"Bazen kendi kaderimizi kendimiz çağırırız,
biz bir yola çıkarız ve yola çıkma kararını kendimiz aldık sanırız
oysa hayat biz onu yaşarken çizilen yollardır... "Başıma gelen her şeyi eksiksiz olarak Ozan'a anlattım. Soner'e rastlayıp ofisinde tesadüfen okuduğum dilekçeden başlayarak kendimi mahkemede bulduğum ve buraya gelene kadar yaşadığım her şeyi anlattım.
Derin sessizliğimizi bölen ilk kişi Ozan oldu.
-Aklıma takılan bir mevzu var. Neden boşanmadın yani bedeninde olduğun adamın ne yapacağını bilemeyecek olmana rağmen, ki avukatının dediğine göre boşanmak için deliriyormuş. O zaman neden boşanmak istemediğini söyledin ki? Böyle yaparak her şeyi daha da çıkmaza sokmuş olmadın mı?
Şu an senin olmayan bir karın ve çocuğun, her akşam gitmek zorunda olduğun bir evin var. Evliliğin seni korkuttuğunu sanıyordum? Asla evlenmeme yemini eden sen değil miydin?-Bendim, bendim ama yani teknik olarak evlenmiş sayılmam. Sadece kısa bir süreliğine evli taklidi yapacağım o kadar, ne kadar zor olabilir ki?
Hem bu halde kendi evime de gidemem, kimseye nasıl olduğunu bilmediğim şekilde kendimi bir başkasının bedeninde bulduğumu açıklayamam, eski bedenime kavuşana kadar olan zamanımı bir akıl hastanesinde geçirmeye hiç niyetim yok. Ayrıca her gün ev sahibimin bugün gelecek mi, beni ne zaman evinden atacak kabusunu yaşamaktan da kurtulmuş oldum değil mi?Saydığım bütün bu nedenlere inanmış olmasını dileyerek tekrar Ozan'a baktım.
-Söylediklerinde haklı olsan da bunlardan hiçbiri bir adamın boşanmasını engellemendeki ana sebep olamaz öyle değil mi? Ben gerçek nedenini soruyorum ya da amacını?
-Yalan söylemekte iyi değilim öyle değil mi?
-Çok iyi sayılmazsın ama gözlerini gözlerimden kaçırmasaydın bir tık daha inandırıcı olabilirdin. Yalan söylediğinde gözlerini hep kaçırırsın.
-Öyle mi? Bunu hiç fark etmemiştim artık daha dikkatli olmalıyım çünkü bolca yalan söylemem gerekecek. Sonuçta sahte bir karım ve oğlum...
Sözümü kesti,
-Konuyu değiştirmen işe yaramıyor dostum hala bir cevap bekliyorum.-Peki, tamam. Mahkeme salonundayken bana, yani babası olduğunu sandığını kişiye bakan o çocukla göz göze geldim. Hayatı benim ağzımdan çıkan bir sözle dağılabilecek olan o çocukla... Ve ona baktığımda bir anlığına gördüğüm çocuk kendimdi. Kendimi o çocuğun yerine koymadan yapamadım. Neden boşanmak istediklerini bilmiyorum belki çok kötü bir hata yaptım ama o çocuğun bakışlarında bir anlık gördüğüm şey bir yalvarıştı. Sanki bizi bırakma der gibiydi.
-Tıpkı senin babana baktığın gibi değil mi?
-Evet.
-Bak dostum ailesi boşanan her çocuğu kendin gibi göremezsin bazen yapılabilecek en iyi şey budur. Ve bunun olmasını engellemek herkese işkence çektirmektir.
-Biliyorum, biliyorum. Ama belki onun için bir şeyler yapabilirim dedim, daha düzgün ve onu kırmayacak bir şekilde.
-Peki ya daha çok kırılmasına neden olursan?
-Bunu engellemek için elimden ne gelirse yapacağım, söz veriyorum. Sadece kısa bir süreliğine de olsa ailesi boşanacak olan bir çocuğu mutlu etmek istiyorum belki onu mutlu edersem benim içimdeki o çocuk da sonunda kendi mutluluğuna kavuşur.
Hep olması gereken buydu, herkes oynaması gereken rolü oynadı diye düşünmüştüm bu oyuna ayak uyduramayanın ben olduğumu sanmıştım. Ama belki kendime daha iyi bir yolu olduğunu kanıtlayabilirsem, herkesin kırılmadan ve mutlu bir şekilde kalmasını sağlayabilirsem artık kendimi suçlu hissetmem. Sence bu yanlış bir şey mi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayatımın Kitabı
FantasyHer insanın bir hikayesi vardır ve her hikaye de kişiye özgüdür. Size anlatacağım bu hikaye hayaller, umutlar, yıkılışlar, çırpınışlar, dostluk, sevgi ve aile olmakla ilgili, bu hikaye benim hikayem. Şimdi anlatmaya başlıyorum, biliyorum ki bu kitap...