dört

10.4K 698 526
                                    

"Lan Enver atacağın topu sikeyim. Ayağına geldiği zaman topu ileriye doğru atacaksın lan yapacağın basit." dedi sinirle Arda. Beden dersine çıkmış her son sınıfın yaptığı gibi(!) arkadaşları ile maç yapıyordu ama Enver'in topu atmayı becerememesi ile resmen sinir krizi geçiyordu.

Üzerinde rambo atleti sinirle çektirip terlemiş anlını sildi. Beyaz teni hem koşmaktan hemde Enver'e olan sinirinden kıpkırmızı olmuştu.

"Atıyorum abi ileri işte." dedi sinirle topa bakan Enver.

"Atıyorsun da neden ileriye değilde geriye gidiyor o zaman gerizekalı?" diyip sahanın yanındaki çantasına ilerledi. Çantasının kenarındaki su şişesini aldı fakat boş olduğunu görünce sinirle yere attı.

"Ben gidiyorum yeter bu kadar sinir. Hadi eyvallah." diyip sahadan çıkıp kantine ilermeye başladı. Tabi arkasından Enver onun yere attığı şişeyi alıp homurdanarak çöpe atmıştı.

İsmet abiye parayı verip bir tane su aldı ve masalardan bir tanesine kuruldu. Suyu tek dikişte bitirip şişeyi bükerken bakışlarını okula, Selin'in sınıfına çevirdi. Ayrı bölümler de oluyorlardı. Selin dilci iken o sayısalcıydı. Hafife alınmayacak bir zekası vardı.

Terden sırılsıklam olduğunu için ayağa kalkıp okula girdi. Erkekler tuvaletine girip üzerini değiştirmeyi planlıyordu ki Selin'in sesini duyması ile bakışlarını hemen sesin geldiği yere çevirdi. Selin, arkadaşı Canan ile koridorda ona doğru yaklaşıyorlardı. Hemen saçlarını düzeltip kendini toparlayarak cool olduğunu düşündüğü harektelerle Selin'in karşısına çıktı.

"Aaa merhaba Arda." Kız artık onun ve Ozan'ın her yerden çıkması şaşırmıyordu. Kendisi nereye bu iki deli orayaydı.

"Selin? Sen derste değil miydin ya?" diyip onu yeni görmüş gibi yaptı.

"Canan ile kaynattık dersi. Kütüphaneye gideceğiz. Gelsene sende bizimle."

"Geliriz geliriz." bu ses ondan değil Ozan'dan çıkmıştı. Arkasından yaklaşıp kolunu koluna sürtüp Arda'ya ters bir bakış attı.
Arda ise yine onu görmenin sinirini bütün hücrelerinde hissediyordu.

"Olur. Ne güzel hep beraberiz." deei Selin yalandan gülümsemesi ile. Bu ikilinin kendisi için kavga etmesinden baya bir zevk alıyordu. Eee şimdi izlemesi de eğlenceli olacaktı.

"Çok eğlenceli olacak." dedi iç sesine tercüme olan Canan.

Anında dudaklarına işaret parmağını götürüp 'sessiz ol' işareti yaparken, tekrar bakışlarını önünde birbirlerine öldürecek gibi bakan ikiliye çevirdi.

"Hadi önden ilerleyin."

İtişe kakışa sonunda sağ salim kütüphane varmışlardı.

Arda kalçasını kütüphanedeki büyük masaya yaslarken Ozan da karşındaki sandalyeye genişçe yayılıp bakışlarını üzerinden çekmiyordu.

İki kız onların bu haline gülümseyip sandalyelere oturdular. "Eee sohbet mı etsek? Bir şeyler mi oynasak?" dedi Canan.

Arda ve Ozan'dan ses çıkmazken Selin vermişti sorunun cevabını. "Oyun oynayalım. Doğruluk ve cesaretlik oynayalım."

Canan'da hevesle başını sallarken Ozan dilini şaklattı. "Kızlar çocuk muyuz biz?"

"Ya mızıkçılık yapma." dedi Selin dudağını büzerek.

Arda kollarını göğsünde birleştirip ukala bir tavırla güldü. "Bırakın götü yemiyor işte."

"Ulan götünü..." diyip ayaklanacakken bakışları kızlara dönünce yerine oturdu Ozan.

Pes ederek ellerimi yukarı kaldırdı. "Tamam oynayalım. Şişeyi nereden bulacaksak?"

Canan Arda'nın yaslandığı masanın üzerindeki su şişesini görünce zaferle sırıttı. Resmen evren de bu oyunu oynamaları için onlara mesaj gönderiyordu.

"Bakın." diyerek şişeyi aldı ve yukarı kaldırdı. Hepsi masanın etrafına dizildi. Yere oturmak istemedikleri için sandalyeye oturup masanın etrafında toplanmışlardı.

"Kapak olan taraf sorar, diğer taraf cevap verir tamam mı?" dedi Canan. Herkes onaylarken Selin, Canan'ın elindeki şişeyi aldı.

"İlk ben çeviriyorum o halde." diyip masanın üzerinde şişeyi çevirdi.

Kapak olan taraf Arda'ya diğer taraf ise Selin'e gelmişti. "Doğruluk mu cesaret mi?" diye sordu Arda. Doğruluk derse ona soracağı soru hazırdı bile.

"Doğruluk." der demez sorusunu sordu.

"Beni seviyor musun?" beklenmedik soru üzerine Selin afallarken Ozan kahkaha atıp gülmeye başladı. "Senin anan baban bile sevmiyordur amına koyayım."

Dediklerini ile daha da gülerken Arda'nın kalbini kırdığından bir haberdi.

Arda'nın sessiz kalması ve başını yere eğmesiyle şaşırsa da alaylı duruşunu hiç bozmadı.

Selin ilginin üzerinde olduğunu düşünerek dudağını büktü. "Ya Arda bana böyle gelmeyin." dedi şımarıkça. Arda ise çoktan çekmişti ondan ilgisini.

"Sıra bende." diyip şişeye uzandı Canan.

Şişeyi çevirince kapak kısmı ona diğer kısmı Ozan'a gelmişti. "Doğruluk mu cesaretlik mi?"

Ozan gerilip "Cesaret" dedi büyük bir gururla.

"Şimdi sıçtın." dedi sinsi gülümseme ile Canan.

Ozan ise sırıtarak en fazla ne yaptırabilir diye düşünüyordu.

Canan gözleri ikili arasında mekik dokurken ellerini birleştirip boğazını temizledi. "Arda'nın boynunu öp."

Sözleri üzerine iki erkeğin de itiraz sesleri yükseldi boş kütüphane de. "Öldürseniz de beni ben bunu öpmem. Belediye öpsün bu haysiyetsiz karaktersizi."

"Meraklı gibi mı duruyorum oradan sana öküz." dedi Arda sinirle.

"Hadi ama ya." dedi Canan.

İkili birbirlerine iğrenerek bakarken Selin girdi lafa."Hadi ama Ozan. Oyun bu. Cesaretlik dedin. Sözünün eri ol. Hem ben sözünün eri olan erkeklere daha yakın hissederim kendimi." Göz kırptı Ozan'a.

İşte Ozan için fırsat doğmuştu. O fırsat her ne kadar bu kılkuyruğun boynundan da geçse Selin'in gözünde yeri artsın her şeyi yapardı.

Arda, Ozan'ın bakışları ona değince sinirle ellerini boğazına sardı. "Çek gözlerini cinsi sapık. Arkadaşların yetmedi şimdi de sen mi başladın? Yok abi oynamam ben." diyip ayağa kalkacakken Ozan bileğini tutup buna engel olmuştu. Diğer eliyle de Arda'nın oturduğu sandalyeyi kendisine çekip, Arda'nın afallaması ile boynuna yüzünü yaklaştırmış Islak dudaklarıyla ufak bir öpücük kondurmuştu.

Arda'nın huylanıp yanağını yanağına bastırması ile iyice boynuna gömülmüş kokusunu içine çekmişti.

Utançla hızla geri çekilirken bu kokunun hoşuna gitmesi ile kaşlarını çattı. Bu ilk ve son olacak bir şeydi.
***
Sen öyle san aslanım...

Ağır Mevzular 'Yarı texting' bxb Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin