir şekilde tam gücünü hissedemiyordu. Kalkandan geçen acıyı artık hissetmese bile güçsüzdü. Yaptığı büyülerin zayıf kaldığının farkındaydı. Yine de pes etmeye niyeti yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Circle of Destiny | Haetius
Fanfictionİntikam için Hogwarts'a gelen yeni ve güçlü bir kötü; bu amaç uğruna çok eskilerde kalan bir yönteme başvuracaktır. Harry ve Aetius ise bu kötüyle savaşmak, sırrı çözmek ve birilerini kurtarmak için birlik olmak zorundalardır.