Okul üniformalarımı almamdan beri iki gün geçmişti. Bugün okulun ilk günü olduğu için her zamankinden biraz daha erken kalkmıştım. Aşağı inince kendime kahvaltılık bir şeyler hazırlayıp kahvaltımı yaptım. Ardından da babama, kalktığında yemesi için sandviç hazırlayıp tezgâha bıraktım. Odama geri dönüp hazırlandıktan sonra da evden çıktım.
Evden çıkarken zihinsel kalkanımı aktifleştirmiştim. Bunu her dışarı çıktığımda yapıyordum ne olur ne olmaz diye. Hem bugün okulun ilk günü dikkatli olmam lazımdı.
Okul başlamadan önce biraz daha zamanım olduğundan babaanneme uğrayıp okulda atıştırmak için kurabiye aldım. Kurabiyelerden birini yolda yemek için poşetten çıkardım. Elimdekini kemire kemire okulun önüne varmıştım.
Dışardan bakınca güzel ve gayet normal bir okuldu -ki zaten öyle de olması gerekiyordu.- Bu okulu biraz araştırmıştım ve garip bi ortamı olduğu belliydi. Ama en fazla ne olabilirdi ki?
Zorla yazdırıldığım okula derin bir nefes çekerek girmiştim. Sınıfımın nerde olduğunu bilmediğim için binaya girdiğimde biraz afallamıştım. Ayakkabılarımı değiştirip koridorda ilerlemeye başladım. Eğer sınıfı kendim bulmaya çalışsaydım derse geç kalabilirdim çünkü okul gerçekten büyüktü. Yanımdan geçen herhangi birisine sormaya karar verdim.
Mor saçlı, bandanalı bir çocuğu durdurdum, "Şey, merhaba. İkinci sınıflar ne tarafta acaba?"
Çocuk afallamıştı. Bir cevap vermesini bekliyordum ama resmen dili tutulmuş gibiydi."A-ah şey, ben de ikinci sınıfım istersen seni götürebilirim?" dedi sorarmışçasına. Kafamı salladım ve önden ilerlemesine izin verdim.
Arkasından onu takip ederken düşünmeye başladım. Acaba bu çocukla aynı sınıfta mıydık? kötü birine benzemiyordu açıkçası. Pembe saçlı çocuk hâlâ aklımdaydı. Acaba aynı yaşta mıydık? Eğer aynı sınıftaysak neler olurdu?
İkinci sınıfların önüne varmıştık. "Benim sınıfım şurası." deyip sınıflardan birini işaret etti.
"Benimki de bir yanındaki sınıf galiba, teşekkürler yardımın için." gülümseyerek cevapladım.
"A-ah ne demek önemli değil. Bu arada ben Toritsuka Reita, ve eğer istersen koruyucu ruhuna bakabilirim." dedi böbürlenerek ve hafif kızarmıştı.
Pek anlam verememiştim bu dediğine. "Ben de Narita Naomi. Koruyucu ruhum derken neyden bahsediyordun?"
"Ha o mu? Ben bir medyumum. Yani sayılır, hayaletleri görebiliyorum. Ama garip bir şeyler var, senin koruyucu ruhun yok. Daha doğrusu ben göremiyorum herkesin koruyucu ruhu vardır. Neden göremiyorum acaba?"
Şimdi anlıyordum. Görememesi benim gücüm yüzünden olabilirdi. Demek ki daha da fazla 'medyum' varmış bu okulda. Bu ilgimi çekmişti ancak çok fazla oyalanmıştık, derse biraz geç kalmıştım.
"Hmm hiç bilmiyorum ancak bunu daha sonra konuşalım çünkü derse geç kaldık"
Şimdilik gücümü saklamayı seçmiştim. Bu çocuğun ağzı pek sıkı gözükmüyordu. Hemen medyum olduğunu bile söylemişti.
"Doğru, o zaman ş-şey sonra görüşürüz?" gergince ensesini kaşıdı.
"Görüşürüz" dedim sınıfa ilerlerken. Derin bir nefes alıp kapıyı tıklattım ve ardından içeri girdim.
Geç kaldığım için hocaya özürlerimi sunarak gözüme kestirdiğim ilk boş sıraya ilerledim.
Ancak hoca sıraya giderken beni durdurdu. "Evet arkadaşlar bugün aramıza yeni bir öğrenci katıldı. Kızım gel hadi kendini tanıt."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Saiki x OC
FanfictionKusuo Saiki x OC Kitabıdır. İsmi değiştirebilirim sonradan emin değilim.