"Neye benziyor abi. Bildiğin elbise işte." Diye konuştum. Sabır çekip sinirle dişlerini sıktı.

"Yav Asmin git değiştir şunu! Böyle götürmem seni bir yere!" Diye yüksek sesle konuştu. Sanki ben çok meraklıydım he gelmeye.

"Hadi çocuklar. Geç kalacağız." Diye sitem eden annem odadan içeri girdi. Beni baştan aşağı süzerken, ellerini birbirine çarpıp bir 'maşallah' çekti.

"Ne güzel olmuşsun kızım." Diye konuştu ardından. Abim hiddetle araya girdi.
"Anne sen mi giydirdim böyle bu kızı?!" Annem iç çekip kafa sallarken abim kolumdan tutarak dolabın önüne götürd hırsla.

"Ne yapıyorsun ya?!" Diye konuştum sinirle. Bazen iyice sapıtıyordu bu. Dolabın kapağını açarak eline geçen bir pantalon ve bir tişörtü alarak elime tutuşturdu. "Al giy şunu. Aşağıda bekliyorum. Böyle merdivenlerden bile indirmem seni." Sinirle ayağımı yere vurup oflayarak derin bir nef aldım. Giyip giymememde bir sorun yoktu ama, şimdi kim çıkarıp uğraşacaktı bir saat.

"Ben bu elbiseyi giydirene kadar canım çıktı Anıl. İzin vermiyorum." Diye öne atıldı annem. Abim ellerini saçlarından geçirdi sinirle. "Yav anne ben milletin kardeşime bakmasını istemiyorum." Diyerek konuştu peşinden.
Benim üzerime kavga ediyorlardı ve ben mal mal ikisini izliyordum.

Elimi belime atarak abime hitaben konuştum. "Ya sanane abi. Ben böyle gelmek istiyorum düğüne." Diyerek söylendim. Şimdi çıkarıcak havam falan yoktu. Kim uğraşacak. Üşenmesem sırf rahatlığım için çıkarırdım da işte...

"Ne demek sanane?! Biz burada eşek başımıyız amınakoyim!" Omuz silkerek kollarımı göğsümde topladım.

"Geç kaldık, geç! Nerdesiniz siz." Diye bu sefer babam içeri girdi. "Çok güzel olmuşsun kızım." Diyerek gülümsedi. Tabii millet beni elbiseyle görmeye alışık değildi. Abim sinirle bir iç çekti.

"Baba biz gelmiyorduz. Siz annemle gidin." Diye konuştu. Hayretler içerisinde abime bakarak omuz silktim. İyice mala bağladı buda.

"Anıl saçma salak konuşma! Yürü!" Diye tepkisini gösterdi babam. Abim bana döndü. "Yanımdan ayrılmayacaksın Asmin. Duydun mu beni?" Ağzımın içinde 'he he' yaparken odadan çıktı. Bizde peşinden adımlayarak aşığı indik.

Aşağıda bizi bekleyen, tayfanın yanına gittim. "Hasiktir çok iyi olmuşsun lan!" Diye oturduğu yerden ayağa kalktı Arda. "Eyvallah." Diyerek göğsüme vurdum.

Nil, zümrüt yeşili uzun, yırtmaçlı bir elbise giymişti. Arda beyaz bir gömlek ve altına kot siyah bir pantalon giyerken, Tugay siyah gömlek ve bacaklarını saran, tam bileklerinin üzerinde biten kalem bir pantalon giymişti.

"Hadi arabaya geçin!" Diye seslendi bizimkiler. "Siz abinin arabasına geçin Asmin." Annemi onaylarken hepimiz abimin arabasına doluştuk.

Öne Tugay'ın abisi Taylan abi oturuken biz dördümüzde arkaya sıkmıştık. Tam rahat bir pozisyon aldım derken, arabanın tıklamasıyla hepimiz kafamızı cama çevirdik.

Mahalleden Merve'ydi cama vuran. Abim kendi tarafından camı açıp gülümsedi. "Buraya yönlendirdiler beni ama." Diye konuştu heyecanla. Ne bu heyecan yiğidim?!

Abim kafasını sallayıp Taylan abiye döndü. Kaş göz yaparak arka koltuğu işaret etti. Ben şaşkın şaşkın ne olup bittiğini izlerken Taylan ebi bir küfür mırıldanarak arabadan indi.

"Abi ben geçeyim o zaman öne." Diye atıldım hemen. Abim hızla bana döndü. Merve o sırada hemen ön koltuğa kurulmuştu bile. "Çocuksun sen daha ne ön koltuğu?" Diye azarladı.

"Hee çocuk, ben sana göstereceğim çocuğu. Gerizekalı." Mırıldanarak konuştuğum sırada Taylan abi benden taraf kapıyı açarak yanıma bindi. Daha doğrusu binemeye çalıştı. Hepimiz sıkış tıkış arabaya sığmaya çalışırken Arda, Tugay'ın bir bacağına oturmak zorunda kaldı.

          

Abim kısa sürede arabayı çalıştırırken yan bir şekilde arkama yastlandım. Mâlum zar zor nefes alıyoruz.

"Bu niye şimdi bizimle geldi ki? Zaten zar zor sığıyoruz." Diyerek konuştum. Ama öyleydi yani...

Merve arkaya dönerken abim dikiz aynasından delice bakışlarını üzerimde tuttu. "Asmin!" Diye uyardı sert bir dille. Omuzlarımı silkip gözlerimi devirdim. "Ne?" Diye konuştum ardından. Abim sabır çekip, tekrar yola dönerken bende Taylan abiden taraf cama döndüm.
Çam kenarınıda kaptırmıştık bunun yüzünden.

Abimle, Merve koyu bir sohbete girerken, Nil ortaya atıldı.
"Anıl abi bir şarkı açsana." Diye konuştu. Abim kafasını sallarken bu sefer ben araya girdim.

"Benim telefondan açalım, şimdi senin teyibinden hiç Aleyna Tilki dinleyemem." Diyerek konuştum. Abim ters bir bakış attı dikiz aynasından. "Ne bakıyorsun abi yalan mı?" Abim kendi kendine sabırlar çekerken, çantamdan telefonumu çıkararak teyibe bağladım.

Şarkı rehberime girerek bir 'Azer Bülbül- Duygularım darmadağın.' Açtım. Uzanıp teyibin sesinide fulleyip, geri yerime geçtim.

"Yanımda olmasanda, sesimi duyamasanda, sen benden gitmiş olsanda... seviyorum hala seviyorum!" Diye bağırarak eşlik ettik hepimiz şarkıya. "Rahat dur lan yerinde!" Diye söylendi Tugay, Arda'ya karşı. "Kıçın başın ayrı oynuyor!" Biz gülerken abimin şarkıyı söylememiz için devam etti. Tabi o sırada arkada düğün konvoyu vardı.

"Duygularım darmadağın anlayamazsın! Bende ki kalp sende olsa taşıyamazsın!" Nakaratı tekrarlarken burnuma gelen tanıdık kokuyla nefesimi tuttum.

"Bi şey kokuyor burası." Diye söylendim. Nil burnunu tıkayıp kafasını sallarken Tugay'la, Taylan abi kendi tarafındaki camları açtılar.

"Biri arabama mı sıçtı amınakoyim? Bu nasıl bir koku?" Diye konuştu abim. Hemen teyibi kapadı. Merve'yle, kendi tarafındaki camı açtı.

"Gitmiyor da koku." Diye söylendim. Aklıma Arda'nın gelmesiyle hemen kafamı ondan yana çevirdim.

Tugay başını arkaya yastlanmış kendine gelmeye çalışıyordu. Arda ise halinden memnun bir şekilde camdan kafasını çıkarmıştı.
Bende diyorum bu koku nereden tanıdık geliyor bana.

"Arda inşallah sen gazını salgılamamışsındır kardeşim?" Diye tedirginlikle sordum.
Bakışlarını bana çevirdi.

"Kanka ayıp ediyorsun ama he. Yolda bok görseniz, benden bileceksiniz artık." Diye konuştu. Hepimiz dediğine gülerken Tugay hala kendine gelememişti.

"Abi şu köşede bir durda çocuk kendine gelsin." Diye konuştum. "Geldik, Asmin düğün salonuna zaten." Abimi onaylarken araba kısa sürede durdu. Hepimiz arabadan teker teker inerken Tugay'ın koluna girip inmesine yardımcı oldum.

Ellerini dizlerini koyup nefes almaya başladı. Abim arabadan su çıkartarak bana uzattı. Suyun kapağını açıp avuçlarının içine döktüm. Yüzümü çarptı. " Vallaha öbür dünyaya gittim geldim Allah çarpsın." Diye konuştu. Gülerek düğün salonuna girdiğimizde abimler Kutay abilerle tokuştu. Bizde kalabalığın içinden geçerek, düğün salonuna girdik.

Hemen annemlerin kurulduğu büyük masaya geçtip oturduk. Çantamı masaya koyarak etrafta gözlerimi gezdirdim. Damat tarafı epey kalabalıktı. "Aşiret mi lan acaba bunlar? Vallaha öyleyse bir tanede hazır buradayken kendime birini bulayım." Diye konuştum. Nil gülerek koluma vururken, omuzlarımı silktim.

Yaklaşık yarım saat sonra gelinle damat gelince herkes alkışlamaya başladı. Islıklar eşliğinde millet karşılarken, gelinle damat masasına geçip oturdular.

GÜLÜMSE; POLİS | Yarı TextingWhere stories live. Discover now