Bölüm 14

206 5 0
                                    

(Herkese çok teşekkür ediyorum. :) seviliyorsunuz.)

(Dün akşam yeni bölüm paylaşmadığm için belki bu akşamda yeni bölüm paylaşabilirim.)

(Medyada ki kişi: Sena)

Kapının kırılmasıyla, Deniz'i görmem içimi rahatlatmıştı. Barkın olmadığı için hayal kırıklığına uğrasam da, pisliğin elinden kurtulmuştum. Bu yaşanan kötü olayı nasıl unutacaktım?

Deniz hemen Gökalp'i üstümden çekip yumruk atmıştı. Gökalp yere düşünce üstüne çıkıp, dövmeye başladı. Ben hemen havluyu bedenime sarmış, ne yapacağımı bilmeden, yatağın üstünde oturuyordum. Korkuyla ve titreyerek onlara bakıyordum. Geleceğimin de korkusu vardı. Daha kötüsünü yaşamak istemiyordum.

Gökalp'in dudağı ve kaşı patlamıştı. Deniz onu bir güzel dövmüştü. Deniz bana bakarken "Polisi ara Elis" dedi.

"Arayamam" dedim. Şaşkınca yüzüme bakarken, bense ağlıyordum.

"Neden?" diye sordu Gökalp'i tutarken.

"Nedenini sana açıklayacağım ama lütfen ondan önce bu şerefsizi dışarı at" dedim.

Bana pis elleriyle dokunmuş, dudaklarını vücudumda gezdirmişti. Artık vücudum benden gitmiş gibi hissediyordum. Benim vücudum değilmiş gibi.

Deniz Gökalp'i dışarı atıp, hızlı bir şekilde yanıma gelmiş, kollarını bana sarmıştı. Kafamı göğsüne yaslayıp, ağlamaya devam ettim.

Yanımda Barkın'ın olmasını isterken, o yoktu. Bana inanmamıştı. Hatta beni hiç tanımadığını öğrenmiş oldum. Bu beni yaralarken, o beni hiç düşünmemişti. Bu yaşadığımı onsuz nasıl atlatacaktım?

Öyle çok utanıyordum ki, Deniz'e bakamıyordum. Kollarıyla beni sarmalarken, başımdan öpüp, "Geçti. Her şey iyi olacak" diye teselli etmeye çalışıyordu.

Ben kalpsiz olduğunu düşünürken, öyle olmadığını görmüştüm. Bana öyle bir şevkat ve sevgiyle sarılıyordu ki, tatlı atışmalarımız aklıma gelmiş, aslında birbirimizi sevdiğimizi hep gizlemiştik. Ben bile kendime itiraf etmemiştim.

Onun yanımda olduğunu bilmek içimi rahatlatıyordu. Gitmesin istiyordum. Beni bir baba şevkatiyle ısıtıyordu. Doğmamış abim gibi başıma öpücükler konduruyordu. Bu hareketi hoşuma gitmişti ve beni daha çok rahatlatıyordu sanki.

"Üstümü giysem iyi olacak. Burada kalır mısın?" dediğimde kafasını salladı. Gülümsemiştim ama buruk bir gülümsemeydi.

Banyoya gidip, aynaya baktığımda bütün masumluğum gitmiş gibi hissediyordum. Her şeyim ellerimin arasından yavaş yavaş kayıyordu sanki. Ben nasıl eski ben olacaktım ki şimdi? Nasıl eskisi gibi davranacaktım?

Banyodan çıktığımda, Deniz pencereden bakıyordu. Burnumu çektiğimde, arkasını dönüp bana sarıldı. Kafamı boynuna gömüp, hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım.

Beni yatağa oturttuğunda yanıma oturup, bana dönüp "Neden polisi aramadın Elis?" diye sordu. Gözlerinde üzüntü vardı. Acıyordu bana.

"Öncelikle senden tek ricam var bu iğrenç olayı kimse bilmesin istiyorum. Sadece sen bileceksin. Belki de Pelin ama ben istemedikten sonra Pelin'de öğrenmeyecek" dedim.

"Tamam canım. Merak etme kimseye bahsetmeyeceğim" diye söz verdi bana.

"Polis mevzusuna gelirsek, onu şikayet etsem içeri girse bile içerde bilenir ve bana daha çok zarar verir. Her şeyi yapabilecek güçte" dedim hıçkırıklarımın arasından.

Devam EtHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin